Türkiye Zengezur koridorunun neresinde? Agil Alesger den dikkat çeken açıklamalar!
SonTurkHaber.com, Haber7 kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.

GİRİŞ 09.08.2025 13:24 GÜNCELLEME 09.08.2025 13:26
İlk Yorum Yapan Sen Ol
Facebook'ta Paylaş X'te Paylaş
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, ABD Başkanı Donald Trump'ın ev sahipliğinde Beyaz Saray'da gerçekleşen 3'lü zirvenin ardından ortak deklarasyona imza attı.
ABD`de kim kazandı kim kaybetti, Türkiye Zengezur koridorunun neresinde?
Azerbaycan Yeni Çağ Medya Grubu Başkanı ve Azerbaycan Basın Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Agil Alesger, tarihi anlaşmaya ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Alesger'ın açıklamaları şu şekilde;
ABD`de ne oldu? Süreç nasıl işledi? Bu anlaşmadan kim daha karlı çıktı? Öncelikle onu belirtelim ki toprak bütünlüğünü tamamlayandan sonra Azerbaycan için en önemli konu kalıcı barışın ve istikrarın bölgede olması. Bu konuda kim veya hangi devlet destek olacaksa Azerbaycan onunla çalışır.
Demokrasi değil ekonomik işbirliği
Bu anlaşmada dikkat edilesi noktalardan biri de ABD`nin bölgeye gelmesi. Bir çoğumuzun rahatsız olduğu ABD`nin geldiği yerlere kaos getirdiği. Fakat ABD genelde ‘‘demokrasi’’ vadederse oraya kaos götürüyor. Burada ABD ekonomik işbirliğinden yana ve bu Ermenistan topraklarının 32 kilomtresiyle alakalı. Nitekim Ermenistan`ın tren yollarından enerji santrallarına kadar yabancı ülkelerin kontrolunda. Bir otoyolu da ABD`nin kiralık arazisi olması ile birşey değişmez…
Azerbaycan`a gelince Doğu Zengezur'da tüm lojistik altyapı hazır ve bizim kontrolümüzde. Yani üçüncü bir devlet veya şirkete ihtiyac yok.
AGİT`in Minsk Grubu tarih oldu
Dünkü beyanname nihai barış anlaşması olmamakla birlikte barışa giden yolda çok önemli adımdır. Şöyle ki ABD`nin Ermenistan'la çatışma yüzünden Azerbaycan`a uyğuladığı tüm yasakları kaldırmakla beraber AGİT`in Minsk Grubu`nu da hukuken bitirdi. Her iki devlet`in birinci şahsı ilk kez bir anlaşmaya imza atarak birlikte AGİT`in Minsk Grubu'nu istemediklerini belirttiler. Hatırlatmakta fayda var, savaş sürecinde hiçbir işe yaramayan AGİT`in Minsk Grubu daha çok Ermenistan`ın işine yarıyordu. Fransa, Rusya ve ABD bu grupdaydı ve çözüm odaklı değil, toprakların ermenilerde kalmasıyla ilgileniyorlardı. Bu açıdan Paşinyan`ın ve AGİT Minsk Grubu üyesi ABD`nin başkanı Donald Trump`ın bu maddeye imza atması Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyevin tarihi başarılarından biridir.
Türkiye neden masada gözükmüyor? İşte nedeni…
Azerbaycan, stratejik bir ortak olarak Türkiye ile birlikte öncelikle bölgedeki politik ve diğer dinamikleri şekillendirmeyi başarıyor. Bu ortaklık, özellikle Karabağ bölgesinde yaşanan çatışmalar sonrası Azerbaycan'ın elini güçlendirmiştir. Türkiye, Azerbaycan’la ekonomik ve diplomatik ilişkilerini pekiştirerek önemli bir müttefik konumuna gelmiştir.
Ermenistan ise, bölgedeki konumunu korumaya çalışırken, Rusya ile olan ilişkilerinin değişkenliği karşısında yeni stratejiler geliştirme gereği duymuştur. Rusya'nın barış müzakerelerini uzatma çabaları, Ermenistan’ın tepkisini çekmiş ve alternatif müttefik arayışını hızlandırmıştır. Bu noktada, ABD'nin bölgedeki rolünün artması, Ermenistan için yeni bir siyasi hava yaratmıştır. Paşinyan, yeni müttefikler edinerek iç politikadaki zorlukları aşmayı hedeflemektedir.
Bugün Paşinyan`ın Ermenistan içinde Rusya güdümünde olan Kilise ve işadamları ile kapıştığını dikkata alırsak ABD gibi müttefik başbakanın elini çok güclendirecek, barış anlaşmasının şartlarını uygularken de, muhaliflerin halkı kışkırtmasını engelleyecektir. Türkiye ön planda olursa bu Paşinyan`ın iç dinamiklerle oynamasında sorun çıkarabilir. Tüm taraflar bunun farkında ve oyun hem de Paşinyan`ın 2026 seçimlerinden zaferle çıkmasına yöneliktir ki nihai anlaşmanı imzalayarak, Kafkaslar'da kalıcı barışın gelmesine yardımcı olsun.
Kısacası Türkiye'nin bu süreçte daha temkinli bir tutum sergilemesinin arkasında yatan dinamikler, bölgedeki uzun vadeli istikrar hedefiyle yakından bağlantılıdır. Aliyev’in "Ben neredeysem Türkiye oradadır" ifadesi, Türkiye'nin bölgedeki etkisini ve müttefikliğini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Burada, Türkiye'nin, Paşinyan’ın elini zayıflatmamak adına attığı diplomatik adımlar, uzun vadede daha sabit bir bölge oluşturma hedefinin bir parçası olarak değerlendirilebilir. Ayrıca barış beyannamesinin hemen ardından ilk olarak Türkiye Dışişleri Bakanlığının bunu desteklemesi Türkiye`siz bir ortamın olmadığının da göstergesidir.
Azerbaycan nihai barış için ne istiyor?
Azerbaycan’ın talep ettiği iki unsur özellikle dikkat çekmektedir:
1. Nahçıvan’a sınırsız erişim: Bu, Azerbaycan'ın bölgesel ulaşım ve ticaretine olanak tanıyarak ekonomik bütünlüğünü sağlamlaştırma argümanıdır. Bu hakkın tanınması, uluslararası ticaret yollarının güvenliğini artıracak ve bölgesel işbirliği için önemli bir adım olacaktır.
2. Ermenistan Anayasa’sında değişiklik: Bu talep, Ermenistan'daki siyasi yapının ve ulusal güvenlik stratejilerinin yeniden değerlendirilmesi fikrini doğuruyor. Değişiklikler, Azerbaycan ile ilişkilerin normalleşmesine olanak tanıyacaktır. Sebep ise Ermenistan Anayasası ve bağımsızlık bildirisinde Azerbaycan ve Türkiye`ye karşı toprak iddilarının bulunmasıdır. Azerbaycan kalıcı barışı tehdit eden bu hukuksuz hukuki unsurların aradan kaldırılması taraftarıdır.
Nahçıvan ile ilgili güvenli tranzitin garantörü kim olursa olsun bu hattın açılması Türkiye ve Azerbaycan için oldukça önemlidir. Bu durum, bölgedeki ekonomik entegrasyonun yanı sıra stratejik işbirlikleri için de bir temel oluşturacaktır. Azerbaycan tam beş sene Rusya`nın bu konuda nazını çekti. Fakat Rusya çözüm üretmek yerine Azerbaycan`a karşı baskıcı ve saldırgan tavır sergiledi, bu da 10 Kasım 2020 tarihinin yerine 8 Ağustos 2025 tarihini yazdı.
Sonuç olarak, bu karmaşık diplomatik ilişki ve müzakereler, yalnızca Azerbaycan ve Ermenistan için değil, tüm bölge ülkeleri için hayati bir önem taşımaktadır. Kazanan taraflar, ortak ekonomiler ve güvenlik meseleleri üzerinden daha işbirlikçi bir yapıda buluşurken; kaybeden, eski düzenin çıkarları doğrultusunda hareket eden Rusya olacaktır. Yeni güç dengeleri, Orta Asya ve Kafkaslar'daki siyasi ve ekonomik yapıları köklü bir şekilde değiştirme potansiyeline sahiptir.
2020`de bölgede yalnız Azerbaycan ile Türkiye varken, şuan Karabağ`da Özbekistan, Kazakistan ve Kırgız Cumhuriyetinin olduğunu, Türkmenistan`ın da bu projelere göz kırptığını dikkata alırsak, bölgeyi nasıl bir değişikliyin beklediğini tahmin etmek zor değil.
Bütün bu dinamikler, önümüzdeki süreçte bölgedeki barış ve işbirliğinin nasıl şekilleneceğine dair önemli ipuçları sunmaktadır. Pozitif bir değişim için atılan bu adımlar, bölgedeki halklar için de yeni umutlar taşıyor.
KAYNAK: HABER7
Mehmet Küçükkahveci . Haber7.com - Güncel / Siyaset Sorumlu Editör

Editör Hakkında Orta ve lise eğitimini Kayseri'de tamamladı. Üniversite öğrenimini İstanbul Üniversitesi Coğrafya bölümünde tamamladı. 2008 yılında Haber7.com'da gazetecilik mesleğine ilk adımını attı. 15 yıllık profesyonel editörlük kariyerinde tüm kategorilerde görev yaptı. Meslek hayatına Haber7.com'da 'Güncel/Siyaset Sorumlu Editörü' olarak devam etmektedir.
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
GÖNDER


