Tıp dünyasında yeni bir kavram, sağlıkta yeni tehdit: Giresun Sendromu nedir?
SonTurkHaber.com, Haberturk kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Giresun Sendromu, organların yer değiştirmesiyle birlikte kalp ve karaciğer gibi hayati organlarda fonksiyon bozukluklarına yol açabiliyor. Peki bu nadir sendromun belirtileri nelerdir ve tedavi süreci nasıl işler?

Bu yöntemler eklem ağrılarınızı azaltabilir!

Alerjilerle ilgili bazı şeyleri yanlış biliyoruz
GİRESUN SENDROMU NEDİR?Giresun Sendromu, tıp literatüründe ilk kez Türkiye’nin Giresun ilinde tanımlanmış, oldukça nadir görülen bir konjenital (doğuştan gelen) anomalidir. Bu sendrom, vücuttaki tüm iç organların tam simetrik şekilde ters yerleşim göstermesiyle (total visceral inversiyon) karakterizedir. Latince adıyla total situs inversus olarak bilinen bu duruma benzerlik göstermesine rağmen, Giresun Sendromu, bu klasik durumdan farklı olarak ciddi organ fonksiyon bozuklukları, özellikle de karaciğer sirozu ve kalp yetmezliği gibi komplikasyonlarla seyreder.
Bu sendromun tanımlandığı ilk vakada, organ yer değişimi bulgusuna ek olarak siroz gelişimi ve kalp fonksiyonlarında ciddi bozulma tespit edilmiştir. Bu nedenle literatürde situs inversus totalis’den farklı olarak klinik sonuçlar doğurduğu görülmüştür ve özgün bir sendrom olarak adlandırılmıştır.

Giresun Sendromu'nun belirtileri, organların ters yerleşiminin yol açtığı fizyolojik uyumsuzluklardan kaynaklanır. Belirtiler, genellikle çocuklukta fark edilmez ve bireyler ileri yaşlara kadar asemptomatik kalabilir. Ancak yaş ilerledikçe ya da bir sağlık taraması esnasında sendromun varlığı ortaya çıkar. En sık görülen belirtiler şunlardır:
1. Solunum Problemleri
Kalbin sağda konumlanması (dextrocardia) ve akciğerlerin yapısal simetrisinin bozulması, akciğer ventilasyonunun verimliliğini azaltabilir. Bu durum, kronik solunum sıkıntısı ve sık tekrarlayan solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabilir.

2. Sindirim Sistemi Anomalileri
Mide, pankreas, ince ve kalın bağırsakların yer değişimi, sindirim enzimlerinin ulaşması gereken bölgelere erişimini zorlaştırabilir. Bu da şişkinlik, gaz, kabızlık veya ishal gibi semptomlara yol açabilir.
3. Kalp Ritim Bozuklukları
Kalbin anormal pozisyonu, elektriksel iletim sisteminde bozulmalara neden olabilir. Bu durum bradikardi (yavaş kalp atışı), taşikardi (hızlı kalp atışı) veya atriyal fibrilasyon gibi aritmilere zemin hazırlar.

4. Kronik Yorgunluk ve Halsizlik
Vücudun temel metabolik işlevlerinin bozulması, organlar arası koordinasyon eksikliği, oksijenlenme düzeyinin azalması nedeniyle kronik yorgunluk gelişebilir.
GİRESUN SENDROMU NASIL TEŞHİS EDİLİR?Teşhis süreci genellikle semptomatik hale geldikten sonra başlar. Ancak bazı vakalarda, başka hastalıklar için yapılan tetkikler sırasında tesadüfen ortaya çıkabilir. Giresun Sendromu’nun tanısı şu yöntemlerle konulabilir:
1. Fizik Muayene ve Klinik Değerlendirme
Kalp seslerinin sağ göğüs kafesinde duyulması, karaciğerin solda palpe edilmesi gibi fiziksel ipuçları şüphe uyandırır.
2. Görüntüleme Yöntemleri
- Ultrasonografi (USG): Karaciğer, dalak, safra kesesi gibi organların konumunu gösterir.
- Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): Detaylı anatomik yerleşimi net biçimde ortaya koyar.
- Ekokardiyografi ve Elektrokardiyogram (EKG): Kalbin yapısal ve fonksiyonel durumunu değerlendirir.
3. Biyokimyasal Testler
Karaciğer enzimleri (ALT, AST, GGT), bilirubin düzeyleri ve kan pıhtılaşma zamanları sirozun derecesini ortaya koyabilir.

Giresun Sendromu olan bireyler, çoğu zaman bu durumu fark etmeden yıllarca yaşayabilir. Ancak yaş ilerledikçe organların yer değiştirmiş olması çeşitli sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir. Tedavi süreci kişiye özel olarak planlanır çünkü her hastanın organ yerleşimi ve ortaya çıkan rahatsızlıkları farklılık gösterebilir.
Tedavide, öncelikle hastanın anatomik yapısı tam olarak anlaşılmalı ve buna uygun müdahaleler planlanmalıdır. Özellikle karaciğer yetmezliği veya siroz gelişen hastalarda karaciğer nakli gerekebilir. Kalp ritim bozuklukları veya solunum problemleri de durumun şiddetine göre medikal ya da cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilir.
Görsel Kaynak: istockphoto


