Vatandaşlık vurgunu dört yıldır biliniyormuş
Halktv sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Rezaletin birinci perdesini dün bu köşede okudunuz.
Zer Group İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Ceylan liderliğindeki şebeke, gayrimenkul satışı yoluyla Türk vatandaşlığı edinimini vurguna çevirdi.
Şebeke, vatandaşlık edinimi için gerekli 250.000 veya 400.000 doların çok altındaki konutları sahte değerleme raporlarıyla olduğundan yüksek; Türkiye’ye girmemiş dövizi sahte dekontlarla yatırılmış gibi gösterdi. Bu yöntemle 2961 yabancı 50.000-100.000 dolarla vatandaşlık ve pasaport aldı. Hazine’nin zararı, 102.690.000 dolar.
Yani, 4.1 milyar TL.
‘Biraz abartmışlar’Bugün de ikinci perdeyi aralıyorum.
Şebeke, CİMER’e gönderilen ihbar üzerine 10 Mayıs 2024’te çökertilmiş görünüyor. Oysa şebekenin faaliyetleri 2021 yılından beri biliniyor.
Şöyle ki:
Bursa’daki Tapu ve Kadastro 4. Bölge Müdürlüğü, sahte değerleme raporlarıyla konut satıldığını tespit ediyor. Çınarcık Tapu Müdürü Ayhan Bayhan, 7 Haziran 2021’de emniyet ve savcılığa yazı yazarak, “Değerleme raporlarının şirketleri tarafından düzenlenmediğini ve sahteciliğe teşebbüs edildiğini” haber veriyor.
Gel gör ki ne savcılık el koyuyor.
Ne de Bayhan, usulsüz satışları tasdik etmekten geri duruyor.
Niye mi?
Ceylan’ın Bayhan’ın kızlarına 18 bin TL göndermiş.
Bayhan, savunma olarak, Ceylan’ın müdürlüğün bahçesinde kızlarıyla karşılaştığını, “Size burs vereyim” dediğini, kendisinden habersiz bir kereye mahsus para gönderdiğini ileri sürüyor.
İnanılmaz ama böyle.
Bayhan, vurgun çarkı için şöyle diyor:
“Bu işi biraz abartmışlar. Tapu görevlileri olarak gayrimenkulün değeri hakkında yorum yapmamız doğru değildir. Kontrol ve reddetmem söz konusu olamaz.”
Bayhan, vurgunu son bir yılda öğrendiğini kaydetse de evraklar aksini ortaya koyuyor. En azından kendisi 2021’den beri biliyor.
2022’de sahte dekontlar ortaya çıktı2022 yılında Kaynarca Tapu Müdürlüğü’ne sunulan dekontların sahte olduğu ortaya çıkıyor. Kaynarca Cumhuriyet Başsavcılığı, benzeri bir satışın Çınarcık’ta da gerçekleştirildiğini tespit ederek, “Dekontların sahte olup olmadığını bankalara sorun” diye talimat veriyor.
Bayhan, 16 Ocak 2023’te Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği resmi yazıda, “Dekontların bankalarca düzenlenmediğini” bildiriyor.
Yine tık yok!
Bir inşaattan 50 daire, yüzlerce vatandaşlıkCeylan ve tüm şebekesi peynir-ekmek gibi vatandaşlık satıyor.
Örneğin, Ceylan İnşaat’a ait olan İstanbul Kadıköy’deki Zer Göztepe adlı projeden 50 daireyle yüzlerce vatandaşlık veriliyor. 2017’de temeli atılan proje hala inşaat halinde…

İddianameden:
“Dairelerde hiçbir inşa çalışması olmadığı, satın alanların itiraz etmediği görülmüştür. Alıcıların ikamet etmeseler bile kiralama geliri imkânı olduğu halde inşaatın tamamlanmamasına tepki vermemeleri muvazaanın ispatı mahiyetindedir.”
Ceylan’la bağlantılı olan, kendisi de sonradan usulsüz şekilde vatandaşlık alan Muhammet Şahab’ın New Star şirketi de Beylikdüzü’nde çok sayıda Afgan’a vatandaşlık sattı.

Vurgunda şu dört yöntem kullanıldı:
By-Pass: Alıcılar şirkete gayrimenkul için bir ücret ödemiyor. Yalnızca vatandaşlık için 40.000-50.000 dolar veriyorlar. Şebeke üyesi olan bir şahıs vekaletname ile alıcının yetkilisi kılınıyor. Vatandaşlık için gayrimenkulün üç yıl elden çıkarılmaması gerektiğinden üç yıllık satış vaadi sözleşmesi yapılıyor. Dekontların temini için, kendi parasını alıcılar yatırmış gibi gösteriyor.
Hülle: Üç yılın bitimine doğru tapu tescili yapılıyor. Ardından gayrimenkul, paravan bir şirket üzerinden ilk sahibine, yani şirkete iade ediliyor. Aslında alıcıya hiç satılmıyor.
Balon: Gayrimenkul fiyatı, değerleme raporunda daha yüksek gösteriliyor, adeta şişiriliyor, yasal sınıra ulaşarak yatırım şartının yerine getirilmesiyle vatandaşlık elde ediliyor. Aradaki fark alıcıya ödeniyor.
Mantarlama: Alıcıya fazladan ödediği para dikkat çekmeyecek şekilde küçük parçalar halinde paravan yollarla iade ediliyor.
Bu vurgun çarkını biz Ceylan’ın itirafçı olan muhasebe çalışanı Tarık Çınar’ın ifadelerinden öğreniyoruz.
Çınar, Ceylan’ın talimatı üzerine Esin Gayrimenkul adlı şirketi devralıyor. Yabancılara gayrimenkul satan bu paravan şirket Kaynarca’da yakayı ele veriyor. Sahte dekontlarla ve değerleme raporlarıyla satış yaptığı ortaya çıkıyor.
Çınar, itiraflarında, şöyle diyor:
“Zer Grup, Ceylan İnşaat veya Zer Otelcilik’e kayıtlı ve piyasa değeri 250.000 doların çok altına bir taşınmazla ilgili sahte eksper raporu alınarak, sahte dekont üretilerek, tapu müdürlüklerine sunuluyordu. Tapu müdürlüğü, noter ve ilgili memurlar komisyon ve rüşvet karşılığı Ceylan'ın işlerini çabuklaştırıyorlardı.”
Bakırköy 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 238 sayfalık iddianamesinde, hiç el değiştirmeyen gayrimenkullerin örgütlü suçların görünen yüzü olarak kullanıldığı vurgulanıyor.
İddianameden:
“Alıcı zaten bir ev almamış, satıcı da zaten bir ev satmamıştır. Alıcı ve satıcı arasındaki yegâne ilişkinin, alıcı bakımından yatırım yapmış gibi göstererek vatandaşlık kazanmak, satıcı bakımından ise maddi menfaat temin etmek olduğu ve esasında hiç el değiştirmeyen gayrimenkullerin, örgütlü halde işlenen suçların görünen yüzü olarak kullanıldığında bir tereddüt bulunmamaktadır.”
Beştepe’deki etkili görüş: Komisyonun amacı, yeni anayasa olmalı
‘Terörsüz Türkiye’ için TBMM çatısı altında kurulan komisyon bugün ilk kez toplanıyor.
Komisyonun sekiz hafta faaliyet yürütmesi ve tavsiye niteliğinde kararlar alması bekleniyor.
CHP’liler komisyonda yalnızca PKK’nın silah bıraktırması için şart koşulan yasal düzenlemelerin değil, tüm anti-demokratik uygulamaların görüşülmesi gerektiğini savunuyor. Başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere siyasi tutukluların tahliyesini ve CHP’ye yönelik operasyonların durdurulmasını istiyor.
Anayasanın a’sını bile görüşmeyeceklerini söylüyor CHP’liler.
AK Parti ve MHP ise sessiz.
CHP’yi öfkelendirmemek için midir bilinmez, ana muhalefetin taleplerine ilişkin “Görüşmeyiz” demiyorlar. Ancak “Anayasayı görüşmeyeceğiz” diye bir açıklama yapmış da değiller.
Ama amaç, yeni anayasa olmalı
Beştepe’de etkili olan bir eğilim CHP’nin yolsuzluk soruşturmalarını ve İmamoğlu’nu masaya getirmesine karşı çıkıyor. Ve onlar CHP’nin aksine bu komisyonun ana amacının yeni anayasa olması gerektiğini savunuyor.
Şöyle düşünüyorlar:
“Komisyonun ana amacı, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu demokrasi ve hukuk reformunun anayasal ve yasal çerçevede atılması gereken adımlarına ilişkin temel yaklaşımları ortaya koymak olmalıdır.”
Bu görüş sahiplerine göre komisyonun önünde “Cumhuriyet’in kuruluşunu tamamlamak” ödevi var. Bu da “Türkü, Kürdü, Arabı, Sünnisi, Alevisiyle her kesimi Türk milleti ve vatandaşlığı içerisinde ismen olmamakla birlikte hükmen kapsayan ve herkesin ait hissettiği yeni bir anayasayı TBMM’nin ortak iradeyle yapmak” demek.
Komisyonun yeni anayasa dışında hukuk reformları gerektiren; infaz, yerel yönetimler, siyasi partiler ve seçim hukuku gibi alanlarda perspektif geliştirebileceğini belirtiyorlar.
‘Terörsüz Türkiye’nin teknik ve pratik süreci bakımdan sadece entegrasyon konusunda mevzuattaki imkanları tespit edebileceğini düşünüyorlar. Halen yürürlükte olan 2014 tarihli ‘Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair 6551 Kanun’un değerlendirilebileceğini, bu kanunun yetersiz kalması halinde eksik mevzuatı tamamlama çalışması için TBMM’ye tavsiyelerde bulunabileceğini kaydediyor.
Belli ki komisyonda AK Parti ve CHP arasında bilek güreşi ve müzakere olacak.
CHP, İmamoğlu’nun ve tutuklu belediye başkanlarının tahliyesini, kayyumların sonlandırılmasını ve operasyonların durdurulmasını masaya sürecek. AK Parti, sözü yeni anayasaya getirecek.


