Sadece dost değil aile olduk
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
◊ “Bu Gece İstanbul’da” düeti nasıl ortaya çıktı?
- Yaşar: Biz çocukluk arkadaşıyız ve çocukluktan beri beraber çalar söyleriz. Onun da albümü var, benim de albümüm var ama beraber bir türlü bir şey yapamadık. En sonunda Kaan “Bu Gece İstanbul’da” şarkısında düet yapmayı önerdi. Şarkıyı bir dinledim, bayıldım. Arkadaşlığımıza, dostluğumuza ve sanatımıza bir artı daha koymuş olduk. Sağ ol, var ol Kaancığım. Seninle her şey güzel.
- Kaan Öztürk: Aslında çocukluğumuzu sayacak olursak birlikte çok projemiz var. Zaman zaman buluşup bestelerimizi çalar, kaset çalarların record tuşuna basar kaydederdik. Nitekim klip de öyle başlıyor. O zamanları yâd ediyoruz. Hâlâ da yeni bir beste yaptığımızda birbirimize göndeririz, eklemeler, çıkarmalar, editler yaparız. Yaşar çok şiir okur ve çok iyi bir söz yazarıdır. Bu şarkıyı yazdığımda da yine Yaşar’a gönderdim, çok beğendi. “Tamam bunu ben alayım albüme” dedi. Ben de dedim ki “Gel beraber seslendirelim.” Düetimiz böyle çıktı.
ŞARKI YAYINLAMADIĞIM İÇİN PİŞMANIM
◊ Böyle bir proje için niye bu kadar beklediniz?
- Yaşar: Kaan yoğun çalışan bir adamdır. Hepimizden çalışkandır. Bir türlü fırsat bulup kendi için solo bir şey bile yapamadı. “Her şeyin bir zamanı var” derler ya, işte hayat bize onu verdi. Kaan’la her şeyi yaparım.
O benim kardeşim.
- Kaan Öztürk: Ben sahnede olmayı çok seven bir adamım ve 30 yıldır da sahnedeyim. Kurumsal organizasyonlarda, performans mekânlarında sürekli sahne alıyorum. 18 senedir İstanbul’da, yazları da Bodrum’da sahnedeyim. Birçok isimle feat programlar da yaptım. Ama şarkı yayınlama konusunda çok üşengeç davrandım. Şarkı yayınlamayı sahnede olmak için bir araç gibi görürdüm. “Ben zaten sahnedeyim, demek ki gerek yok” diye düşünürdüm. Buna pişmanım...
◊ 30 yılı aşkın dostluğunuza dair unutamadığınız anılarınız var mı?
- Yaşar: Bu sorunun cevabı hiçbir zaman karşılığını tam olarak bulamaz. Birkaç senelik arkadaşınızla bile ne kadar çok anı biriktirebiliyorsunuz. Önemli olan birbirinizi sevmeniz ve birlikte birçok şeyi yaşamanız. Kaan’la benim sadece müzikten oluşan bir dostluğum yok ki. Bizim ailelerimiz görüşür, çocuklarımız görüşür. Artık aile gibi olduk.
- Kaan Öztürk: Sizde iz bırakan ilk anılarınızdan biri nedir derseniz şunu söyleyebilirim; Mersin sahillerinde, daha o çocukluk yıllarımızda, ben bir köşede, sevdiğim sanatçılardan şarkılar çalar söylerdim. Yaşar da başka bir köşede kendi bestelerini söylerdi. Kim bilirdi ki o besteleri bir gün 80 milyon tek bir ağızdan söyleyecek... İşte o, bugünlerin altyapısıymış.
KAAN ÇOK ÇALIŞKAN YAŞAR ESTETİĞE TUTKUN
◊ En sevdiğiniz yönleriniz neler?
- Yaşar: Ben Kaan’ın çalışkanlığını severim. Bu konuda da onu kıskanırım. Fakat bazen de fazla çalıştığını, kendisine vakit ayıramadığını düşünürüm. Onda sevdiğim daha çok şey var; dürüstlükten tutun iyi bir aile babası oluşuna, iyi bir eş olmasından tutun kurduğu dostlukların hep uzun süreli olmasına kadar... En zor zamanlarında bile gülümsemeyi becerebilen bir adamdır. Bu özelliğini de ayrıca çok severim.
- Kaan Öztürk: Bunun cevabı çok uzun ama en önce estetiğe olan tutkusunu söyleyebilirim. Yaşar’ın dokunacağı her şeyde bir estetik olmalıdır, sanata değen bir taraf olmalıdır, bir incelik olmalıdır. Popüler kimliğini, özel hayatından ayırabilen bir adamdır. Onunla arkadaşlığınızda hiçbir zaman ağırlığını hissetmezseniz. İki dakikada Adana şivemize döneriz mesela. Müziğe geçecek olursak, onun besteleri tamamlanmaz, bitmez. 30 yıldır çalıp söylediği şarkısına bile birden yeni söz yazabilir. Daha o kadar çok şey sayabilirim ki...
◊ Yaşar Bey, müzik dünyasının usta isimlerindensiniz. Günümüz sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Yaşar: Çok teşekkür ederim ama usta değilim, sadece tecrübeliyim. Çok fazla eserin üretildiği bir zamandayız. Ben gayet memnunum. Ne kadar çok olursa, o kadar iyi. Hiç mi memnuniyetsizliğim yok? Tabii ki var. Eski şarkıları özlüyoruz. Sevdiğim gruplar ve sanatçılar da eskisi kadar güzel şarkılar yapamıyor. Belli bir yaştan sonra, o gençlik yıllarındaki kadar güçlü ve iyi şarkılar, sözler çıkmıyor. Bu da başka bir konu...
ÖZEL HAYATIMI KENDİME SAKLADIM
◊ Siz hep müziğinizle ön planda oldunuz. Şu anda bulunduğunuz noktadan memnun musunuz?
- Yaşar: Evet, müziğim hep ön planda oldu. Özel yaşantımı kendime sakladım. Bulunduğum yerden de çok memnunum, çok şükür. Bunca yıldır şarkı söylüyorum ve insanlar hâlâ dinliyor. İlk şarkılarımı da, yeni yaptıklarımı da. Ve benimle birlikte konserde söylüyorlar. Bundan daha büyük mutluluk mu olur? Daha fazlasını istemek, hırsa giriyor. Ben çok severek yaptığım bir işte birilerinden daha önde olmak için, daha fazla kazanmak ya da daha çok dinleyiciye ulaşmak için hırs yapacak biri değilim. Her şey, çabalarımızın sonucu oldu. Bu sonuçtan da gerçekten çok memnunum.
◊ Kariyerinizle ilgili “keşke”leriniz var mı?
- Yaşar: Var tabii, fakat “keşke” demenin bir anlamı yok. Olmuş, bitmiş işte. Keşke diye takılmamak, ilerlemek gerek. Basit ve sade bir hayat yaşayıp, önceden yaptığın hataları bir daha yapmamak üzere dikkatli davranmaya çalışmak lazım. Benim için yenilmek değil de öğrenmek demek. Mike Tyson bir yerde bunu söylemişti: “Boksta hiçbir zaman yenilmezsin, sadece öğrenirsin.” Ben de müzikten örnek vererek, müzikte de böyle diyorum.
- Kaan Öztürk: Şahsen 90’lı yıllara gidip birkaç şarkı yayınlayıp geri gelmeyi çok isterdim. Neden ille de 90’lar derseniz; sanıyorum en büyük farkları şöyle özetleyebilirim: O yıllarda berberde saçınızı kestirirken mesela, bir müzik kanalı açık olurdu, berber sizinle magazin sohbeti yapardı. Bir taksiye binseniz, şoför size yeni çıkan şarkıyı beğenip beğenmediğini falan anlatırdı. Bugün ise her yerde ekonomi, siyaset, politika konuşmak durumundayız. Şikâyet etmiyorum, günümüzün kaygılarına elbette kayıtsız kalmamız söz konusu değil. Ancak müzik birleştirir. Biz hâlâ birleştirenler olmak için büyük çaba sarf ediyoruz.
OYUNUM EYLÜLDE YENİDEN SAHNEDE OLACAK
◊ Kaan Bey, “Büyüdüğümüz Şarkılar” adlı bir tiyatro oyununuz var. Nasıl bir oyun, anlatır mısınız biraz?
- Kaan Öztürk: Oyunun sloganı; “Bildiğiniz şarkıcıların bilmediğiniz hikâyeleri”. Hem çocukluğumuzdaki şarkıcıların hayatlarından hikâyeler anlatıyorum, hem de şarkılarını orkestra arkadaşlarımla canlı seslendiriyorum. Kokulu silgiden tutun “Dallas” dizisine, katalitik sobadan müzik setinin üzerindeki dantele kadar çocukluğumuza çok gönderme var oyunda. Şarkılar mı çok güzeldi, şarkıcılar mı çok özeldi? Yoksa biz mi güzel çocuklardık? Bunlara cevap arıyoruz birlikte. Eylül ayından itibaren İstanbul’da tekrar seyirciyle buluşacağız.
◊ Büyüdüğünüz şarkıları söyleyen sanatçılar arasında sizin için yeri en ayrı olan hangisi?
- Kaan Öztürk: Bunun cevabı çok zor. Çünkü benim için onlar asla sadece şarkıcı değil, kahramanlar. Aslında hepsi büyük bedellerle hayatımızda yer edinmişler. Büyük saygıyla yâd ediyorum hepsini.
◊ Usta sanatçıların bilinmeyen yönlerini ele alıyorsunuz. Bu bilgilere nasıl ulaştınız?
- Kaan Öztürk: En çok internetten faydalandım. Bazı teyit edilmeye muhtaç içerikler muhakkak çıkıyor. Ama müzisyen çevremiz birçok detayı teyit edebiliyor. Yine de bu oyunu bir belgesel şeklinde sunmuyorum, böyle bir iddiam yok.
HER AN YENİ SÜRPRİZLER OLABİLİR
◊ Birlikte başka bir çalışma daha gelir mi sizden?
- Yaşar: Her zaman gelebilir. Sahne olur, yeni bir düet olur. Kaan’ın bir şarkısını ben söylerim, benim bir şarkımı Kaan söyler, onun şarkısında eksik kalan bir yere söz yazmaya çalışırım ya da tam tersi olur. Aklınıza ne geliyorsa müzikle ilgili... Her zaman olur, oluyor da zaten. Ama hepsi açığa çıkmıyor. “Bu Gece İstanbul’da” açığa çıkanlardan biri olduğu için size ulaştı. Zaman, kısmet, bunlar bir araya gelirse olur yani. Hatta zaman demeyelim, sadece kısmet diyelim. “Hayırlısı” diyerek de bitirebiliriz. Tatlı bir kelimedir. Hepimiz için her şeyin hayırlısını dilerim.
- Kaan Öztürk: Sahneler ve konserler her zaman olacak. Yaşar “hayırlısı” diyor, ben de her an yeni sürprizler olabilir diyorum.


