Saraybosna da ölen Uygur Türkü Ehmetcan Ehet’in cenazesine Çin engeli Dünya Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da 30 Mayıs 2025’te hayatını kaybeden Uygur Türkü Ehmetcan Ehet’in ölümü ve ardından naaşının iki ayı aşkın süreyle morgda bekletilmesi, hem Uygur diasporasında hem de insan hakları çevrelerinde derin kaygılara yol açtı. Çin’in toplama kamplarında 2016-2021 yılları arasında öğretmen ve gözetmen olarak görev yaptığı bilinen Ehet, daha sonra tanıklık yaparak rejimin uygulamalarını ifşa etmişti.
Çin İslami usüllere göre defnedilmesini istemiyor
2023’te Türkiye’ye sığınan ve Avrupa’ya geçmeye çalışan 42 yaşındaki Ehet, 30 Mayıs 2025’te Saraybosna Üniversitesi Klinik Merkezi’nde öldü. Hastane kayıtlarına göre vefat nedeni “hastalık” olarak bildirildi; Çin’in Saraybosna Büyükelçiliği, “Ai Haiti” isimli vatandaşlarının rahatsızlığı sonucu öldüğünü, ailesini de bilgilendirdiklerini açıkladı. Ancak cenaze iki aydır morgdan çıkmadı. Uygur aktivistlerine göre Çin makamları defin işlemini geciktiriyor ve Uygur kuruluşlarının cenazeyi İslami usullere göre defnetmesine izin vermiyor.
Cenaze iki aydır morgda
Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği (ETHR) Ehet’in ölümüne ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, olayın sadece bireysel bir kayıp değil, Çin’in ulusötesi baskı yöntemlerinin geldiği noktayı gösteren çarpıcı bir örnek olduğu vurgulandı. Dernek, Ehet’in Avrupa basınına verdiği röportajlar ve Çekya Parlamentosu’nda sunduğu tanıklığın ardından Çin tarafından hedef haline getirildiğini öne sürdü. Ölümünün “gizemli” koşullarda gerçekleştiği, ardından naaşının Saraybosna’daki hastane morgunda iki ay boyunca bekletildiği belirtildi.
Çin yaşayan tanıklara gözdağı mı veriyor
ETHR açıklamasında, Çin’in uzun süre sessiz kaldıktan sonra cenazeyi sahiplenmesi fakat bağımsız bir otopsi talebine izin verilmemesinin endişe verici olduğu ifade edildi. Cenazenin verilmemesinin Uygur diasporası üzerinde psikolojik bir baskı oluşturduğu, bunun aynı zamanda yaşayan tanıklara yönelik bir gözdağı niteliği taşıdığı dile getirildi. ETHR, benzer bir örnek olarak İstanbul’da yaşayan Uygur Türkü Yusuf Amat’a 2020 yılında düzenlenen suikast girişimini hatırlattı. Çin için casusluk yapmaya zorlandığını açıklayan Amat, 2 Kasım 2020’de uğradığı silahlı saldırı sonucu felç kalmıştı. Dernek, bu olayların Çin istihbaratının yurt dışındaki tanıklara yönelik tehdit ve baskı örüntüsünün bir parçası olduğuna dikkat çekti.
ETHR’nin beş talebi var
Açıklamada şu beş temel talep sıralandı: Şeffaf ve Bağımsız Soruşturma: Ehet’in ölümünün aydınlatılması için Bosna Hersek makamlarına uluslararası destekli bağımsız bir soruşturma çağrısı yapıldı. Cenaze Hakkına Saygı: Naaşın daha fazla bekletilmeden, İslami usullere uygun biçimde defnedilmesi gerektiği vurgulandı. Uluslararası Farkındalık: Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve uluslararası kamuoyunun bu vakaya kayıtsız kalmaması, Çin’in sınır ötesi baskılarına karşı açık tutum alması talep edildi. Baskı Taktiklerine Karşı Ortak Tavır: Casusluk, kaçırma, sindirme ve bürokratik engelleme gibi yöntemlere karşı devletlerin ortak mücadele etmesi gerektiği ifade edildi. Uygur Diasporasının Korunması: Ev sahibi ülkelerdeki Uygurların güvenliğinin sağlanması için diplomatik ve yasal önlemlerin artırılması istendi.
Ehmetcan Ehet tüm insanlığın ortak sınavı
ETHR, açıklamasının sonunda sürecin yalnızca Uygur toplumu değil, insan haklarına duyarlı tüm kesimlerin ortak sınavı olduğu vurgulanarak “Ehmetcan Ehet'in şüpheli ölümü ve cenaze krizi, küresel vicdanın bir sınavıdır. Onun susturulan sesi, şimdi defnedilmeyi bekleyen bedeni aracılığıyla konuşmaya devam etmektedir. Bu çağrıya kulak vermek ve harekete geçmek, insan haklarına saygı duyan tüm aktörler için ortak bir sorumluluk teşkil edecektir” ifadelerine yer verildi.


