Pakistan Türkiye ilişkileri: Ebedi bir kardeşlik bağı Asya Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Pakistan, 14 Ağustos’ta (bugün) 78. bağımsızlık yıl dönümünü kutluyor. Bu, dünya genelinde 240 milyondan fazla Pakistanlının coşkuyla karşıladığı gurur verici bir gündür. Bugün Pakistan gelenek, kültür, tarih, modernleşme, dinamizm ve pragmatik yeniliğin canlı bir mozaiği olarak yükselmektedir. Pakistan’ı ziyaret edenler, daima ülkenin çeşitlilik dolu ve hayranlık uyandıran manzaralarına, binlerce yıllık mirasına ve özellikle de kadim İndus Vadisi Medeniyeti’nin eşsiz örneklerine hayran kalırlar. Ülke, mutfak kültürü, gelenekler, giyim, mevsimler, dinler ve konuşulan diller açısından zengin bir mozaik sunar. Spor, akademi, sanat veya bilim alanlarında olsun, Pakistanlılar küresel sahnede sürekli olarak kendilerini kanıtlamış, mükemmeliyet ve direncin silinmez izlerini bırakmışlardır.
Pakistan Türkiye Büyükelçisi Dr. Yousaf Junaid.
78 yıllık tarihimiz, Türkiye ile olan kardeşlik bağlarımızın önemini anmadan tamamlanamaz. Pakistan ile Türkiye arasındaki sarsılmaz kardeşlik ilişkisi, ortak bir tarihten, kültürel alışverişten ve karşılıklı saygıdan beslenen asırlık köklere dayanmaktadır. Bugünkü Pakistan’ın bulunduğu Hint Altkıtasındaki Müslümanlar, Osmanlı İmparatorluğu’na derin bir saygı ve bağlılık duygusu beslemişlerdir. Osmanlılara yönelen her tehdidi savuşturmak için defalarca yardıma koşmuşlardır. 1877’de Osmanlı İmparatorluğu Rusya tarafından saldırıya uğradığında, Sindh Medrese-i İslam’ın kurucusu Hasan Ali Efendi, Türk kardeşlerinin yanında yer almıştır. Sultan II. Abdülhamid, Türk halkı için yaptığı katkılardan öylesine etkilenmiştir ki, ona 1889’da “Efendi” ve “Bey” unvanlarını vermiştir.
Balkan Savaşı sırasında, Hint Alt kıtasındaki Müslümanlar, Aralık 1912’de Dr. Mukhtar Ahmad Ansari liderliğinde bir tıbbi heyeti İstanbul’a göndermiştir. Bu ne ilk ne de son yardım girişimi olmuştur. Bugünkü Pakistan’ın halkı olan Güney Asya Müslümanları, daima Türk kardeşlerinin yanında durmuşlardır. Sömürgeci yöneticilerine karşı gelmiş, evlerinden ayrılmış, mallarını ve mülklerini Türk istiklal mücadelesine destek için bağışlamışlardır. Abdurrahman Peşaveri gibi yüzlerce Güney Asya Müslümanı, evlerini geride bırakıp Türk halkının ve toprağının savunmasına ömürlerini adamışlardır. Pakistan’ın 1947’de bağımsızlığını kazanmasından bu yana Türkiye ile olan dostluğumuz daha da güçlenmiştir. Atalarımız, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı (1919–1922) sırasında omuz omuza mücadele ederek bugüne kadar süren karşılıklı destek geleneğini başlatmışlardır. Hatta atalarımız, dünya için benzer idealleri ve vizyonları paylaşmışlardır. Kaidi-Azam Muhammed Ali Cinnah, “içte barış, dışta barış” çağrısında bulunmuş; bu, büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” vizyonu ile örtüşmüştür. Bu tarihî ittifak, seçkin büyükelçilerin karşılıklı atanmasıyla sembolleşmiştir: Ünlü Türk şair Yahya Kemal Beyatlı, Türkiye’nin Pakistan’a ilk büyükelçisi olmuş, Urdu edebiyatının önemli isimlerinden Mian Bashir Ahmed ise Pakistan’ın Türkiye’deki ilk büyükelçisi olarak görev yapmıştır.
Bugün Pakistan ve Türkiye, geleneksel diplomasinin ötesine geçen stratejik bir ortaklığı paylaşmaktadır. Ulusal güvenlik ve temel çıkarlar konusunda daima birbirlerinin yanında durmuşlardır. Pakistan’daki yıkıcı sellerden Türkiye’deki büyük depremlere kadar kriz anlarında sarsılmaz bir dayanışma sergilemişlerdir. Örneğin, Ekim 2005 depreminden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, etkilenen bölgeleri ziyaret eden ilk yabancı lider olmuştur. 2023’te ise Pakistanlı arama-kurtarma ekipleri, Türkiye’de “asrın felaketi” olarak anılan depremden sonra Adıyaman’a ulaşan ilk ekiplerden olmuştur. Ayrıca 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından Pakistan, Türk hükümeti ve halkına kararlı desteğini hızla ifade etmiştir. Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi (YDSİK) ile stratejik bağlarımız daha da gelişmiştir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın zamanda İslamabad’a yaptığı ziyaret kapsamında gerçekleştirilen 7. YDSİK oturumu, ticaret, su kaynakları, tarım, enerji, iletişim, kültür, bilim, bankacılık, eğitim, savunma ve sağlık gibi alanlarda 24 Mutabakat Zaptı’nın imzalanmasıyla sonuçlanmıştır. Bu önemli gelişme, karşılıklı iş birliğimizi ve ortak refahımızı güçlendirme kararlılığımızı ortaya koymaktadır. 240 milyonu aşan nüfusu ve Güney, Orta ve Batı Asya’nın kavşağındaki stratejik konumu ile Pakistan, yalnızca dinamik bir pazar değil, aynı zamanda uluslararası ticaretin önemli bir merkezidir. Bir liberal düzenleyici çerçeve ve hedefe yönelik reformlar; enerjiden tarıma, bilişim teknolojilerinden maden kaynaklarına kadar geniş sektörlerde yatırım fırsatlarının önünü açmıştır. Önemli bir adım olarak, Pakistan ve Türkiye kısa süre önce yalnızca Türk girişimciler için Karaçi’de bir Özel Ekonomik Bölge (ÖEB) kurulacağını duyurmuştur. Pakistan’ın ticari başkenti ve ana liman şehrinde planlanan bu ÖEB, imalat, inşaat, teknoloji ve hizmetler gibi çeşitli sektörlerde Türk şirketleri için özel bir merkez işlevi görecektir.
Savunma iş birliği, ikili ilişkilerimizin öne çıkan unsurlarından biri olmayı sürdürmektedir. Yüksek Düzeyli Askerî Diyalog Grubu çerçevesinde, Milgem sınıfı savaş gemilerinin geliştirilmesinden, Mushak eğitim uçaklarının tedarikine kadar uzanan ortak projeler, bölgesel güvenliği ve teknolojik iş birliğini güçlendirme kararlılığımızı göstermektedir. Pakistan–Türkiye ilişkisi, sadece diplomatik bağlar olmanın daha da ötesine geçerek, ortak bir kültürel miras ve sarsılmaz bir dayanışma ile örülmüş derin bir ittifaktır. Pakistan olarak ‘Bağımsızlık Günü’müzü kutlarken bu eşsiz bağı yüceltiyoruz ve iç içe geçmiş geleceğimizin sürekli ilerleme, karşılıklı refah ve kalıcı bir ortak güvenlikle aydınlanacağına inanıyoruz.
Pakistan–Türkiye kardeşliği sonsuza dek yaşasın!


