Rusya, Azerbaycan üzerinden Türkiye’yi test mi ediyor? Nedret Ersanel
Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
24-25 Haziran’da Hollanda’da gerçekleşen NATO zirvesinin hitamında, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir basın toplantısı düzenledi ve özellikle yabancı basın mensuplarının sorularını yanıtladı…
Genellikle NATO, Ukrayna ve Türkiye-İsrail ilişkileri üzerine odaklanan meraklardan başka, Azerbaycanlı bir gazetecinin sorusu şöyleydi…
“Sayın Cumhurbaşkanı, iki yıl önce NATO’nun Vilnius Zirvesi zamanı, size şöyle bir sorum olmuştu; ‘Rus ordusu ne zaman Azerbaycan’dan gidecek?’ Siz de demiştiniz ki, ‘Rus ordusu Azerbaycan’dan gidecek.’ Rus ordusu Azerbaycan’ı ne zaman terk edecek? Ve Türk ordusu Azerbaycan’a ne zaman gelecek, çünkü, Türk ordusu olmadığında her zaman Rus işgali tehlikesi devam etmektedir. Biz böyle anlıyoruz, teşekkür ederim”.
Cumhurbaşkanı’nın soruya cevap vermeden bir süre düşündü. O süre içinde aklımdan, “Allah Allah, Azerbaycan’da Rus ordusu mu var” diye geçirdiğimi anımsıyorum…
Nitekim, Cumhurbaşkanı’nın cevabı şöyle oldu; “Rus ordusu şu anda Azerbaycan’dan ayrıldı. Orada değil. E tamam, çıktığına göre, bu sorunun da hükmü kalmadı. Daha yeni Karabağ’a gittim, böyle bir şey zaten orada yok. Şu an Azerbaycan orayı, devletin yaşanabilir hükmü altına getirmenin gayreti içerisinde”…
Ama ‘
Azerbaycanlı bir gazeteci Rus ordusunun artık orada bulunmadığını nasıl bilmez’
çengeli aklıma takıldı…
***
Bugün o çengelin kopçaladığı garipliği anımsamamın sebebi, Kremlin’den pazartesi günü gelen açıklama…
Sözcü Peskov; “Rusya-Azerbaycan ilişkileri sağlam temelli ve iş birliği karşılıklı çıkarlara dayanıyor. Ancak
bazen iki ülke ilişkilerinde zorlu dönemler yaşanır. Şu an o dönemlerden birindeyiz.
Bu dönemin geçeceğini umuyoruz. Kremlin, Azerbaycan’da Ruslara saygı gösterilmesine önem veriyor. Rusya’da da büyük bir Azerbaycan diasporası yaşıyor. Bu diasporanın neredeyse tüm temsilcileri, haklı bir saygı gören, yasalara uyan vatandaşlarımızdır. Yasaları ihlal eden vatandaşlar ise kanunlar çerçevesinde yargılanır.”
Bu cümleler Cumhurbaşkanı’na yöneltilen sorunun ikinci kısmını da hatırlatmalı…
Birinci bölümün hükmü düşünce, ikinci kısmı uçup gidiyor haliyle. Ama
şimdi yere basmış oldu; “Türk ordusu Azerbaycan’a ne zaman gelecek?
Çünkü Türk ordusu olmadığında
Rus işgali tehlikesi
devam eder”…
Bu da ilginç bulunmalı, değil mi?
Türkiye’nin Ermenistan savaşında Bakü’nün arkasında durduğu zaten biliniyor. (Öte yandan fiilen, askeriyle cepheye girmedi.) Kaldı ki, iki ülke arasındaki güçlü savunma ilişkilerinin de herkes farkında. Ayıp da değil, sürpriz de değil. Hatta bunların üstünde
Şuşa Beyannamesi
var!..
Ancak ve yine de, Azerbaycan’da Türk ordusu varlığı beklentisi mi var? Buna ihtiyaç var mı? Varsa ne ve neden şimdi?
Rusya-Azerbaycan arasındaki gerilimi yükselten olayları sıralayabiliyoruz. Uçak düşürülmesi, Rusya’daki Azerbaycan vatandaşlarına yönelik, sistematik görünen kötü muameleler, karşılıklı protestolar, vb.
Ama bu olayların çıkmasına sebep ne?..
***
Peskov’un açıklamalarına göre, “iki ülke ilişkilerindeki zor dönem”
devam ediyor
. Ankara’nın bunu Moskova’yla konuştuğunu da biliyoruz. Tansiyon da düşmüştü. Gelgelim hem Moskova’da hem Bakü’de içten içe bir kaynama belli ki devam ediyor…
Buna sebep olabilecek bölge dinamikleri içinde birbiriyle de ilişkili üç başat madde var…
Birincisi, Azerbaycan-Ermenistan
barışı. Yıl sonuna kadar imza edilmesi bekleniyor. Ancak Paşinyan hükümetine yönelik bir darbe gelişmiş olması ve bunun Rusya tarafından en azından siyaseten desteklendiği, kilise üzerinden birtakım operasyonlar çekildiği “hissedildi”. Anlaşmayla bölgede ortaya çıkabilecek benzerlerini besleyecek yeni jeopolitiğin Rusya’da yarattığı kaygılardır. Gürcistan da buna dahildir, Hazar Havzası, Türk Cumhuriyetleri de. Rusya’nın, Ukrayna devam ederken, Doğu’dan dolanma yönünde bir Batı girişiminden şüphelendiği anlaşılıyor…
İki
, müstakilen İran meselesi; şu an, Tahran yönetimi ile Moskova ve Pekin’in iç-içe geçtiği konu, İran’ın Batı/ABD ile ilişkilerinin, özel olarak da nükleer konusunun bir sonuca bağlanması. Ortadoğu’da son yıllarda gerileyen Batı’nın stratejik üstünlüğü ele geçirme çabaları olarak okuyan iki süper güç, bu işin İran’da durmasını istiyor. Rusya’nın, Ukrayna konusunda Trump’ın gösterdiği esnekliğe İran sorununun çözümünde karşılık verdiği de izleniyor.
Üç, ABD-Zengezur: Koridorun stratejik değeri üzerinde zaten tartışma yok. Azerbaycan anakarasını Nahçıvan’a oradan Türkiye’ye, yani ‘dünyaya’ bağlıyor. Temmuz ortasında Büyükelçi Barrack tarafından ortaya atılan yeni çözüm yolu da hafızalarda; “Sadece 32 kilometre ama bu yol için on yıldır uzlaşı sağlanamıyor. O halde biz üstlenelim. Yolu 100 yıllığına bize verin, siz de hep birlikte kullanın.” Kremlin ve Tahran ne demek istendiğini elbette anlıyor.
Jeopolitik/küresel stratejik bağlamını 9 Temmuz’da paylaşmıştık, önemlidir, ama bu sefer tek tek gidelim…
İran
: Başından beri ve keskin biçimde karşı. Şimdilik inadı sürüyor.
Ermenistan
: “Zengezur Koridoru” olarak adlandırılmasına karşı. Egemenliğini tehdit ettiğini savunuyor.
Azerbaycan
: Bakü’nün itirazı sadece teknik; Ermenistan’ın engelsiz geçişi garanti edemeyeceğini savunuyor.
Türkiye
: Destekliyor. Yalnızca iki ülke arasındaki barış sürecini değil, Türkiye-Ermenistan normalleşmesini, Orta Asya hattını da önemsiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Paşinyan’ı ağırlaması herkesin dikkatini çekmişti. Ankara açısından favori hat olan ‘Orta Koridor’ zincirinin önemli bir baklası Zengezur.
Rusya
: Projenin hayata geçmesi, Rusya üzerinden geçen rotaları darlayacak. Ukrayna yüzünden işlevsiz kalan kuzey yolu, Zengezur’la birlikte iyice körelecek. Önemlisi, bölgeden püskürtülmüş Batı’nın dönüşü somutlaşacak.
Yani, Rusya ve İran’ın Güney Kafkasya’da azalan nüfuzunun tezahürlerinden biri Azerbaycan-Rusya gerilimi.

