Özel okul öğretmenleri dertlerini anlatabilmek için uzun bir yürüyüş başlattı Ahmet Ünlü
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Basına yansıdığı kadarıyla yaşama ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi için Ankara’ya “Büyük Öğretmen Yürüyüşü” başlatan özel sektör çalışanı eğitimciler dertlerini açık buldukları her kapıya anlatmaya çalışıyorlar. Bu yazımızda bu konuyu rasyonel zeminde açıklamaya çalışacağız.
Eğitimin resmisi veya özeli olmaz
Nasıl ki eğitimin resmisi veya özel olmazsa öğretmenin de resmisi veya özeli olmamalıdır. Ancak yıllardan beridir özel okul öğretmenleri için ciddi bir standart getirilmemiştir. Buradan kastımız Millî Eğitim Bakanlığı nasıl öğretmen alımı yaparken sınav yapıyor ve AGS’den belirli bir puan alınmasını istiyorsa bu uygulamanın özel sektör için de uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir.
Bu şekilde hem belirli bir standartla öğretmenliğe giriş sağlanmış olur hem de bunlara ödenecek maaş için resmi özel ayrımı ortadan kaldırılmış olur. Burada kastımız asgari şartlardır. Elbette özel sektör azami şartları belirleyebilir. Daha açık ifade etmemiz gerekirse işe alımda hem AGS dışında başka kriterler getirebilir hem de daha fazla ücret ödeyebilir.
Özel okullarda görev yapan öğretmenler çok fazla şey istemiyor
Yürüyüş yaparak seslerini duyurmak isteyen özel okullarda öğretmenlik yapanların en temel talepleri taban maaş ve güvenceli çalışmadır. Buna itiraz edecek hiç kimse olamaz ve olmamalıdır da. Ancak uygulama hiç de öyle değil.
Özel okullara bir kesim farklı gözle baksalar da nihayetinde Millî Eğitim Bakanlığının büyük bir yükünü almaktadır. Bu açıdan bakıldığında Bakanlığın bu konuya eğilerek ciddi standartlar getirmesi gerekmektedir. Her şeyden önce AGS’ye giren binlerce aday için özel sektörün de kapısını ancak AGS aralamalıdır. Her öğretmen adayı özel sektörde de öğretmenlik yapabilmek için AGS’den belirli bir puan almak zorunda olduğunu bilmelidir. Bu nedenle Bakanlığın AGS’den belirli bir puan alamayanların özel sektörde öğretmenlik yapmasının önüne geçecek düzenlemeyi yapması gerekmektedir.
Kaldı ki 5580 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinde bu konuya ilişkin açık kapıda yer almaktadır. Buna göre Bakanlığın Kurumların yöneticilik ve eğitim-öğretim hizmetlerinde, en az dengi resmî öğretim kurumlarına atanabilmek için gerekli nitelik ve şartları taşıyanlar, resmî dengi bulunmayan kurumların yöneticilik ve eğitim-öğretim hizmetlerinde ise yönetmelikle belirtilen nitelik ve şartları taşıyanlar görevlendirilmektedir.
Bu düzenlemeye göre Bakanlık istediği takdirde özel okullara atanacak öğretmenler için de AGS şartını getirebilir. Böylelikle öğretmenlik için kamu ve
özelde norm ve standart birliğini
de sağlamış olur.
2014 yılına kadar özel sektörde görev yapan öğretmenler için ödenecek ücret alt sınırı vardı. Bu sınır da Bakanlığa bağlı okullarda yöneticilik ve eğitim-öğretim hizmeti yapanlara, kıdemlerine göre (emekliler hariç) dengi resmî okullarda ödenen aylık ile sosyal yardım kapsamındaki ek ödeme tutarlarından az ücret verilememek üzere belirlenmişti. Böyle olunca da çalışma şartları ağır olsa da özel okullarda öğretmenlik yapanlar resmi okullardaki emsalleri ile aynı ücreti almaktaydılar.
Özel sektörün telkinleri sonucunda 5580 sayılı Kanundaki düzenleme kaldırılarak asgari ücret alt sınır haline getirildi. Şayet öğretmen haftada 45 saatten az çalışıyorsa asgari ücretin de altında ödeme almaya başladı. Nitekim uygulamada bu tür durumlarla karşılaşılmaktadır.
Yürüyüş yapan öğretmenler bir ülke gerçeğini de ortaya çıkarmış oldu. Özel sektörü kendi haline bıraktığınızda adeta öğretmenlerin asgari ücretle posasını çıkarıyorlar. Buna vicdan sahibi olanların gönlünün razı olmaması gerekiyor.
Anlayacağınız 2014 yılından bu yana özel sektörde görev yapan öğretmenler feryat ediyor ama sesleri bir türlü duyulmuyor. Bu nedenle bir an önce en azından 2014 yılı öncesine dönülmelidir. Bunun içinde acilen 5580 sayılı Kanunda düzenleme yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir. Öğretmen ister kamuda isterse özelde olsun nitelikli bir iş yapmaktadır ve kanun sponsorluğuyla emeği sömürtülmemelidir. Anlayacağınız öğretmenler çaresiz bırakılmamalıdır. Eğitim ciddi bir iş olup bu meslek çaresizliği ve acziyeti kaldırmaz.
Hatta bu konuda Meclis Araştırması dahi yapılmalıdır. Bu araştırma sayesinde hem özel okulların röntgeni çekilmiş olur hem de buralarda görev yapan öğretmenlerin ve diğer çalışanların sorunları ortaya çıkarılmış olur. Maalesef bu konuda muhalefetten de rasyonel bir çözüm önerisi çıkmamaktadır. (Zavallılar iç sorunlarını aşıp ta bir türlü ülke sorunlarına gelemediler) Nihayetinde özel okulda olsa burada göre yapan öğretmenlerin yaptıkları görev geleceğimizi şekillendiren nesillerin yetiştirilmesidir. Özetle öğretmenin resmisi özeli olmaz.
Kanunla özel okullara sıkı kurallar getirilmiştir
5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na bakıldığında öğretmenler için çok sıkı kurallar getirildiği görülmektedir. Her ne kadar öğretmenler İş Kanunu’na tabi olarak görev yapsalar da birçok açıdan resmi okullardaki öğretmenler gibi işlem görmektedirler. Bunların yargılanmaları dahi memurların tabi olduğu kurallara tabidir. Hatta Kanuna göre kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler, görevleri sırasında suç işlemeleri veya görevleri nedeniyle kendilerine karşı işlenen suçlardan dolayı kamu görevlisi sayılmaktadır.
Kanun özü itibarıyla güzel bir kurgu ile hazırlanmıştır. Ancak 2014 yılında yapılan değişiklik sonrasında maaş ödemesindeki alt sınır kaldırılarak kurgu bozulmuştur. Bu nedenle bir an önce kurgunun yeniden eski haline getirilmesi gerekmektedir.
Yine 1702 sayılı Kanuna göre meslekten çıkarılma veya 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlenmesi hâlinde, Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle personelin görevine, izni veren makam tarafından son verilmektedir.
Yürüyüş yapan öğretmenler iş güvencelerinin olmadığını iddia ettiklerine göre 5580 sayılı Kanunda yer alan sıkı kuralların ya işlemediği ya da yetersiz kaldığı böyle olunca da ortada ciddi bir sorun olduğu anlaşılmaktadır. Şayet bunların sorunları kemal-i ciddiyetle dinlenirse uygulamada nasıl bir sorun olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Akis durumda ise ilerleyen süreçte bu feryatlar olumsuzluk olarak gelecek nesillerimize yansıyacaktır.
Vakıf üniversitelerinde alt sınır aylığı var
5580 sayılı Kanundaki değişiklik öncesindeki halinde yer alan benzer düzenlemeler 2547 sayılı Kanunun ek 8’inci maddesinde yer almaktadır. Buna göre Kanunda vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına, unvanlarına göre Devlet yükseköğretim kurumlarında
ödenen ücret tutarından daha az ücret
ödenememektedir.
Bu nedenle özel sektörde görev yapan öğretmenlerin daha fazla mağduriyet yaşamaması için Millî Eğitim Bakanı sayın Yusuf Tekin’in inisiyatif alarak gerekli süreci başlatması gelecek nesillerimizin yetişmesinin sıhhati açısından kaçınılmaz hale gelmiştir.


