SonTurkHaber.com
close
up
Menu

Hazine iki ihalede yaklaşık 97,2 milyar lira borçlandı

Vali Köşger 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında gazetecilerle buluştu Adana Haberleri

Şehitlerimiz memleketlerine uğurlandı

Matematik profesörlerinin ağzı açık kaldı! Resimdeki farklı 3 sayısını sadece gerçek dahiler 6 aniye dolmadan buldu

İstanbul da asfalt alarmı! Sıcaklıklar rekor kıracak, derece 50 yi bulacak... Sözcü Gazetesi

Sekiz ilde FETÖ soruşturması! Dışişleri Bakanlığı ayrıntısı

Çöp konteynerindeki yangın sonrası köpeğin telef olduğu ortaya çıktı

SÖZCÜ TV ve kararan geceler! Sözcü Gazetesi

Darbe mi yapacaksın? sorusuna Özgür Özel den cevap! Skandal tehditlerini sürdürdü

Cengiz Er anlattı: Sunay Akın, yakın arkadaşı Nihat Genç i Ekrem İmamoğlu için satmış Politika Haberleri

Fransa da evinde ölü bulunan Milletvekili Marleix in intihar ettiği düşünülüyor: Ölüm nedeninin belirlenmesi için otopsi yapılacak

Beyoğlu ndaki dondurmacı mühürlendi Sözcü Gazetesi

Bitlis te tarla da çıkan yangın korkuttu! Kısa sürede büyük bir facia yaşanmadan söndürüldü

Türkiye den Fransa ya tepki: Kesin bir dille reddediyoruz

‘Estetik dermatoloji sektörü, yeni teknolojilerle ivmesini artırıyor’

Batman’da erkek vahşeti: Evli olduğu kadını ve 2 kızını bıçakladı

Çin, ABD den Tibet ile ilgili konulara karışmamasını istedi

Bakan Güler: Acımız büyük ve hislerimiz tarifsiz

Kartalkaya faciasıyla ilgili davada tutuklu sanık: Yangınla ilgili denetim yapacak uzmanlığımız yok

Herkes mışıl mışıl uyurken tavanı izleyenlere müjde! Geceleri uykuya dalmayı hızlandıran doğal yöntem bulundu

Proje okulları, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve milli eğitim akademileri ile ne amaçlanıyor?

Proje okulları, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve milli eğitim akademileri ile ne amaçlanıyor?

Halktv sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.

Şahin Aybek

“Sınav temelli bir sistemde proje temelli bir öğrenme ortamı yaratmakta mümkün görünmemektedir. Akademilerin kurulması öğretmen niteliğini artırmak bir yana eğitim fakültelerini işlevsizleştirerek öğretmen niteliğini daha da düşürebilecektir. “

Sayın Necdet Aykaç hoş geldiniz. Necdet Aykaç Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Öğretim Üyesi. Kendisi ile bugün eğitimin güncel sorunlarını konuşacağız.

Sayın Aykaç size göre bugün eğitimin güncel sorunları nelerdir? Eğitim sistemimizde istenilen nitelik yakalandı mı?

Bir eğitim sisteminin başarısı, öğrencilere verilen nitelikli eğitim ile mümkündür. Bugün için nitelikli bir eğitim verildiğini söylemek oldukça zor. Eğitim sistemimiz ne yazık ki bilimsel veriler ölçüsünde yapılandırılmaktan çok günlük ve siyasi politikalarla şekillenmektedir. Bunun sonucu olarak okul öncesinden yükseköğretime kadar örgün eğitim sistemimizde ve öğretmen yetiştirme sistemimizde birçok sorunla karşı karşıyayız. Ancak bu sorunlar çözülmek bir yanan gün geçtikçe daha da artmaktadır. Bu şekli ile ne öğrenciler ne öğretmenler ne de veliler var olan eğitim sisteminden memnun kalmakta ve eğitim sisteminin değeri gittikçe düşmektedir. Bu sorunlar içinde özellikle fırsat ve eğitim eşitsizliği ön plana çıkmaktadır. Okullar arasındaki başarı ve kaynak farklılığı, kaynaklarının okullar arasında adaletli bir şekilde dağıtılmamasından kaynaklı olarak okullar ve bölgeler arası başarı farklılıkları bulunmaktadır.

Proje okulları uygulaması eğitim sisteminin belirli bir niteliğe kavuşması anlamında bir çözüm getirmekte midir? Son günlerde proje okulları neden eğitim sisteminde çok tartışılan konular arasında yer almaktadır?

Proje okulları uygulaması havalı bir kavram olarak eşitsizliklerin pekiştirilmesi, belirsizliklerden beslenmesi ve çalışanları güvencesizlikle karşı karşıya bırakması nedeniyle ortaöğretimde neoliberal bir dönüşümün iz düşümleri olarak görülebilir. Proje okul uygulaması, okullar arasındaki mevcut eşitsizlikleri ve ayrımı gidermek yerine daha da derinleştirmektedir. Bu eşitsizliklerin ve ayrıştırıcı pratiklerin yansımaları sadece öğrencilerle sınırlı kalmamış, okullarda görev yapan öğretmenleri de doğrudan etkileşmiştir. Zira, 2015 yılı itibarıyla aralarında İstanbul Erkek Lisesi, Atatürk Fen Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi gibi Türkiye’nin en köklü ve seçkin liselerinin de bulunduğu 44 okul, proje okulu olarak açıklanmıştır. İlk olarak Türkiye’nin en gözde okulları proje okulu kapsamına alınırken zamanla bu sayı artmış, her ilin en başarılı ve tanınmış okulları proje okulu kapsamına dahil edilmiştir. 2016 yılında 163 proje okuluna 2017’de 51, 2018’de yaklaşık 800 okul eklenerek proje okulu sayısı bini geçmiştir. İlk etapta proje okulu yapılan kurumların çoğunun da en başarılı ve en iyi olanaklara sahip okullar olduğu bilinmektedir. Bu kapsamda, 2018-2019 yılı itibarıyla, Türkiye’deki Fen ve Sosyal Bilimler Liselerinin tamamı proje okuluna dönüştürülmüştür. Bu okulların başarı, fiziki donanım (derslik, laboratuvar, konferans salonu, pansiyon vb.) ve kaynaklar bakımından en iyi okullar olduğu bilinmektedir. Yine belirtilen yıllarda, Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne bağlı Anadolu İmam Hatip Liselerinden proje okulu olanların sayısı 319’dur. Bununla birlikte, 2021 yılı itibariyle Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı Meslekî ve Teknik Anadolu Liselerinden yaklaşık 300’ü proje okulu okuluna dönüştürülmüştür. Bu okulların akademik başarıları Fen ve Sosyal Bilimler Liseleri kadar yüksek olmamasına rağmen, kaynaklarının görece yüksek düzeyde olduğu söylenebilir. Bu çerçevede, neoliberal politikaların toplumdaki bazı kesimlere avantajlar sağlayarak mevcut eşitsizlikleri yeniden ürettiği söylenebilir. Proje okul uygulaması ile başarı düzeyleri ya da hâlihazırda kaynakları görece yüksek olan okullar daha da desteklenirken, aynı durumun başarı düzeyi düşük ve kaynak bakımından yoksun okullar için gerçekleşmemesi, okullar arasındaki ve öğrenciler arasındaki başarı farklılıklarının derinleşmesini beraberinde getirebilmektedir.

Neoliberal politikaların çalışanlar üzerindeki en önemli etkisi ise istihdamın esnek ve güvencesiz bir hâle dönüştürülmesidir. Bu okullardaki eğitim çalışanlarının, diğer okullardan farklı olarak, görev yerleri kolaylıkla değiştirilebilmektedir. Nitekim proje okullarının gündeme gelmesiyle en çok tartışılan konulardan biri, bu okullara öğretmen atama ve yönetici görevlendirme süreci olmuştur. Öğretmen ve yöneticilerin aynı eğitim kurumunda en fazla sekiz yıl görev yapabileceği belirtilmiştir. Bu yönetmeliğe dayalı olarak 1.187 öğretmenin okullarından ayrılmak zorunda kalmıştır. Ancak öğrenciler, veliler ve mezunlar, sınavla atanmış deneyimli öğretmenlerinin geçerli bir gerekçeye dayanmadan görevden alınmalarına birçok yerde tepki göstermişlerdir. Öğrenciler, proje okullarından giden öğretmenler için “projeniz değiliz” başlığı ile sosyal medyada kampanya başlatmışlardır. Ayrıca İstanbul Erkek Lisesi öğrencileri, diploma töreninde okul müdürünün konuşması sırasında arkalarını dönerek protesto etmişlerdir. 2024 yılında da mart ayı içerisinde öğretmenlerin yerleri değiştirilmeye çalışılmış bu durum öğretmenler, veliler, öğrenciler ve eğitim sendikaları tarafından tepki ile karşılanmıştır. Bu alanda yapılan araştırmalarda bu okulların “proje” olarak adlandırılmasını sadece havalı bir isim değişikliği olduğu, okullarda yapılan projelerin nitelik açısından yeterli olmadığı, sadece gösterim amacıyla yapıldığı ve çok sayıda proje üretildiği ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca okullardan öğretmenlerin 8 yıl şartı getirilerek belirli bir kıstas olmadan liyakate dayanmayan bu okullara atamalar yapılması nitelikli öğretmenlerin bu okullardan uzaklaştırılmasının yolunu açmaktadır. Bu şekli ile bu okulların başarısı artmak yerine daha da düşebilecektir. Proje okullarında projeler (özellikle sayıları) okullar ve öğretmenler için yeni bir rekabet oluşmasına neden olmaktadır. Öğretmenler açısından da bu okullardaki proje uygulamaları özellikle zaman kaybına neden olarak öğretmenlerin derslerine konsantre olmalarını engelleyebilmektedir. Ayrıca, artan sayıda projenin iş yükü ve yöneticilerin baskısı öğretmenler arasında tükenmişliğe yol açabilmektedir. Sınav temelli bir sistemde proje temelli bir öğrenme ortamı yaratmakta mümkün görünmemektedir.

2024- 2025 yılında uygulamaya konan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Eğitim Programı neyi hedefliyor? Çocuklarımıza nitelikli bir program sunabilir mi?

Eğitim ve öğretim programları, bir ülkenin eğitim sürecinin yapılandırılmasındaki temel taşlarından biridir. Eğitim programları aynı zamanda insana, topluma, doğaya nasıl yaklaşılması gerektiği, nasıl bir insan yetiştireceği sorularına yanıt aramaktadır. Bu açıdan bakıldığında eğitim programları, ülkenin eğitim sistemine yön vermekte ve çocuklarımızı geleceğe hazırlamaktadır. Bu nedenle eğitim programlarının, program geliştirme süreçlerinin katılım odaklı, iş birliğine dayalı olarak hazırlanması gerekmektedir. Ancak Türk eğitim sisteminde özellikle son 20 yıldır bu süreçler sağlıklı bir şekilde işlememektedir. Göreve gelen her Milli Eğitim Bakanı, program geliştirmenin uzun süreli ekip çalışmasını göz ardı ederek, bir önceki programı yok sayarak yeniden programlar hazırlama yoluna gitmiştir. Bu uygulamalara koşut olarak 2024-2025 yılı öğretim yılında uygulanmak üzere eğitim programları yeniden değiştirilmiştir. Program geliştirmenin hiçbir bilimsel temeli göz önünde bulundurulmadan hazırlanan eğitim programlarının çocuklarımızın geleceği açısından nitelikli bir eğitim olanağı sunması olanaklı görünmemektedir. 2024 programında belli bir felsefe belirtilmemesine karşın, amaçlar incelendiğinde tasavvuf anlayışının damga vurduğu ve medeniyet vurgusunun ön plana çıkarıldığı ve daimici eğitim felsefesinin izleri görülmektedir. 2005 programında nelerin eksik olduğuna, neden eski programın etkili olmadığına, neden yeni bir programa gereksinim olduğuna yönelik bir tartışma yapılmadan ve gereksinimin ne olduğu belirlenmeden yeni bir program hazırlandığı söylenebilir. 2005 programında da istenilen başarının sağlamamasında programın olumsuzluğundan çok ihtiyaç analizi yapılmadan uygulamaya konan sınav temelli bir sistemle yapılandırmacılığın uyuşmaması ve uygulama için gerekli altyapı ve koşulların hazırlanmaması gibi etkenlerin etkili olduğu söylenebilir. Bu yönüyle bilimsel temellere uygun olarak hazırlanmayan programların başarı şansının olmadığı açıkça görülebilir. Hazırlanan programlar 26 Nisan 2024 tarihinde yalnızca bir hafta süre verilerek askıya çıkarılmıştır. 10 yıllık sürede hazırlandığı belirtilen programa niçin bir hafta süre verildiği anlaşılmadığı gibi 65 bin kişinin görüş belirttiği belirtilen program için yapılan eleştiri ve önerilerin çok kısa sürede nasıl çözümlendiği ve program taslağında bu görüşlerin ne ölçüde yansıtıldığı açıklanmadan ve deneme uygulaması yapılmadan program uygulamaya geçirilmiştir. Programda yer alan eğitim bilimsel yaklaşımlar yalnızca kavramsal kuram olarak yer almış programın genel bakışı ile bütünleştirilememiştir. Kökleri geçmişe dayalı olan “köklerden geleceğe” sloganı ile hazırlandığı belirtilen programın yönünü kullanılan dil istenilen insan tipi ile gelecekten çok geçmişe dayandırdığı görülmektedir. Bu şekli ile hazırlanan program, çağdaş eğitimin bakış açısı ile örtüşmemektedir.

Programda sürekli olarak milli ve manevi değerler ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır. Programın insan tipinin, bırakın Cumhuriyeti, Osmanlı modernleşmesinden bile geriye gittiği görülmektedir. Eğitim Programları ve Öğretim Derneği programa yaptığı eleştiride hazırlanan öğretim programlarının beceri temelli olduğu savına karşı daha çok kuramsal bilgilerden oluştuğunu, uygulamaya yönelik bir yol haritası sunulmadığı, öğretim programlarının yalnızca akademik değil, sanatsal, sportif ve sosyal becerilere de odaklanması gerektiğini belirtmiştir. Zira dünyada eğitim anlamında gelişmiş ülkelerin çoğunda öğlene kadar ders öğleden sonra ise sanatsal, sportif ve kültürel etkinliklere yer verilerek çocukların çok yönlü gelişimine olanak sağlanmaya çalışılmaktadır. Programlarda yer alan etkinliklerin çok yönlülüğü desteklediğini söylemek oldukça zordur. Programın çocukları çok yönlü yetiştirmesi için din ağırlıklı dersler yerine sosyoloji, felsefe, drama, sportif ve sanatsal etkinliklerin geniş ölçüde yer alması gerekirdi. Ayrıca programlarda geleneksel değerler çok fazla ön plana çıkarılmış ancak toplumsal/bireysel eşitsizlikler; eşitlik, cinsiyet eşitliği ve rolleri, hoşgörü, birlikte yaşam, demokrasi, demokratik değerler, sosyal adalet ve benzeri değerlere yer verilmediği görülmektedir. Bu yönüyle adı Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli olan bir programda yaratıcılık, eleştirel düşünme, demokratik değerler, sosyal adalet, eşitlik gibi çocukların demokratik bir kişilik kazanmasında oldukça önemli olan kavramlara yer verilmemesi çocuklarımızı bugüne ve geleceğe hazırlayabileceğini söylemek oldukça zor görünmektedir. Zira bilimsel temellere dayanmayan, eğitimi geleceğe hazırlamak yerine medrese anlayışına götüren bu programın başarılı olması olanaklı görünmemektedir. Ayrıca programın uygulayıcısı olan öğretmenlerine değer vermeyen bir ülkenin eğitimde başarı olasılığı oldukça zordur.

Öğretmen atamalarında da Millî Eğitim Bakanlığı önemli bir değişikliğe giderek Akademilerde 2 yıl eğitim görmelerini öngörmektedir? Bu uygulamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Öğretmen niteliğini artırıcı bir rol oynayabilir mi?

Türkiye öğretmen yetiştirme konusunda önemli bir tarihsel geçmişe ve birikmiş deneyime sahiptir. 1980 yılından bu tarafa eğitim fakülteleri tarafından öğretmenler yetiştirilmektedir. Geçmişte de öğretmen yetiştirme anlamında önemli deneyimler vardır. Bunlar; öğretmen okulları, köy enstitüleri, yüksek öğretmen okulları, eğitim enstitüleri, eğitim yüksekokulları ve en son eğitim fakülteleridir. Bu yönüyle yükseköğretim içinde yapılanan öğretmen yetiştirme kurumları akademik birikime sahip on binlerce akademisyene, fiziki altyapıya ve bilimsel araştırmaya sahiptir. Türkiye’nin her bölgesinde yer alan bu kurumlar ülke ve dünyadaki araştırmaları, pedagojik gelişmeleri öğretmen ve öğretmen adaylarına kazandırmaya çalışmaktadır. Elbette öğretmen yetiştirmede istenilen niteliği kazandırıldığını söylemek oldukça zordur. Ancak bunun çözümü eğitim fakültelerini göz ardı ederek üniversitelerden ayrı akademiler kurarak gerçekleşemez. Zira akademilerde ders verecek kişilerin uzman, başöğretmen, şube müdürleri ve Dr. öğretim üyeleri olduğu görülmektedir. Bu kişilerin eğitim fakültelerinde görev yapan öğretim elamanlarından donanım olarak nasıl daha üstün nitelikleri olduğu anlaşılamadığı gibi akademilerde verilen derslerin eğitim fakültelerinde verilen formasyon derslerinin aynısı olduğu dikkate alındığında öğretmenlerin niteliğinin nasıl geliştirileceği de anlaşılmamaktadır. Bu yönüyle akademilerde verilecek iki yıllık eğitim süreci öğretmen adayları için büyük bir zaman kaybı ve buraya ayrılacak bütçe ekonomik açıdan büyük bir kayıptır. Öğretmenlik eğitim süresini 6 yıla çıkaran ve iki yıl asgari ücret düzeyinde ücret alacak öğretmen adaylarının ekonomik olarak birçok sorun yaşamalarına neden olacak ve öğrencilerin öğretmenlik mesleğini tercih etmekten uzaklaştırabilecek unsurları bünyesinde barındırmaktadır. Öğretmen seçiminin akademilerde daha etkili olacağı savı da gerçeği yansıtmamaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı mülakatlar konusunda birçok eleştiri yapılırken akademide liyakatin ne kadar gözeteceği tartışma konusudur. Bu yönüyle Akademilerin kurulması öğretmen niteliğini artırmak bir yana eğitim fakültelerini işlevsizleştirerek öğretmen niteliğini daha da düşürebilecektir.

Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...

Gelişmeleri kaçırmamak için SonTurkHaber.com'dan en güncel haberleri takip edin.
seeGörüntülenme:153
embedKaynak:https://halktv.com.tr
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 28 Mayıs 2025 05:07 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Hazine iki ihalede yaklaşık 97,2 milyar lira borçlandı

07 Temmuz 2025 16:15see171

Vali Köşger 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında gazetecilerle buluştu Adana Haberleri

07 Temmuz 2025 16:39see170

Şehitlerimiz memleketlerine uğurlandı

07 Temmuz 2025 13:09see170

Matematik profesörlerinin ağzı açık kaldı! Resimdeki farklı 3 sayısını sadece gerçek dahiler 6 aniye dolmadan buldu

08 Temmuz 2025 15:14see169

İstanbul da asfalt alarmı! Sıcaklıklar rekor kıracak, derece 50 yi bulacak... Sözcü Gazetesi

08 Temmuz 2025 01:23see166

Sekiz ilde FETÖ soruşturması! Dışişleri Bakanlığı ayrıntısı

08 Temmuz 2025 09:05see154

Çöp konteynerindeki yangın sonrası köpeğin telef olduğu ortaya çıktı

08 Temmuz 2025 17:31see148

SÖZCÜ TV ve kararan geceler! Sözcü Gazetesi

08 Temmuz 2025 05:01see142

Darbe mi yapacaksın? sorusuna Özgür Özel den cevap! Skandal tehditlerini sürdürdü

08 Temmuz 2025 15:12see140

Cengiz Er anlattı: Sunay Akın, yakın arkadaşı Nihat Genç i Ekrem İmamoğlu için satmış Politika Haberleri

08 Temmuz 2025 00:22see139

Fransa da evinde ölü bulunan Milletvekili Marleix in intihar ettiği düşünülüyor: Ölüm nedeninin belirlenmesi için otopsi yapılacak

08 Temmuz 2025 00:47see136

Beyoğlu ndaki dondurmacı mühürlendi Sözcü Gazetesi

08 Temmuz 2025 00:13see135

Bitlis te tarla da çıkan yangın korkuttu! Kısa sürede büyük bir facia yaşanmadan söndürüldü

08 Temmuz 2025 01:34see133

Türkiye den Fransa ya tepki: Kesin bir dille reddediyoruz

08 Temmuz 2025 00:42see132

‘Estetik dermatoloji sektörü, yeni teknolojilerle ivmesini artırıyor’

08 Temmuz 2025 14:52see129

Batman’da erkek vahşeti: Evli olduğu kadını ve 2 kızını bıçakladı

08 Temmuz 2025 14:32see129

Çin, ABD den Tibet ile ilgili konulara karışmamasını istedi

08 Temmuz 2025 16:14see128

Bakan Güler: Acımız büyük ve hislerimiz tarifsiz

07 Temmuz 2025 15:04see127

Kartalkaya faciasıyla ilgili davada tutuklu sanık: Yangınla ilgili denetim yapacak uzmanlığımız yok

08 Temmuz 2025 00:21see127

Herkes mışıl mışıl uyurken tavanı izleyenlere müjde! Geceleri uykuya dalmayı hızlandıran doğal yöntem bulundu

07 Temmuz 2025 16:52see126
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları