Sırrı Süreyya Önder in son görüştüğü kişi Doğu Perinçek ten kritik bilgiler
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
İmralı Süreci'ni yürüten en kritik isimlerden DEM Partili Sırrı Süreyya Önder, 3 Mayıs'ta öldü. Önder, 15 Nisan'da kalp krizi geçirdi ve aort damarı yırtıldı. Önder, 15 Nisan'da bir lokantada yemek yedikten sonra Vatan Partisi İstanbul İl Başkanlığı'nda Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile görüştü. Önder'in görüşmede Perinçek'e otomobilinde suikast düzeneği bulunduğunu söylediği öğrenildi. DEM Parti Önder'in aracındaki düzeneği doğruladı.
Önder'in bilinen son görüştüğü kişi Doğu Perinçek oldu. Perinçek, CNN Türk'te Önder'le 15 Nisan'daki o görüşmesi anlattı.
CNN Türk’te konuşan Perinçek, Önder’in sağlık durumunun görüşme sırasında son derece iyi olduğunu, neşeli bir ruh haliyle sohbet ettiklerini belirtti.
Perinçek, Önder'in sağlıklı olduğunu da , "15.00’teydi fakat o 40 dakika önce, 14.20’de geldi. Birinci katta benim çalışma yerim var. Asansör için “Bir lüzum yok.” demiş, yürüyerek çıkmış bir kat. O sırada sağlığı çok iyiydi, son derece neşeliydi" sözleri ile anlattı.
Perinçek’in anlatımına göre Önder, görüşmede kendisine terör örgütü PKK'nın lideri Abdullah Öcalan’ın geçmişte yaptığı bir uyarıyı aktardı:
“Öcalan'ın Bizi, yani "Pervin Buldan’la beni, Amerika ve İsrail öldürebilir” dediğini söyledi. Bu tehdidin ardından Önder, Perinçek’e cep telefonundan aracı için hazırlanan bir suikast düzeneğinin fotoğraflarını da gösterdi.Perinçek, Önder'in arabasına yerleştirilen düzeneğin 'kesici' bir düzenek olduğunu şu sözlerle aktardı:
“Bomba değil, kesici bir düzenekti. Araba hareket ettikten bir süre sonra lastiği patlatacak şekilde hazırlanmıştı.”Önder’in bu düzenekle ilgili Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) bilgilendirildiğini Perinçek şöyle aktardı:
"Ondan sonra "Biz hemen inceledik ve emniyete, duyurduk." dedi. Hatta "Milli İstihbarat Teşkilatı'nın da hemen konunun üzerine eğildiğini ve araştırdığını" bu konuyu ifade etti"Perinçek, Önder'in “Ben her şeyi göze almışım, mezar taşımı bile hazırlattım” sözlerini de dile getirdiğini söyledi.
Görüşmede çözüm sürecine dair de uzun bir değerlendirme yapıldığını anlatan Perinçek, Öcalan’ın PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetmesi çağrısına dikkat çekti.
Öcalan'ın “PKK, Türkiye Cumhuriyeti devletiyle ve Türk milletiyle bütünleşmek amacıyla silah bırakmalı” dediğini söyleyen Perinçek, bu sürecin sadece terörün bitmesi değil, “Türk ve Kürtlerin birliğini hedefleyen stratejik bir adım” olduğunu söyledi.
"AFFIN KONUŞULMASI ŞART"Perinçek, “Bu insanların Türkiye toplumuna entegre edilmesi gerekiyor. Barınma, iş, kültürel hayat gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması gerekiyor. Bu sorun infaz yasasıyla çözülemez. Çünkü infaz yasası ancak hükümden sonra uygulanır. Bu 15 bin kişi kaç yılda yargılanacak?
Konuşmamızın en önemli kısmı burası. Magazin kısmı bir yana, bu insanların toplumla bütünleşmesi için cesur kararlar alınmalı. Bu da aftan başka bir şey değildir. Açıkça söyleyeyim: Herkes korkuyor, aftan söz edemiyor. Ama ben bir hukukçu olarak ve bu sürecin başarısı için söylüyorum. Bunu ilk kez bir Türk televizyonunda dile getiriyorum. Kamuoyu önünde rahatça konuşulmalı. Milletimiz bu büyük fırsatı değerlendirmeli. Bu konuda hepimize sorumluluk düşüyor" dedi.
"KONGRE TOPLANDI"Önder’in görüşmede, PKK kongresinin o günlerde toplandığını ve sürecin sonunda kamuoyuna açıklanacağını söylediğini aktaran Perinçek, Önder’in o dönem Cumhurbaşkanlığı ve devlet kurumlarıyla irtibat içinde olduğunu da ilettiğini belirtti:
Rahat kişiliğiyle, tüm bunları gülerek anlattı bize. Zaten güleç yüzlü bir insandı. Şunu da söyledi, bunu Aydınlık manşet yapmıştı: “PKK kongresi şu anda toplantı halinde.” dedi. Bu bilgiyi uzun süre kamuoyuyla paylaşmadık. Ama 25 gün geçince aktardı. “Cumhurbaşkanlığı ile ve diğer devlet kurumlarıyla bu konuda görüşüyoruz. Mayıs başında ilan edilecek. Türk devleti de uygulamalarını hazırlıyor.” dedi.Doğu Perinçek'in CNN Türk'teki konuşmasındaki öne çıkan kısımları şöyle:
15 Nisan günü, yani daha sonra rahatsızlandığı gün, rahatsızlanmasından 4-5 saat önce bizi ziyaret etti. Hatta buluşmamız 15.00’teydi fakat o 40 dakika önce, 14.20’de geldi. Birinci katta benim çalışma yerim var. Asansör için “Bir lüzum yok.” demiş, yürüyerek çıkmış bir kat.
O sırada sağlığı çok iyiydi, son derece neşeliydi. Önce geçmişteki bazı beraberliklerimizi konuştuk. Amcası, babasıyla olan TÖS döneminden tanışıklığımız vardı. Onları anlattı. Ardından Abdullah Öcalan’la yaptığı görüşmelere dair bazı bilgiler verdi.
Burada en önemli şey şu: Abdullah Öcalan, Sayın Pervin Buldan ve Sayın Sırrı Süreyya Önder’e “Sizi Amerika ve İsrail öldürebilir.” demiş. Bunu bize aktardı. Yani Öcalan böyle bir uyarıda bulunmuş. Ayrıca Öcalan’a da suikast planlandığını söylemiş. “Arabamın lastiğini kesecek bir düzenek yapılmış.” dedi ve telefonundan birkaç görüntü gösterdi.
Çok derviş ruhlu bir insandı biliyorsunuz. Hatta şunu söyledi: “Ben ölümü göze almışım. Mezar taşım bile hazır.” dedi. 17. yüzyılda yaşamış Melami şeyhi Niyazi Mısri’nin “Bihaber, habersiz” şiirinden bir dörtlüğü mezar taşına yazdırmak istediğini söyledi. Biz de “Onu biz de öğrenelim.” dedik. Bir muhabbet başladı, Ethem’le ben tasavvufla ilgileniyoruz. Biraz Niyazi Mısri üzerine sohbet ettik.
Telefonunu çıkarıp o düzeneği gösterdi. “Lüzum yok, siz zaten söylediniz, sözlerinize güveniyoruz.” dedim. “Yok yok, siz de görün.” dedi. Telefonu bize tuttu, Yıldırım Gençer yanındaydı. Demir bir parçaydı. Kesici bir alet. Demir mi, pirinç mi bilemem ama madeni ve kesici olduğu belliydi. “Bunu güvenlik örgütlerine verdik. Milli İstihbarat Teşkilatı da bu konunun üzerinde.” dedi.
“Ben her şeyi göze almışım.” dedi.
Bomba değil. Kesici bir düzenek. Yani araba hareket ettiğinde, bir süre sonra lastiğe temas edip onu patlatacak. Ama bomba değil, bunu netleştirelim. Lastiği patlatacak bir sistem.
“Zaten bana karşı böyle şeyler var. Öcalan da daha önce söylemişti. Pervin Buldan’la bizi uyardı: ‘Sizi İsrail ve Amerika öldürebilir.’” dedi. Bu uyarının kamuoyunca bilinmesini çok önemsediğini ifade etti. İsrail ve Amerika’nın, Abdullah Öcalan’ın silah bırakma ve PKK’nın feshi sürecine karşı olduklarını söyledi.
Bu sürece karşı kaygı duyan iki devlet olduğunu belirtti: Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail. Süreç zor. Sohbetimiz de hep bunun üzerineydi. PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetmesi stratejik bir hedef. Öcalan’ın çağrısı net: “Silah bırakacaksınız, PKK’yı feshedeceksiniz ve devletle, toplumla bütünleşeceksiniz.” dediğini aktardı. Bu, basit bir terörsüz Türkiye değil. Daha ileri bir formül. Terörün bitmesinden öte, tüm PKK unsurlarının Türkiye Cumhuriyeti devletiyle ve Türk milletiyle bütünleşmesi hedefleniyor.
Bu, Türk devriminin Türk ve Kürtlerin birlikte sonuçlandırılması gibi stratejik bir hedef içeriyor. O gün telefonunu açtı, videoyu buldu ve gösterdi. “Bunu şoförüm fark etti.” dedi. Sonra “Hemen emniyete bildirdik. MİT de hemen araştırmaya başladı.” dedi.
Kesici bir düzenek. Bomba değil. Araba hareket ettiğinde, 50-100 metre sonra lastiğe temas edip patlatacak şekilde yerleştirilmiş. Uzun bir madeni alet. Kesici olduğu belli. Bu düzeneğin arabaya ya park yerinde ya da evinin bulunduğu yerde yerleştirilmiş olması gerekiyor. Bunlar araştırılacak konular.
Rahat kişiliğiyle, tüm bunları gülerek anlattı bize. Zaten güleç yüzlü bir insandı. Şunu da söyledi, bunu Aydınlık manşet yapmıştı: “PKK kongresi şu anda toplantı halinde.” dedi. Bu bilgiyi uzun süre kamuoyuyla paylaşmadık. Ama 25 gün geçince aktardı. “Cumhurbaşkanlığı ile ve diğer devlet kurumlarıyla bu konuda görüşüyoruz. Mayıs başında ilan edilecek. Türk devleti de uygulamalarını hazırlıyor.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı ve diğer kurumlarla irtibat halinde olduğunu, sürecin zorluklarını konuştuklarını söyledi. “Sizin katkınız büyük olacak, o yüzden sizi ziyaret ediyorum.” dedi. “Bu zorlukların üstesinden birlikte geleceğiz.” dedi. Amerika ve İsrail gibi büyük devletlerin karşısında durmak gerektiğini vurguladı. KCK da Sırrı Süreyya Önder’in ölümünden sonra, “iç ve dış güçler hedef aldı” diye açıklama yaptı. İsrail ve Amerika demedi ama Öcalan’ın uyarısı aynıydı.
Öcalan’ın Dürzi isyanı ve Suriye’nin kuzeyiyle ilgili düşüncelerini de değerlendirdik. Amerika ve İsrail’in bu sürece zarar verdiğini ve bozmaya çalıştığını söyledi. Bu süreçte Türkiye'de karışıklık yaratacak eylemlere karşı dikkatli olunması gerektiğini vurguladı. Çünkü bu girişimler, PKK’nın silah bırakmasını engellemeye yönelik olabilir.
Bu sorun kitle hareketleriyle değil, Türk devletiyle çözülecek. Bu konuda hem Öcalan’ın hem kendisinin net olduğunu ifade etti. Türk devletini zaafa uğratacak her girişimin bu sürece karşı olduğunu vurguladı.
Türkiye Cumhuriyeti devletiyle ve milletle bütünleşme amacıyla silah bırakmak ve kendini feshetmek. Bu noktada Türkiye Cumhuriyeti devletinin de sorumlulukları var. Benim öğrendiğim kadarıyla Suriye ve Irak’ın kuzeyiyle Avrupa’da silah bırakmaya hazır, örgütsel bağlarını koparmış 10-15 bin civarında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var.
Bu insanların Türkiye toplumuna entegre edilmesi gerekiyor. Barınma, iş, kültürel hayat gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması gerekiyor. Bu sorun infaz yasasıyla çözülemez. Çünkü infaz yasası ancak hükümden sonra uygulanır. Bu 15 bin kişi kaç yılda yargılanacak?
Konuşmamızın en önemli kısmı burası. Magazin kısmı bir yana, bu insanların toplumla bütünleşmesi için cesur kararlar alınmalı. Bu da aftan başka bir şey değildir. Açıkça söyleyeyim: Herkes korkuyor, aftan söz edemiyor. Ama ben bir hukukçu olarak ve bu sürecin başarısı için söylüyorum. Bunu ilk kez bir Türk televizyonunda dile getiriyorum. Kamuoyu önünde rahatça konuşulmalı. Milletimiz bu büyük fırsatı değerlendirmeli. Bu konuda hepimize sorumluluk düşüyor.


