Sinema seyircisi tercihini yaptı: Kendi hikâyemizi izlemek istiyoruz Kültür Sanat Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılına ilişkin “Sinema ve Gösteri Sanatları İstatistikleri” bültenini yayınladı. Buna göre Türkiye’de sinema seyircisi sayısı, geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 4,9 artarak 32 milyon 538 bin 289 kişi olarak kayıtlara geçti. Türkiye genelinde geçen yıl 295’i yerli, 441’i yabancı olmak üzere 736 film vizyona girdi. Yerli film seyirci sayısı yüzde 34,7 artarak 18 milyon 469 bin 778 kişi, yabancı film seyirci sayısı yüzde 18,6 azalarak 14 milyon 68 bin 511 kişi olarak hesaplandı. TÜİK’in bu verilerinin ne anlama geldiğini sektörden isimlere sorduk.
TÜKETİME UYGUN FORMÜLLER KARŞILIK BULUYOR

Meryem Beyza Er/Yönetmen
Verilerde görülen seyirci artışı, sinemanın yeniden güç kazandığı anlamına gelmiyor. Evet, rakamsal olarak yerli filmlere ilgi artmış gibi görünüyor; ancak bu, benim için içerik kalitesinden çok, tüketime uygun formüllerin karşılık bulduğunu gösteriyor. Gerçek şu ki, sinema filmleri giderek yerini kısa dizilere ve dijital içeriklere bırakıyor. Artık hikâyeyi nasıl anlattığınızdan çok, ‘ne kadar hızlı tüketildiği’ önemseniyor. Bir yönetmen olarak, en büyük sorunumuzun bu yanlış bakış açısı olduğunu düşünüyorum. Oysa bizim yeniden zamansız filmler yapma arzumuzu kazanmamız gerekir. Çünkü ancak bu filmler hem izlenir hem de zamanla değer kazanarak Türk Sineması’nın geleceği olur. Dağıtımcılara duyduğumuz güvensizlik nedeniyle, filmlerimizin salonlarda adil biçimde gösterileceğine inancımız kalmadı. Bu yüzden dijital platformlara yöneliyoruz; fakat bu da üretim hızımızı durma noktasına getirdi. Sinema hâlâ yapılabilir belki ama artık eski heyecanla değil.
ENDÜSTRİYE DÖNÜŞMEMESİ BİR ENGEL

Sefa Zengin/Oyuncu
Dijital platformların yaygınlaşması ve içerik zenginliği, sinemanın tahtını sarsıyor gibi görünse de sinemanın nostaljik yanı hâlâ seyirciyi salonlara çekebiliyor. Yanı sıra Türkiye’de artık daha kaliteli yapımların kendini göstermesi, seyirciyle buluşmasını kolaylaştırıyor. Bilhassa korku türü filmlerin daima bir izleyici kitlesi vardır. Öte yandan romantik komediler her zaman Türkiye’de izleyici bulabiliyor. Sektörün henüz tam olarak endüstriye dönüşmemesi, sinemanın gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biri gibi dursa da bilet fiyatlarındaki uygunluk, bir eğlence aracı olarak sinemanın her zaman popülaritesini koruyacağının da bir göstergesi.
AİLE BAĞLARI İLGİ ÇEKİYOR

Süreyya Yaşar Önal/Yapımcı
Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı 2024 sinema istatistikleri, sektörümüz adına hem umut hem de uyarı niteliği taşıyor. Bir zamanlar 70 milyonlara yaklaşan toplam seyirci sayımız, bugün neredeyse yarıya inmiş durumda. Bu tabloyu sadece pandemi sonrası toparlanma süreci ile açıklamak yeterli olmaz. Dijital platformların yükselişi, genç kuşağın izleme alışkanlıklarındaki değişimi, ekonomik zorluklar, filmi sinema salonunda izleme kültürünü azaltıyor. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen, yerli yapımların seyirciyle yeniden güçlü bağ kurması biz yapımcılar için çok değerli bir gelişme. Özellikle aile bağlarını, vicdanı, merhameti ve insana dair umudu anlatan filmler, seyircinin ilgisini çekiyor. Çünkü bu ülkenin izleyicisi, kendi yaşanmışlıklarını sinema perdesinde görmek istiyor. Bu noktada biz yapımcılara düşen görev, sinema salonlarının yeniden bir buluşma ve birlikte hissetme alanı olmasını sağlamak. Bugün azalan ilgiye rağmen salonlarda yeniden filizlenen yerli hikâyeler, yarının güçlü sinema iklimini kurmak için tek umudumuz diye düşünüyorum.
YERLİ SEYİRCİMİZE GÜVENELİM

Mesut Uçakan/Yönetmen
Görsel bir çağda yaşıyoruz. Bu çağın sanatıdır sinema. Geniş çerçevede drama ve belgesel tabanlı bir çalışmayı içine alan bir sanattan söz ediyorsak da malum, sinema dendi mi kapalı salonlarda gösterilen filmler geliyor akla. Filmlerin o salonlarda ilgi görmesi hayati derecede önemli sektör için. Malum bu ilgi zaman zaman yükseliyor veya düşüyor. Pandemi sonrası sert düşüşü hatırlayalım. Geleceğe dönük ciddi bir endişe oluşturmuştu. Öyle olmadığını, tekrar ilgi görmeye başladığını gördük ve sevindik. Son dönemlerde ise düşmeye başladı diye biliyorum. İçinde bulunduğumuz enflasyon, büyük kent hayatının getirdiği sorunlar, seyirci azalmaları bizi biraz karamsarlaştırmaya başlamıştı doğrusu. Ama TÜİK’in verileri şaşırttı. Ve tabii ki sevindirdi. TÜİK verilerinin sevinecek bir yanın da bu artışın yine yerli filmcilikte olması. Yani demek oluyor ki yerli seyircimize güvenelim.


