Sinop Nükleer Santrali nin ikinci bilirkişi raporuna da itiraz! Şirket ağzıyla rapor!
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Sinop'ta inşaat çalışmaları süren Sinop Nükleer Güç Santrali’ne Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen “ÇED Olumlu” kararının iptali talepli davada hazırlanan ikinci bilirkişi raporuna davacılarca itirazda bulunuldu.
Davacıların Samsun 3. İdare Mahkemesi verdiği beyan dilekçesinde, raporda, ÇED raporunda sunulan taahhütler sorgulanmadan kabul edildiği belirtilerek, "Oysa bilirkişiliğin görevi, bu taahhütlerin gerçekliği, geçerliliği ve yeterliliğini denetlemek, çevresel etkileri bilimsel olarak değerlendirmektir. Raporda birçok bölüm yalnızca 'yapılacaktır, uyulacaktır' şeklindeki şirket beyanlarının tekrarından ibarettir. Netice itibariyle söz konusu bilirkişi raporu hukuken ve bilimsel olarak bir değerlendirme raporu niteliği taşımaktan uzak olup, denetlemesi ve analiz etmesi gereken ÇED Raporu'nun tekrarı olmaktan öteye gidememektedir" denildi.
Avukatlardan Sinop Nükleer Santralı’na karşı hamle: Hazırlanan ÇED geçersiz
Sinop Nükleer Santrali için ikinci bilirkişi incelemesi: Nükleer endüstriye ÇED satışı
Davacı yurttaşlar adına avukatlar Mehmet Horuş, Leyla Verda Ersoy, Koray Cengiz, Sanem Küçükarzuman, Hayati Küçük ve Irmak Bakır, Sinop’taki Nükleer Güç Santrali (NGS) projesi için Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen “ÇED Olumlu” kararının iptali talepli davada alınan ikinci bilirkişi raporuna ilişkin beyan dilekçesini Samsun 3. İdare Mahkemesine verdi.
Dilekçede, bilirkişi raporuna ilişkin itirazlarda bulunuldu.
“BİLİRKİŞİLER GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANMIŞTIR”Dilekçede, raporun bilirkişilerce ortak yazılan "bir bilirkişi raporu olmadığı" bilirkişilerin, mahkemenin verdiği sorulara usule ve yerleşik Danıştay içtihatlarına aykırı şekilde cevap verdiği belirtilerek, “Bilirkişilerin ‘rapor’ girişinde uzunca bilirkişi raporunun hukuki boyutuna dair ayrıntılı bilgilere yer verdiği dikkate alındığında, bilirkişiler açıkça görevlerini kötüye kullanmışlardır” denildi.
Dilekçede, bilirkişilerin raporunda özgün ve somut bir teknik değerlendirme içermediği vurgulandı. Dilekçede, "ÇED raporunda sunulan taahhütler sorgulanmadan kabul edilmiştir. Oysa bilirkişiliğin görevi, bu taahhütlerin gerçekliği, geçerliliği ve yeterliliğini denetlemek, çevresel etkileri bilimsel olarak değerlendirmektir. Raporda birçok bölüm yalnızca 'yapılacaktır, uyulacaktır' şeklindeki şirket beyanlarının tekrarından ibarettir; bu ise bilimsel inceleme olarak kabul edilemeyecektir" denildi.
Netice itibariyle söz konusu bilirkişi raporu hukuken ve bilimsel olarak bir değerlendirme raporu niteliği taşımaktan uzak olup, denetlemesi ve analiz etmesi gereken ÇED Raporu'nun bir tekrarı olmaktan öteye gidememektedir. Bu nedenle içeriğe ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmayan, sadece ÇED raporunun hangi sayfasında hangi hususların yer aldığını tespit eden, bu haliyle bir bilirkişi incelemesi vasfını taşımayan bu raporunhükme esas alınmamasını talep etmekteyiz."
“RAPORA İTİBAR EDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL”Dilekçede, "raporda daha evvel dosyaya sunulan ve projenin yer seçiminin korunması gerekli alanlar bakımından en başından uygun olmadığını, sismik risk analizlerinin kabul edilebilir olmadığını, ÇED sürecindeki etki alanı belirleme gibi temel yaklaşımların ise bilimsel verilerden ve gerçeklerden yoksun olduğunu somut delillerle ortaya koyan 2021 tarihli bilirkişi raporundaki tespitlerin tamamının görmezden gelindiği" belirtilerek, bunların aksine görüşlerin bilimsel dayanağının ne olduğunun da raporda ortaya konulamadığı vurgulandı.
Dilekçede, "Şu haliyle raporun denetime elverişli bir rapor olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Sonuç olarak, hem ele aldığı projenin geçersizliği hem de dayandığı ÇED raporunun ispatlı eksikliklerini ve bilimsel aykırılıklarını yok sayarak hazırlanan bu rapora itibar edilmesi mümkün olmayıp mahkemenizce hükme esas alınmamasını talep etmekteyiz" ifadeleri yer aldı.


