Orta Doğu’yu ne bekliyor? Yeni radikalizm dalgası gelebilir
SonTurkHaber.com, Haber Global kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Küresel kamuoyu İsrail-İran ateşkesinin kalıcı olup olmayacağını merak ediyor. Ateşkese uzanan süreç ise ABD'nin B-2 bombardıman uçaklarıyla İran'ın Fordo, Natanz ve İsfahan'daki nükleer tesislerini vurmasıyla gerçekleşti. ABD Başkanı Donald Trump seçim sürecinde hiçbir savaşa müdahil olmayacağını açıklasa da, Birleşik Devletler'in önde gelen siyaset bilimcilerinden Profesör William Engdahl; 7 ay önce Donald Trump'ın İran'ı vuracağını ifade etmişti. Profesör Engdahl ile yaşanan savaşı, ateşkesi ve bölgeyi önümüzdeki süreçte nelerin beklediğini konuştuk. “Savaşı CIA ve Pentagon başlattı” diyen Engdahl'a göre “İran, Çin ve Rusya ile daha yakın ortaklık kurup uzun vadeli direniş ekseni yaratmaya çalışacak.” Bölgede radikal akımların önümüzdeki süreçte hız kazanabileceğini de dile getiren Profesör Engdahl'ın çarpıcı açıklamaları şu şekilde:

"Donald Trump'ın Başkanlık yarışı sürecinde yaralandığı suikast girişiminde CIA eylemin arkasında İran olduğunu iddia etmişti. Böyle bir sonucu kimse beklemiyordu çünkü Trump çok net bir şekilde Orta Doğu'da savaş başlatmayacağını iddia ediyordu ki böyle bir planlama İran'ın kesinlikle çıkarlarına uygun olmazdı. FBI soruşturması sürerken CIA'in aceleyle İran'ı hedef göstermesi Pentagon ve CIA'in İran'a karşı Trump'ı kışkırtmaya çalıştığı anlamına geliyordu. Dolayısıyla İran'a ilişkin tüm süreç ve raporlama CIA'in merkezinde çizildi."
"AMAÇ REJİMİ YIKMAK""Bu savaşa müdahil olma kararı Beyaz Saray'da değil Savunma Bakanlığı ve istihbarat dairelerinin masalarında belirlendi. ABD'nin müdahil olması ayrıca gerginliğin temel kaynağının İran'ın nükleer tesisleri değil, rejiminin yıkılması amacı taşıdığını da gösterdi. Tahran'ın savaşın ardından askeri açıdan güçlü bir cevap veremeyeceği ortaya çıktı. Nükleer caydırıcılık yoluna gitmesi ise ABD'nin bir dahaki sefere çok daha yıkıcı bir güçle saldırı başlatması anlamına gelir."
"İran'ın önündeki en gerçekçi seçenek Çin ve Rusya ile stratejik ittifakını derinleştirerek uzun vadeli bir direniş ekseni oluşturmaya çalışmak olacaktır. Pekin ve Moskova yönetimleri, Tahran'ı bütünüyle kaybetmemek için daha güçlü destek verecektir. İran'ın ayrıca Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'ndan çekilebileceğini de düşünüyorum ancak bu hamle açıkça tüm bölgeyi sarabilecek çatışma sarmalını da başlatabilir."

"Orta Doğu ülkelerinde Şii-Sünni eksenleri merkezinde vekil savaşlarının hızla artacağını istihbarat dünyası da artık dile getiriyor. Bu gerginlik şiddetlenecektir. Yine bölgede ayrıca büyük bir öfke doğuran bir başka gerçek de Filistin'deki insanlık dramı. Tüm Orta Doğu ülkelerinde bu merkezden büyük bir anti emperyalizm ve radikal milliyetçilik akımları yükseliyor. Bu zemin iç çatışmaları da hızlandıracaktır. Bu durumda tüm Orta Doğu ülkeleri büyük bir çabayla yeni barış ortaklıkları kurmaya çalışacaktır. Bir daha hiçbir lider ne nükleer eşiğin ucuna böyle yaklaşmak ne de yeni bir DEAŞ'la mücadele etmek istemez. Türkiye bu noktada önemli. Eğer mevcut dış politikasını esnetebilir ve daha pragmatik davranırsa tüm bölgeyi dengeleyecek bir merkez olabilir. Orta Doğu'nun buna ihtiyacı var."
Kaynak: Web Özel


