Peace at home, peace in the world
SonTurkHaber.com, Haber7 kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti tam 94 yıl bekledi bu anlamlı sözü yürürlüğe koyabilmek için. Dile kolay tamı tamına 94 yıl…
Geçen onca zaman içinde büyük badireler atlatsa da sabırla tutunmayı bildi bu sözün aydınlık iklimine.
Her ne kadar bir seçim beyannamesi olarak söylenmiş ve kayıtlara bu şekilde geçmiş olsa da aslında vatan sevdalıları biliyordu ki bu söz, gelecek yılların açık seçik bir parolasıydı.
İç ve dış siyasette büyük bir uzak görüşlülüğe barındırıyordu bünyesinde.
Kaosun içinde sadeliği, savaşın içinde barışı görebilen keskin bir yaklaşımı işaret ediyordu. Üstelik bu anlayış söylemden çok eylem yapılmasını gerekli kılıyor, her şartta sıkı çalışılmasını salık veriyor, tüketimden ziyade üretim yapılmasını önceliyor, başkasının desteğiyle değil öz çabalarla ayağa dikilip bağımsız ve güçlü bir şekilde çağa yürümeyi gerekli buluyordu. Her ne kadar geçen onca zaman içinde epey süre boşa kürek çekilmiş olsa da ülke olarak bu günlerde bu hikmetli sözün tam merkezine yerleşmiş durumdayız.
Yurtta barış, dünyada barış parolasından bahsediyorum.
Ustaca ölçülüp biçilerek en sıkıntılı günlerde ülkemizin geleceği için çizilen bir iç ve dış politika idealinden söz ediyorum.
Milli teknoloji hamlelerimiz başta olmak üzere hem bölgesel hem de küresel anlamda oyun kurucu ülkeler sınıfına dahil olmamızın ardından bugün Türkiye Cumhuriyeti hem yurtta hem de cihan sathında barışın ana üssü haline gelmiş durumda. Öyle ki bugünlerde herkes bir yandan uzun süreden beri ülkemizin başına bela olmuş PKK terörüne pes ettirmemizi konuşurken diğer taraftan dünya barışına yaptığımız katkılardan övgüyle bahsediyor. Hatta durum o raddeye evrildi ki bugün dünya barışı deyince akla ilk gelen ülkelerden biri Türkiye Cumhuriyeti oldu.
Bu ülkenin her ferdinin bunun tadını çıkarması ve böyle bir dönüm noktasının haklı gururunu yaşaması lazım.
Türkiye Cumhuriyeti Suriye ve Irak’la geliştirdiği aktif diplomasi nedeniyle 47 yıldır çetin bir mücadele halinde bulunduğu terör örgütü PKK’yı köşeye sıkıştırarak iyice nefessiz bıraktı. Ve nihayet bu günlerde bu kanlı örgütü pes ettirerek onları fesih kararı almaya ve silahları bırakma sürecine itti. İç cephedeki bu dev adım bir yandan ülkemize vurulmak istenen prangaları parçalayıp atarken öte yandan ülkemizin her alanda önünü açacaktır.
Türkiye özüne ve öz kaynaklarına döndükçe hem bölgesini barış adası haline getiriyor hem de dünya barışına inanılmaz katkılar sunuyor.
Nerede bir savaş ve anlaşmazlık varsa arabuluculuk için akla ilk gelen ülke Türkiye. Terörün her çeşidine karşı oluşu, meselelere hakkaniyetli yaklaşması, olaylar karşısında dürüst ve ilkeli tavır alması ve sorunları diplomasi yoluyla çözme taraftarı oluşu nedeniyle Türkiye, arabuluculuk adına dünyada yıldızı en parlayan ülke konumunda. Nitekim Rusya-Ukrayna savaşının barış görüşmeleri hem Rusya hem Ukrayna hem de ABD’nin ortak kararıyla bugün İstanbul’da başlayacak. Öyle ki bu görüşmeler için Putin İstanbul’u işaret ediyor, Zelensky. İstanbul’da Putin’i bekleyeceğim diyor ve Trump, Türkiye harika bir ev sahipliği yapar diye ekliyor.
Anlayacağınız barış ve arabuluculuk söz konusu olunca Türkiye dünyanın aranan ülkesi haline gelmiş durumda.
Peki bu yazıya neden İngilizce bir başlık attık?
Ülkemizin iç ve dış siyasetini belirlemede böylesine hayati bir parolanın İngilizcesini tercih etmemizin sebebi, içimizdeki zihinleri ülkesine yabancılaşmış bazı çevrelerin maalesef batı dili ve rengine bulanmamış hiçbir şeyi hakikat olarak kabul edememe hastalığıdır. Velev ki bu söz Cumhuriyetimizin Kurucusu M. Kemal Atatürk’e ait olsun.
Tarihlerin 1931 yılının 20 Nisan’ını işaret ettiği günler.
Mustafa Kemal Atatürk, seçim beyannamesinde bu parolayı şöyle dile getiriyor; “Cumhuriyet Halk Fırkasının müstakar umumi siyasetini şu kısa cümle ifadeye kafidir zannederim;
“Yurtta sulh cihanda sulh, için çalışıyoruz…”
Atatürk, barışın büyük bedelleri olduğunu en iyi bilenlerdendi elbet. Bu yüzden önüne oldukça ileri bir hedef koyuyor ve bu tarihi parolayla ülkesinin ilanihaye ulaşması gereken hedefi işaret ediyordu.
Bugün Türkiye hem yurtta hem cihanda barışın merkezi olurken bu noktaya kolay gelmedi elbette.
Barış her şeyden önce siyasi istikrar ister ki Türkiye en önce onu yakaladı. Büyük bir irade bekler ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her fırsatta dosta düşmana bunu gösterdi. Hem içerde hem dışarda sağlam bir duruş sergilemeyi arzular ki Türkiye her şartta bunu başardı. Güçlü olmayı icbar eder ki adım adım bunun şifrelerini çözdü. Oyun bozma ve yeni oyun kurma becerisi ister ki safha safha bu hedefi yakaladı. Mazlumları himaye etme başta olmak üzere envai çeşit erdem elbiseleri giymek gerekir ki ülkemiz her durumda bunun gayretini kuşandı. Çok boyutlu diplomasi ve etkin dış politika hamleleri yapmayı gerektirir ki Türkiye bu konuda her zaman dersine iyi çalışıyor.
Hem yurtta hem cihanda barışın merkezi böyle olunuyor işte…
Mürsel Gündoğdu/Haber7


