Gelişen dünyada Pakistan neyi temsil ediyor? Asya Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Gelişen dünyada Pakistan neyi temsil ediyor sorusunun efradını cami, ağyarını mani bir cevabının bu satırlarda karşılık bulması çok zordur. Zira bu soruya farklı perspektiflerden çok farklı cevaplar verilebilir. Bu sebeple gençliğinin belki de en verimli ve güzel yıllarını bu ülkede geçirmiş biri olarak kendi perspektifimden konuyu ele almaya çalışacağım. Umarım yıllarca Pakistan ve halkı hakkında gönlümde biriktirdiğim duygularıma bu satırlar tercüman olur!
Almanya Osnabrück Üniversitesi İslam İlahiyatı Enstitüsü İslam Düşünce Tarihi Profesörü Merdan Güneş.
Pakistan deyince gönlüme düşenleri kısaca tefekkür etmeye çalıştım. İslamabad İslam Üniversitesi yıllarında kazandığımız yüzlerce tecrübeden en önemlileri nedir diye kendi kendime sordum? Bunların en başında gelen ilmi kazanımlarımız ve dostluklarımız böyle bir yazının sınırlarını çok zorlayacağı için öncelikli olarak daha genel bazı noktalara işaret etmek istiyorum.
Pakistan’ı Pakistan yapan faziletlerin en başında Pakistan’ın İslam kimliğine ve birliğine verdiği değer gelmektedir. Anayasasının önsözünde (preamble) İslam dinine yaptığı atıf bunun en önemli göstergesidir. Afgan cihadına verdiği destek ve bir uçak kazasında hayatını kaybeden eski Devlet Başkanı Ziya’ül-Hak döneminde ivme kazanan İslamlaşma politikası bunun diğer önemli parametrelerini oluşturur.
Aslında başkent İslamabad’da kurulan Uluslararası İslam Üniversitesi (IIUI) de bu İslamlaşma projesinin epistemolojik temelini oluşturur. Diğer bir ifadeyle ilim ve irfan boyutunu temsil eder.
Pakistan aynı zamanda yeryüzünde atom bombasına sahip olan yegane İslam ülkesidir.
İngilizlerin şeklen de olsa bu coğrafyadan fiilen çekilmesinin ardından iki büyük devlet ortaya çıkmıştır. Bunlardan bir tanesi yaklaşık üç yüz milyona yakın Müslüman’ın yaşadığı Hindistan Cumhuriyeti diğeri de Pakistan İslam Cumhuriyeti’dir.
Gençlik yıllarımızda Pakistan ismi Afganistan Cihadı ve Ziya’ül-Hak ile birlikte gündemimize girmişti. Afganistan Cihadı ve Keşmir problemi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye Müslümanları tarafından da dikkatle takip ediliyordu. O günün meşhur İslamcı dergileri ve günlük gazeteleri bu gelişmeleri manşetten veriyorlardı.
İşgalci Sovyet güçlerine karşı direnen Afgan halkına Ziya’ül-Hak hükümeti her türlü maddi ve lojistik desteği vermekten geri durmuyordu. Kuruluşu İslam kimliği ile özdeşleşmiş olan Pakistan, kardeş Afgan halkına kapılarını açmış milyonlarca mülteciye ikinci bir yurt olmuştu.
Afganistan’a yapılan yardımların neredeyse tamamı Pakistan üzerinden gerçekleşiyordu. O günün Sovyet Rusya’sı ve yerli işbirlikçilerine karşı tüm dünya Müslümanları Afgan Mücahitlerinin yanında yer almıştı. Afganistan’a maddi veya bilfiil yardım etmek isteyenler de yine bunu Pakistan üzerinden gerçekleştirebiliyorlardı.
Hiçbir Batılı ülkenin geliştirdiği silah ya da bomba dini bir içerikle anılmazken Pakistan’ın geliştirdiği atom bombası İslam ön-ekiyle İslam Bombası olarak nitelendirilmekteydi. Pakistan’ı belki de İslam Ülkeleri arasında ve tüm dünyada önemli kılan; kuruluşundaki İslami kimlik vurgusu yanında atom bombasına sahip olmasıydı.
Muhammed İkbal ismi ise sanki de Pakistan ve o coğrafya da yaşayan tüm Müslümanları temsil eden zirve isimlerden birisiydi. Pakistan denilince ilk akla gelen isimlerin başında bu büyük mütefekkir Allame Muhammed İkbal gelmekteydi. Bu durumun geçen süre içinde değişmediğini bugün de rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bunlar bizim gençlik yıllarımızın o bölge hakkında belleğimizde kalan belki de en belirgin ve önemli gelişmeleriydi.
Pakistan’ın başkentindeki İslamabad Uluslararası İslam Üniversitesi o günkü vasatta iki dille (Arapça-İngilizce) eğitim veren dünyanın en önemli İlim merkezlerinden biriydi. Mısır başta olmak üzere birçok İslam ülkesinden en kaliteli bilim adamlarını kadrosunda barındırması yanında neredeyse elliden fazla ülkeden ilim aşkıyla gelmiş talebelere hizmet vermekteydi.
Dolayısıyla İslam üniversitesi bize sadece ilim ve irfan kazandırmakla kalmamış aynı zamanda hayatı, gurbeti, tüm renkleri ve problemleriyle ümmeti tanımamıza vesile olmuştu. En önemlisi de kendimizi tanımaya vesile olacak ve varlık sebebimiz olan kulluk davasını tüm dünyaya ilan edebilecek birikimi bizlere kazandırdı.
İslamabad Uluslararası İslam Üniversitesi’nden mezun olanların kendi ülkelerinin gelişmesine sağladıkları katkı ortadadır. Birçok İslam ülkesinde akademik kariyer başta olmak üzere bakanından hayatın her alanında hizmete talip binlerce ilim, iş ve siyaset insanının yetişmesine katkı sağladı. Türkiye’de buradan mezun olan arkadaşların deruhte ettikleri sorumluluklar ve hizmetler saymakla bitmez. Hem ilim alanında hem de siyaset ve medya alanında Türkiye’nin gelişim ve değişimine ciddi katkı sağladılar.
Anayasasının önsözünde kuruluş gerekçesini İslami değerlere bağlayan, başkentine İslamabad ismini veren ve tüm ümmeti ve özellikle de kadim tarihi bağlarıyla Türk İslam milletini canı gönülden kardeş bilen Pakistan’ı çok seviyoruz.
Cive Pakistan! Zindebad Pakistan!


