Un çuvalı, roket ve saraylar Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Gazze, Akdeniz kıyısında küçücük bir şerit. 41 kilometre boy, 8-9 kilometre en...
Yalova’nın yarısı bile değil. Ama kilometrekare başına 5 bin 600 kişiyle tıklım tıkış.
Yıllık 5-6 milyar dolarlık doğru düzgün kullanılan bir yardımla; altyapısı, elektriği, okulu, hastanesi, tarımı, sanayisi, hepsi adam gibi ayağa kalkabilecek bir yer.
Nitekim Gazze bu son savaşta değil, yıllardır dünyanın en çok yardım alan bölgesi. 1994-2020 arasında Filistin topraklarına aktarılan dış yardım 40 milyar doları geçti.
BM’nin burası için sadece 2024 bütçesi 2.48 milyar dolar. Dünya Bankası’na göre yardımlar dört yılda neredeyse iki katına çıktı, yıllık 1 milyar dolar seviyesine ulaştı. Ama aynı dönemde kişi başı gelir yüzde 40 düştü.
Katar 2012’den beri Gazze’ye 1.4 milyar dolar gönderdi. Her ay 34.5 milyon dolar nakit para yolluyor, bununla 50 bin kamu görevlisinin maaşı ödeniyordu. Üstüne ayda 10 milyon dolarlık yakıt yardımı yapıyordu.
Amerika 2021’den beri 500 milyon dolar, Avrupa Birliği 2000’den beri 700 milyon Euro aktardı. Listeye Türkiye dâhil onlarca ülke eklenebilir.
Peki neden hâlâ açlık, işsizlik, karanlık?
★★★
Bu paranın çok azı doğrudan halka gidiyordu da ondan.
Hamas, gelen yardımın yüzde 20’sini 70 bin aileye dağıtırken kalan yüzde 80’ini kendi kadrolarına, tünellere, roketlere, yurt dışındaki gayrimenkullere aktardı. On milyonlarca dolar, Suudi Arabistan’dan Dubai’ye kadar emlak projelerinde gitti.
Savaş öncesi, İsrail kısıtlamazsa normal bir günde sınırdan günde 700 kamyon ilaç, gıda, yakıt giriyordu. Kağıt üstünde bu, kimsenin aç kalmaması demekti. Ama kamyon Gazze’ye girer girmez mal artık BM’nin değil, Hamas’ın oluyordu.
★★★
Gıda çuvallarının yüzde 80’i gerçek dağıtıma gitmiyor; Hamas kontrolündeki kamplara ya da “şehit listesinde” adı olan mücahitlere ve ailelerine ulaşıyordu. Adı da “zorunlu dağılım bedeli” idi.
BM logolu un çuvalları pazarda 60 dolara, mercimek çuvalı 35 dolara satılıyordu.
Türkiye’den Gazze’ye gönderilen makarna, pirinç vs. bile İsrail’deki market raflarında kaçak olarak satışa çıkmıştı.
Katar’dan bedava gelen yakıtın yalnızca yüzde 65’i elektrik santraline ulaşırken, geri kalan yüzde 35’i Hamas tarafından halka parayla satılıyordu.
Mesela yoksul çiftler için toplu düğün diye 4 milyon dolar toplanıyor, oysa gerçekte etkinlik yalnızca Hamas üyelerine yapılıyordu. Bu tür örnekler çoğaltılabilir.
★★★
Gazze’de sıradan bir ailenin eline geçen para ayda 119 dolardı. Yardım listesine girebilmek için sadakat şarttı. Listede adın yoksa çadırda kalsan da elektriksiz otursan da yardım yoktu. Ama parti mensubuysan hem paket, hem yakıt sanaydı.
Peki uluslararası camia?
Parayı verip gerisine bakmadı. Yardımın amacına ulaşıp ulaşmadığını sorgulamak, mevcut düzende kimsenin önceliği değildi.
Ortada bir dram var, evet.
Ve bu dramın en kanlı, en yıkıcı perdesi bugün yaşanıyor.
İsrail’in uyguladığı sistematik bombardımanlar, sivillerin topluca öldürülmesi, yerleşimlerin yok edilmesi açık bir savaş suçu, bir etnik temizlik ve soykırımdır.
Ama bu dram, İsrail’in uyguladığı sistematik ve kanlı son perdeden çok önceye ait.
Bu aynı zamanda yıllardır süren bir yardım ekonomisinin ürünü.
Ve bu ekonomi, halkı doyurmayıp; iktidarı besliyordu.


