SonTurkHaber.com
close
up
Menu

Yoldan çekilin düşes geliyor! İlk kez gittiği yerde herkes ona bakıp kaldı: İstese podyuma bile çıkarmış

Murat Ülker yazdı: Doppelganger: Ayna Dünyaya Yolculuk Aktüel Haberleri

Telefonlarımız İsrail’in işgali altında

Derbide kapris yapan Galatasaraylı futbolcuyu açıkladı

ABD li sunucu Gazzeli çocukların öldürülmesiyle dalga geçti: Özür dilemeyi de beceremedi

Başkentte kan donduran olay: Otomobilin içinde katledildi

İBB de yeni skandal ortaya çıktı! Bomba ifade! Takı tezgâhı ispatlandı

Türkiye dahil 8 İslam ülkesinden son dakika Gazze açıklaması! Dünyaya ilane dildi

Şakayla bile söylemeyin! İşte Yargıtay kararına göre hakaret sayılan kelimeler!

Beyoğlu nun Bastonlu Dedesi nin termosundan çıkanlar polisleri şoke etti Sözcü Gazetesi

Bakan Yumaklı: İşletmelere toplam 168 milyon lira idari para cezası kesildi

‘Kapalı reflü ameliyatı ile şikayetlerin yüzde 90’ı ortadan kalkabiliyor’

CHP de istifalar sürüyor

Sumud aktivisti gözaltına alındı iddiasına valilikten açıklama

Kamu Denetçiliği Kurumu ndan çarpıcı rapor: İsrail, bir halkı yeryüzünden silmeye çalışıyor

Bakanlık listeyi yayınladı! Adana kebap, sucuk ve pekmezin içinden çıkanlar şoke etti!

Şırnak ta aracında uyuşturucu bulunan sürücü gözaltına alındı Şırnak Haberleri

Etkili, odaklı, kesintisiz boykot İsmail Kılıçarslan

2026 da saatler 1 saat geri alınacak mı? 9 yıldan beri Türkiye de yoktu!

Giresun’da kapatılan 9 belde için emsal karar Giresun Haberleri

Seküler aklın din talebi ve Diyanet in hutbeleri Mahmut Ay

Seküler aklın din talebi ve Diyanet in hutbeleri Mahmut Ay

Yenisafak sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.

Yaşadığı çağın izlerini üzerinde taşıyan bir varlık insan. İçinde bulunduğumuz zaman ve mekânın şartları, her açıdan üzerimizde etki bırakıyor. Az ya da çok, ama mutlaka etkiliyor insanı. Yirmi birinci yüzyılda yaşıyoruz. İnsanlık, zamanın bu dilimine gelinceye kadar çeşitli açılardan pek çok evreler geçirdi. Konumuz gereği insanlığın din ve inanç açısından yaşadığı gelişim ya da değişim evrelerine baktığımızda “zamanın ruhu” denilen şeyle karşılaşıyoruz. Mesela Ortaçağ’da dünyanın hangi coğrafyasına

Yaşadığı çağın izlerini üzerinde taşıyan bir varlık insan. İçinde bulunduğumuz zaman ve mekânın şartları, her açıdan üzerimizde etki bırakıyor. Az ya da çok, ama mutlaka etkiliyor insanı. Yirmi birinci yüzyılda yaşıyoruz. İnsanlık, zamanın bu dilimine gelinceye kadar çeşitli açılardan pek çok evreler geçirdi. Konumuz gereği insanlığın din ve inanç açısından yaşadığı gelişim ya da değişim evrelerine baktığımızda “zamanın ruhu” denilen şeyle karşılaşıyoruz. Mesela Ortaçağ’da dünyanın hangi coğrafyasına bakarsanız bakın, toplumsal hayatın temel belirleyicisinin dinî inanç ve pratikler olduğunu görürsünüz. O çağlarda kutsalı olmayan bir birey belki bulunabilir, ancak kutsalı olmayan bir toplum hatta küçük bir topluluk bile bulmak imkânsız gibidir. Bugünkü tablo ise özellikle Batı’da tamamen farklıdır. Günümüzdeki Batı toplumlarının pek çoğunda artık ateizmin, apateizmin (Tanrı umursamazlık), agnostisizmin (bilinemezcilik) ya da deizmin yaygınlığı, dinlerden daha fazla hissedilmektedir. Dinin toplumsal hayatı şekillendirici hiçbir etkisi de görülmemektedir.

Peki, zamanın ruhundaki bu değişiklik nasıl oldu? Avrupa’nın aslında kendi içinde yaşadığı reform, rönesans ve aydınlanma süreçleri, insanın kutsaldan uzaklaşmasıyla sonuçlandı. İlk başlarda bu süreç, yalnızca siyasete aşırı bir şekilde bulaşmış olan, pek çok ticarî menfaate sahip olan ve kendi hegemonyasını korumak için insanların özgür düşünmelerine karşı çıkan kilise müessesesine, bir başka ifadeyle dinin kurumsal şekline bir başkaldırı görünümündeydi. Ancak zamanla tümüyle dinden ve kutsaldan uzaklaşmaya dönüştü.

Aydınlanma sürecinin sonunda ortaya çıkan modernlik, sekülerliği de beraberinde getirmiştir. Bugün dünya üzerinde hiçbir büyük şehir yoktur ki modernlik ve sekülerlikten nasibini almamış olsun. Peki, nedir sekülerlik? “Seküler” kelimesi, Latince “saeculum” kelimesinden gelir. “Saeculum” kelimesinin zamansal ve mekânsal bir delâleti vardır. O da “şimdi” ve “burası”dır. Dolayısıyla sekülerlik, ölüm sonrasını dikkate almadan şimdiyi, metafizik âlemle ilgilenmeksizin fizik âlemle ilgilenmeyi salık verir. Bu sebeple “İnsan aklının ve dilinin, dinî ve metafizik denetimden kurtarılması” olarak tanımlanabilir. “Sekülerleşmek, nasıl bir sonuç doğurur?” sorusunun cevabını Richard K. Fenn şöyle verir: “Dinî kurumların mallarının kamulaştırılması, dinî kurumların toplumsal gücünün azalması, kutsal yapıların kutsallık derecelerinin sorgulanması, aynı toplumda farklı dinî kültürlerin ortaya çıkması, gelenekçiliğin çözülmesi, bilgi kaynaklarının mistik ögelerden uzaklaşması, dinin etki gücünü kaybetmesi, toplumdaki dinsiz sayısındaki artış, din inancındaki ve dinî kurumlardaki seküler dönüşümler, öbür dünya nimetleri yerine bu dünya nimetlerine yönelme.” (Volkan Ertit, Sekülerleşme Teorisi, s. 103-4). Seküler aklın talip olduğu şey, dinî otoriteden kurtarılmış bir dünyevileşmedir. Bu sebeple, dünyevileşmek, sekülerleşmenin kaçınılmaz bir sonucudur.

Sekülerleşmenin, ülkemiz özelinde iki versiyonundan söz edilebilir. Birincisi, bireysel ve toplumsal hayatı, tamamen dinî inanç ve pratiklerden bağımsız bir şekilde düzenleme isteği ve gayretidir. İkincisi ise, teoride İslam’ı kabul etmekle birlikte dinin ve dinî kurumların sekülerleşmesi için çaba sarf etmektir. Birincisi, açık bir şekilde dinsizlik iken ikincisi, geleneksiz ve kurumsuz bir dindarlık arayışıdır. Bazı ilâhiyatçıların son zamanlarda seküler dindarlığa methiyeler düzmeleri bu kabil bir arayıştır. Görünürde oldukça masum duran bu söylem, Batı’da da asırlar önce benzer bir şekilde ortaya çıkmış ve zamanla sadece dinî kurumların değil dinin ve kutsalın tamamen toplumsal hayattan çekilmesiyle sonuçlanmıştır. Batı’nın modernleşme tarihi içinde sekülerleşmenin vardığı/varacağı son nokta, Nietche’nin “Tanrı öldü.” sözünde en net bir şekilde tezahür etmiştir. Başka bir ifadeyle, her ne şekilde ortaya çıkarsa çıksın sekülerleşme sürecinin sonu, Tanrı’yı öldürme hevesiyle ve sanrısıyla sonlanacaktır. Şu hâlde, seküler aklın istediği din, aslında dinsizliktir. Linda Woodhead’ın ifade ettiği gibi “No religion is the new religion (Dinsizlik, yeni dindir)”.

Seküler akla sahip bir insan için dinî kurumlar, en büyük problemdir. Dolayısıyla bu kurumlar, birey ve toplumun hayrına ne kadar gayret ederlerse etsinler, zararlıdır ve yok edilmelidir. Ülkemizde meselelere salt seküler bir akılla yaklaşan milyonlarca insan olduğu kesin. Bunlara ilaveten, az ya da çok sekülerliğin etkisinde kalmış bir akla sahip olan milyonlarca insan daha var. Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurumun varlığının, bu tür insanları rahatsız ettiği anlaşılmaktadır. Anayasal bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kanunda görevi, “İslam dininin inanç, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” şeklinde ifade edilmiştir. Dolayısıyla İslam dininin inanç ve pratiklerini mutedil bir yolla insanlara anlatmak, onun en doğal hakkı, hatta vazifesidir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, toplumun en geniş kesimlerine ulaşma imkânı, hutbeler aracılığıyla olmaktadır. Son zamanlarda, toplumumuzda gittikçe yaygınlaşan ancak İslam dini açısından tasvip edilmesi mümkün olmayan bazı sorunlara dair, gayet yerinde hutbeler okundu. Fakat bu hutbeler, seküler akla sahip insanlar tarafından çok ağır bir şekilde eleştiriye tabi tutuldu. Zira bu hutbeler, ahlâk ve hukuk alanlarına girmekte ve bu sahalarda insana İslâmî bir rota belirlemeye çalışmaktadır. Seküler akıl için ise, bu durum hayata ve özgürlüğe müdahale gibi görülmektedir. Hâlbuki hayata müdahale etmeyen bir din, ölü bir dindir; insanı eğitmeye talip olmayan bir inanç sistemi ise ruhsuzdur. Sekülerler, dinin ve dinî kurumların lüzumsuz olduğuna inanabilirler, ancak bir dinin nasıl anlatılacağını o dinin müminlerine ve uzmanlarına bırakmalıdırlar. Şu hâlde vazifesi İslam’ı anlatmak olan Diyanet’in; kumarın, içkinin, zinanın ve fuhşa götüren yolların haram olduğunu, İslam’ın bunu yasakladığını anlatmasından daha doğal ne olabilir?

Bu güzel ülkede barış ve kardeşlik içinde yaşamanın temel şartı, şiddet içermediği ve başka insanlara zarar vermediği sürece birbirimizin fikir ve yaşantısına saygı duymaktır. Dinsizler dinsizliklerini özgür bir şekilde yaşayabildikleri gibi dindarlar da dinlerini özgürce yaşayabilmelidirler. Biz, bu topraklarda asırlarca farklı milletlerden ve dinlerden olan insanlara dahi özgür bir yaşam ortamı sağlamış bir medeniyetin varisleriyiz. Birbirimize bu kadar toleranssız ve anlayışsız davranmak, asırlardır bu topraklara ruh vermiş bir dinin inanç esasları ve pratikleriyle alay etmek ve bunları aşağılamak asla doğru değildir.

Birileri, sekülerliği tercih etmiş olabilir. Ama bu ülkenin kahir ekseriyeti İslam’ı tercih etmiştir ve elinden geldiğince onu yaşamaya çalışmaktadır. Onların tercihlerine de saygı duyulmalıdır. Seküler akıl, kendisi için dinsizliği veya sonunda ona götüren dünyevileşmeyi benimsediği gibi dindarlar için de kurumsuz ve cemaatsiz bir din talep eder. Ancak kitlesel dindarlık, kaçınılmaz bir şekilde kurumsallaşmayı ve cemaatleşmeyi ister/gerektirir. Milyonlarca Müslümanın yaşadığı bir ülkede mutlaka dinî kurumlar ve cemaatler olacaktır. Bu, sosyolojinin gereğidir. Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti için son derece gerekli ve bu ülkede yaşayan Müslümanlar nezdinde güvenilir bir dinî kurumdur. Sekülerler, bu kurumu eleştirirken “Onun yokluğunda ya da zayıflığında meydana gelecek boşluğu kimler/hangi kurumlar doldurur?” sorusunu iyice düşünülmelidirler. Diyanet’in bir kurum olarak pek çok eksiklikleri olabilir. Ancak genel olarak bakıldığında, artıları eksilerinden çok fazladır. Onun güvenirliğine zarar vermek, bu ülke için ciddi bir güvenlik sorunudur.

Önemli haberleri ve güncellemeleri kaçırmamak için SonTurkHaber.com'ı takip edin.
seeGörüntülenme:91
embedKaynak:https://www.yenisafak.com
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 09 Mayıs 2025 21:39 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Yoldan çekilin düşes geliyor! İlk kez gittiği yerde herkes ona bakıp kaldı: İstese podyuma bile çıkarmış

05 Ekim 2025 12:29see348

Murat Ülker yazdı: Doppelganger: Ayna Dünyaya Yolculuk Aktüel Haberleri

05 Ekim 2025 11:53see240

Telefonlarımız İsrail’in işgali altında

05 Ekim 2025 07:07see232

Derbide kapris yapan Galatasaraylı futbolcuyu açıkladı

05 Ekim 2025 11:48see213

ABD li sunucu Gazzeli çocukların öldürülmesiyle dalga geçti: Özür dilemeyi de beceremedi

05 Ekim 2025 11:31see202

Başkentte kan donduran olay: Otomobilin içinde katledildi

06 Ekim 2025 08:06see200

İBB de yeni skandal ortaya çıktı! Bomba ifade! Takı tezgâhı ispatlandı

05 Ekim 2025 07:33see197

Türkiye dahil 8 İslam ülkesinden son dakika Gazze açıklaması! Dünyaya ilane dildi

05 Ekim 2025 11:42see190

Şakayla bile söylemeyin! İşte Yargıtay kararına göre hakaret sayılan kelimeler!

05 Ekim 2025 11:46see189

Beyoğlu nun Bastonlu Dedesi nin termosundan çıkanlar polisleri şoke etti Sözcü Gazetesi

05 Ekim 2025 12:07see189

Bakan Yumaklı: İşletmelere toplam 168 milyon lira idari para cezası kesildi

05 Ekim 2025 12:17see186

‘Kapalı reflü ameliyatı ile şikayetlerin yüzde 90’ı ortadan kalkabiliyor’

06 Ekim 2025 09:42see185

CHP de istifalar sürüyor

06 Ekim 2025 11:43see182

Sumud aktivisti gözaltına alındı iddiasına valilikten açıklama

05 Ekim 2025 12:31see178

Kamu Denetçiliği Kurumu ndan çarpıcı rapor: İsrail, bir halkı yeryüzünden silmeye çalışıyor

06 Ekim 2025 16:36see162

Bakanlık listeyi yayınladı! Adana kebap, sucuk ve pekmezin içinden çıkanlar şoke etti!

05 Ekim 2025 12:34see158

Şırnak ta aracında uyuşturucu bulunan sürücü gözaltına alındı Şırnak Haberleri

06 Ekim 2025 22:30see145

Etkili, odaklı, kesintisiz boykot İsmail Kılıçarslan

07 Ekim 2025 04:06see145

2026 da saatler 1 saat geri alınacak mı? 9 yıldan beri Türkiye de yoktu!

05 Ekim 2025 09:16see143

Giresun’da kapatılan 9 belde için emsal karar Giresun Haberleri

05 Ekim 2025 12:17see132
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları