TİM Başkanı Gültepe: Dezenflasyon süreci sanayide büyük yara izi bıraktı İş Yaşam Haberleri
Haberturk sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe, Para ve Ötesi programında Habertürk TV Ekonomi Müdürü Didem Arslanoğlu'nun sorularını yanıtladı.
Gültepe'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
İHRACATÇILAR OLARAK OVP'DE KENDİMİZİ BULAMADIKOVP'de bizi daha çok ilgilendiren taraf üretim ve ihracat. Biz ihracatçılar ve üreticiler açısından OVP'de kendimizi bulamadık. 3 seneki OVP'deki rakamlar, 2025 için ihracat hedefimiz 280 milyar dolar, 2025'te 273 milyar olarak revize edildi. Büyümeye net ihracatın katkısı 2 dönemdir eksiydi. Bu OVP'de üretimden, ihracattan değil iç talep ve tüketimden kaynaklı büyüme bekleniyor. İlk 10 ihracatçı arasına girebilmemiz için çift rakamlı büyümemiz lazım. Kura müdahale edilmediği açıklandı ama kurun üzerinde baskı olduğunu görüyoruz. Enflasyonda 10'un altı hedefi 1 sene ötelenmiş gibi gördüm, 2026'dan 2027'ye çekilmiş. Tek haneye inmeden sanayici ve ihracatçı olarak bizi güzel günler görünmeyecek gibi gözüküyor. Dönem içinde umarım farklı stratejiler görürüz.
2,5 sene öncesine kadar ortaya konanlarla üretim ve sanayinin sonuçları ortada. Dezenflasyon süreci daha çok sanayi üzerinden kuruldu. Sonuç olarak Türkiye'nin rekabetçiliğini kaybetmesinden kaynaklı bir sıkıntı var. Büyümenin ihracattan gelmemesinden de belli. Biz diyoruz ki daha çok döviz getirelim, daha çok ihracat yapalım.
KONKORDATO İLAN EDEN FİRMA SAYISI, İLK 7 AYDA GEÇEN YILIN TÜMÜNÜ YAKALADI
Sanayideki büyümede alt kırılımlara bakmak lazım. Büyümede savunma ve otomotiv öne çıktı. Üretimden ihracat neden aşağı doğru gitti? Kuru baskılamak, kurun enflasyonla ilgili etkileri, yüksek faiz... Tabii ki enflasyonla mücadele edelim. Kur ve enflasyonda farkın 5 puan azına bile razıyız. Enflasyon yüzde 30 arttıysa, kurun artışı yüzde 25 olsun örneğin. Ona bile razıyız. Son 2 yılda aradaki makas 2,5 katı. Rekabetçilik çok fazla bu kapsamda zarar gördü. Finansmana ulaşmadaki zorluk da yük oldu firmalar üzerinde. Özellikle emek yoğun sektörler daha fazla etkilendi. Geçici mühlet (konkordato) alan firma sayısının sanayinin içerisinde payı düşük, doğru. Fakat 2022-2024 arası 1500 olan sayı, sadece ilk 7 ayda 1700'e yakın. Ekonominin sanayi çarklarının eskisi gibi dönmediği görülüyor. Bizim de farklı destekler konusunda taleplerimiz oluyor. Kredi kullanımında sanayi ve ihracatçıya oranların düşürülmesi. Döviz bozdururken olan baremin yüzde 3'ten daha yukarılara çekilmesi. En azından böyle desteklerle sanayimize nefes aldırmaya etkisi olur.
DİĞER ÜLKELERE GÖRE PAHALI KALIYORUZDünyada pandemi sonrası zorluk yaşandı. Türkiye o aşamada yatırım yaptı. Ne yapabileceğimizi bütün dünyaya gösterdik. Dışarıdaki resesyon dönemi, son 1,5 yılda aşağı doğru inmeye başladı. Bizim problemlerimiz daha çok ortaya çıktı. Rekabetçilik problemi... Pahalı kalıyoruz, fiyatta sınıfta kalıyoruz. Turizmde de söyleniyor. Biz ihracatı en kötü dönemde artırdık, bu dönemde daha çok destek olabiliriz diyoruz.
Katma değerli ürünle ne anlatmak istiyoruz? Sektör sektör bakmak lazım. Birinci şu an mücevherat sektörü. Ham maddesi pahalı. Sonra savunma geliyor. 3. hazır giyim. Halk arasında bakınca daha fazla problem var gibi, evet problem var ama hazır giyim çok şeyleri başarmış sektörlerin başında geliyor. 33-34 milyar yapan bir sektörden bahsediyoruz. Üretimin hepsini Anadolu'ya yaymıştık zaten. Net 20 milyar ihracatı var. Hazır giyimin birimi minimum 16 dolar, marka olarak 40-50 dolara gidiyor. Nerede bu katma değer noktası? Moda deyimler söyleniyor. Hazır giyim sektörü katma değeri yüksek bir sektör, tekstil de öyle. Türkiye'nin ortalaması 1,5 dolar. Dünyada 4 bin üzerinde Türk markası mağazaları, ihracatları var. Marka olarak 2 milyar dolar ihracatı var hazır giyimin. Bu 5-10 sene önce böyle değildi.
Sorun Türkiye'nin rekabetçiliğini kaybetmesi. Kur, faiz ve ücretler arasındaki dengenin son 3 yılda bozulması. Rakamlar ortada, hangisi ne kadar artmış, ona bakmak lazım. Maliyet girdileri ve çıktıları arasındaki bağlantıya bakılmalı.
DEZENFLASYON SÜRECİ SANAYİ ÜZERİNDE BÜYÜK BİR YARA İZİ BIRAKTIPerşembe günü Merkez Bankası Başkanımızdan iyi bir haber bekliyoruz. Faiz yüksek. 2 yıldır 45-50 faizle sanayi çarkları döner mi? Yatırım yapmaz adam ya da az yapar, çünkü pahalı. Trump'ın hamleleri var evet. ABD büyük pazar, artırmaya çalışıyoruz. Biz bunları çok rahat yapabiliriz. Düşük kur, yüksek faiz politikası... OVP'de değişim bekliyordum açıkçası. O konuda bir şey değişmemiş. Biraz daha yavaş işleyecek mekanizma. Umarım Merkez Bankası, rezervlerin güçlenmesiyle, elini güçlü tutarak faizleri hızlı bir şekilde aşağı doğru indirmeye çalışır. Çünkü dezenflasyon süreci, 2,5 senede sanayi üzerinde büyük bir yara izi bıraktı. Yazık, bu sektörleri, firmaları kurmak yılları buluyor. Kapatmak ise 5-10 dakika.
FİRMALARDA KAYNAK TÜKENDİ
Rakamı ne şekilde yorumladığına bağlı. Geçici mühlet alanların içerisinde sanayinin payı düşük. Neden insanlar geçici mühlete başvursun? Hadi yüzde 15-20'sinin niyeti bozuk diyelim... İlk 7 ayda 1700 yakınında firma var. 2021-2022-2023 toplamı 1500 küsür. Umuyorum ki çok artmaz. Yıl sonuna kadar 2 bini bulacak gibi görünüyor. Bunun nedenlerine bakmak lazım. Süre uzadı. 1 yıl içerisinde tolere edebiliyorduk, 2,5 yılda yapabildiklerini yaptılar. Firmalarda kaynak tükendi. Yatırım iştahı da olmayınca elinde olan değeri de satamıyorsun. Bina var satacak ama piyasa farklı olduğu için satma şansı yok. İnsan yüzde 40-45 faize koyup para kazanmak yerine yatırımı ya da sanayiciliği tercih etmez.
Kur üzerindeki baskı KKM ile başlamış olan bir hikaye. Bırakılsaydı kurun maliyeti ne kadar olurdu, onu da bilmiyorum. İhracat çok farklı büyüyebilirdi. Bunlar neden-sonuç... Olanın üzerinden şöyle olsaydı demek de kolay.
Sanayiciler olarak beklentimiz çok net... İhracata iyi bir şekilde direkt destekler lazım. Biz de ekonomiyi ihracata dayalı büyütelim.
Tarım sektörü çok önemli. Toplamda 30-35 milyar bir ihracat var. Bakanlıkla beraber çalışıyoruz. Çok önem vermemiz gereken konu olduğunun farkındayız. Şöyle bir dezavantaj var tarımda, zaman zaman yasaklamalar oluyor. Örneğin zeytinyağında oldu. Tarımda önce Türkiye'nin ihtiyacı, daha sonra ihracat. Zaman zaman diğer ülkeler de bizi yasak koyuyor. Tarımda net ihracat var, toprağında üretiyorsun, vatandaşına hizmet ediyorsun ve ihracat yapıyorsun.
2026'da OVP'de ihracat hedefi 280 milyar dolar. Mütevazı bir değer ama rekabet koşulları iyileşmezse 280'i yakalamamızı da çok yüksek potansiyelli görmüyorum. En son gelen OVP rakamlarından sonra da çalışma yapacağız.


