Sivas’taki Surp Minas Kilisesi ve mezarlığı harap halde Agos
Agos sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
1915 öncesine kadar Ermeni yerleşimi olan Sivas’ın Zara ilçesindeki Alakilise köyünde bulunan ve 13’üncü yüzyılda inşa edilen tarihi Surp Minas Kilisesi’nin mezarlığı, tahrip edildi. Kiliseyi ziyaret ettikten sonra gözlemlerini gazetemiz ile paylaşan bir okuyucumuz, “Kilisenin aşağısında, genişçe bir alanda ortaya saçılmış kemikler olduğunu gördük. Görüntü çok kötüydü. Bu tahribata karşı bir şeyler yapılmasını umut ediyoruz” dedi.
Surp Minas Kilisesi (Սուրբ Մինաս), Sivas’ın Zara ilçesinde 13’üncü yüzyılda inşa edilen tarihi bir Ermeni kilisesi. Kilise, Kızılırmak (Alis) kayalığının üzerinde yer alıyor.
Antik çağdan 1915 Ermeni Soykırımı’na kadar, Ermeni yerleşimi olan Alakilise (Müslümabat) köyünde bulunan Surp Minas Kilisesi, “hazine var” iddiaları ile defalarca kez kazılarak tahribata maruz bırakıldı.
Harap hâlde olsa da hâlâ ayakta duran Surp Minas Kilisesi, Türkiye’nin Kültür Envanteri’nde yer alıyor.
Hrant Dink Vakfı’nın, “Sivas araştırması ve saha çalışması”na göre, Alakilise köyüne yeni bir cami inşa edilinceye dek, uzun yıllar boyunca kilise köylüler tarafından camii olarak kullanıldı. Caminin inşaatının tamamlanmasının ardından ise Surp Minas'ın, kültürel miras varlığı olarak tescillendi.
Güvenlik gerekçesi nedeniyle ismini vermek istemeyen bir okuyucumuz, gazetemize Surp Minas Kilisesi’nin harap durumda olduğu ve kilise mezarlığının tahrip edilerek kemiklerin etrafa saçıldığı bilgisini verdi ve çektiği fotoğrafları paylaştı.
Yakın bir tarihte kiliseyi ziyaret ettiğini söyleyen okuyucumuz, gözlemlerini şöyle anlattı:
“Köyün eski ismi Alakilise olduğu için orada bir kilise olduğunu biliyorduk. Kötü bir durumda olduğunu tahmin ediyorduk. Çünkü Sivas’taki bir sürü kilisenin harap durumda olduğunu gördük.
Çok yakın bir tarihte kiliseyi görmek için bir grup oluşturup köye gitmeye karar verdik. Kilisenin etrafında ve ön tarafında güvenlik kameraları vardı. Bina harap olmuş durumdaydı. Kilisenin çeşitli yerlerinde kazılar yapılmış. Ön tarafında nehre bakan bir kısım var ve oranın mezarlık olarak tescilli olduğunu Hrant Dink Vakfı’nın sayfasından görmüştüm.
Kiliseden biraz aşağıya doğru indiğimiz zaman, genişçe bir alanda ortaya saçılmış kemikler olduğunu gördük. Kilisenin yakınında da evler ve yine kiliseyi gören güvenlik kameraları vardı. İddialara göre köylüler kameraları kendileri taktırmış."
Köyde yaşayan vatandaşlara insan kemiklerini sorduklarını dile getiren okuyucumuz, şöyle konuştu:
“Daha sonra biz, ‘Bu kemikler neden böyle ortaya saçılmış. Neden böyle bir durum var?’ diye sorduk. Önce, bu kemiklerin hayvan kemiği olduğunu söylediler. Ancak grubumuzda bir sağlık çalışanı vardı ve ‘Hayır, onlar insan kemiği’ şeklinde karşılık verdi. Bunun üzerine de, ‘Evet, insan kemiği ama burası birinin tapulu arazisi. Ev yapacaktı ama sonradan kemikler çıkınca vazgeçti’ yanıtını verdiler.
Kemikler genişçe bir alana saçılmıştı. 300-400 metrekarelik bir alanı da talan etmişler. Kiliselerin etrafında mezarlık alanları olduğunu biliyoruz. Ama oranın mezarlık olarak tescilli olduğunu bilmiyorduk. Hrant Dink Vakfı’nın sayfasında da bu bilgiyi görünce, bilinçli olarak bu tahribatın yapıldığını düşündük. Üstelik güvenlik kamerası da bu durumu görüyor ve herkesin bundan haberi var.
Grubumuzdan, ‘Bunlar insan kemiği, siz olsanız rahatsız olmaz mısınız’ diye soru soruldu. ‘Biz de çok rahatsız olduk’ yanıtını verdiler bunun üstüne. Ama kemikler ortadaydı.
Mezarlığın talan edilmesi büyük bir kötülük. Çünkü orada mezarlık olduğu bilinen bir şey. Mezarlık olduğu bilinerek bu tahribat yapılmış ve kemikler ortaya saçılmış. Zaten şimdiye kadar ayakta kalmasının sebebi de, bir süre cami olarak kullanılmış olması. Bu yüzden yapı tamamen çökertilmemiş.
Kültür Envanteri’ne bakıldığında, Sivas’ın pek çok yerinde kilise görünüyor. Ama köylüler, ‘Altın gömüp gittiler’ diye harap etmişler bu kiliseleri. Muhtemelen Surp Minas da aynı duruma gelecekti. Bu yüzden cami olarak kullanmışlar.
Yeni bir cami yapıldıktan sonra oraya geçmişler. Ama her gelen Surp Minas’a bir kazma vurmuş. Kilisenin zemini delik deşik. Cami olarak kullandıklarında birçok yeri kazıp izleri kapatmışlar.
Kiliseyi gezdiğimizde birkaç taş işçiliği ve girişte haça benzer bir sembol vardı. Ermeni alfabesiyle yazılmış kitabeye benzer bir yazı ile tarih ve Surp Minas yazısı da vardı. Bunun dışında da bir iz kalmamıştı.
Etrafa saçılan kemiklerin görüntüsü oldukça kötüydü. Bu tahribata karşı bir şeyler yapılmasını umut ediyoruz.”


