Şara Kaplan: Bize ait olan şeyler bir gün gelip bizi buluyor
Hurriyet sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Geçen yıl BaBala TV’nin ‘Saygı 1’ konseriyle Sertab Erener’e adanmış özel bir gece gerçekleşmişti. Aleyna Tilki, Karsu, Melek Mosso, Mirkelam gibi pek çok ünlünün Erener’in klasikleşmiş şarkılarını seslendirdiği gecede, sahneye çıkan bir isim dikkatleri üzerine çekti: Şara Kaplan... Online halk oylamasını kazanarak ünlü isimlerle ‘Saygı 1’ gecesinde sahneye çıkmaya hak kazanan Kaplan, samimi tavırları ve güçlü sesiyle gecenin en çok konuşulanlarından oldu. O gece sahneye ilk adımını atmakla kalmadı, Sertab Erener’in karşısında onun ‘Bipolar’ şarkısını söyleme heyecanını da tattı. Adıyaman’da yaşayan genç yetenek o geceden sonra da sosyal medya hesabında (@sharakhaplan) paylaştığı ve şarkı söylediği videolarla ilgi görmeye devam etti. Onunla hayallerini ve müzik yolculuğunu konuştuk.
◊ Adınızı ‘Saygı 1’ projesiyle duyduk. Yollarınız nasıl kesişti?
Kendimi bildim bileli çevremden, sesimi profesyonel anlamda kullanmam gerektiği yönünde tavsiyeler alıyordum. Ancak içimde bir yerlerde bunun doğru yol olmadığına dair kök salmış bir inanç vardı. Mühendisliğin ses sanatçısı olmaktan daha kıymetli görüldüğü bir düzende büyüdüm. Bir gün arkadaşım Burcu, yarışmanın linkini gönderdi ve beni katılmaya teşvik etti. İlk etapta çekindim diyebilirim. Ancak sonrasında hissedebildiğim bir şarkıyı linke yüklemeye karar verdim. Kazanmayı değil, sadece bu sürecin parçası olmayı umarak başvurumu yaptım. Ama kaderimden kaçamadım... Sanırım gerçekten ne kadar uzaklaşmaya çalışsak da bize ait olan şeyler bir gün gelip bizi buluyor.
◊ ‘Bipolar’ şarkısını seçmenizin bir sebebi var mı?
Kadere inanır mısınız bilmem ama ben bu süreçle birlikte yalnız olmadığımı derinden hissetmeye başladım. Şarkının sözleri ve yaşadıklarım adeta yeniden doğuşumun ince ince işlenmiş evreleri gibiydi. Şarkı seçimi yaparken en çok dinlenen, en popüler parçalardan ziyade hislerime dokunan bir parça aradım. Şarkı sözlerini incelerken ‘Bipolar’la karşılaştım. Dinlemeye devam ettikçe sözleri beni daha da içine çekti. O gün içimde biriktirdiğim, söylemekten korktuğum her şeyin bu şarkıda yer aldığını fark ettim. “Çok üstüme gelme hayat, ben de insanım” demeye öyle çok ihtiyacım vardı ki... Bu şarkıyı seçince artık beni kimse durduramazdı.
‘O AN GELDİ Mİ?’
◊ Sertab Erener’in karşısında onun şarkısını söylerken neler hissettiniz?
O gün hayatımda birçok ilki yaşadım. İlk kez İstanbul’a gittim, ilk kez uçağa bindim ki çoğu insanın korktuğu bu deneyim, benim için bir ilkti. Dahası, bu benim ilk sahne performansımdı. Ve belki de kaderin ilginç bir oyunuydu çünkü Sertab Erener konserine ilk kez, onun karşısında sahne alarak katılmış oldum. Sahneye çıktığımda şarkı sonrası bir konuşma yapmam gerektiğini bilmiyordum. O an içimden gelen ilk cümleyi söyledim: “Evet, belki Sertab Erener konserine katılma şansını bugüne kadar elde edemedin Şara, ama bugün onun karşısında, onun şarkısını söyleme onuruna erişiyorsun.” Ne hissettiğimi birkaç kelimeyle özetlemem imkânsız. Aklımdaki tek soru şuydu: Hayat bana ne anlatmak istiyor? Yıllarca savaştığım o an nihayet gelmiş olabilir mi?
◊ Müzikle nasıl bir bağınız var? Eğitim aldınız mı?
Müzik konusunda hiçbir eğitimim olmadı ama her zaman böyle bir eğitim almayı diledim. Annem emekli öğretmen. Çalıştığı dönemde öğretmenler odasında çalan Türk sanat müziğine eşlik ederken bir müzik öğretmeni ritme olan duyarlılığımı fark etmiş ve anneme söylemiş. O günden beri müzikle aramda görünmez ama çok güçlü bir bağ olduğunu hissediyorum. Sesim benim en yakın arkadaşım gibi. Söylemek istediklerimi ifade etmenin bir biçimi.
◊ İsminizin anlamı nedir?
Annem, Urfa’da okumak için kendi savaşını yürüten bir kadın hikâyesinin anlatıldığı, 1999 yapımı ‘Şara’ isimli bir filmden esinlenmiş. Anlamı için de birçok şeye rastladım, Sümerce ‘savaş tanrısı’; Arap bir arkadaşım ‘sembol’ anlamına geliyor demişti, ‘şafakta parıldayan su’, ‘şehir’ diyen de oldu.
◊ Sosyal medya hesabınızda göz önünde olmak, müzik sektörüyle ilgili gelen yorumlar üzerinden açıklama yapmıştınız. Yorumlarla ilgili sizi ne rahatsız etti?
Toplum bize sürekli aynı yolu dayatıyor. Herkesin alışık olduğu şeyi görmeyi, duymayı istemesi sanatın özünü yitirmesine neden oluyor. Ben bu düzene karşıyım. Toplum sanatı değil, sanat toplumu şekillendirmeli. Ben sanatımı başkalarının isteklerine göre şekillendirmek, onu değersizleştirmek ve kendimden uzaklaşmak istemiyorum. İnsanlar beni, ben olduğum için, sanatımı kendi özgünlüğümle icra ettiğim için sevsinler istiyorum. Sahne arkasında dahi sanattan çok ticari kaygıların ön planda olduğunu hissettim. Bu da kurduğum hayallerin kırılmasına neden oldu. Sürekli sevilmek için rol yapma fikri kulağa hayat boyu sürecek bir travma gibi geliyor. Müzik benim kendimle konuşabildiğim, kendim olabildiğim yer. Bu yüzden ondan uzaklaşmayı asla göze alamam.
‘SAMİMİ BİR YOLCULUK’
◊ Şarkı söylemeye devam etmek istiyor musunuz? Nasıl bir müzik kariyeri hayal ediyorsunuz?
İstemek kelimesi bu arzumu ifade etmeye yetmez. Bilim ve sanat dengesini içinde barındıran, samimi ve özgür bir yolculuk hayal ediyorum. Toplumun beklentilerini karşılamaktan öte, onları iyileştiren bir müzikle ilerlemek istiyorum. Müziğin dostluk, anlayış ve şifa getirdiği bir yolda, taleplere göre değil, kendi gerçekliğimi tanıma fırsatı bulduğum bir kariyer düşlüyorum.
ADIYAMAN’DA BİR ODADAN DOĞAN HAYAL
◊ Müzik dışında başka neler yapıyorsunuz?
Adıyaman’da yaşıyorum. Yeni mezun bir yazılım mühendisiyim. Burada yapabildiğim en anlamlı şey odamda vakit geçirmek. Dört duvar arasında bazen bir söyleşiye katılıyorum, bazen iç dünyamda o söyleşinin yıldızı oluyorum. Yüksek lisansa hazırlanıyorum. Ancak aceleye getirmiyorum. Ne kadar istersek isteyelim, kader ağlarını örmüşse ve ağların çözüleceği zaman gelmemişse, hiçbir çaba işe yaramıyor. Kendime zaman ayırıyorum, ailemi anlamaya çalışıyorum. İçimdeki olgun küçük kızı kaybetmemek adına mücadele veriyorum. Hayatı ıskalamamaya özen gösteriyorum.
◊ Deprem sonrası Adıyaman’da yaşam nasıl değişti?
Şehirdeki toz bulutlarına seslenmek istiyorum: Lütfen artık bizi insan yerine koyun ve bu şehri terk edin. Temel hakkımız olan temiz havaya bile erişemiyoruz (gülüyor). Depremden sonra şehir ıssızlaştı, kendi şehrime bile yabancılaştım... Fakat inanıyorum ki daha güçlü bir şekilde küllerimizden doğacağız.


