Villasında çalıştırdığı işçiler her şeyi anlattı! Belediye Başkanı Veysel Tiryaki yumruktan sonra skandal bir iddiayla gündemde
SonTurkHaber.com, Mynet kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Vaktiyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı olarak da görev yapan AK Partili Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki'nin villasının inşaat sürecinde yaşananlarla ilgili çok tartışılacak iddialar öne sürüldü. Villada çalışmak için Ankara'dan Bolu'ya götürüldüğünü söyleyen işçilerin iddialarına göre ne verilen 'izin' sözü tutuldu ne kendilerine ek ücret verildi. Bolu'ya gitmeye karşı çıkan işçilere "İsimleriniz verildi, gelmezseniz sıkıntı yaşarsınız. İşten atarlar" dendiği iddia edildi.
SENDİKA BAŞKANINA YUMRUK ATMIŞTIGeçtiğimiz ay, Altındağ Belediyesi’nde çalışan işçiler, haksız ve hukuksuz uygulamalar yapıldığı iddiasıyla belediye binasının yanına direniş çadırı kurmuştu. İşçilerin direnişi sürerken Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, direniş çadırı için “Belediyenin dışında çadır kurmuşlar. Memlekette çadır meraklısı çok demek ki” sözleriyle dikkat çekmişti.

Tiryaki ertesi gün ise cuma namazının ardından belediye binasının yanındaki direniş çadırına gitmiş, burada işçilere çadırı kaldırmaları yönünde uyarıda bulunan Tiryaki ile işçiler arasında sözlü tartışma yaşanmıştı. Arbede sırasında Tiryaki'nin Hizmet İş Ankara 2 Nolu şube başkanına yumruk attığı görülmüştü.

Belediye Başkanı Veysel Tiryaki şimdiyse Bolu'daki villasıyla gündemde. Cumhuriyet’te yer alan habere göre; Veysel Tiryaki’nin villasının bulunduğu arazi yemyeşil olmasıyla dikkat çekiyor. Villanın bulunduğu bölge ağaçlarla kaplı.

İşçilerin anlattığına göre, belediyede görev yapan 16 kişilik acil ekip ile birlikte Çevre Koruma Müdürlüğü’ne bağlı park bahçe çalışanları Bolu’ya götürüldü. İşçilere kozalak ve kırık dal toplatıldı. Arazinin tesisatında görevlendirildiler. Sürekli olarak Bolu’ya götürülen işçilere piyasanın altında yevmiyeler verilirken, acil ekip çalışanlarına ek ücret verilmedi. Ek ücretin yanı sıra, 30 kişiden oluşan ekibe yeterli yiyecek bile sağlanmadı. Başkan Tiryaki’nin oğlu, 30 kişilik işçi ekibine karınlarını doyurmaları için yalnızca 5 kova tavuk getirdi. İşçilerden bazıları, doğal alanında yetişmiş ağaçların kökünden sökülerek süs ağaçlarıyla değiştirildiğini, bazılarının da hızarla kesildiğini aktardı. İşçiler “Yazık değil mi” dediğinde “Başkan böyle istedi” yanıtını aldı.

İşçilerin kimisi Bolu’ya malzeme taşıdı, kimisi oraya götürülüp kozalak topladı. Depoda çalışan bir işçi, belediyenin iş makinelerini oraya gördüğünü söyledi. Bölgedeki asfaltın bile belediyenin makineleriyle döküldüğünü iddia eden işçiler, yaşadıklarını anlattı. Bolu’ya götürüldüğünü söyleyen işçilerin söylemleri ise şöyle:

İnayet Akpınar:
“Ben temizlik işlerinde çalışıyor, çöp kamyonuna çıkıyordum. O akşam şantiyeye geldiğimde görev yerimde başka bir arkadaş yazıyordu. Amirime söyledim, ‘Benim yerime başka birini yazmışsınız.’ ‘Tamam sen biraz bekle, seni başka bir yere yollayacağım’ dedi. Araçlar 8’de çıktı ben 9’a çeyrek kala fen işleri tarafına gönderildim. ‘Yüklü bir kamyon var, bunu Bolu’ya götüreceksin’ dediler. Önümde transitle Bolu’ya kadar gittik. Orada bizi bir başka araç daha karşıladı. Bolu’dan orman yoluna girdik. 15-20 dakika o yoldan ilerledik. Orada bir taş duvar vardı. Epey yüksek, üzerinde demirler var. Köşede de bekçi kulübesi var. Durdum bir fotoğraf çekeyim dedim ormanda. Orada bir yetkili vardı, ‘Burada fotoğraf çekinmek yasak’ diyerek telefonumu almaya kalktı. Orada bir yer gösterdiler, malzemeyi oraya döktüm. Bana malzemenin ne olduğunu da söylemediler dökene kadar. Küçük parke taşları ve kilit taşı döktük. Beni içeriye sokmadılar. Sabaha karşı çıkış yapıp Ankara’ya döndüm. ‘Ertesi gün izin vereceğiz sana’ dedi amirler. O gün söz verdikleri iznimi de vermediler. Ekstra bir ücret de almadık.”
Hakkı Dönmezoğlu:
“Gün içerisinde çalışırken görevli olan amirler geldi ve ‘Akşam hazırlanın, sabaha karşı yola çıkacağız’ dedi. Nereye dediğimizde, ‘Bolu’ya gideceğiz, Veysel beyin çiftliğinde çalışacağız’ dediler. Ben biraz karşı çıktım. ‘Bolu’da benim ne işim var?’ dedim. ‘İsimleriniz verildi, gelmezseniz sıkıntı yaşarsınız. İşten atarlar’ dediler. Biz acil ekipte 16 kişi çalışıyorduk. Veysel başkan ‘Acil ekip gitsin’ diye emir vermiş. Biz de ‘Ekmeğimizden olmayalım, yapacak bir şey yok’ dedik. Yaklaşık 30 kişi oraya gittik. Çöp poşetleri, tırmıklar, kazma, kürek gibi malzemeleri yükleyip yola çıktık. Su malzemeleri, hortum gibi malzemeler başka araçla geldi. İlk gittiğimizde patika gibiydi. İkinci gittiğimizde asfaltı yeni atılmıştı. Kampüste duran bir traktör var. Arkasında asfalt ısıttıkları bir tanker var. O da oradaydı. Biz oraya girdiğimizde bize hiçbir şey yabancı gelmedi zaten. Oraya bir gittik, çalışan herkes bizim arkadaşlarımız. Sola dönüyoruz bakıyoruz belediyenin araçları (kamyon, bobcat, kepçe). Altınköy’deki ufak ATV araçları var. Onlar da oradaydı. ‘Ne iş yapacağız’ dedik, bize ‘Tırmıkları elinize alın, kozalakları, otları temizleyin’ dediler. Altyapı çalışması yapanlar var, tesisatını yapanlar var. Orada biz başladık çalışmaya. Fotoğraf falan çektik kızdılar bize çekince. Saat bayağı geç oldu. Acıktık biz de. Başkanın oğlu gitmiş, 30 kişiye 5 tane kova tavuk getirmiş. Aç çalışmaya devam ettik. kendi ekibimizin yaptığı iş; Çam iğnesi ve kozalak toplamaktı. ATV’ye bir kasa takmışlar, ona topladıklarımızı yükleyip aşağıdaki evlerin oraya döküyorduk. Akşama kadar orada öyle çalıştık.”

Murat Baloğlu:
“Biz de gittiğimizde bol bol orman içerisinde kozalak temizlettiler. Kırık dallar vardı onları aldık. Bir kere alana gittim ben acil ekiple birlikte. Daha sonra ben depo görevine geçmiştim. Depo görevinde ilaçlama ekibi ilaçlamaya gitti. Evin içerisindeki halıların yıkanması için halı yıkama ekibi gitti. Ben depoda olduğum için, çöp konteynerinin, işçi arabası gibi araçların kamyona gönderilip götürüldüğünü gördüm. Park ve bahçeler bankları vardı. O banklar götürüldü.”


