Sivrisinekten 6 kat daha küçük! Geceleri ortaya çıkarak kan emiyorlar... Her yıl bu hastalık yüzünden 60 bin kişi hayatını kaybediyor
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Özbilgin, Yakarca sineklerinin Leishmania adlı paraziti taşıyarak insanlarda ölümcül olabilecek hastalıklara yol açabildiğini, bu durumun Manisa'da tropikal hastalık riskini de beraberinde getirdiğini söyledi. Gözle görülmesi zor olan bu türün, sivrisineğin 6'da 1'i kadar olduğunu söyledi ve bu sineklere karşı vatandaşları uyardı.
Özbilgin, dünyada her yıl yaklaşık 2,5 milyon kişinin Leishmania paraziti nedeniyle hastalandığını bu hastalıktan 60 bin kişinin hayatını kaybettiğini sözlerine ekledi.
Peki bu tür, ülkemizde yaygın bir sinek türü mü?
Leishmania paraziti insanlara nasıl bulaşıyor?
Ülkemizde bu sineklerin en yoğun bulunduğu bölgeler nereler?
Kendimizi nasıl koruyabilir?
Tropikal hastalık riski var mı?
İşte 10 Soruda yakarca sinekleri ile ilgili merak edilenler…
1- Son dönemde Türkiye genelinde artış gösteren yakarca sinekleri halk arasında endişe yaratıyor. Öncelikle yakarca sineklerini nasıl sinek türüdür?
Dr. Yavuz Turan: Yakarca sineği, kum sineği veya tatarcık olarak bilinen bu sinekler Diptera takımında (sinekler) Psychodidae familyasından ve Phlebotomus Loew 1845 cinsine ait olan türlerdir. Bu sinekler hastalık etkeni olan Leishmania cinsine ait olan türleri taşırlar. Leishmania türleri tek hücreli parazit türlerdir. Bu parazitlerin yapmış olduğu hastalığa Leishmaniasis denir.
2- Bu sineklerin taşıdığı Leishmania paraziti ne kadar tehlikeli?
Prof. Dr. Yasemin Ersoy: Yakarca sineklerinin başlıca bulaştırdığı hastalıklardan biri Leishmania türü protozoa dediğimiz tek hücreli parazittir. Son yıllarda vaka sayılarında artıştan bahsediliyor. Bu tabii ki bildirim sisteminde iyileştirmeler ile de ilişkili olabilir.
Üç tür vardır. Deri tutulumu yapan “Kutanöz leishmaniasis” etkeni ile organ tutulumu “visseral leishmaniasis” etkeni farklıdır. Deri tutulumu diğer adıyla şark çıbanıdır. Tatarcığın ısırmasıyla bulaşır ve ısırdığı yerde birkaç hafta ile aylar içerisinde önce sivilceye benzeyen sonra genişleyerek 6 ay içerisinde üzeri ülser gibi lezyonlar yapar. Genellikle vücudun açıkta kalan yerlerinde görünür. Bağışıklık bıraktığı için daha çok çocuk yaş grubunda rastlanır, ancak erişkinlerde de görülebilir.
İç organları tutan Visseral Leishmania hastalığı ise tüm vücudu ilgilendiren özellikle dalak, karaciğer kemik iliği tutulu ile giden dalak karaciğer büyümesi yüksek ateşle seyreden daha ağır bir tablo yapar mutlaka tedavi gereken bir durumdur. Leishmania hastalığının en ağır şeklidir.
Mukozal Leishmania hastalığı ise en nadir görülen şeklidir. Deriden giren parazit ağız, boğaz burun gibi mukozalarda lezyon yapar.
Dr. Yavuz Turan: Üç farklı klinik tablo oluşturan bu hastalığın iki türü Türkiye’de görülür. Bunlar Şark Çıbanı ve Kala-Azar’dır. Bu yakarca sinekleri insanları soktuğu zaman bu hastalıkları bulaştırabilir. Şark çıbanı durumunda deride kabarıklığa sebep olur. Özellikle Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde görülmektedir. Kala-Azar durumunda ise öncelikle ateşlenme, karaciğer ve dalakta büyüme, kansızlık gibi belirtileri verir ve ölümcül olabilir. Kala-Azar da Ege, Akdeniz’de görülmektedir.
3- Leishmania paraziti insanlara nasıl bulaşıyor?
Prof. Dr. Yasemin Ersoy: İnsanlara bulaş başlıca yakarca dediğimiz bu sineklerin insanları ısırmasıyla bulaşır. Nadiren de olsa leishmania ile kirlenmiş iğne kullanımı (iğne paylaşımı) veya hasta kişiden yapılan kan transfüzyonu yoluyla da bulaş olabilir. Anne enfekte olmuşsa bebeğine de geçiş olabilir
Dr. Yavuz Turan: Leishmania paraziti Phlebotomus cinsine ait olan sinek türleri aracılığı ile bulaşmaktadır. Bu sinekleri vücudunda bu paraziti taşıdığı zaman insanları sokarak bu parazitleri insan kan dolaşımına aktarır ve bu hastalığa sebep olur.
4-Türkiye'de bu sineklerin en yoğun bulunduğu bölgeler nereler? Bu bölgeleri neden tercih ediyorlar?
Dr. Yavuz Turan: Bu cinse ait olan türlerin habitatları çok geniştir. Yüksek bölgelerden deniz seviyesine kadar görülebilir. Bunun dışında iklim koşullarında sıcak seven türleri olabildiği gibi soğuk seven türleri de bulunmaktadır. Özellikle nemli bölgeleri tercih ederler. Bunun dışında, harabeler, mağaralar, ağaç altı gibi alanlarda da görülmektedirler.
5- Riskli bölgelerde bireyler kendilerini nasıl koruyabilir?
Dr. Yavuz Turan: Bu türler gece aktif olan sineklerdir. Gündüzleri mümkün olduğunca dinlenebilecekleri nemli, serin ve rüzgârın olmadığı yerleri tercih ederler. Riskli olan bölgelerde insanlar bu sineklerin bulunabileceği habitatlardan mümkün olduğunca uzak durmalıdır. Evlerde sineklik hatta çok risk varsa cibinlik kullanılması gerekmektedir. Çevrenin mutlaka temiz tutulması lazım. Çünkü bu hayvanlar çöplük, dışkı, nemli alanlarda üredikleri için üreme alanlarının mümkün olduğunca engellenmesi gerekmektedir.
6- Leishmaniasis hastalığı önlenebilir mi?
Prof. Dr. Yasemin Ersoy: Leishmania hastalığı, özellikle geceleri ortaya çıkarak kan emen yakarca sineklerden korunmakla mümkün olur. Evlerimize pencerelere bu sineklerin girişini önleyecek tel sineklikler, cibinlik kullanımı kapalı giysiler ve yakarcanın üremesini önleyici önlemlerin alınması gerekir. Gübrelerin ve çöplerin açıkta bırakılmaması, çevredeki su birikintilerinin önlenmesi, ahırlarda gerekli tedbirlerin alınması şeklinde sıralayabiliriz.
6- Yakarca sineği ısırığının diğer sivrisinek ısırığından farkı ne? Kişi yakarca sineği tarafından ısırıldığını nasıl anlar? Hangi belirtiler varsa mutlaka bir uzmana danışılmalı?
Prof. Dr. Yasemin Ersoy: Yakarcalar küçük kanatları kondukları zaman V şeklini alan sineklerdir. Bir aydan uzun süren genişleme eğilimi gösteren sivilce tarzı bu tür lezyon deride kabarcık olduğunda doktora başvurulmalıdır. Ateş ve sistemik bulguların varlığında doktora başvurulmalıdır.
Dr. Yavuz Turan: Sivrisinekler gündüz veya akşam insanları sokabilir. Yakarcalar genellikle gece ve alacakaranlıkta sokar. Yakarca sokması çok hissedilmez vücut cevap verdiği zaman anlaşılabilir, şişlik, kızarıklık ve sonrasında belki yara oluşumu söz konusu olabilir. Sivri sinekte ise yoğun kaşıntı ve hafif şişlik olur sonra geçer. Eğer sokulan yerde bir haftadan çok daha uzun şişlik, yara ve hatta deride leke var ise mutlaka uzmana görünmelidir.
7- Yakarca sinekleriyle mücadelede hangi yöntemler daha etkili?
Dr. Yavuz Turan: Yukarıda belirttiğim önlemler dışında hem sağlık kuruluşları hem belediyeler mutlaka aktif olmalıdır. Bu sineklerin izlenmesi ve popülasyon takiplerinin yapılması gerekmektedir. Bunun dışında ilaçlama ve çevre bakımı ve temizliği de önemlidir.
8- Hayvanlardan insanlara geçiş söz konusu mu?
Dr. Yavuz Turan: Leishmaniasisin insana bulaşması için mutlaka bu sinekler olmalıdır. Çünkü döngü şu şekildedir. Örneğin paraziti taşıyan bir hayvanı (köpek, kedi, kemirgenler, tilki gibi) yakarca sinekleri sokar, bu paraziti vücutlarına alırlar daha sonra bu sinekler insanı sokunca bu paraziti aktarmış olurlar.
9- Bu hastalığa karşı yeterli bilinç var mı sizce?
Dr. Yavuz Turan: Açıkçası toplumsal bilincin olduğunu ok düşünmüyorum. Belki Şark Çıbanı ve Kala-Azar’ın olduğu bölgelerde insanlar bilgilenmiş olabilir ama bunun dışında toplumun büyük bir kesiminin bilgi sahibi olduğunu zannetmiyorum. Kaldı ki her sokan sineğin sivrisinek olduğunu düşünen büyük bir çoğunluk bulunmaktadır. Bu sebeple mutlaka bu konuda da farkındalık yaratmak ve insanların bilinçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Prof. Dr. Yasemin Ersoy: Türkiye’de bu hastalığa karşı bilinç yeterli düzeyde değil maalesef. Ancak sağlık bakanlığının bilgilendirme broşürleri olup korunmaya yönelik oldukça faydalı bilgiler içermektedir.
Endemik veya sporadik vakalar görülmektedir bir salgın riski şu anki tabloda söz konusu değildir
10-Türkiye’de tropikal hastalık riski var diyebilir miyiz?
Dr. Yavuz Turan: Şu an için bu risk var demek mümkün değil. Bazı hastalıklar Türkiye’de görülüyor (Leishmaniasis gibi); ama çoğu tropikal hastalıklar Türkiye’de şu an görülmemektedir. Ancak şunu unutmamak gerekir ki hastalıkların taşınması bazı etkenlere bağlıdır. Örneğin iklim değişikliği, hastalığın antropojenik etkilerle taşınabilirliği gibi etkiler gelecekte bu risklerin artmasına sebep olabilir


