SonTurkHaber.com
close
up
Yapay Zekâ Çağında Üniversitelerin Özgünlüğü ve Özerkliği: Samsun Üniversitesi Yedi Yaşında Samsun Haberleri

Yapay Zekâ Çağında Üniversitelerin Özgünlüğü ve Özerkliği: Samsun Üniversitesi Yedi Yaşında Samsun Haberleri

Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.

Samsun Üniversitesi Prof. Dr. Mahmut Aydın üniversitenin yedinci yıl dönümü nedeniyle bir mesaj yayınladı.

Samsun Üniversitesi Prof. Dr. Mahmut Aydın üniversitenin yedinci yıl dönümü nedeniyle bir mesaj yayınladı.

"Samsun Üniversitesi olarak yedinci yılımıza ulaşmanın gururunu yaşarken bilgi üretimi, düşünsel gelişim ve toplumsal katkı hedeflerimiz doğrultusunda yedi yıllık önemli bir süreci geride bırakıyoruz. Kuruluşumuzdan bu yana, yükseköğretimin geleneksel kalıplarının ötesine geçmeyi hedefleyerek yenilikçi ve esnek bir yaklaşımla akademik ve idari kadromuzla birlikte özgün bir üniversite kültürü inşa etmeye çalışıyoruz.Bu yıl da her yıl olduğu gibi, üniversitemizin tarihsel bağlamdaki konumunu, güncel sorumluluklarını ve geleceğe dair vizyonunu yeniden değerlendirmek üzere sizleri ortak bir düşünme sürecine davet ediyorum. Zira üniversiteler, tarihsel olarak yalnızca bilginin üretildiği ve aktarıldığı mekânlar değil, aynı zamanda eleştirel düşüncenin filizlendiği entelektüel merkezler olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Ancak bugün, toplumsal, ekonomik ve teknolojik dönüşümlerin ivme kazandığı bir dönemde, üniversiteler hem epistemolojik hem de yönetsel ve etik açılardan derin bir değişimle ve hatta derin bir krizle karşı karşıyadır.Bilginin piyasalaştığı ve yapay zekâ gibi yenilikçi teknolojilerin üniversitenin temel işlevlerini dönüştürdüğü ve başkalaştırdığı bu çağda —örneğin, akademik içerik üretiminin otomasyon yoluyla yürütülmesi, sınav değerlendirme sistemlerinin algoritmalar tarafından yapılması ve hatta akademik danışmanlık hizmetlerinin yapay zekâ tabanlı platformlara devredilmesi gibi uygulamalarla— aşağıdaki sorulara birlikte yanıt aramamız gerektiğine inanıyorum:

Üniversitenin tarihsel evrimi, günümüzde karşı karşıya kaldığımız bu kriz ortamını nasıl şekillendirmiştir?Akademik özerklik ve özgünlük hangi koşullarda sürdürülebilir kılınabilir?

Yapay zekâ çağında bilgi üretiminin doğası nasıl dönüşmekte ve bu dönüşüme nasıl bir yanıt verilmeli?

Bu temel sorular çerçevesinde, Samsun Üniversitesinin bugüne kadar benimsediği özgün akademik yaklaşımları ve gelecek stratejilerini birlikte ele almak büyük önem taşımaktadır. Bilginin yalnızca aktarıldığı değil aynı zamanda üretildiği ve eleştirel bir süzgeçten geçirilerek yeniden değerlendirildiği bir akademik ortamı nasıl inşa edebiliriz?Elinizdeki bu metin, yalnızca bir yıl dönümü değerlendirmesi değil aynı zamanda düşünsel bir sorgulama ve tartışma çağrısıdır. Gelin, birlikte düşünelim, analiz edelim ve üniversitenin geleceğine dair yeni perspektifler geliştirelim.

Özgün Düşüncenin Yapay Zekâya Eleştirileri

Artık yapay zekanın bizim için neler yapabileceğini değil, bize ne yaptığını sorgulamanın zamanı geldi. Yapay zekâ, yalnızca teknik bir gelişme değil, insanoğlunun düşünme, anlama ve sorumluluk alma kapasitelerini yeniden düşünmeye zorlayan felsefi bir meydan okumadır. Bu bağlamda, yalnızca mühendislik değil, felsefe ve etik alanındaki yaklaşımların da bu teknolojiyi değerlendirmede önemli bir yeri vardır. Hannah Arendt, ‘kötülüğün sıradanlaşması’ kavramsallaştırmasıyla karar alma yetisinin makinelere devredilmesiyle sorumluluğun kaybolabileceği uyarısını yaparken; Hubert Dreyfus insan düşüncesinin bağlamsal, bedensel ve sezgisel yönlerinin simüle edilemeyeceğini savunur. John Searle’ün “Çin Odası” deneyinde öne sürdüğü gibi, yapay zekâ sembolleri işleyebilir ama anlama kapasitesi taşımaz. David Chalmers ise yapay zekânın öznel yaşantı üretip üretemeyeceğini tartışarak meseleye bilinç bağlamında yaklaşır.Yapay zeka konusundaki felsefi değerlendirmeleriyle öne çıkan Ahmet Ayhan Çitil’in yapay zekayla ilgili eleştirilerini de dikkate almalıyız. Çitil’e göre, teknolojinin potansiyel tehditlerinden çok, bu teknolojileri kimlerin, hangi etik anlayışla ve ne amaçla kullandığı sorusu önceliklidir. Ona göre, insanın insan olmasını sağlayan şey; yalnızca düşünme yetisi değil, sorumluluk alma, anlam kurma ve ahlaki bir dünya inşa etme kapasitesidir. Yapay zekâ ise tüm bilişsel kapasitesine rağmen, insanoğlu gibi anlam üretmeye ve etik sorumluluğa sahip değildir. Bu yüzden, yapay zekânın yükselişi karşısında esas kaygı, insanın özgünlüğünü ve etik özneliğini koruyacak bir bilinç geliştirmektir.Bu tür eleştirel yaklaşımlar, üniversitelerin yapay zekâya yalnızca araçsal değil aynı zamanda felsefi ve toplumsal etkileri açısından da yaklaşmasını gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Üniversite, eleştirel düşüncenin ve etik bilincin üretildiği yer olmalıdır; teknolojiye teslim olmayan, onunla insanilik arasında mesafe kurabilen bir bilinç alanı sunmalıdır.

Üniversitenin Tarihsel Gelişimi: Bilgi Üretiminden Bürokratikleşmeye

Eflatun’un Akademia’sı ve Aristoteles’in Lykeion’u, eğitimin yalnızca meslek kazandıran bir araç değil, bilgiyi yaşamın temel ilkesi olarak benimseyen entelektüel platformlar olduğunu göstermiştir. Bu erken dönem; disiplinlerarası düşünce, tartışma ve bireysel gelişimin merkezi olarak kurgulanan üniversite fikrinin temellerini atmıştır. 12. yüzyıldan itibaren Bologna, Paris ve Oxford gibi merkezlerde kurumsallaşan üniversiteler; teoloji, hukuk ve tıp gibi alanlarda eğitim faaliyetlerine odaklanırken, bilginin kilise ve aristokrasi gibi otoritelerin kontrolü altında merkezi bir güç haline dönüşmesi kaçınılmaz olmuştur. 19. yüzyılda, Wilhelm von Humboldt’un önderliğinde geliştirilen model, üniversitelerin özerk araştırma merkezleri olarak varlık göstermesi gerektiğini savunmuştur. Humboldtçu üniversite modeli, bireylerin sadece entelektüel sınırlarını genişletmeleriyle kalmayıp aynı zamanda akıllarını kullanarak kendi kaderlerini tayin etmeleri ve toplumsal sorumluluklarını da üstlenmeleri gerektiğini ortaya koyar. Bu modelde, özerklik salt bireysel aklın kullanımından ibaret olmayıp bireyin yerel kültürle ve geleneksel formasyonlarla kurduğu diyalojik ilişkiyi, dünya vatandaşı olma bilinciyle harmanlamasıyla anlam kazanır.Ancak, sanayileşme ve savaşlar sonrasında üniversiteler bilgi üretimiyle ulusal kalkınmanın ana aktörlerinden biri haline gelirken, 1970’lerden itibaren neoliberal politikaların yükselmesiyle birlikte; üniversiteler giderek piyasalaşan, rekabetçi ve metriklere dayalı kurumsal yapılara dönüşmüştür. Bu dönüşüm, bilginin özerkliğini koruma arzusu ile onun toplumsal bağlamdan kopmaması arasındaki dengeyi sarsar niteliktedir.Modern akademide, bilginin rasyonel formunun, bireyin hayal gücü, duyguları ve alışkanlıklarıyla sürekli bir diyalog zemininde buluşması; birlikte yaşamanın koşullarını hazırlaması beklenmektedir. Üniversitelerin görevi, yalnızca eleştirel düşünme yetilerini geliştirmekle sınırlı değildir. Üniversiteler aynı zamanda bireylerin kendi özgün kimliklerini inşa ederken toplumsal sorumluluklarını da unutmamalarını sağlayacak, kültürel ve geleneksel formasyonlarla uyumlu bir dünya vatandaşı olmalarını destekleyici bir bilgi toplumunu inşa etmektir.Bu perspektifte, bilginin özerkliğini korumak ile onun toplumsal bağlamını dikkate alarak dünya vatandaşı olma idealini kişisel gelişimle harmanlamak, modern akademinin en önemli sorumluluklarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

21 Asır Üniversitesi: Otonomi, Özgünlük ve Teknolojik Determinizm Arasında

Geleneksel üniversite modelinde bilgi, üniversitenin duvarları arasında üretilip tüketilen durağan bir kaynak olarak değerlendirilirken; günümüzün bilgi çağında, bilginin statik bir varlık olmaktan çıkıp sürekli dolaşımda olan, etkileşimle yenilenen ve çoğalan dinamik bir süreç olduğu kabul edilmektedir. Öğrenciler, akademisyenler ve sektörle kurulan sürekli diyalog, bilginin hem üretim hem de tüketim süreçlerine yeni bir soluk getirmektedir.Bugün üniversiteler, piyasalaşma, dijitalleşme ve yapay zekânın yükselişiyle tanımlanan radikal dönüşüm süreçlerinin içindedir. Ancak bu dönüşüm, üniversitenin otonom yapısını ve özgün bilgi üretme yetisini ciddi biçimde tehdit etmektedir. Özellikle yapay zekânın akademik üretim süreçlerine entegre olması, akademik özerklik kavramını yeniden sorgulamamıza neden olmaktadır.Yapay zekâ artık akademik makaleler, ders materyalleri ve araştırma raporları gibi içerikleri üretebilecek kapasitededir. Bu durum, eleştirel düşüncenin yerini otomatik veri işleme süreçlerinin alması ve bilginin algoritmikleştirilmesi riskini beraberinde getirmektedir. Ders içeriklerinin, sınav değerlendirmelerinin ve hatta akademik rehberliğin yapay zekâ tarafından yürütüldüğü bir sistem, eğitimin mekanikleştirilmesi ve insan etkileşiminin azalmasıyla sonuçlanabilir. Ayrıca veri analitiği ve yapay zekâ tabanlı akademik izleme sistemlerinin, öğrenci ve akademisyen performansını sürekli ölçerek denetleyen mekanizmalara dönüşmesi, akademik özgürlüğü kısıtlayan bir yapı oluşturabilir.Bu süreç, akademik otantiklik kavramını da kökten sarsmaktadır. Yapay zekâ tarafından üretilen akademik makaleler, tezler ve projeler, bilginin taklit edilebilirliğini artırmakta ve bilimsel otantikliğin temel dayanaklarını zayıflatmaktadır. Bu bağlamda, derslerin gerçekten alanında uzman akademisyenler tarafından mı verildiği yoksa dijital simülasyonlar aracılığıyla mı sunulduğu sorusu, akademik kimlik ve gerçeklik arasındaki sınırları belirsizleştirmektedir. Hakiki bilgi ile “deepfake” akademik içerikler arasındaki fark giderek bulanıklaşmakta, böylece üniversitenin eleştirel düşünce ve yaratıcı üretim misyonu sarsılma riskiyle karşı karşıya kalmaktadır.Bu teknolojik dönüşüm süreci, üniversitelerin temel misyonunu –eleştirel düşünceyi teşvik etmek, özgün bilgi üretmek ve toplumsal dönüşüme öncülük etmek– yeniden tanımlama gerekliliğini ortaya koymaktadır.

21. yüzyıl üniversitesi, otonomi ve özgünlüğün korunması adına, teknolojik determinizmin getirdiği zorluklarla mücadele ederken aynı zamanda dijitalleşmenin sunduğu fırsatları etik ve felsefi temellerle harmanlayan yeni modeller geliştirmek zorundadır. Akademik toplulukların, yapay zekânın avantajlarından yararlanırken, insanî ve eleştirel unsurları da ön planda tutacak stratejiler geliştirmesi, geleceğin üniversitelerinin özgün kimliğini koruyabilmesi açısından hayati önem taşımaktadır.

Samsun Üniversitesinin Bu Süreçteki Katkısı: Duvarsız Üniversite ve Epistemik Özgürlük – Yeni Bir Yükseköğretim Paradigması Arayışı

Samsun Üniversitesi olarak, çağımızın getirdiği demografik, ekonomik ve dijital dönüşüm baskıları arasında, yükseköğretimin bilgi aktarımından öte, toplumsal ve entelektüel dönüşüme öncülük eden dinamik bir platform olması gerektiğine inanıyorum. Bu inanç doğrultusunda, “Duvarsız Üniversite” anlayışıyla bilgi üretiminde ve uygulanmasında yeni bir paradigma ortaya koymayı hedefliyoruz.Geleneksel üniversite anlayışında bilgi, kurumun sınırları içinde durağan bir kaynak olarak üretilip tüketiliyordu. Ancak günümüz dünyasında dijitalleşen ve hızlandırılmış eğitim modellerinin egemen olduğu bir ortamda, bilgi; sürekli dolaşan, öğrenciler, akademisyenler, sanayi ve şehirle etkileşim içinde yenilenen bir değer haline gelmelidir. Özellikle yapay zekânın eğitim ve araştırma süreçlerine entegrasyonu, yukarıda ifade ettiğimiz üzere bilginin algoritmikleştirilmesi ve otomatikleştirilmesi risklerini beraberinde getirirken aynı zamanda eleştirel düşüncenin ve epistemik özgürlüğün korunmasının önemini de ortaya koymaktadır.Bu bağlamda, Samsun Üniversitesi olarak, yapay zekanın sunduğu teknik olanakları eleştirel veri bilimi yaklaşımlarıyla harmanlayarak bilginin yalnızca ekonomik bir meta haline gelmesine karşı koyuyoruz. Biz teknolojiyi; bilgimizi zenginleştiren, felsefi ve etik boyutlarla bütünleşik bir şekilde entegre eden bir araç olarak görüyoruz. Amacımız, yapay zekâ araçlarının eğitimde insan faktörünün yerini alması yerine, onun yanında durarak akademik özerkliğin ve özgünlüğün korunmasını sağlamak; böylece bilginin hem yerel hem de evrensel değerlerle harmanlanmış, entelektüel bir diyalog alanına dönüşmesine önayak olmaktır.Ayrıca, disiplinlerarası ve hibrit eğitim modellerini destekleyerek sadece kendi alanında uzmanlaşmak yerine, farklı disiplinlerin kesişim noktalarında üretken fikirlerin ortaya çıkmasını teşvik ediyoruz. Örneğin, son yüzyıldır sürekli olarak dünyanın en iyi üniversiteleri sıralamasında ilk 3’te olan teknoloji üniversitesi MIT’nin Medya Laboratuvarında mühendislerin, sanatçıların, tasarımcıların, felsefecilerin ve bilim insanlarının birlikte çalıştığı yapılar; yenilikçiliğin yalnızca teknik bilgiyle değil, düşünsel ve estetik yaklaşımlarla da beslendiğini açıkça ortaya koymaktadır. Dahası bazı büyük teknoloji projelerinde, alışılmışın dışında düşünmeyi teşvik etmek amacıyla, teknik bir ekibin başına bir opera sanatçısının getirilmesi gibi cesur kararlar da alınmaktadır. Bu tür örnekler, yaratıcılığın sınırlarını genişletmek ve farklı perspektiflerin sentezinden doğan yenilikçi çözümleri mümkün kılmak açısından oldukça çarpıcıdır. Biz de bu yaklaşımla, açık kampüs, dijital eğitim platformları ve üniversite-sanayi-toplum iş birlikleri aracılığıyla, eğitimi sınıf duvarlarıyla kısıtlanmayan, erişilebilir ve sürdürülebilir bir yapıya dönüştürme gayreti içindeyiz.Örneğin, sürdürülebilir kentleşme projelerimiz, Samsun’un çevre dostu ve akıllı şehir dönüşümüne katkı sunarken; havacılık, uzay bilimleri, sosyal bilimler ve tıp alanlarındaki uygulamalı çalışmalarımız, bilgi üretiminin yalnızca akademik makalelerle sınırlı kalmayıp toplumsal değişim ve dönüşüme de öncülük etmesi gerektiğini göstermektedir. Bu yaklaşım, “dönüştürücü bilgi” modeli ile bilginin, sanayi, kültür, sanat ve teknoloji gibi farklı alanlarda uygulanabilir projelere evrilmesini sağlamaktadır.Chronicles of Higher Education dergisinin 2035 yılı yükseköğretim özel sayısının öngördüğü gibi, üniversitelerin geleceği; demografik ve ekonomik zorluklar, dijitalleşme, hızlandırılmış eğitim modelleri ve dünya vatandaşlığı gibi çok boyutlu dinamikler ışığında yeniden şekillenecektir. Bu yeni paradigmanın temelinde, bilginin yalnızca piyasa taleplerine yanıt veren bir araç olmaktan çıkıp bireyin ve toplumun entelektüel, etik ve kültürel gelişimine katkı sunan, özgün ve eleştirel düşüncenin korunduğu bir yapı olması gerektiğini savunuyoruzSonuç olarak, Samsun Üniversitesi olarak, “Duvarsız Üniversite” vizyonumuzu benimseyerek, bilgi üretiminin ve uygulanmasının sınırlarını yeniden çiziyor; teknolojik determinizme karşı, insan merkezli ve toplumsal dönüşümü tetikleyen alternatif epistemik alanlar yaratıyoruz. Bu yaklaşımla hem yerel duyarlılıkları hem de evrensel değerleri harmanlayan, geleceğin yükseköğretim modeline öncülük edecek bir üniversite inşa etme gayretindeyiz.

Sonuç: Geleceğin Üniversitesi

Yapay zekâ çağında üniversite, yalnızca bilgi aktaran statik bir mekanizma olmanın ötesine geçerek, bilginin anlamını derinlemesine sorgulayan, onu etik, toplumsal ve özgürlük temelli bir çerçevede yeniden üreten dinamik bir düşünce merkezi haline gelmelidir. Günümüz yükseköğretim ortamı, demografik ve ekonomik baskıların, dijitalleşmenin ve hızlandırılmış eğitim modellerinin getirdiği dönüşümlerle, geleneksel yapıların ötesine geçerek, esnek ve çok modlu kampüs deneyimlerine evrilmektedir. Üniversiteler, yapay zekânın algoritmik bilgi üretimiyle sınırlı kalmayıp insanın öznel tecrübesi, etik sorumlulukları ve eleştirel düşünce yetisini ön plana çıkaran bir misyonu üstlenmelidir.Özellikle, yapay zekânın eğitim süreçlerinde sunduğu teknik olanaklar, akademik otantiklik ve entelektüel derinlikle harmanlanmalıdır. Üniversiteler, yalnızca yapay zekanın yapamayacağı özgün ve yaratıcı bilgi üretim süreçlerini, başka kurum ve geleneklerden beklemeksizin doğrudan üstlenmeli; bu bağlamda bilgi üretimi öznel tecrübelerimiz, etik değerlerimiz ve toplumsal sorumluluklarımızın birleştiği noktada yeniden yapılandırılmalıdır. Bu dönüşümü gerçekleştiremeyen kurumlar, ne yazık ki sadece bilgi üreten algoritmaların toplamına indirgenmeye mahkûm olacaktır.Geleceğin üniversitesi, sadece akademik başarılarla değil, toplumsal ve küresel etki alanlarıyla da tanımlanacaktır. Demografik değişimler ve ekonomik zorluklar, eğitim modellerinde hızlandırılmış ve esnek yaklaşımların gerekliliğini ortaya koyarken; dijitalleşmenin ve çevrim-içi öğrenme sistemlerinin kalıcılığı, bilginin yalnızca erişilebilir değil aynı zamanda insani ve toplumsal değerlerle yoğrulmuş bir anlam kazanmasını zorunlu kılmaktadır. Çok kuşaklı, hareketlilik ve fijital kampüs modelleri gibi yenilikçi yaklaşımlar, fiziksel ve dijital alanlar arasında kesintisiz bir entegrasyon sağlayarak üniversitenin öğrenci, akademisyen ve iş dünyasıyla etkileşim içinde sürekli yenilenen bir ekosisteme dönüşmesini desteklemektedir.Samsun Üniversitesi olarak, bu yeni paradigmayı gerçekleştirmek adına, bilginin yalnızca birikmediği aynı zamanda dolaşımda olduğu ve etkileşime açık bir akademik ortam yaratma hedefimizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Öğrencilerimiz, akademisyenlerimiz ve iş dünyası ile ortaklaşa, statik üniversite anlayışını, dönüştürücü bilgi üretiminin, toplumsal değişimin ve küresel etkileşimin merkezi haline getiren dinamik bir ekosisteme dönüştürmeyi amaçlıyoruz. Yedinci yılımızda, bilginin yalnızca aktarılmadığı, aynı zamanda dünyayı dönüştüren, etik ve entelektüel değerlerle donatılan bir üniversite kültürü inşa etme vizyonumuzu daha ileri taşımaya devam edeceğiz.Başta öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz olmak üzere, tüm üniversite bileşenlerine teşekkür ediyor; birlikte, geleceğin üniversitesini inşa etme yolunda daha nice başarı dolu yıllara ulaşmayı temenni ediyorum.

Gelişmeleri kaçırmamak için SonTurkHaber.com'dan en güncel haberleri takip edin.
seeGörüntülenme:25
embedKaynak:https://www.yenisafak.com
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 18 Mayıs 2025 20:12 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Amatöre kadar düşen Süper Lig efsanesi namağlup şampiyon

17 Mayıs 2025 10:44see202

Gece Müzeciliği ne bir antik kent daha: Haziranda başlıyor

17 Mayıs 2025 21:15see192

Peru da 6 büyüklüğünde deprem Sözcü Gazetesi

17 Mayıs 2025 15:36see191

Galatasaray camiası UEFA Kupası zaferinin 25. yıl dönümünde buluştu

17 Mayıs 2025 19:19see168

Okan Buruk tan UEFA Kupası sözleri: Umarım tekrar nasip olur!

17 Mayıs 2025 18:32see152

2025 Eurovision u kazanan Avusturya oldu Sözcü Gazetesi

18 Mayıs 2025 03:03see130

Temizlik artık daha kolay: Adım adım etkili ev temizliği planı

17 Mayıs 2025 09:40see127

İçişleri Bakanlığı ndan 19 il için sağanak ve fırtına uyarısı Son dakika haberleri

17 Mayıs 2025 00:45see126

İstanbul elektrik kesintisi olan yerler: 17 Mayıs 2025 Cumartesi İstanbul AYEDAŞ BEDAŞ elektrik kesinti sorgulama ekranı

17 Mayıs 2025 02:08see124

Saraya bütçe dayanmıyor!

17 Mayıs 2025 05:57see124

Afyonkarahisar da 3 şampiyona birden başladı

17 Mayıs 2025 16:50see122

Hindistan da facia: Yıldırım isabet eden 15 kişi öldü

17 Mayıs 2025 19:04see120

İstanbul da dehşet! Doktor ile taksicinin yol kavgası cinayetle bitti! Son dakika haberleri

17 Mayıs 2025 13:47see117

Benfica held to a draw, Sporting crowned champions in Portugal!

17 Mayıs 2025 22:37see113

Karasu da Eski Oyuncu Balkonunda Ölü Bulundu

18 Mayıs 2025 07:41see113

Trump, yarın Putin ve Zelenskiy ile ateşkes sürecini görüşecek

18 Mayıs 2025 09:37see112

Murat Şahin: Oyuncularımın isteği önemliydi

17 Mayıs 2025 22:19see112

Bakan Ersoy: Müzelerimizdeki eserlere DNA kodlu mührümüzü yerleştiriyoruz

18 Mayıs 2025 13:24see112

Rusya, Yunan petrol tankerine el koydu Dış Haberler

18 Mayıs 2025 20:15see110

Zelenskiy ile ABD arasında İstanbul görüşmesi!

18 Mayıs 2025 18:47see110
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları