ÖZLEM DOĞANER Turizmde israf rekoru kırmayalım!
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Yaz yani turizm mevsimi… Tatil çantaları hazırlandı, rotalar belirlendi, uçaklar doldu. Türkiye, bir turizm ülkesi olarak yine sahnede… Hatta sadece sahnede değil, başrolde. Geçtiğimiz yıl İtalya'yı geçerek dünyanın en çok ziyaret edilen 4. ülkesi olduk. 2024'te 62.3 milyon ziyaretçi ağırladık ve 61.1 milyar dolar gelir elde ettik. 2025 hedefimiz daha da büyük: 65 milyon turist, 64 milyar dolar gelir. Jeopolitik risklerden pahalılığa sanattan tarihe elbette turizm sektörünün de tartışılacak pek çok risk ve fırsat alanları var. Yaz boyu tartışırız.
Ben bu kez bireysel olarak katkıda bulunabileceğimiz bir yönü ele almak istiyorum. Çünkü tüm bu parlak rakamların arkasında, turizmin gölgede kalan bir sorunu büyüyor: Gıda israfı.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre dünyada her yıl üretilen gıdanın %30'u çöpe gidiyor. Yani her üç tabaktan biri sofraya bile ulaşamadan yok oluyor. Dünya genelinde 735 milyon kişi kronik açlıkla mücadele ederken, diğer uçta 2 milyar kişi obez ya da fazla kilolu.
Ve Türkiye bu tabloda ne yazık ki üst sıralarda. Türkiye 214 ülke içinde en fazla gıda israfı yapan ilk 20 ülke arasında. Her yıl yaklaşık 23 milyon ton gıda çöpe gidiyor. Sadece ekmek israfı yılda 4 milyar 380 milyon adedi buluyor. Bununla birlikte 2.5 milyon metreküp su da israf oluyor. Her yıl gıda israfının Türkiye ekonomisine maliyetinin 14 milyar dolar olduğu hesaplanıyor.
Turizmdeki "açık büfe kültürü", plansız ve sorumsuz tüketimi tetikliyor. Tatil modunda "göz doysun" diyerek alınan tabaklar, birkaç çataldan sonra çöpe gidiyor. Bu kadar yüksek israf bu ülkeye yakışmıyor.
Bu noktada, Türkiye'nin dünyaya örnek olan bir çevre politikası da akıllara geliyor: Hanımefendi Emine Erdoğan'ın himayesinde yürütülen Sıfır Atık Projesi. Küresel çapta yankı uyandıran bu proje, sadece plastik ya da ambalaj atıklarını değil, gıda israfını da önlemenin ne kadar hayati olduğunu vurguluyor.
Üstelik bu farkındalık çalışması, yalnızca ulusal düzeyde kalmadı; 2023 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ödüllendirildi. Emine Erdoğan'a "Sıfır Atık Küresel Elçisi" unvanı verilirken, bu çevre hareketi New York'ta BM Genel Kurulu'nda tüm dünyaya tanıtıldı. Gıdanın, suyun ve emeğin israf edilmediği bir geleceğin mümkün olduğunu göstermesi bakımından, bu proje yalnızca Türkiye için değil, dünya için de umut verici bir örnek teşkil ediyor.
Gastronomi turizminin de giderek yükseldiği ülkemizde Sıfır Atık Hareketi'ni muhakkak turizm sektöründe içselleştirmeliyiz.
Bireysel olarak tatilde bile sorumlu tüketim bilinciyle hareket edebiliriz. Çocuklarımıza israf etmemenin önemini anlatmak, işletmelerin gıda geri dönüşüm ve paylaşım sistemlerini desteklemek önemli adımlar olabilir. Çünkü mesele sadece bir tabak yemek değil; aynı zamanda toprak, su, emek, enerji ve gelecek nesillerin hakkı.
Turizmde rekorlar kırmak ne kadar önemliyse, bu rekorları sürdürülebilirlik ve sorumlulukla taçlandırmak da o kadar önemli. Bu yaz tatilde bedenimiz kadar vicdanımıza da kulak verelim. Bu dünyada aç uyuyan hatta maalesef açlıktan ölen çocukların olduğunu unutmayalım.


