Selahattin Yılmaz’dan mektup: Alçak bir tezgah
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
Bahçeli, dün zehir zemberek bir açıklama yaptı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ve CHP lideri Özgür Özel’i ağır ifadelerle suçladı.
Fakat bombayı sona bıraktı.
Sabah gazetesi tarafından Fatih Keleş’in talimatıyla Aziz İhsan Aktaş’a yönelik suikast hazırlığı içinde olmakla suçlanan ve önceki gün tutuklanan Selahattin Yılmaz’a sahip çıktı.
“Dava arkadaşım ve ülküdaşımdır” dedi.
“İnanıyorum ki, masum ve suçsuz olduğu anlaşılacak” diyerek, Yılmaz’ın arkasında durdu.
“Ak toroslar çetesi Devlet Bahçeli’ye ayar veriyor” diyen CHP lideri Özel’e şu sözlerle yanıt verdi:
“Selahattin Yılmaz ismini temel alarak MHP’ye ayar verildiğini iddia etmek ise çok ağır bir bühtan, dayanaksız ve mesnetsiz bir uydurmadır. Kaldı ki MHP’ye ayar ve istikamet vermek hiç kimsenin yapabileceği bir şey değildir.”
O cümlenin muhatabı Özel değil
Bana sorarsanız…
Bu son cümlesinin muhatabı, Özel değil.
MHP lideri “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” misali Özel üzerinden mesaj veriyor.
Dün de yazdım.
Bahçeli, İBB’ye yönelik soruşturmaların artık tamamlanmasını, iddianame aşamasına geçilmesini, bu davanın ‘Terörsüz Türkiye’ sürecini gölgelememesini, toplumsal kutuplaşmanın kaynağı olmaktan çıkarılmasını istiyor.
MHP lideri Esenyurt ve Beylikdüzü belediye başkanları Ahmet Özer ve Mehmet Murat Çalık’ın tahliyesini gerekli görüyor. Bahçeli’nin ne düşündüğünü anlamak için MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın sosyal medya paylaşımlarına bakmak yeterli.
İddia o ki…
Yıldız’ın git gide sertleşen paylaşımlarının asıl hedefi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı.
Fakat Çağlayan, Bahçeli’nin beklediği adımları atmıyor.
Çağlayan’ın siyasi nitelikteki kararlarda Beştepe’den habersiz ve onaysız işlem yapmayacağı biliniyor.
Zaten var olduğu söylenen bu gerilime Yılmaz’ın tutuklanması da eklendi.
MHP’de belirsizliklere gebe bir bekleyiş var.
Bahçeli’nin “Dava arkadaşım ve ülküdaşımdır” dediği Yılmaz, bırakılacak mı?
Yoksa tutuklu mu kalacak?
O takdirde Bahçeli’nin tepkisi ne olacak?
Yılmaz: CHP’ye yarar
Olan bitene Selahattin Yılmaz da anlam veremiyor.
Yılmaz, Metris Cezaevi'ndeki ilk gününde avukatı aracılığıyla bana yolladığı mektubunda, Aziz İhsan Aktaş’ı vurdurtma suçlaması için “Akıl tutulması” diyor. Bu tezgahın, hem kendisini yıpratmak hem de Aktaş’ı sindirmek için kurulduğunu iddia ediyor.
Yılmaz, şunları söylüyor:
“Müslüman bir Türk milliyetçisi olarak Türk dünyasının bilge lideri abim sayın Dr. Devlet Bahçeli liderimin desteklemiş olduğu Cumhur İttifakı’na canımızla, başımızla, her türlü bağlıyız. Aziz İhsan Aktaş’ın doğru ya da yanlış bir kişi olup olmadığını tartışmak istemiyorum. Devlete ve hükümete faydalı bir iş yapıyorsa destekler, arkasında, önünde, yanında dururum. Aklı başında olan bir insan nasıl olur da benim onu vurdurtacağımı söyler? Kaldı ki onu vurdurtmam kimin işine yarar? Tabi ki CHP’ye yarar. Benim düşünceme göre CHP kliklerinin, (bu olayın) ses getirmesi adına bilinen bir kişiyi kullanması gerekirdi. Beni seçtiler. Bu tezgahta (amacın) hem beni yıpratmak hem Aktaş’ı benim adıma tehdit edip sindirmeye çalışarak, konuşmasını engellemek olduğunu düşünüyorum. Böyle bir akıl tutulması olabilir mi? Çok ciddi sağlık sorunu olan oğlum ile bu işi yapacağım söyleniyor. Bunu ancak alçaklar yapar. Oğlum Alperen Göktuğ bana ‘Baba sen kendini gözümün önünde öldür, ben bir ay daha fazla yaşayacağım’ dese gözümü bir an bile kırpmadan kendimi feda ederim. Bu zavallı alçak tezgahı düzenleyenler bu tezgahın içinde kalacak olanlardır.”
‘İnanılmaz bir kumpas’
Yılmaz, tutuklanmak üzere sevk edildiği İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği’nde, evinin yakınındaki akaryakıt istasyonunun bir ara satışa çıkarıldığını söylüyor. İstasyonu almayı düşünüp vazgeçtiğini anlatıyor. Sonradan Aktaş tarafından satın alındığını kaydediyor. “Operasyonlar olunca kapanmıştır. Bunu merak ettim ve birkaç kişiye sordum. ‘Operasyon yemişler’ diye bilgi aldım” diyor.
Yılmaz, suikast iddiası karşısında çok şaşkın…
Şöyle diyor:
“Aziz İhsan denilen kişi devletimize faydalı olmak için itirafçı olmuş. Bu adamı vurdurmam imkansızdır. Şu an suçsuz olduğumu nasıl anlatabilirim diye mücadele ediyorum. Siyasi görüşüm ve dini inancım olarak böyle bir adama zarar veremem. Burada ciddi bir şey var, çözemiyorum. Birisi bir tezgah kuruyor. Kurt kuzuyu yiyecek. Vurulan yoktur. Bir tokat dahi attığımız yoktur. Evine adam gönderdiğimiz yoktur. İnanılmaz bir kumpasın içindeyim.”
Keleş şüpheli değil
Bir tuhaflık olduğu muhakkak.
Sözde suikast soruşturması Aktaş’ın şikayetiyle başladı.
Aktaş, verdiği dilekçede, “hakkında beyanda bulunduğu kişiler tarafından ölüm listesine alındığını, kendisine ve ailesine saldırı yapılacağını, saldırının Selahattin Yılmaz ve çevresi tarafından gerçekleştirileceğini” söylemesi üzerine bu operasyon düzenlendi.
Sözde suikastin emrini verdiği iddia edilen Fatih Keleş, şüpheli değil.
İfadesi alınmadı.
Keleş, “Ne Aktaş’ı ne Yılmaz’ı tanırım” diyor.
Aktaş’ın, kendisi hakkında ifade vermediğini ekliyor.
Keleş’in Yılmaz’a hangi avukat aracılığıyla talimat gönderdiği belirsiz…
Yılmaz, bu ‘tezgahın’ arkasında CHP’nin olduğunu düşünüyor.
Elde yalnızca Aktaş’ın beyanları var.
Bugüne kadar, aralarında belediye başkanlarının da bulunduğu onlarca CHP’linin tutuklanmasına neden olan Aktaş’ın beyanları şimdi Cumhur İttifakı’nı ve 19 Mart Operasyonu’nu destekleyen ülkücü bir kabadayıyı yakıyor.
Avukat Semra Ilık: Aktaş’la ailecek görüşürüz
Selahattin Yılmaz, suç örgütü liderliğiyle, avukat Cem Duman ve Semra Ilık ise örgüt yöneticiliğiyle suçlanıyor.
Özellikle Semra Ilık, ilginç bir profil.
Şanlıurfalı, 37 yaşında.
Geçmişte AK Parti’den milletvekili aday adayı olmuş.
‘Yılın Hukukçusu’ ödülü almış.
Aktaş’ı tanıdığını söyleyen tek şüpheli.
Aktaş’ı erkek kardeşinden ötürü tanıyormuş. (Ilık ile Ramazan Murat Aktaş’ın bir vakitler sevgili oldukları ileri sürülüyor.) Hatta Ilık, Aktaş’ın tüm kardeşlerinin telefonlarının kendisinde kayıtlı olduğunu kaydediyor.
Ilık, şunları söylüyor:
“Aktaş’ı 2017’den itibaren ailecek tanırım. Yakalandığı dönem kız kardeşi Avukat Melek Aktaş, abisini ziyaret etmemi istemişti. Yurt dışında bulunmamdan dolayı meslektaşlarımdan birini kendisiyle görüşmesi için gönderdim. Yurt dışından döndükten sonra Aktaş’ı bir kez cezaevinde ziyaret ettim. Aktaş’ın iddia ettiği suikaste yönelik bilgim yoktur. Böyle bir bilgim olsa ailecek görüştüğümüz için bunun bilgisini önce Emniyet’e, daha sonra ailesine verirdim.”
Ilık, Yılmaz ile ilk ve son kez 2023’te görüştüğünü kaydediyor. Bodrum’daki bu görüşmede, müvekkiline ait bir kafenin satışından kaynaklı ihtilafı konuştuklarını, aralarında gerginlik çıktığını anlatıyor. Yılmaz’ın, kendisini Cem Duman’a yönlendirdiğini belirtiyor. Duman’la da bir kez yüz yüze, birkaç kez de telefonla konuştuklarını ileri sürüyor.
“Yılmaz’la birlikte hareket etmem söz konusu olamaz. Aktaş’ın ifadesini okuduktan sonra şok oldum ve üzüldüm” diyor. Dosyada mağdur olduğunu ve itibar suikastiyle kariyerinin etkilendiğini savunuyor.


