Türkiye’ye adanmış bir ömür: Erdoğan Demirören!
Hurriyet sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Erdoğan Demirören, sadece Türkiye ekonomisine yön vermiş bir sanayici, ilkleri gerçekleştirmiş korkusuz bir girişimci, ufkunu geniş tutan bir medya patronu ya da spor camiasının tanıdık simalarından biri değildi.
Demirören, mutlu bir aile babası, torununa düşkün onunla çocuk olan bir dede, sanata düşkün bir koleksiyoner ve eğitime önem veren bir hayırseverdi.
Kırım’dan gelip İnegöl’e yerleşen atlı araba ustası dedesi Tatar Hacı Hüseyin’in ardından, genç Cumhuriyet’in girişimcilik ruhunu yakalayan babası Şükrü Bey, Sirkeci’de 'Kolaylık Oto' tabelasını asarak iş dünyasına ilk büyük adımı atmıştı.
Erdoğan Demirören 1937 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Demirören lise yıllarında iş hayatına atıldı ve bir daha da hiç kopmadı.
Üzerine titrediği ailesi onun için her şeydi. Vatani görevinin ardından, genç yaşta Tülin Çinili ile hayatını sonsuza dek birleştirdi.
Demirören bayrağını farklı alanlarda zirveye taşıyacak üç çocukları dünyaya geldi. Yıldırım, Meltem ve Tayfun Demirören...
“İş insanı olmanın okulu yoktur. Tek yol; gece gündüz çalışmak. Zaman zaman aileyi bile ihmal ederek, sağlığı mı bile riske atarak çalışmak” diyerek yoluna devam etti.
Demirören, her işinde önce devletinin ve milletinin çıkarlarını göz önüne alarak, “yüzde yüz yerli ve millî sermaye” diyerek çalıştı.
Yatırıma ve yeniliğe hep açık olan Demirören, oto yedek parça dükkanından market zincirine fabrikalardan enerji sektörüne kadar uzanan bir çok alanda başarılarına başarı kattı. Medya sektörüne attığı adımla başarılarını taçlandırdı.
Milli formayı terletecek kadar da sporun içinde olan Erdoğan Demirören, futboldan voleybola, kupalara, zaferlere, ilklere uzanan coşkulara iziyle, desteğiyle hep katkı sundu.
Doğayla baş başa kalma arzusunu golf tutkusu ile birleştirdi. Yüzlerce sosyal sorumluluk projesine öncü oldu.
Sanat ve koleksiyonerliğe karşı merakını, Kahire El-Ezher Üniversitesi mezunu, İshak Paşa Külliyesi’nde hafızlık yapmış, dört dil bilen diğer dedesi Hacı Ahmet Kabataş’tan almıştı.
Gençlik yıllarından itibaren tombaktan resme, tekstilden Kur’an’a birçok eserin koleksiyonunu yaptı. Dünyanın dört bir yanından topladığı Türk ve Osmanlı eserlerini ülkeye geri kazandırdı.
Demirören, sadece iş dünyasında değil, cemiyet hayatında da sevilen ve saygı duyulan simalarındandı. Ülkesine aşıktı. Ekonominin her dar boğaza girdiğinde fedakarlıklarla ortaya çıktı. İş dünyasına seslendi ve cesaretlendirdi.
Dostlarının ve iş çevresinin hafızasında daima “milliyetçi bir iş insanı” olarak hafızalara kazındı. O, bu toprakların ruhu, bu ülkenin efsunlu hikayesinin satır başlarından biriydi.
Erdoğan Demirören’i, vefatının 7. yılında saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz.


