Umudu Atlantik’in ötesinde aramak Agos
Agos sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
İki gün boyunca, farklı coğrafyalardan benzer endişe, kaygı, öfke ve umutla toplanan sekiz gazetecinin yaptığı konuşmalar şüphesiz çok öğreticiydi. En çok da kötülüğün sıradanlaştığı günümüz dünyasında, kimsenin yaşadığı zorluklarda tek başına olmadığını hatırlatması açısından kıymetli bulduğum bu festival, umudu Atlantik’in ötesinde de aramamıza vesile oldu ve bize, ümidin hiçbir koşulda, hiçbir zaman tükenmemesi gerektiğini gösterdi.
Brezilya’da yayın yapan aylık siyasi, güncel dergi Piauí’nin organize ettiği Festival piauí de Jornalismo [Piauí Uluslararası Gazetecilik Festivali] için davetliydi babam. İki kişilik bir davet almayı başardık ve ben de tüm festivali izlemek üzere uçaktaydım. Sabaha karşı São Paulo’daydık. Bizi karşılayan görevlinin, Brezilya’da tanıyabileceğimiz futbol sevdalısı olmayan birkaç kişiden biri olduğunu, otele varmak üzereyken öğrendik.
“Aman dikkat edin, kapkaççılık çok yaygınmış orada” ve “Of, o kadar saat yolda ne yapacaksınız?” gibi tembih ve soruları bir süre dinledikten sonra, nihayet de onca saat içeride ne yapacağımızı bilmeden bindik uçağa. Rota Brezilya’ydı. Atlantik’i benim ilk, babam yani Pakrat Estukyan’ın ikinci geçişi.
6-7 Eylül tarihlerinde, Cinemateca’nın ev sahipliği yaptığı festivalin ilk gününde açılış söyleşisi New York Times muhabiri Selam Gebrekidan’la yapıldı. Her gazeteciye iki moderatörün eşlik ettiği oturumlar 1 saat 15 dakika sürdü ve katılımcılardan gelen soruların cevaplandırılmasıyla sona erdi. Hong Kong’da yaşayan Gebrekidan, Haiti’nin özgürlüğü için Fransızlara ödemek zorunda kaldığı tazminatın peşini sürmüş. Gebrekidan’ın Haiti’nin bağımsızlığı hakkında bildikleri, okulda öğrendiğiyle aynıydı: 1804’te köleleştirilmiş Haitililer, Fransız efendilerini kovup ülkenin kontrolünü ele geçirmişlerdi. Haitililer ve tüm dünya tazminat ödenmediği takdirde savaşla karşı karşıya kalınacağını biliyordu. Bilinmeyen şey ise, yapılan ödemelerin fahiş miktarı ve bu miktarın ülkenin bugün karşı karşıya olduğu zorluklarla doğrudan ilişkisiydi.
Haiti’nin özgürlük için Fransa’ya ödediği tazminat
Bu nedenle, 2022’de Selam Gebrekidan ve diğer üç New York Times gazetecisi, Karayip adasının Fransa’ya ödediği miktarı ve bunun Haiti ekonomisi üzerindeki etkisini hesaplamak için binlerce belgeyi inceledi. Bu araştırmanın sonucunda ortaya çıkan beş raporluk seri, onun 9. Piauí Gazetecilik Festivali’nin açılış panelinde ele aldığı konulardan biriydi.
Haiti, eski sömürgecilere ve onların soyundan gelenlere tazminat ödemek zorunda kalan ilk ve tek ülkeydi. On sekiz aylık çalışmanın sonucu olan New York Times raporu, eşi benzeri görülmemiş bir hesaplama sunuyor: Haiti ekonomisi 21 ila 115 milyar dolar arasında zarar gördü ve bu da ülkenin bitmek bilmeyen yoksulluğunu açıklıyor. Fransa’ya gönderilen parayla ülke, okullara, hastanelere, yollara, sanayi tesislerine ve tüm nüfus için akan bir su sistemine yatırım yapabilirdi.
İkinci oturumda söz, Rusyalı gazeteci Mikhail Zygar’ındı. Bir süredir ABD’de yaşayan Zygar, tesadüfen yanımıza gelip de Garo Paylan’ı tanıyıp tanımadığımızı sormasaydı, onun, Garo’yla şu an sınıf arkadaşı olduğunu da öğrenemeyecektik.
Ukrayna’daki Rusya varlığını eleştirmek
Üç yıldır “yabancı ajan” olmakla suçlanan ve Rusya Adalet Bakanlığı’nın arananlar listesine aldığı Zygar, Ukrayna’daki Rus birliklerinin varlığını eleştirdiği ve askerî işgal sırasında işlenen savaş suçlarını ifşa ettiği için ülkesinde sekiz buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldı. Rusya’ya iade edilme ihtimaline karşı Brezilya’ya gelişi konusunda soru işaretleri olduğunu söyleyen gazeteci, avukatının yerel yetkililerle yaptığı görüşmeler sonucu ziyaretinin bir sorun oluşturmayacağını teyit etmiş. Öyle ki, birkaç gün önce, Yüksek Federal Mahkeme Yargıcı André Mendonça, Zygar’ın Brezilya’dayken Rusya ile imzalanan iade anlaşması kapsamında tutuklanmamasını sağlamak için önleyici bir karar vermiş.
Günün üçüncü konuğu, Nijeryalı gazeteci Kiki Mordi oldu. BBC News Africa tarafından yayınlanan bir belgesel yapan Mordi, filmde Nijerya ve Gana’daki üniversitelerde yaşanan cinsel taciz vakalarını ele alıyor. Eserin yaratıcısı Mordi, amacın mağdurların yüzlerini korumak ve dolayısıyla faillerin yüzlerini ifşa etmek olduğunu belirtiyor. “Sex For Grades” belgeselinin başlarında, 34 yaşındaki gazeteci Kiki Mordi beyaz plastik maskeler boyarken görülüyor. Siyah boya kullanarak her maskenin üzerine aynı geometrik şekilleri çiziyor, bu nesnelerin tanıkların kimliklerini korumak için kullanılacağını açıklıyor ve “Bu maskelerin gücü, kudreti temsil etmesini istiyorum” diyor.
Çin’den sürgün edilen gazeteci
İlk günün kapanıştaki konuğu ise ABD’de yaşayan Çinli gazeteci Jiang Xue’ydi. Çin’den sürgün edilen bağımsız gazeteci Xue, baskılara rağmen ülkenin tarihini araştırıyor. Sürekli hükümet tacizi, Çin’de çalışan bağımsız gazetecilerin günlük yaşamlarının bir parçası. Jiang Xue bunu bizzat deneyimlemiş: 2020’de Xi’an polisi, hükümetin COVID-19 karantinasını eleştiren bir yazı yazmasından sonra kapısını çalıp onu karakola götürmüş. “Beni suçlamak için başka eski makaleleri de ortaya çıkaracaklarından endişelendim, ancak sadece birkaç soru sordular ve kısa süre sonra eve döndüm” dedi. Yine de polisler, bu tür makaleler yazmaya devam ederse “sonuçlarına katlanmak zorunda kalacağını” söylemişler.
Haaretz’den İsrail hükümetine sert eleştiri
İkinci günün sabah saatlerinde Cinemateca’daki kalabalık, Haaretz gazetesinden Amos Schocken’i dinlemek için toplanmıştı. Schocken, festivale çevrimiçi bağlanarak katıldı. İsrail hükümetini insanlığa karşı suç işlemekle suçlayan gazeteci, çatışmalar boyunca Haaretz’in izlediği yayın politikasına dair konuştu. 9. Piauí Gazetecilik Festivali'ne davet edilen İsrail’in üçüncü büyük gazetesi Haaretz’in yayıncısı Amos Schocken, Benjamin Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki çatışmayı ele alış biçimine dair şunları söyledi: “Netanyahu, savaşı sona erdirmemek için sürekli yeni koşullar yaratıyor. İsrail’in hedeflerine ulaşmasını sağlamak için her zaman yeni bir görev, fethedilecek veya yok edilecek yeni bir yer ortaya çıkıyor.” İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını yoğunlaştırması ve iki gökdeleni yıkması üzerine Schocken, “Görünüşe göre amaç askerî bir hedefe ulaşmak değil, Filistin halkını yok etmek” dedi.
Estukyan sunumunu Ermenice yaptı
Günün ikinci oturumunda ise Pakrat Estukyan, Agos’u ve Türkiye’de Ermeni olmayı anlattı. Bu oturumu diğerlerinden ayıran bir özellik de, Estukyan’ın konuşmasını Batı Ermenicesinde yapmayı tercih etmesiydi. Cathy Chahinian tarafından Portekizceye çevrilen söyleşide Estukyan, Piauí web sitesi editörü Luigi Mazza ve belgesel film yapımcısı ve görsel sanatçı Cassiana Der Haroutiounian ile sahnedeydi.
Agos’un yayın çizgisi ve iki dilli formatı nedeniyle, ülke basınında bir istisna olduğunun altını çizen gazeteci, “Türkiye basın özgürlüğü açısından çok düşük bir seviyede. Hükümet hapiste gazeteci olmadığını söylüyor. Siyasi tutukluların olduğunu inkâr ediyor, ancak varlar. Gerçek şu ki, ne kadar özgür kalacağımızı bilmiyoruz” dedi.
Estukyan hatırlanacağı üzere, geçen yıl Türkiye’de üç kişiyle birlikte “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla yargılandı. Bunun nedeni, Demokratik Modernite dergisinde Suriyeli Kürt milislerden “gerilla” -Türk devleti tarafından tanınmayan bir terim- olarak bahsettiği bir makalesinin yayınlamasıydı. İstanbul’da görülen davanın sonunda Estukyan beraat etti. Derginin editörü Ramazan Yurttapan ise hapis cezasına çarptırıldı ve halen cezaevinde.
ABD’de ırkçılıkla mücadele
Söz bu kez ABD’de siyah hakları mücadelesi alanındaki çalışmaları ve podcastleriyle bilinen Chenjerai Kumanyika’nındı. Eğitimci, podcast yayıncısı ve aktivist Kumanyika, babasının tutuklanmasıyla ilgili hikâyelerle büyüdü. Sivil haklar için mücadele eden siyah hareketin liderlerinden Makaza Kumanyika, 1964 yılında New York Polis Departmanı (NYPD) memurları tarafından tutuklanmış. Kumanyika’nın polis tarihine olan tutkusu ve konuyu daha derinlemesine araştırma arzusu, Empire City podcast serisini, Crooked Media web sitesini yaratmasına yol açmış. “Podcastin bir kısmı, doğmadan önce var olan babamın bir versiyonunu yeniden keşfetmeye çalışmamdı. Empire City benim kendi yolculuğum” diye açıklayan Kumanyika, Piauí muhabirleri Angélica Santa Cruz ve Gilberto Porcidonio ile söyleşti.
ABD’de basın, Jeff Bezos ve Washington Post
Festivalin son konuğu The New Yorker’dan Ruth Marcus oldu. “Washington Post’u seviyorum. Ondan ayrılmak zorunda kaldığımı düşünmek yüreğimi parçalıyor.” Marcus’un bu yılın Mart ayında patronlarına sunduğu istifa mektubuydu bu. Amerikalı gazeteci, kırk yıl boyunca gazetede çeşitli görevlerde ve liderlik pozisyonlarında çalışmıştı. Yayın kurulunda görev almış, başkanlık seçimlerini takip etmiş ve kendisine Pulitzer Ödülü adaylığı kazandıran köşe yazıları kaleme almıştı. Başka bir yayın organında çalışmayı hayal bile edemiyordu. Ta ki kırk yıl sonra ilk kez bir köşe yazısı gazete tarafından engellenene kadar.
Hiç yayınlanmayan makalede Marcus, Washington Post’un editöryal sayfalara ilişkin yeni yönelimini eleştirdi: Amazon’u kuran ve 2013’ten beri gazetenin sahibi olan milyarder Jeff Bezos’un “bireysel özgürlükler ve serbest piyasa”ya odaklanmasını. Bezos’un gazetecilerin çalışmalarına müdahalesi benzeri görülmemiş bir durumdu ve Cumhuriyetçi Parti’nin ikinci döneminde Donald Trump ile yakınlığını yansıtıyordu. Bu nedenle Marcus, tek onurlu çıkış yolunun istifa etmek olduğuna karar verdi. Günler sonra, The New Yorker dergisinde olanları ve kararının nedenlerini açıklayan bir makale yayınladı. Makale geniş yankı buldu. Artık New Yorker’a düzenli olarak katkıda bulunan Marcus, festivalin son oturumunda Piauí web sitesinin genel yayın yönetmeni Daniel Bergamasco ve O Globo köşe yazarı Bernardo Mello Franco’yla sahneyi paylaştı.
İki gün boyunca, farklı coğrafyalardan benzer endişe, kaygı, öfke ve umutla toplanan sekiz gazetecinin yaptığı konuşmalar şüphesiz çok öğreticiydi. En çok da kötülüğün sıradanlaştığı günümüz dünyasında, kimsenin yaşadığı zorluklarda tek başına olmadığını hatırlatması açısından kıymetli bulduğum bu festival, umudu Atlantik’in ötesinde de aramamıza vesile oldu ve bize, ümidin hiçbir koşulda, hiçbir zaman tükenmemesi gerektiğini gösterdi.
Festivalin ardından birkaç gün daha Brezilya’da kaldık ve orada arkadaşımız Norayr Chahinian’ın eşliğinde, aslında daha fazla anlatacak deneyimler yaşadık. Ancak burada hem yerimiz sınırlı, hem de odağımıza yalnızca 9. Piauí Uluslararası Gazetecilik Festivali’ni aldık. Biz de, rüzgârı arkamıza aldığımız için tam 15 dakika daha kısa süre gökyüzünde kalarak, 12 saat 45 dakikalık bir uçuşun ardından İstanbul’a, evimize döndük.


