Siyonist saldırı, ABD deki kavga ve üçüncü dünya savaşı ihtimali Mahmut Övür yazdı
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Katil İsrail, İran'a saldırdı. ABD'yi de arkasına alan İsrail Orta Doğu'da terör estirirken Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür bugünkü köşesinde dikkat çekici bir yazı kaleme aldı. Mahmut Övür ekonomik çıkar çatışmalarına ayrı bir parantez açtı.

İşte Mahmut Övür'ün 'Küresel zalimler savaş istiyor' başlıklı yazısı:
Günler hatta aylardır İsrail, İran'a saldıracağını söylüyordu ve söylediği gibi de yaptı. İran geleceği bu kadar belli bir saldırı karşısında kılını bile kıpırdatamadı. Bırakın Müslüman bir ülke adına üzüntü duymayı, herhangi bir ülkeye bile bu kadar pervasız bir saldırı insanı öfkelendiriyor. Dünyanın sessizliği de... Tamam, siyonist İsrail'e dünya egemenleri ses çıkarmıyor ama İran neden hiçbir şey yapamaz hâlde?

Neden bu kadar hazırlıksız?
Şu hâle bakın, İsrail gelip İran'ın 100 yerini bombalıyor, genelkurmay başkanı, Devrim Muhafızları komutanı dâhil tepe yöneticilerinin çoğunu öldürüyor ama hiçbir karşılık yok...
Gel de öfkelenme... İran bu zül hâlinden nasıl çıkar bilemem ama bu siyonist saldırı, Netanyahu'nun Gazze'de sıkışması ve ABD'deki "Trump- Küreselciler" savaşıyla yakından ilişkili olduğu kadar, son dönemde çok seslendirilen "üçüncü dünya savaşı" beklentisiyle de ilişkili. Sanki onun ayak sesleri gibi.


Dışişleri Bakanı Hakan Fidan boşuna "üçüncü dünya savaşı" ihtimalinden söz etmiyordu.
Öyle bir noktaya gelindi ki dünya hem derin bir ekonomik kriz içinde hem de durdurulması mümkün Gazze'deki soykırım ve Rusya-Ukrayna savaşını durdurmuyor. Anlaşılan daha büyük bir savaş isteniyor.
İşin arka planında da ekonomik çıkar çatışmaları var. Zaten hiçbir savaş "ordular savaşsın" diye çıkartılmaz. Geçen yüzyılın iki büyük dünya savaşı da emperyalistlerin "paylaşım" savaşıydı. Bir süredir başta ekonomistler olmak üzere dünyayı okumaya çalışan uzmanlar ısrarla ABD içinde ve dünyada yaşanan siyasi gerilimin arka planında ekonomik çıkar kavgasının yattığını söylüyor.

Geçen ay İngiltere merkezli Economist dergisi de bu gerçeğe gönderme yapan bir kapakla çıktı. Bitcoin bataklığından söz etti ama esas derdi, Trump'ın arkasındaki enerji ve teknoloji sermayesine meydan okumaktı. Kavga Trump'tan çok iki büyük sermaye gücü, enerji ve madenciler ile finansçılar yani küresel bankacılık sektörü arasında geçiyor. Savaş çıkacaksa bunlar çıkartacak. Çünkü finans sektörü tarihin en büyük krizini yaşıyor. Onlara "kâğıtçılar" deniyor. Karşılarında da çıkarları sarsılan "taşçılar" yani enerji ve madenci kartelleri var.

Bunlardan birini Rockefeller, diğerini de Rothschild'ler temsil ediyor.
Ekonomist Erkan Öz, "kâğıtçı" Rothschild'lerin Bitcoin ve Trump'a saldırılarının, bir çöküşün ve aynı zamanda bir savaşın işareti olduğunu söylüyor.
Öz'e göre finansçılar, küresel banka sistemini çökertmek dâhil her şeyi göze almışlar.
Ne zaman bu küresel güçlerin kirli savaşından söz edilse aklıma rahmetli Alev Alatlı gelir ve o dokunaklı "Filistin ve Biz" yazısını hatırlarım. O yazıda bugüne de ışık tutan çok ilginç ipuçları var. Yazıda, "İlk siyonist dalgaların Filistin kıyılarına çarptıkları yıllar, 1880'ler"e gidiyor ve sözü bugün de dünyada etkili olan Rockefeller'e, JP. Morgan'a, Rothschild'lere getiriyor ve şu çapıcı tespiti yapıyor:

"İyi tanıdığımız iki isim, Henry Kissinger ve George Soros. Kissinger, ABD Hanedanı Rockefeller'lerin adamıdır. Soros, Avrupa Hanedanı Rothschild'lerin. Kissinger, Almanya'dan 1938'de ayrıldı, Amerika'ya geçti. General Bolling'in yanında istihbarat subayı olarak çalıştı. Ünlü 'Paperclip' Projesi'nde görev aldı. 'Paperclip', Nazi bilim adamlarını Amerika hesabına çalışmaya ikna etme projesi. İkna ettiği adamlardan birisi, kimyasal silahların mucidi Erik Traub. George Soros, Macar Yahudisi, Naziler hesabına çalışıyordu. İşi Macaristan'daki zengin Yahudileri saptamak, mallarına el koyulmasını sağlamaktı."
Bu kirli ilişki o günlerde Hitler'i çıkardı, bugün ise siyonist Netanyahu'yu... Küresel zalimlerin ortak özellikleri de hiç değişmedi:
"İnsaf nedir hiç bilmediler. Kendi ırklarını bile kayırmadılar."


