Türkiye ye sinsi kuşatma, Barrack SDG ye model oluşturdu
Haber Global sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Suriye denklemindeki kaos devam ediyor. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın ev sahipliğinde düzenlenen Paris zirvesine, İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ve terör örgütü SDG’nin lideri Mazlum Abdi katılırken; Türkiye masada yer almamıştı. Paris'teki görüşmenin ardından sahadaki ilk kırılma ise Süveyda’da yaşandı. Şam yönetimi, ABD ve İsrail'in gözetiminde yapılan temaslar sonrası bu bölgenin kontrolünü İsrail destekli Dürzi milislere bırakırken, Süveyda Askeri Meclisi ise özerklik ilan etti.

Dürziler'den sonra, terör örgütü SDG yönetimi de merkezi orduya katılmayacaklarını ve özerklik talep ettiklerini dillendirirken, bu gelişmeler; "Davut Koridoru" projesinin İsrail öncülüğünde hayata geçirilmek istendiğine dair endişeleri daha da güçlendirdi. Cebel el-Arab bölgesinde ilan edilen özerklik ve SDG'den gelen son açıklamalar, Suriye'nin kuzeydoğusundan güneyine uzanan bir hat boyunca, etnik ve mezhepsel temelde parçalanmış bir yapının inşa edilmeye başlandığını ve bu yapının, İsrail'in güvenlik doktriniyle örtüşen, bölgesel güç dengelerini sarsacak şekilde tasarlandığını ortaya koyuyor. Açık kaynaklarda yer alan istihbarat analizleri, İsrail’in son hamleleriyle sadece Şam-Tahran hattını kesmekle kalmayıp, aynı zamanda Türkiye’yi güneyden kuşatmayı amaçlayan çok katmanlı bir stratejiyi devreye soktuğunu ortaya koyuyor.
'AL-TANF'IN ÖNEMİÖte yandan Suriye denkleminde gündeme getirilmeyen en kritik yer ve unsur için Al-Tanf Amerikan üssü tanımı yapılıyor. ABD’nin terör örgütü DEAŞ'a karşı mücadele gerekçesiyle Suriye, Irak ve Ürdün sınırlarının kesiştiği noktada 2011 yılında kurulan Al-Tanf üssü için "Davut Koridoru' vizyonunun ana karakolu haline geldi" yorumları yapılıyor. Analizlerde üssün asıl işlevinin İran ile Irak üzerinden Lübnan’a uzanan direniş hattını parçalamak ve Suriye’nin doğu-batı lojistik bağlarını kesmek olduğunun altı çiziliyor.
BARRACK MODELİGüvenlik uzmanı Ünal Atabay ise 'Haberglobal.com.tr'ye yaptığı açıklamada, Süveyda merkezli gelişmelerin sadece yerel değil, bölgesel ölçekli bir stratejinin parçası olduğunu vurguladı. Fransa’da imzalandığı öne sürülen Suriye-İsrail anlaşmasının fiilen “Federal Suriye” sürecinin başlangıcı olduğuna işaret eden Atabay, şunları söyledi: “Dürziler özerkliği aldı. Fransa’daki Suriye-İsrail anlaşması, 'Federal Suriye' demek. Suriye yönetiminin hiçbir kurumu Süveyda’da faaliyet yürütemeyecek; Kuneytra-Dera-Süveyda hattı silahsızlandırılacak. ABD ise anlaşmanın hükümlerini denetleyecek. Barrack, SDG’ye model oluşturdu bile. PKK’nın literatürünü, ideolojisini okumayanlar için örgüt yönetiminin söylemlerini anlamak kolay değil. Maalesef bu süreçte, bu konuda ehil olmayanların çok konuştuğu bir dönem yaşıyoruz."
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan Köni de, Suriye’nin kuzeydoğusunda fiili bir SDG devleti, güneybatısında ise İsrail destekli Dürzi özerk bölgesinin oluşmaya başladığını dile getirirken, "Bu iki hattın birleşmesi halinde Türkiye’nin güney sınırlarında, PKK'nın uzantısı SDG ile İsrail’in çıkarlarının kesiştiği yeni bir güvenlik tehdidi doğar. Türkiye için bu yeni denklem, sadece sınır güvenliği açısından değil, aynı zamanda bölgedeki nüfuzunun daraltılması ve kuşatılması bağlamında ciddi riskler barındırıyor. Sahada şekillenen yeni jeopolitik harita Türkiye’yi doğrudan hedef alıyor" dedi.

Prof. Dr. Köni, terör örgütü SDG’nin kontrol ettiği petrol ve doğalgaz sahaların korunması için ABD’nin bu bölgelerde kalıcı bir varlık inşa ettiğine değinirken, şöyle devam etti: "ABD üsleri hem İran destekli milislerin Fırat Nehri’nin batısına geçmesini engellerken, hem de Türkiye'nin olası askeri hamlelerine karşı tampon oluşturuyor. Ancak konuşulmayan asıl mesele Suriye'deki yatırımlar. Yatırımlar Suriye'deki Araplara mı, Kürtlere mi, yoksa Dürzilere mi yönlendirilecek? Birbirinden bağımsız, özerk parçalar tüm sistemi içten zayıflatır. Örneğin, Şam’a kaynak aktarılırken YPG; petrol gelirlerine mi çökecek? Dürzilerin durumu ise halen belirsiz."
Kaynak: Web Özel


