ÖZLEM DOĞANER Buna ateşkes diyebilir miyiz?
Sabah sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Piyasaları alt üst eden büyük savaşta ateşkes ilan edildi. ABD ile Çin ticaret konusunda anlaşmaya vardı.
ABD Başkanı Donald Trump, Çin ile ABD arasında ticaret konusunda anlaşmaya varıldığını açıkladı. Trump, "Biz vergilerin toplam %55'ini alacağız, Çin de %10 alacak. Çin ve ABD arasındaki ilişki mükemmel" dedi.
Yani fotoğrafı şöyle de okuyabiliriz. Trump, koltuğa oturup oturmaz hedef aldığı Çin'e yönelik yine geri adım attı. ABD ve Çin arasında aylardır devam eden ticaret savaşlarında sona gelindi mi? Trump'ın kapıyı çok üst perdeden açması, sonra geri vites yapması "Trump acaba Çin'den çekiniyor mu?" sorusunu da beraberinde getirdi.
Nadir toprak elementi alanında Çin'in zengin rezervleri, ABD'nin nadir toprak elementi noktasında elini çeşitlendirme isteği bu tartışmaların çıkış noktası olarak gösterilmişti. Şimdi anlaşma kapsamında Çin ABD'ye mıknatıs ve nadir toprak elementleri tedarik edecek, ABD ise Çinli öğrencilerin ABD'deki üniversitelerde eğitim görmelerine izin verecek.
Trump'ın politikaları ve söylemleriyle ilgili pek çok şey söylenebilir ama açıkça şunu da görmek gerekir. Trump göreve geldiğinden beri yani 5 ayda, teknoloji dünyasının temel kaynağı yani nadir elementlerle ilgili Ukrayna'dan ve Çin'den anlaşmayla dönüyor. Sırada muhtemelen ilk hedeflerinden biri olan Grönland olacak.
Neden "ateşkes" diyorum? Çünkü kimse sulh içinde gerçek bir anlaşma olacağına tam olarak inanmıyor. ABD ile Çin arasındaki sorun son 25-30 yıla dayanıyor. 20 yıl önce ABD ekonomisi Çin'in yaklaşık 6 katıyken bugün 1,8 katı kadar. Ve bu büyüme durdurulmazsa -ki gelişmiş ekonomiler çok büyüyemiyor ama Çin ortalama %5 büyümeyle devam ediyor- Çin 10-15 sene sonra ABD'yi ekonomik büyüklük olarak geçecek. Çin yazılımdan otomotive pek çok sektörde ABD'nin önüne de geçmiş gibi görünüyor.
Haliyle burada biraz daha soğukkanlı tarafın Çin olduğunu, aslında anlaşmak zorunda olan tarafın ABD olduğunu da söyleyebiliriz. Çin'in sahip olduğu ABD tahvilleri de yine elini güçlendiren konulardan biri. ABD'nin en büyük avantajı ise doların rezerv para olması.
İki ülke arasında ticaret savaşı sona erer mi bilinmez ama piyasalar bu gitgellerden epey bir yıprandı. Özellikle jeopolitik risklerin had safhaya çıktığı dönemde altın ciddi anlamda primlendi. Bu gelişme sonrası bir kar realizasyonu beklenirken öyle olmadı. Altın güçlü duruşunu korudu çünkü piyasa aktörleri iki ülke arasında nihai bir uzlaşmanın olmayacağı kanaatine sahip.
Piyasada küresel likidite bolluğunun devam etmesi öngörülüyor. Gerek FED'in bilanço büyüklüğü gerekse de faiz politikası bu tabloyu destekliyor. Maliyeti yüksek de olsa piyasada paranın varlığı risk iştahını diri tutuyor.
Küresel ekonomi bu ticaret savaşları politikasından ne kadar yara alacak? Bunu birkaç yıl sonra daha net göreceğiz. Çünkü bütün taşlar şu sıralar yerinden oynatılıyor. Bütün kartlar yeniden dağıtılıyor.


