Seçim sandığından sıkı göç politikalarına: Almanya yeni bir yolda
Haber Global kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Almanya, 2025 yılında siyasi bir dönüm noktasına sahne oldu. "Trafik ışığı koalisyonu" olarak bilinen önceki hükümetin dağılmasının ardından, 23 Şubat 2025 tarihinde erken genel seçimler düzenlendi. Bu seçimler, 21. Dönem Federal Meclis'in (Bundestag) 630 üyesini belirlemek üzere gerçekleştirildi.

Seçim sonuçlarına göre, merkez sağ Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partilerinden oluşan CDU/CSU ittifakı, oyların %28,6'sını alarak birinci parti oldu ve 208 sandalye kazandı. Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi, %20,8 oy oranıyla ikinci sıraya yükselerek 152 sandalye elde etti. Sosyal Demokrat Parti (SPD) ise %16,4 oy alarak 120 sandalye ile üçüncü sırada yer aldı. Yeşiller Partisi %11,6 oyla 85, Sol Parti %8,8 oyla 64 sandalye kazandı. Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) ve Hür Demokrat Parti (FDP) ise %5'lik seçim barajını aşamayarak meclis dışında kaldı.

Seçimlerin ardından, CDU/CSU lideri Friedrich Merz, SPD ile koalisyon kurarak yeni hükümeti oluşturdu. Ancak, Merz'in şansölye seçilmesi süreci zorlu geçti; ilk turda yeterli oyu alamayan Merz, ikinci turda 325 oyla şansölye seçildi.

Merz liderliğindeki yeni koalisyon hükümeti, Berlin'de düzenlenen törende "Almanya için sorumluluk" başlığını taşıyan 144 sayfalık koalisyon sözleşmesini imzaladı. Hükümetin öncelikleri arasında reformlar ve yatırımlar yer alırken, göçmen politikalarına dair söylemleri ve planları ise hem Almanya’daki göçmenler hem de uluslararası kamuoyu tarafından dikkatle izleniyor.

CDU/CSU’nun erken seçim programında göç politikaları, koalisyon hükümetinin öncelikli vaatlerinden biri olarak öne çıkmıştı. Almanya’nın göçmen kabulündeki yaklaşımını şekillendirecek olan CDU/CSU’nun vaatleri şu şekilde;
Nitelikli iş gücü göçü: Almanya’nın ihtiyacı olan alanlarda çalışacak nitelikli eleman getirilmesi koşulları kolaylaştırılacak.
Düzensiz göç: Almanya’ya düzensiz göçün engellenmesine özen gösterilecek.
Sınır kontrolleri: Ülke sınırlarında başlatılan kontroller sürdürülecek.
AB dış sınırlarında denetim: Avrupa Birliği (AB) dış sınırlarında da kontrollerin yapılması politikasında ısrar edilecek.
Sığınma başvurularının dışarıda değerlendirilmesi: İngiltere’nin Ruanda’da, İtalya’nın Arnavutluk’ta yaptığı gibi sığınma başvuruların Almanya dışında bir ülkede değerlendirilmesine ağırlık verilecek.
Sığınmacıların geri gönderilmesi: Başka bir AB ülkesi üzerinden gelen sığınmacılar Almanya sınırlarında geri gönderilecek.
Suç işleyen sığınmacıların sınır dışı edilmesi: Başvuruları kabul edilmeyen ve Almanya’da ağır suç işleyen sığınmacılar, ülke ve toplum için tehlike ve tehdit oluşturan yabancılar sınır dışı edilecek.
Bu politikaların temel yaklaşımı, Almanya'nın iş gücü ihtiyacını karşılamak için gerekli göçmenleri kabul ederken, düzensiz göçü engellemek ve toplumsal düzeni korumak adına daha sıkı bir kontrol uygulamak olacak.
MÜLTECİLER GÖZÜNDEN GÖÇ POLİTİKALARIAlmanya'da görüştüğümüz bazı Türk göçmenler, geçmiş dönemde uygulanan sığınmacı politikaları ile gelecek dönemde hayata geçmesi beklenen göç politikalarının gündelik hayatlarına etkilerini bizimle paylaştı.
Almanya’da 1982 yılından beri yaşayan Döndü Saka, yeni hükümetin göç politikaları hakkında şu değerlendirmeyi yaptı:
"Yeni hükümetin göç politikaları, önceki dönemlere kıyasla daha güvenlik odaklı bir yapıya sahip. Özellikle düzensiz göçü sınırlandırma ve entegrasyona istekli olmayanlarla ilgili daha sert önlemler alma niyetindeler. Bu, bir yandan toplumun genel düzenini sağlama açısından anlaşılabilir; ancak 2015’ten sonra gelen sığınmacılarla, uzun yıllardır Almanya’da yaşayan ve çalışan göçmenleri zaman zaman halk aynı kefeye koyuyor ve bu da bizi rahatsız ediyor. Bunu da anlayabiliyoruz çünkü Alman halkı sığınmacılar nedeniyle çok mutsuz."
"DÜZENSİZ GÖÇ KAMOYUNDAKİ GÖÇMEN ALGISINI SERTLEŞTİRDİ"Üç kuşaktır Almanya'da yaşayan Onur Özdeniz, "Yeni hükümetin ülkedeki göçmen Türklere bakış açısını nasıl yorumluyorsunuz?" sorusunu, "Yeni hükümetin göçmen politikasında güvenlik ve entegrasyon ön planda. Türk kökenli göçmenler Almanya’da uzun süredir yaşayan, büyük ölçüde topluma entegre olmuş bir grup olarak genellikle farklı bir yerde duruyor. Hükümet, uyum sağlamış, çalışan, Almanca bilen ve toplumla bağ kurmuş Türk göçmenleri hedef almıyor gibi görünüyor.
Ancak geçmiş yıllarda yaşanan sığınmacı kabulündeki düzensizlik kamuoyundaki göçmen algısını da sertleştirdi. Bu da Türk kökenlilerin zaman zaman haksız yere “yeni gelenlerle” aynı kefeye konulmasına neden olabiliyor. Dolayısıyla hükümetin söylemleri doğrudan Türk göçmenleri hedef almasa da, dolaylı olarak üzerlerinde bir baskı hissi oluşabiliyor.
SPD’nin geçmişte göçmen haklarına daha yakın bir çizgide durduğunu biliyoruz. Bu yüzden koalisyon içinde dengeleyici bir rol oynayabilir.
Almanya'da dünyaya gelen ve yaşamını halen burada sürdüren Gülcan Demirlenk, yeni hükümetle birlikle vatandaşlık ya da oturum izni gibi konularda endişelerinin olmadığını belirterek sözlerine şöyle devam etti:
"Açıkçası vatandaşlık almak her zaman kolay değildi; belli şartları sağlamak gerekiyordu. Bu yeni hükümet döneminde de bu durum devam ediyor. Sabıka kaydı, gelir durumu, dil bilgisi gibi kriterler zaten uzun süredir vardı. Ancak burada uzun yıllardır yaşayan, çalışan, topluma uyum sağlamış Türkler için büyük bir sorun olacağını düşünmüyorum. Bizler sistemin içinde yer alıyoruz ve bu ülkeye katkı sağlıyoruz. Dolayısıyla vatandaşlık ya da oturma izni gibi konularda ciddi bir engelle karşılaşacağımızı sanmıyorum. Asıl sıkılaşma, daha çok son yıllarda gelen sığınmacılar için geçerli gibi görünüyor.”

Yeni koalisyon hükümetinin göç politikaları, Almanya'nın hem iç güvenlik dengelerini hem de çok kültürlü toplumsal yapısını yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyor. Hükümetin attığı adımlar bazı kesimlerce destek görürken, göçmen topluluklar arasında belirsizlik giderek artıyor. Önümüzdeki aylarda uygulanacak politikaların pratikte nasıl sonuçlar doğuracağı, Almanya'nın göçmenlerle kurduğu ilişkinin yönünü belirleyecek en önemli etken olacak.


