Türkiye’de siyasilerin başarıları neyle ölçülüyor? Medyadaki birçok kişi parti üyesi gibi...
Mynet kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Günümüzde iktidar-muhalefet ilişkilerinde siyasal iletişim dili sertleşti. Bu etki haliyle medyaya da yansıyor. İktidar-muhalefet ilişkilerinde siyasal iletişim dili neden bu bu denli sertleşti? Dilin sertleşmesi medyada temsil biçimlerini ve gazetecilik pratiğini nasıl yansıyor?
Medya ve İletişim Danışmanı Umut Öztürk şöyle açıkladı;
"Bu hayatın doğasında var. Kendisine ait, kendini içinde hissettiği yönlendirdiği grubu, grup dinamiğini, ideolojiyi, yapıyı, diri ve güçlü tutmak adına daha marjinal söylevlerde bulunmak zorundasınız. Neden bu grup içinde olduğunuzu neden temsiliyette olduğunuzu diğerlerinden nasıl farklı olduğunu aktarmak adına daha sert ifadelerde bulunup kendi gettonuzu oluşturarak o grubu, dili dinç tutmalısınız. Kendi teşkilatlarının örgütlerinin motivasyonlarını tutmak adını bu siyasetçilerin kullandığı bir dil ancak bu dil devam ederken süreçte medya kendinizi pasivize etti. Medya dediğimiz aydınlar grubu, ufuk açıcı, yorum katan, eleştiren, analiz yeteneği yüksek olan olduğu yer sadece sadece herhangi bir parti mensubuymuş gibi hareket etmeye başladılar.
"SON DÖNEMDE BİRÇOK MEDYA MENSUBU PARTİ ÖRGÜTÜNÜN ÜYESİYMİŞ GİBİ HAREKET EDİYOR"Medya dünyasının bir çoğunluğu sadece bir tarafta yüzde yüz bütünleşik yapının içinde kendini konumlandırdığını görüyoruz. Daha kendi mesleğine konsantre olmuş medya mensuplarına ihtiyaç var. Olayların tamamını daha iyi analiz eden ve mesleğinin temsiliyetinde bulunan medya mensuplarına ihtiyacımız var. Son dönemde birçok medya mensubu sadece bir parti örgütünün üyesiymiş gibi hareket ediyor. Başarılı bir işi takdir edebilmenin ne kadar kıymetli olduğunu ya da kaliteli bir eleştirinin toplum karşısında ne kadar büyük bir değeri olduğunu unutmamak lazım. Bu gazetecilik pratiğini de pasivize etti biraz evvel söylediğim gibi, medya düşünen,üreten, her an aktif pozisyonda olmalı."

Geleneksel medya, günümüzde yaygın olarak kullanılan ve geniş örnekleri bulunan bir alan. Ancak gün geçtikçe sosyal medya ile arasındaki çizgi açılmakta.
Geleneksel medya ile sosyal medya arasında siyasal iletişim açısından nasıl bir strateji farkı görüyorsunuz? Özellikle kutuplaşma dönemlerinde bu araçların rolü sizce nasıl şekilleniyor? sorusuna ise Umut Öztürk şu yanıtı verdi;
"Sadece siyasal iletişim açısından değil alanların tamamı birbirinden farklı. Bir kere geleneksel medyada ciddi bir disiplin mevcut durumda, bir kontrol mekanizması var hayatın içinde bu çok önemlidir, iletişim disiplini çok önemlidir. Bu kontrolsüz evren bir çok sorunsallar yumağının daha da artmasına sebep oluyor. Bunu sosyal medyanın kontrolsüzlüğü anlamında söylüyorum bu bağlamda da siyasal iletişimde geleneksel medyada kullanılan kodlar daha kontrollüyken siyasal iletişimde dijital dünyada çok daha manipülasyona açık eylemler, hareketler, kısa paylaşımlar, farklı kesitlerle algı yönetimleri çok daha etkin bir halde devam ediyor bu anlamda bir strateji farkı var. Tabi bunun karşılığında da kutuplaşma dönemlerinde maalesef dijital dünyayla birlikte bu unsur daha da zirveye çıkıyor. Kendi fikir dünyalarını, kendi grup dinamitlerini, kendi gettolarını daha güçlü halde tutmaya çalışan kurum ve kuruluşlar daha fazla etkileşim almak adına da köprüleri daha fazla yıkarak bu uçurumu derinleştiriyor. Oradaki sert ifadeler, sert söylevler, dijital dünyadaki sertleşen unsurlar insanların birbirine nezaketi bırakın, tamamen kavga ve nefretle bakmalarını sağlıyor. Bu büyük kutuplaşmanın sonu da toplumsal ağır faturalar ödememize sebep oluyor.
"KUTUPLAŞMA HİÇBİR ZAMAN HİÇBİR KİMSEYE FAYDA SAĞLAMAZ"Anlık olarak etkileşimin yoğun olduğunu düşündüğümüz ve destek aldığımızı düşündüğümüz yerlerin bedelini aslında hep beraber olayın sonunda ödüyoruz. Kutuplaşma hiçbir zaman hiçbir kimseye fayda sağlamaz. Huzurun olmadığı hiçbir ortamda asla bütünleşik yapıda herkes mutlu olamaz. Sonuç itibariyle bunun bedeli bir şekilde hepimize yansır. Bunun belki de daha iyi anlamak lazım. Onun için sosyal medyayı kullanırken de bu disiplini kaybetmemek gerekiyor. Görüyoruz ki birebir organik iletişimlerde daha kontrollü olan bireylerin sosyal medya paylaşımlarında çok ciddi bir kontrolsüzlük var."
Bakanlar son zamanlarda sosyal medyayı aktif kullanıyor. Yapılan işler sosyal medyadan paylaşılıyor. Etkileşim almak adına kendi mesleki alanın dışında paylaşımlara yoğunlaşan siyasiler de mevcut. Türkiye’de siyasilerin ve bakanların başarılarının neyle ölçüldüğünü, en fazla haber olan bakan mı daha başarılı gönderileri en fazla etkileşim alan mı daha başarılı o ölçütle ilgili konuşan Öztürk, "Siyasilerin, bürokratların başarıları da dijital dünyadaki yansımalarıyla algı anlamında eşleş noktada ancak her zaman sosyal medyadaki yansıma gibi olmadığını dönem dönem seçim sonuçlarından görebiliyoruz. Yani daha fazla haber yapılmış olması bir bakanın çok başarılı olduğu anlamına gelmez ancak yaptığınız işleri doğru yansıtabilmeniz çok çok önemli. Şunu gözlemliyorum; özellikle son dönemde bürokratlarımızın da dijital medyayı kullanma etkilerinin çok daha geliştiğini görüyoruz. Mesela Kayseri valimiz Gökmen Çiçek oldukça etkin. Saha çalışmalarını çok iyi yansıttığını görüyorum. Her sabah Erzincan valimiz Hamza Bey'in sahada olduğu görüntüler benim de bulunduğum şehirden çok güzel yansıyor.Demek ki şunu göz arda etmemek lazım. Hangi görevde olursa olsun yaptığınız iş ne kadar başarılı olursa olsun bunu dijital dünyada nasıl iyi yansıttığınız da çok çok önemli.

Özellikle siyasilerin bu konuda çok daha aktif olup etkin etkin bir duruş sergilemesi gerekiyor. Siyasete ait bir yorumum her zaman var. Profesyonel anlamda bir iletişim danışmanıyla bir ekiple çalışmanın çok önemli olduğu kaanatindeyim. Mesleki anlamda başarılı olabilir, kendi alanınızda uzman olabilirsiniz ama bunları doğru bir ekiple çalışarak yansıtmadığınızda başarınızı sadece siz ve yakın çevreniz görecektir. Bunun için de iyi bir ekiple çalışmak lazım. İletişim kodlarında bir başka nokta var; Etkileşim almak adına kendi mesleki alanın dışında paylaşımlara yoğunlaşan siyasiler de görüyorum. Siz bir influencer değilsiniz siz bir sosyal medya fenomeni de değilsiniz. Sizin işiniz bulunduğunuz alandaki başarıları, konumu, durumu doğru yansıtmak. Burda bir eksen kayması var bunu karıştıran birçok siyasi görüyorum. Sosyal medya fenomeni, influencer gibi hareket eden ancak kendi yaptığı işle ilgili çalışmasını herhangi bir çalışmasını görmediğimiz çok fazla insan var. Oradaki bir belediye başkanı ya da bir kurum temsilcisi hangi görevde olduğunu unutmamalı bu sorumlulukta yer almalı. Yoksa bu sosyal medya fenomenliği başka bir şey." ifadelerini kullandı.
Öztürk, vatandaşları daha derin okumaları ihmal etmemeleri gerektiğini söyledi ve "Onun için yansımalar kadar yapılan işleri de iyi okumak lazım. Burada sadece görevli olan insanlara dair bir ifadem olmayacak. Takip edenlerin de seçmenlerin de vatandaşların da sadece tek gelen bir ileti karşısında yorum ya da analiz yapmaması gerektiğini ve daha derin okumaları ihmal etmemesi gerektiğini düşünüyorum." diye konuştu.


