TCMB: Talep koşulları dezenflasyonist düzeyde Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantı Özeti'nde, "Yakın döneme ilişkin veriler, talep koşullarının dezenflasyonist düzeyde olduğunu göstermektedir." ifadesine yer verildi.
TCMB Para Politikası Kurulu'nun 11 Eylül'deki toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Küresel ticaret politikalarına ilişkin belirsizliğin yüksek seviyelerini koruduğu belirtilen özette, küresel büyüme görünümündeki sınırlı iyileşmenin devam ettiği aktarıldı.
Özette, Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2025 yılında yüzde 1,9, 2026 yılında ise yüzde 2,3 artacağının tahmin edildiği kaydedildi.
Küresel talep görünümündeki bozulma ve arz yönlü gelişmeler ham petrol fiyatlarını baskılamaya devam ederken, enerji emtia fiyatlarının mevcut PPK döneminde gerilediği kaydedilen özette, enerji dışı emtia fiyatlarının değerli metal fiyatları kaynaklı bir miktar arttığı bildirildi.
Özette, "ABD ve diğer ülkelerin önümüzdeki dönemde izleyeceği ticaret ve ekonomi politikalarına dair belirsizlikler ve jeopolitik riskler küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir." ifadesine yer verildi.
Enflasyon üzerindeki riskler küresel ölçekte geçerliliğini korurken, merkez bankalarının söz konusu riskleri gözeterek faiz indirimlerini sürdürdüğü belirtilen özette, "Gelişmekte olan ülke piyasalarına portföy girişleri devam etmekle birlikte, yüksek seviyesini koruyan küresel belirsizlikler ve jeopolitik gelişmeler, portföy hareketleri üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır." denildi.
Özette, Türk lirası (TL) mevduat faizlerinin eylül ayında politika faizinde indirim beklentisinin etkisiyle 25 Temmuz haftasına kıyasla 242 baz puan azalarak 5 Eylül haftası itibarıyla yüzde 50,1 seviyesinde gerçekleştiği bildirildi.
Aynı dönemde TL ticari kredi faizlerinin (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 265 baz puan azalarak yüzde 50,2, ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizinin 49 baz puan artarak yüzde 65,7, konut kredisi faizinin 262 baz puan azalarak yüzde 39,3, taşıt kredisi faizinin ise 300 baz puan azalarak yüzde 42 seviyesinde oluştuğu aktarılan özette, şu ifadelere yer verildi:
"Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 25 Temmuz – 5 Eylül döneminde yüzde 3,3 seviyesine yükselmiştir. Bu artışta kredi kartı büyümesindeki yükselme etkili olmuştur. TL ticari kredileri 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 3 seviyesinden 2,3’e gerilemiştir. Kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, yüzde 0,7 ile bir önceki PPK dönemi seviyesinin üzerinde gerçekleşmiştir."
MEVCUT PPK DÖNEMİNDE BİR ÇOK DEĞİŞİKLİK YAPILDIÖzette, şunlar kaydedildi:
"Parasal aktarım mekanizmasını desteklemek amacıyla makroihtiyati çerçevede mevcut PPK döneminde bir dizi değişiklik yapılmıştır 16 Ağustos 2025 tarihinden itibaren kullandırılan krediler için kredi büyüme oranlarının dört yerine sekiz haftada bir hesaplanmasına yönelik değişiklik yapılmıştır. 23 Ağustos 2025 tarihi itibarıyla KKM hesap açma ve yenileme işlemleri (YUVAM hesapları hariç) sonlandırılmıştır. 29 Ağustos hesaplama döneminden itibaren yenileme ve TL'ye geçiş oranına bağlı komisyon uygulamasına son verilmiş, 26 Eylül’den itibaren geçerli olmak üzere Türk lirası payına göre komisyon uygulamasında komisyon oranları; gerçek kişiler için yüzde 3’ten 4’e ve tüzel kişiler için yüzde 1,5’ten 2’ye yükseltilmiştir. Son olarak, 7 Ağustos 2025 tarihli Resmî Gazete Kararı ile küçük ve orta büyüklükteki işletme (KOBİ) tanımında esas alınan yıllık net satış hasılatı veya mali bilanço tutarının 500 milyon TL'den 1 milyar TL'ye yükseltilmesi kararının, kredi büyüme kısıtlarında 15 Ağustos 2025 tarihinden itibaren kullandırılan kredilerde dikkate alınmasına yönelik değişiklik yapılmıştır."
TCMB brüt uluslararası rezervlerinin 25 Temmuz’dan bu yana 8,3 milyar ABD doları artarak 5 Eylül itibarıyla 180,1 milyar dolara yükseldiği anımsatılan özette, Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) 23 Temmuz’dan bu yana düşerek 10 Eylül itibarıyla 267 baz puan seviyesine geldiği aktarıldı.
Özette, Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığının 10 Eylül itibarıyla yüzde 10,4 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığının yüzde 20,2 seviyesine yükseldiği belirtilerek, bir önceki PPK toplantı haftasından bu yana yurt dışında yerleşik yatırımcıların pozisyon değişiminin hisse senedi piyasasında sınırlı kalırken, değişimin tamamına yakınının Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına yönelik olduğu ve toplamda 1 milyar dolar net portföy girişi gerçekleştiği vurgulandı.
Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'nın (GSYH), 2025 yılının ikinci çeyreğinde yıllık ve çeyreklik bazda sırasıyla yüzde 4,8 ve 1,6 arttığı büyüme öngörülerinin üzerinde gerçekleştiği kaydedilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
"İkinci çeyrek verilerinin açıklanmasıyla eşzamanlı olarak, TÜİK millî gelir istatistiklerinde ana revizyon gerçekleştirmiştir. Revizyondan en çok etkilenen bileşenler üretim tarafında tarım sektörü, harcama tarafında ise özel tüketim harcamaları ve stok kalemleri olmuştur. Ayrıca idari kayıtların daha etkin ve kapsamlı kullanılmaya başlanması, genel olarak hesaplama yöntemlerinin geliştirilmesi ve mevsim ve takvim etkilerinden ayrıştırma modellerinin gözden geçirilmesi gibi birçok güncelleme yapılmıştır. Revizyon sonrası verilerle ikinci çeyrekte, üretim yöntemiyle yıllık büyümenin temel sürükleyicisi hizmetler sektörü olmuş, sanayi sektörünün katkısı ise pozitife dönmüştür. İnşaat sektörü büyümeyi desteklemiştir. Harcama yöntemiyle ise özel tüketim ve toplam yatırımların yıllık büyümesi hızlanmış, yıllık büyümeye en yüksek katkı nihai yurt içi talepten gelmiştir."
"Çeyreklik bazda özel tüketimde ilk çeyrekte görülen daralma ikinci çeyrekte devam etmiştir." yorumunun yapıldığı özette, "Toplam yatırımlar ilk çeyrekteki gerilemesinin ardından inşaat ve makine-teçhizat yatırımları kaynaklı artmıştır. Böylece, nihai yurt içi talep çeyreklik bazda büyümeyi sınırlamıştır. Bu çerçevede, ikinci çeyrekte büyüme öngörülerin üzerinde gerçekleşirken nihai yurt içi talebin zayıf seyrini koruduğu değerlendirilmiştir. Öte yandan, küresel ticaret belirsizlikleri ve küresel büyüme görünümündeki toparlanmanın sınırlı kalması sonucunda ihracat gerilerken, öne çekilmiş ithalat kaynaklı olarak net ihracat büyümeyi azaltıcı yönde etkilemiştir." ifadeleri kullanıldı.
Özette, temmuz ayında perakende satış hacim endeksinde aylık bazda yüzde 0,2 azalış, çeyreklik bazda ise yüzde 1,2 artış gerçekleştiği bildirildi.
Altın hariç bakıldığında endeksin aylık bazda sınırlı, çeyreklik olarak ise ana endeksin büyümesine yakın bir artış gösterdiğine dikkat çekilen özette, şunlar kaydedildi:
"Böylece perakende satışların büyümesi yavaşlamıştır. Aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi, toptan ticaretteki belirgin gerileme kaynaklı aylık bazda yüzde 6,5, çeyreklik bazda yüzde 3,2 azalmıştır. Hizmet üretim endeksi haziranda yüzde 0,5 gerilemiştir. Çeyreklik bazda ise yılın ilk çeyreğindeki yüzde 3,1 yükselişinin ardından ikinci çeyrekte yatay seyretmiştir. Kartla yapılan harcamalar temmuz-ağustos döneminde artmıştır. Kart kullanım oranında son yıllarda görülen artışın etkisi dışlandığında tüketim harcamalarının daha ılımlı gerçekleştiği değerlendirilmektedir. Beyaz eşya satışları haziran-temmuz döneminde gerilemiş, otomobil satışları ise ağustos ayındaki ivmelenmenin etkisiyle temmuz-ağustos döneminde çeyreklik bazda artmıştır. İmalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, yılın üçüncü çeyreğinde kayıtlı iç piyasa siparişlerindeki zayıf seyrin sürdüğüne işaret etmektedir. Yakın döneme ilişkin veriler, talep koşullarının dezenflasyonist düzeyde olduğunu göstermektedir."
SANAYİDE İLK ÇEYREĞE KIYASLA ÜRETİM AZALDIÖzette, ikinci çeyrekte sanayi sektörü katma değerinin yıllık bazda yüzde 6,1, çeyreklik bazda 2,3 artarak ilk çeyreğe kıyasla daha güçlü bir sanayi faaliyetine işaret ettiği vurgulandı. Bu çerçevede, sanayi katma değerinin ikinci çeyrekte büyümesi yavaşlayan sanayi üretiminden ayrıştığı belirtilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Bu dönemde, çeyreklik sanayi üretimi artışına en yüksek katkıların, tipik oynaklık sergileyen diğer ulaşım ve benzeri sektörlerden gelmesinin, sanayi üretim göstergeleri ile milli gelir içinde yer alan katma değer göstergesi arasındaki ayrışmayı kısmen açıklayabileceği değerlendirilmektedir. Temmuzda sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 1,8 gerilerken takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 5 artmıştır. Çeyreklik bazda sanayi üretimi, temmuz itibarıyla üçüncü çeyrekte yüzde 0,3 sınırlı düşüş kaydetmiştir. Ana eğilimi izlemek amacıyla tipik oynaklık sergileyen diğer ulaşım ve benzeri sektörler dışlandığında, sanayi üretimindeki aylık azalış daha sınırlı olurken çeyreklik bazda üretimde daha yüksek oranlı gerileme gerçeklemiştir. İmalat sanayisine yönelik anket göstergeleri, üçüncü çeyrekte imalat sanayisinde faaliyetin görece zayıf seyrettiğine işaret etmektedir. İmalat sanayisi kapasite kullanım oranı gerilemeye devam ederek temmuz-ağustos döneminde ikinci çeyreğe kıyasla 0,9 puan azalmıştır. İnşaat üretim endeksi ise ikinci çeyrekte çeyreklik bazda yüzde 0,8 sınırlı bir yükseliş kaydederken bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,6 artmıştır."
Özette, temmuz ayında mevsimsellikten arındırılmış istihdamın 32,6 milyon kişi seviyesinde gerçekleştiği ve çeyreklik bazda yüzde 0,2 arttığına vurgu yapıldı.
Bu dönemde, işgücüne katılım oranının çeyreklik olarak 0,3 puan düştüğü işsizlik oranının ise 0,4 puan azalarak yüzde 8,0 seviyesine gerilediği aktarılan özette, anket göstergelerinin yılın üçüncü çeyreğinde imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde tarihsel ortalamanın altında seyreden görünümün devamına işaret etmekte olduğu kaydedildi.
Özette, şu ifadelere yer verildi:
"Haziran ayında cari işlemler dengesi aylık bazda 2 milyar dolar açık vermiştir. 12 aylık birikimli cari açık önceki aya kıyasla 2,8 milyar doları artış göstererek 18,9 milyar dolara yükselmiştir. Seyahat gelirleri tatil sezonunun etkisiyle aylık bazda 6 milyar dolara yükselmiş ve önceki yıl seviyesinin 400 milyon dolar üzerinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, 12 aylık birikimli olarak seyahat gelirleri 58,1 milyar ABD doları olmuş, hizmetler dengesi fazlası ise 62,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşerek güçlü seyrini sürdürmüştür."
Özette, "Ağustos ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracat ve ithalat azalmış, 12 aylık birikimli dış ticaret açığı bir önceki aya göre gerilemiştir. Bu dönemde fabrika tatilleri ihracattaki zayıf seyirde etkili olurken ihracattaki azalışın yanı sıra enerji fiyatlarında aylık bazdaki düşüş ithalattaki görece daha kuvvetli gerilemede ön plana çıkmıştır." ifadeleri yer aldı.
12 aylık birikimli cari açıkta temmuz ve ağustosta kademeli azalış öngörüldüğü aktarılan özette, şunlar kaydedildi:
Altın ithalatı, ağustosta 1,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşirken, 12 aylık birikimli olarak 20,4 milyar dolar olmuştur. Mevsimsellikten arındırılmış tüketim malı ithalatı, ikinci çeyrekteki artışının ardından temmuz ve ağustosta art arda gerilemiştir. Ağustos ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri eylül için yüksek frekanslı öncü verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatta sınırlı, ithalatta ise daha kuvvetli gerilemeye işaret etmektedir. Geçici veriler, mücevher ithalatında hazirandan bu yana gözlenen gerilemenin sürdüğünü göstermektedir. Cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün 12 aylık birikimli uzun vadeli borç çevirme oranı, haziranda yüzde 161 civarında gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 141 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının yüksek seviyelerini koruduğu ancak gelecek dönemde YP cinsi borçlanmanın azalması ve iktisadi faaliyetin hız kesmesiyle borç çevirme oranlarının düşüş eğilimine girebileceği değerlendirilmiştir."


