‘Sessiz katil’ hayatını altüst etti! Gereksiz sanılan bir test ölümcül gerçeği ortaya çıkardı BU İŞARETLERE DİKKAT!
Hurriyet sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
New Yorklu Louise Altese-Isidori, eşi Joe Isidori’nin Manhattan’daki ünlü İtalyan restoranı Arthur & Sons’ın Florida şubesinin açılış partisine katıldığında, davetliler ona adeta hayran kalmıştı.
50 yaşındaki kadın, kısa süre önce ailesiyle birlikte Florida’ya taşınmış ve burada yepyeni bir sayfa açmıştı. Ancak o günlerde, kendisi bile içinde taşıdığı ölümcül hastalıktan habersizdi. O günleri Altese-Isidori, “Herkes bana harika göründüğümü söylüyordu. Ama ben o sırada kanserle boğuşuyordum” diye anlatıyor.
GEREKSİZ OLARAK NİTELENDİRİLEN BİR TEST GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKARDI
Hiçbir belirti göstermeyen yumurtalık kanseri, sessizce vücudunda ilerlemişti. Onu kurtaran ise gereksiz olarak nitelendirilen bir test için gösterdiği ısrardı. Basit bir ultrason, hayati bir fark yaratacaktı.
Altese-Isidori, doktorunun önerisi üzerine altı ayda bir transvajinal ultrason (Vajina yoluyla yapılan bir tıbbi görüntüleme yöntemi. Rahim, yumurtalıklar, rahim ağzı, fallop tüpleri ve çevresindeki yapılar daha net ve ayrıntılı bir şekilde görüntüleniyor) yaptırmaya başlamıştı.
Her ne kadar başka bir doktor bu uygulamayı gereksiz bulsa da kendisi yılda bir kez yaptırmayı sürdürdü. Bu küçük ama kritik karar, hayatını kurtaracak zincirleme olayların ilk halkasıydı.
Ekim ayında yapılan bir muayenede yumurtalığında büyük bir kist tespit edildi. Hiçbir belirti göstermemişti. Olası bir kanser riskine karşı iki kez kan testi yapıldı, ikisi de negatifti. Ancak kist kaybolmadı. Bu nedenle doktoru, yumurtalıklarının alınmasını önerdi. Altese-Isidori, artık çocuk sahibi olmayı düşünmediği için öneriyi kabul etti.
Ameliyattan hemen önce doktorunun yüzündeki ciddi ifade onu endişelendirdi. Ultrason görüntülerine bakan doktor, “Testiniz negatif ama bu görüntü içime sinmiyor. En kısa sürede hastaneye yatmalısınız” dedi. Bu sözler, hayatını değiştiren dönüm noktasıydı.
HİÇBİR BELİRTİ OLMADAN KANSER SESSİZCE VÜCUDUNDA İLERLEDİ
20 Aralık’ta basit bir operasyon geçireceğini düşünen Altese-Isidori, ameliyat masasından çok daha büyük bir gerçekle kalktı. Kolon, karaciğer, mide, göğüs ve daha birçok bölgesinde kanser tespit edildi. Yapılan biyopsi, evre 4B yumurtalık kanserini doğruladı. Bu, hastalığın uzak organlara yayılmış en ileri formuydu.
Hemen harekete geçen Altese-Isidori çifti, New York’taki Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi’ne başvurdu. Ünlü cerrah Dr. Dennis Chi tarafından ameliyata alındı. 15 Ocak’ta gerçekleşen ikinci büyük operasyonda dalağı, safra kesesi ve mide zararının bir kısmı olmak üzere birkaç organ ve çevresindeki dokuları alındı.
Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Serkan Erkanlı, yakın zamanda Hurriyet.com.tr’ye yaptığı açıklamada, yumurtalık kanserinin sinsi ilerleyen yapısına dikkat çekerek önemli uyarılarda bulundu. Hastalığın erken dönemde çoğunlukla belirti vermediğini hatırlatan Prof. Dr. Erkanlı, ileri evrelerde ise bazı tipik semptomların görüldüğünü belirtti: “Karında şişlik, kasık, bel ve karın ağrısı, sık idrara çıkma ya da idrar yaparken zorlanma, kabızlık, yorgunluk, kilo kaybı ve bazı durumlarda anormal vajinal kanama gibi belirtiler hastalığın ilerlemiş olabileceğine işaret edebilir.”
Bu tür şikâyetlerin özellikle her gün görülmesi ve birkaç haftadan uzun sürmesi durumunda mutlaka detaylı bir değerlendirme yapılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Erkanlı, menopoz döneminde vajinal kanamanın ise kesinlikle ihmal edilmemesi gereken bir uyarı işareti olduğunu söyledi. “Bu tür belirtiler geçici değilse ve günlük yaşamı etkiliyorsa, zaman kaybetmeden bir uzmana başvurulmalıdır” diye konuştu.
‘KENDİMİ GAYET İYİ HİSSEDİYORDUM AMA GERÇEK BAŞKAYDI’
Bu durumu Altese-Isidori, “İçerisi tamamen kanserle doluydu. Kendimi gayet iyi hissediyordum ama gerçek başkaydı” diye açıklıyor. Operasyon sonrasında kolostomi torbası (Kalın bağırsaktan dışkının doğrudan dışarı alınmasını sağlayan ve karın duvarına yerleştirilen bir açıklığa bağlanan özel bir torba) taşımaya başladı. Ancak bu bile onu yıldırmadı. Hastanede kaldığı 18 gün boyunca, kendi tabiriyle “ayna karşısında konuşarak” moralini yüksek tutmaya çalıştı.
FİZİKSEL OLARAK YORUCU OLSA DA EN BÜYÜK SAVAŞ ZİHİNSEL
Ameliyat sonrası başlayan kemoterapi süreci Florida’daki Miami Kanser Enstitüsü ve Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi ile paylaşıldı. Altese-Isidori, toplam altı kür kemoterapi aldı. Fiziksel olarak yorucu olsa da en büyük savaşın zihinsel olduğunu söylüyor.
“Her şeyimi kaybettim sandım ama aslında hâlâ çok şeye sahiptim” diyen Altese-Isidori, zamanla kolostomi torbasıyla yaşamaya alıştı. Hatta bir süre sonra sevdiği elbiselerini giymeye, topuklu ayakkabılarıyla randevulara gitmeye başladı.
Geçtiğimiz hafta ise geçirdiği operasyonla kolostomi torbası çıkarıldı. En sevindirici haber ise CA-125 testinin (Kandaki CA-125 adlı proteinin (kanser antijeni 125) seviyesini ölçen bir kan testi) normal çıkmasıydı. Bu, teknik olarak remisyona (Hastalığın belirti ve bulgularının tamamen ya da kısmen ortadan kalkması) girdiği anlamına geliyordu.
TEŞHİS ALAN KADINLARIN SADECE YÜZDE 31’İ HAYATTA KALABİLİYOR
Altese-Isidori, yaşadıklarını sadece kişisel bir zafer olarak görmüyor. Şimdi, yumurtalık kanseriyle ilgili farkındalık yaratmak için çalışıyor. “Ben bu savaşı verdim, belki benden sonra bir kadın bunu yaşamak zorunda kalmaz” diyor.
Yumurtalık kanseri, çoğu zaman ‘sessiz katil’ olarak anılıyor. Çünkü semptomları genellikle hafif ya da belirsiz oluyor: Şişkinlik, çabuk doyma, pelvik ağrı gibi belirtiler kolayca göz ardı edilebiliyor. Altese-Isidori, kadınları bu belirtiler konusunda uyanık olmaya ve düzenli tarama yaptırmaya çağırıyor.
Yumurtalık Kanseri Araştırma İttifakı’na göre, evre 4 teşhisi alan kadınların sadece yüzde 31’i beş yıl hayatta kalabiliyor. Ayrıca, bu evredeki hastalarda nüks oranı yüzde 95’e kadar çıkabiliyor. Ancak Altese-Isidori, umutlu olmanın önemine dikkat çekiyor.
“Dördüncü evre kanserin yüzünü değiştirmek istiyorum. Kolostomi torbası takan biri de hayat dolu olabilir” diyen Altese-Isidori, halen her gün PARP inhibitörü olarak bilinen hedefli tedavi hapı kullanıyor.
SESSİZ TEHLİKEYE KARŞI SESSİZ KALMAYIN
Uzmanlar, özellikle ailesinde kanser öyküsü olan kadınlara yıllık CA-125 testi ve transvajinal ultrason taramalarını öneriyor. Bu taramalar, erken teşhis şansını büyük ölçüde artırabiliyor. Ancak birçok doktorun bu konuda proaktif davranmadığı da vurgulanıyor.
Amerikan Kanser Derneği’ne göre, ABD’de her 91 kadından biri yaşamı boyunca yumurtalık kanseri riski taşıyor. Sadece 2025 yılı içinde yaklaşık 20 bin 890 yeni vaka teşhis edilmesi, 12 bin 730 kadının ise bu hastalıktan hayatını kaybetmesi bekleniyor.
Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği’ne göre, Türkiye’de yumurtalık kanseri sıklığı dünya genelindeki eğilimle benzerlik gösteriyor. GLOBOCAN 2020 verilerine göre, yumurtalık kanseri kadınlarda en sık görülen yedinci kanser türü olarak öne çıkıyor. Her yıl yaklaşık 4 bin 59 yeni vaka tespit ediliyor. Bu kanser türünün en dikkat çekici ve ne yazık ki en tehlikeli yönü ise, vakaların yüzde 70 ila yüzde 75’inin ileri evrelerde teşhis edilmesi. Hastalık genellikle belirti vermeden ilerlediği için, erken tanı oranı oldukça düşük kalıyor.
Louise Altese-Isidori’nin yaşadıkları, sessizce ilerleyen ama hayatları alt üst eden bir hastalıkla verilen cesur bir mücadelenin sembolü haline geldi. O, artık sadece kendi hayatı için değil, başkalarının hayatlarını kurtarmak için de savaşıyor.
Louise Altese-Isidori, “Umut her zaman var. Bu bir çıkmaz sokak değil. Israr edin, soru sorun, kendinizi dinleyin. Çünkü hayat, bazen bir test kadar yakınınızda saklanıyor olabilir” diyerek hastalığa dikkat çekiyor.
New York Post'un 'I had no symptoms but my body was riddled with cancer — doctors removed 7 organs after I asked for a nonstandard test' başlıklı haberinden derlenmiştir.


