Seyitgazi’de 10 canı neden kaybettik?

Geçmişe gitmeye gerek yok.

Bu yılın ilk yedi ayındaki üç felakete bakalım.

21 Ocak.

Bolu Grand Kartal Oteli’nde yangın çıktı. 36’sı çocuk 78 insan can verdi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı kontrolörlerinin yangından 40 gün önce oteli denetlediği, odalarda dedektör, kasa, valizlik ve çamaşır torbası olup olmadığına bakıp gittiği anlaşıldı.

Genel müdürün yangın çıkınca eşini ve çocuğunu alıp kimseye haber vermeden kaçtığı ortaya çıktı.

Grand Kartal faciası, dünyada en fazla ölümün meydan geldiği otel yangınları listesinde ilk sıralarda.

6 Temmuz.

TSK, 2022 yılında PKK tarafından şehit edilen askerin naaşını bulmak için Pençe-Harekat bölgesinde 852 rakımlı tepedeki mağaraya girdi. Bir iddiaya göre metan, diğer iddiaya bakılırsa karbonmonoksit gazından etkilenen 12 asker şehit oldu. Aranan naaş bulunamadı.

TSK tarihinde metan veya karbonmonoksitle şehit olma vakası hiç görülmedi.

Ve dün.

Eskişehir Seyitgazi’deki orman yangınında beş işçi, beş AKUT gönüllüsü olmak üzere 10 kişi yanarak can verdi. Biri ağır, 14’ü yaralandı.

Rüzgar ters dönünce…

Orman işçilerinden bana aktarılana göre Seyitgazi’deki yangın ya piknikçilerden ya da definecilerden kaynaklanıyor.

Yangına arazözlerle müdahale ettikleri sırada alevler işçileri sarıyor.

19 işçi ve beş AKUT gönüllüsü araçları bırakıp kaçıyor.

Rüzgar ters dönünce yangının içine düşüyorlar.

10’u kaçamıyor ve yanarak can veriyor. Vücut bütünlükleri bozuluyor.

Diğer işçilerse kayanın altına saklandıkları için hayatta kalıyor.

Yaralıların halen tedavileri devam ediyor.

Oksijen tüpleri yok

Eskişehir’deki orman işçileri Bilecik ve Sakarya’daki yangınlara müdahale etmek üzere gönderildiği için Seyitgazi’ye Ankara, Konya ve Denizli’den işçi getiriliyor.

Bu işçiler araziyi bilmiyor.

Zaten ölenlerden ikisi Denizlili, ikisi Ankaralı.

Tamamına yakını, işe yeni girmiş eğitimsiz işçilerden oluşuyor. İşçilerin üzerinde oksijen tüpü ve yangına karşı koruyucu donanım ve kıyafet yok.

Altı ay dağlarda

En temel sorun, işçi yetersizliği.

Orman Genel Müdürlüğü’nde çalışan 23 bin işçinin sadece 13 bini sahada görev yapıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı, OGM’ye kadro vermiyor. Geçen yıl emekli edilenler kadar bu yıl kadro açılmış.

İşçiler hazirandan aralık ayına kadarki bütün yangın sezonunda dağlardaki kulübelerde 24 saat esasına göre çalışıyor. Bir yangından ötekine koşuyorlar. Aylarca evlerini ve ailelerini göremiyorlar. Bu emeğin karşılığında üç saat fazla mesai alıyorlar. Ceplerine giren para, aylık 37 bin TL.

Bir ayda yedi işçi

Bu ay başında İzmir Ödemiş’te çıkan orman yangınında şöför olarak çalışan iki işçi can vermişti. Seyitgazi yangınındaki kayıplarla birlikte rakam 12’ye çıktı.

Tablonun vehametini anlamak için Türkiye tarihinin en geniş çaplı yangınıyla kıyaslayayım.

2021 yılında 15 gün süren, 53 ildeki 299 yangında sekiz ölüm yaşanmıştı.

Yalnızca ikisi orman işçisiydi.

Bu tablo Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın istifasını gerektirir.

Ancak biliyorsunuz; istifa müessesi Erdoğan Türkiyesinde bir erdem olmaktan çıkarıldı. AK Parti’nin başarısız olduğu düşünülemeyeceğine göre istifaya gerek yoktur. Bir siyasetçi veya bürokrat istifa ettiğinde Erdoğan’ın otoritesine başkaldırmış sayılıyor.

Zaten Yumaklı, “Bekir Pakdemirli bile istifa etmedi, beni niye edeyim? Pakdemirli’den de başarısız olamam ya” diye düşünüyordur.

Haklı.

Pakdemirli, birkaç yıl daha bakanlıkta kalsaydı, dikili bir ağaç bile bırakmayacaktı Türkiye’de.

Haliye Yumaklı, istifa etmez, etmeyecektir.

Şehadet şerbeti bu kadar tatlıysa…

Şimdi ‘orman şehitlerimiz’ için devlet adamlarının saf tuttuğu cenaze törenleri düzenlenecek, tabutlara Türk bayrakları serilecek. Tabutların başında, yüce İslam dinine göre yangında ölenlerin şehadet şerbetini içtiği söylenecek.

Şehadet şerbeti bu kadar tatlıysa aylık 37 bin TL’ye çalıştırılan orman işçileri değil, onları eğitmeden, koruyucu kıyafetle donatmadan yangın söndürmeye gönderenler içsin.

Şehadet makamı; halka karşı işlenmiş suçları temize çekmenin, ağır ihmal ve sorumsuzlukların üzerini örtmenin gerekçesi değildir.

İbrahim Kalın’ın komisyondan beklentisi, eve dönüş yasası

MİT Başkanı İbrahim Kalın, ‘Terörsüz Türkiye’ süreci hakkında bilgi vermek için pazartesiden beri mecliste grubu bulunan partileri geziyor.

AK Parti, MHP, DEM, İyi Parti ve Yeni Yol’u ziyaret eden Kalın, bugün CHP lideri Özgür Özel’in kapısını çalacak.

Kalın, ziyaretlerde, duvara yansıttığı bir projeksiyon üzerinde beş aşamalı ‘Terörsüz Türkiye’ sürecini anlatıyor.

İlk aşama olarak, Erdoğan’ın 26 Ağustos 2024’te Bitlis Ahlat’ta iç cephe vurgusu yapması, MHP lideri Bahçeli’nin 22 Ekim’de Öcalan’a örgütüne silah bıraktırması karşılığında ‘Umut Hakkı’ çağrısı yapması gösteriliyor.

İkincisi, DEM’in İmralı ziyareti ve Apo’nun 27 Şubat 2025’teki Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı.

Üçüncüsü, PKK’nın fesih kongresi.

Dördüncüsü, silah bırakma.

Beşincisi, örgütün lağvedilmesi.

Kalın, şu an dördüncü aşamada olunduğunu belirtiyor.

Silah bırakan PKK’lı grubun örgütün ileri gelenleri olduğunu vurguluyor. “Bese Hozat, silah bırakmaya KCK Eşbaşkanı olarak geldi, Barış ve Demokratik Grubu üyesi olarak döndü” diyor.

PKK’nın bazı mağara ve üslerini terk ettiği, bu lojistik alanların devlet tarafından temizlendiği bilgisini veriyor.

İmralı’da Anayasa’ya dair hiçbir görüşmenin yapılmadığını, Apo ile yalnızca silahlı mücadeleye nasıl son verileceğinin konuşulduğunu belirtiyor.

Hedef yıl sonu

MİT, bu yıl sonuna kadar silah bıraktırma işlemini tamamlamayı hedefliyor. Silah bırakıp teslim olacak PKK’lılarla ilgili eve dönüş yasasına ihtiyaç duyulduğunu anlatıyor. TBMM’de kurulacak komisyondan en büyük beklentilerinin bu yasa olduğunu ifade ediyor. Komisyona maksimum düzeyde katılımı önemsediklerini vurguluyor.

Kalın, özetle, “Bin yıllık meselenin çözümü üç beş ayda olmaz. Silahsızlanmayı bir aşamaya getirdik. Bizim ihtiyacımız, örgüt üyelerinin geri dönüşüne dair hukuki zemin. Ondan sonra oturur, Kürt meselesinin çözümüne dair konuşuruz” diyor.

Kalın en çok sorulan soru, Suriye’nin geleceği.

MİT Başkanı, Suriye’de bölgesel özerklik modelinin doğru olmayacağını, güçlendirilmiş bir yerel yönetimin iş göreceğini, PYD’nin Şam’la entegrasyona teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyor.

Selahattin Demirtaş ve Ekrem İmamoğlu davaları da gündeme geldi. Parti temsilcileri “Madem iç cepheyi tahkim edeceksiniz, bir yandan tahrip etmek doğru değil. Bu, süreci zehirliyor. İnsanların güvenini aşağıya çekiyor” dedi.

Kalın, yorum yapmadı.

“Bu siyasi bir mevzu” demekle yetindi.

Görüşmede, CHP lideri Özel’in sürece verdiği desteğin kıymetine dikkat çekildi. Kalın, “Haklısınız, ben de Özel'e özel teşekkür edeceğim” dedi.

DEM’liler CHP’nin mutlaka yer alması gerektiğini belirtiyor.

Yeni Yol, komisyona katılacağını zaten açıklamıştı.

İyi Parti ise katılmayacak.

Kalın, bugün Özel’i ziyaret edecek.