Türkiye’deki ilk böbrek naklinin üzerinden 50 yıl geçti... Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Bu yıl da onun adı “Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları” listesinde yer aldı. Dünyanın saygın üniversitelerinden Stanford’un hazırladığı bu listede Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın adını hemen her yıl zirvede görmek bir Türk olarak gurur veriyor.
Bu başarı sadece rakamlardan, atıf sayılarından veya akademik metriklerden ibaret değil. Bu listenin ardında, bir insanın hayatını bilime ve insanlığa adamasının, sayısız hastaya umut olmasının, örnek alınacak muhteşem öyküsü yatıyor.
★★★
Tarih 3 Kasım 1975...
O tarihte TRT’nin tek kanaldan siyah-beyaz yayın yapan televizyonunda çalışıyorum.
O gün, bir annenin, 12 yaşındaki oğluna uzattığı hayat eli, genç bir cerrahın cesareti ve bilgisiyle buluşuyor. Ben de bu müthiş başarıyı haberleştiriyorum. O gün, Türkiye’de ilk başarılı böbrek naklini gerçekleştiren Prof. Dr. Mehmet Haberal, sadece tıbbi bir operasyona imza atmıyor, aynı zamanda on binlerce insanın geleceğini değiştirecek bir devrimin kapısını aralıyor. O gün atılan o cesur adım, çaresizliğin ortasında bir nefeslik umudun miladı olarak tarihe geçiyor.
★★★
Bu vizyon, bir ameliyathanenin duvarlarıyla sınırlı kalmıyor. Prof. Dr. Mehmet Haberal, 1993’te kurduğu Başkent Üniversitesi ile bu umudu kurumsal bir kimliğe büründürüyor. Orada sadece hastaları iyileştirmekle kalmayıp, kendisi gibi hayat kurtaracak, bilime yön verecek yüzlerce hekim, binlerce bilim insanı yetiştiriyor. Bir insanın tek başına ne kadar büyük bir fark yaratabileceğinin en canlı kanıtını, adeta bir meşale gibi nesilden nesile aktarılacak bir kurum inşa ederek gösteriyor.
★★★
Ve şimdi, o ilk nefesten tam 50 yıl sonra, bu büyük öykü uluslararası bir kongre ile taçlanıyor. Prof. Dr. Haberal’ın öncülüğünde, 35 ülkeden bilim insanları Ankara’da buluşmaya hazırlanıyor. Dünyanın en saygın tıp dergilerinden birinin, kongreye daveti kapak konusu yapması ise bu öykünün ulaştığı muazzam evrensel boyutu anlatıyor.
Dünyanın dört bir yanındaki meslektaşları bu gerçeği tek bir cümleyle özetliyor: “Türkiye’de organ nakli, vizyoner Prof. Dr. Mehmet Haberal ile başladı.” Onlar için Haberal, sadece bir cerrah değil; bir “ekol” ve bir “öncü”...
Aslında bu öykü, bir bedende son bulan bir yaşamın, başka bir bedende yeniden filizlenmesini anlatıyor... Bir insanın en zor anında, tanımadığı birine hayat hediye etme kararını yansıtıyor.
Özetle organ bağışı, bir toplumun en büyük dayanışma sınavlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Prof. Dr. Haberal da, bu dayanışma zincirinin ilk ve en güçlü halkası oluyor.
★★★
Bugün binlerce hasta, bağışçılar ve sağlık çalışanları sayesinde yeniden nefes alabiliyorsa, bu büyük ölçüde onun 50 yıl önce yaktığı o ilk umut ışığının devamı olarak gerçekleşiyor.
Dünya Organ Nakli Derneği Başkanlığı’na kadar uzanan bu yolculuk, bir insanın azminin ve kararlılığının, neleri değiştirebileceğini kanıtlıyor.
Bu arada, aynı başarı listesinde Başkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tansel İç, Prof. Dr. Hakkı Polat Gürkan, Doç. Dr. Mustafa Azreg ve Prof. Dr. Ayşen Nurşen Başaran gibi bilim insanlarını da görmek, o ilk meşalenin ne kadar güçlü yandığını ve yeni nesilleri nasıl aydınlattığını gösteriyor.


