Uzmanlar sahada, sonuçlar kafa karıştırıcı: Deformasyon olmadı, artçılar sürüyor! ‘İstanbul’daki depremi geçti, bu çok dikkat çekici’
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde 10 Ağustos’ta meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki depremin ardından bölgeye giden Afyon Kocatepe Üniversitesi Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi (DUAM) uzmanları, fay hattı ve yer kabuğundaki değişimleri inceledi. Yürütülen GPS ölçümleri ve arazi taramaları sonucunda, bölgede ciddi deformasyon izine rastlanmadı.
DUAM Müdürü Prof. Dr. İbrahim Tiryakioğlu, Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Çağlar Özkaymak ile birlikte üç gün boyunca sahada incelemelerde bulunduklarını belirtti. Depremin ardından hızlıca bölgeye geçtiklerini ifade eden Prof. Dr. Tiryakioğlu, sabit GPS istasyonlarından ve taşınabilir ölçüm cihazlarından elde ettikleri ilk verileri değerlendirdiklerini söyledi.
‘İLK BULGULAR, BELİRGİN BİR KALICI DEFORMASYON OLMADIĞINI GÖSTERİYOR’
Prof. Dr. İbrahim Tiryakioğlu AA’ya yaptığı açıklamada, “Amacımız, deprem sonrası yüzeyde meydana gelen deformasyonları ve hangi fayın kırıldığını tespit etmekti. Bölgede kalıcı deformasyon olup olmadığını anlamak için faya yakın ve uzak alanlarda GPS ölçümleri yaptık. İlk bulgular, belirgin bir kalıcı deformasyon olmadığını gösteriyor” dedi.
6,1 büyüklüğündeki depremin ardından bölgede gözle görülür bir yüzey kırığı tespit edilememesi, depremle ilgili soru işaretlerine de yol açıyor. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğum Prof. Dr. Süleyman Pampal, önemli bilgilerin altını çizdi.
‘GÖZLE GÖRÜLÜR BİR DEFORMASYONUN ORTAYA ÇIKMAMASI MÜMKÜN AMA…’
Prof. Dr. Süleyman Pampal, depremin ardından yapılan ilk incelemelerde belirgin bir yüzey deformasyonuna rastlanılmamasının şaşırtıcı bir durum olmadığını belirtti. Prof. Dr. Pampal, “6,1’lik bir deprem çok büyük sayılmaz. Bu tür depremler her zaman yüzey kırığı yaratmaz. Gözle görülür bir deformasyonun ortaya çıkmaması mümkün olabilir, genellikle de olmaz” dedi.
Prof. Dr. Pampal’a göre, yüzeyde gözle görülebilir kırıkların oluşması daha çok 6,5 ila 6,8 büyüklüğündeki ve daha büyük depremlerle ilişkili. Ancak uzman isim şunun da altını çizdi: “Her depremi net bir büyüklükle sınırlamak da doğru değil.”
Prof. Dr. Pampal, “Bu durumun netleşmesi için daha ayrıntılı çalışmalar gerekiyor. GPS gibi hassas deformasyon ölçümleriyle yapılacak daha detaylı incelemeler sonucunda belki fayla ilgili bir iz bulunabilir” diye konuştu.
‘GİZLİ FAYLAR YIKICI DEPREMLER ÜRETEBİLİR’
Depremin hangi fay üzerinde meydana geldiğinin henüz netlik kazanmadığını ve bunun çok merak edildiğini söyleyen Prof. Dr. Süleyman Pampal, bölgedeki karmaşık fay yapısına dikkat çekti:
“O bölgede çok sayıda bilinen fay var ama aynı zamanda MTA’nın diri fay haritasında henüz yer almayan, tespit edilmemiş faylar da olabilir. Bunları da göz ardı edemeyiz.”
Prof. Dr. Pampal, dünyada daha önce örnekleri görüldüğü gibi, ‘gizli’ ya da ‘örtülü’ fay hatlarının da büyük ve yıkıcı depremler yaratabileceğini vurguladı:
“Bazen hiç bilinmeyen, haritalarda yer almayan faylar bir depremle ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle yer bilimciler için bu tür alanlar büyük önem taşıyor. Bölgenin ayrıntılı bir şekilde sismotektonik çalışmaya ihtiyacı var.”
‘ARTÇILARIN YOĞUNLUĞU DİKKAT ÇEKİCİ’
Depremin ardından bölgede görülen yoğun artçı sarsıntılara da dikkat çeken Prof. Dr. Süleyman Pampal, “Artçılar, Sındırgı çevresinden başlayıp doğuya doğru uzanan Simav Fayı ile bölgedeki diğer aktif fayların kesişim noktasında meydana geliyor. Bu kesişim alanı, kuzeyde Bigadiç, güneyde Sındırgı, batıda ise Akhisar-Bigadiç doğrultusunda uzanan aktif faylarla çevrili” dedi.
Artçıların büyüklük ve sıklık açısından beklenenden fazla olduğunu vurgulayan Pampal, “Bu kadar yoğun bir artçı aktivite normalin dışında bir durum. Genelde depremlerden sonra sarsıntıların hem büyüklüğü hem de sayısı zamanla azalır. Ancak burada azalma eğilimi dışında anomaliler de gözlemleniyor” değerlendirmesinde bulundu.
‘İSTANBUL’DAKİ DEPREM SONRASI YAŞANAN ARTÇI SAYISINI GEÇTİ, BU OLAĞAN DIŞI BİR DURUM’
23 Nisan’da yaşanan İstanbul’daki deprem sonrası 450’den fazla artçı deprem kaydedilmişken Balıkesir’de yaşanan deprem sonrası artçıların sayısı 1200’ü geçti.
“Yaşanan deprem sonrası bu artçı aktivitenin bu kadar yoğun olması da üzerinde ayrıca çalışılması gereken bir konu” diyen Prof. Dr. Süleyman Pampal, “Balıkesir’de meydana gelen artçı sarsıntıların sayısı, aynı büyüklükteki 23 Nisan İstanbul depreminin artçılarını geride bıraktı. Şu ana kadar sayıları 1500'e yaklaşmış durumda ve bu, İstanbul’daki artçıların katbekat üzerinde. Bu olağan dışı tablo, dikkatle incelenmesi gereken bir duruma işaret ediyor” ifadelerini kullandı.
Tiryakioğlu, Türkiye’nin farklı üniversitelerinden akademisyenlerle yaptıkları değerlendirmelere göre, Sındırgı fayı üzerinde enerji boşalımı olduğu için büyük ölçekli yeni bir deprem beklemediklerine dikkat çekti. Bölgede 6,5 ile 7 büyüklüğünde deprem üretebilecek Simav, Gelenbe ve Balıkesir fay zonlarının bulunduğunu aktaran Tiryakioğlu, şunları kaydetti:
“Bu faylar uzun zamandır deprem üretmiyor. Birçok çalışmada da belirtiliyor. Sındırgı fayında kalıcı büyük deformasyonun olmadığını gördük ama sabit istasyonlarımızdaki bu bilgi sadece bu proje kapsamında elde ediliyor. Bu kapsamda o bölgedeki saniyelik salınım miktarlarına göre biz deprem büyüklüğü kestirimlerine destekleyici çalışmalar gerçekleştireceğiz. Bir fay üzerinde yüzey kırığı oluşmadığı için ilk aşamadaki saha gözlemlerinde ‘şu fay kırıldı’ şeklinde bir ifade kullanılamıyor. Bunu çalışmalarımızın sonucunda elde edeceğiz.”


