Tarihi karar 38 yıl sonra geldi: Ömrü hapiste geçti ama suçsuzmuş Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Sullivan, 21 yaşındaki çiçekçi ve bar çalışanı Diane Sindall'ın ölümünden sorumlu tutularak ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı. O dönemdeki tanıklıklar ve sınırlı adli deliller, Sullivan'ı cinayetle ilişkilendirmişti. Ancak yıllar sonra ortaya çıkan genetik veriler, olay yerinde bulunan DNA'nın ona ait olmadığını gösterdi.
Ceza Davaları İnceleme Komisyonu (CCRC) tarafından başlatılan incelemede yeni teknolojilerle analiz edilen DNA örneklerinde Sullivan'a ait hiçbir iz bulunamadı. Bu kritik bilgi, temyiz mahkemesinin kararı bozmasına ve Sullivan'ın serbest bırakılmasına yol açtı.
GENÇ KADIN CANİCE KATLEDİLDİThe Mirror'daki habere göre 1987 yılında, Diane Sindall isimli genç kadın bar vardiyasından sonra çiçekçi minibüsüyle evine dönüyordu. Ancak aracın yolda bozulması üzerine benzinliğe yürümeye karar verdi. O sırada cinsel saldırıya uğrayan ve darp edilen Sindall, kısmen giyinik ve parçalanmış şekilde ölü bulundu. Olayın hemen ardından gözaltına alınan Peter Sullivan, alkollü olduğu ve elinde bir levye taşıdığı gerekçesiyle şüpheli olarak işaret edilmişti.
Sullivan, 38 yıl boyunca suçsuz olduğunu savundu. Avukatları mahkumiyetin bozulması için daha önce iki kez başvuru yapmış, ancak başarılı olamamıştı. Son olarak CCRC’nin girişimiyle olay yerinden alınan eski deliller yeniden test edildi. Sonuçlar, DNA’nın Sullivan’a değil, "tanımlanamayan bir erkeğe" ait olduğunu ortaya koydu.
CCRC: TARİHİ BİR KARARSullivan’ın beraat etmesinin ardından İngiliz polisi, Sindall’ın faili meçhul cinayeti için soruşturmayı yeniden açtı. Ulusal DNA veri tabanında yapılan taramalarda henüz bir eşleşmeye ulaşılamadı. Ancak yetkililer, gelişen teknoloji sayesinde failin bulunabileceğini düşünüyor.
Ceza Davaları İnceleme Komisyonu adına konuşan Duncan Atkinson, bu davanın İngiliz hukuk tarihinde önemli bir dönüm noktası olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Bu karar, yalnızca Peter Sullivan’ın özgürlüğünü geri kazandırmakla kalmadı, aynı zamanda ceza adalet sistemindeki bilimsel doğruluğun önemini yeniden hatırlattı."


