Yarım barış.. Azıcık hamilelik
Halktv sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Ergenekon süreci daha yeni başlamıştı.
Hem AKP’ye hem de Cemaat’e yakın bir gazeteci, CNN Türk’teki programıma katılmış.. Ve reklam arasında sohbet ederken kısaca şöyle bir tablo çizmişti:
“Kemalist kadrolar tasfiye edilecek. Hatta TSK içinde yüksek rütbelilere kadar uzanan tutuklamalar yapılacak.. Yargı temizlenecek.. sonunda sıra AKP’ye gelecek.”
“Yok artık daha neler!!!” dedirtecek yorumlardı. Nitekim ben de öyle dedim. Ama sonra baktım ki anlattıkları adım adım gerçek oluyor.. Gündemi daha farklı gözlerle izlemeye başladım.
İlk Çözüm Süreci’nde.. Ergenekon kumpaslarında.. Cemaat’in sonunda AKP’ye kumpas kurmaya başladığı günlerde “durumu” ekranda hep dile getirdim.
Sıra şu son süreçte.
Erdoğan’ın “tarihi” denilen konuşmasına bakarsanız, BARIŞ için son adım atılmıştı. Artık dönüş yoktu falan.
Çok daha ateşli, hamaset dolu konuşmasını ilk çözüm süreci zamanında izlediğim için, bu kez onun da salonu dolduran AKP kadrosunun bugün heyecan dozunu düşük buldum.
Özellikle “ AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Dem biz en azından üçlü olarak bu yola beraber yürümeye kararı verdik." dediğinde..
Merak ettim tabii: Birlikte NEREYE yürüyecekler?
Hangi kutlu menzile varacaklar?
Kılavuzluk önemlidir ya! Bu yeni ittifak için Saray otoriteleri hangi rotayı seçecekler?
*******
Kılavuzlardan biri, ABD Büyükelçisi ve Trump’ın Suriye özel temsilcisi Tom Barrack, biliyorsunuz. Hem en kritik sorunlarda başrolde.. Hem de şunu söyleyebilecek kadar bilgisiz ya da ciddiyet yoksunu:
“PKK bugün silah bırakmaya başladı. Bu arada Öcalan hâlâ adasında. Ben eskiden orayı bir cennet adası sanırdım. Ama bu adamı gerçekten tecritte tutuyorlar. Öyle yapıyorlar.”
Şaka gibi, değil mi!
Alın size kayda geçirmelik bir başka örnek:
Bahçeli, silahlar yakılınca Demirtaş’ı aramış. Sürece verdiği destek için teşekkür etmiş!
Nasıl yani!
Kaç belediye kayyuma teslim.
Yıllarını Kürt sorununa barışçı çözüm için harcayan Osman Kavala, yapmadıklarıyla suçlanarak atıldığı hücrede.
Ve Demirtaş, yıllardır cezaevinde.
Kobani eylemlerini başlattığı iddia edilen tweetin ona ait olmadığı kanıtlandığı halde duyan olmadı. Türkiye Demirtaş’ın betonların arasına gömülmesine seyirci kaldı.
Neyse ki şimdi yurttaşlar, büyük ölçüde Özgür Özel’in olağanüstü çabası ve gençlerin desteğiyle yapılanlara seyirci değil. Son günlerde Adana ve Antalya’daki eylemler gerçek anlamda TARİHİ.
Hele Murat Çalık’ın ameliyattan çıkıp elleri kelepçeli yeniden cezaevine gönderilmesine tepkiler.. Unutulmayacak karelerden.
İktidarın kontrolündeki devlet aygıtı, gizli tanıklar, “pişman itirafçılar” ile CHP’yi fiilen bitirme peşinde.
Demirtaş hala cezaevinde..
Dağlarına barış gelmiş memleketimizin.. Öyle mi!
Kimse kusura bakmasın. Yıllarca Kürt sorununu dile getirdim. Yaşanan acıları aktardım.
“Ülkenin bir yanı kanarken diğer yanına bahar gelmez” dedim.
Bugün de aynı yerdeyim.
Onca hukuksuzluk, adaletsizlik yaşanırken..
İnsanların hayatları ile oynanırken..
Hangi barış?
Acaba gerçekten “silahlara veda mı edildi.. yoksa tanık olduğumuz bir ateşkes süreci mi?”
Bu sorunun yanıtını bile almış değiliz henüz.
Ama şunu biliyoruz:
Bir tutam demokrasi..
Yarım barış..
Azıcık hamilelik gibidir. Olmaz. Olduğu görülmemiştir.
Otokrat bir idarede barışa yüründüğünü de tarih yazmamıştır.
Erdoğan’ın “KUDÜS İTTİFAKI” diye nitelediği Türk, Kürt, Arap birliğine hiç girmiyorum.
O, upuzun bir başka yazının konusu olarak kenarda dursun..
Biz bugüne..
Murat Çalık’ın hayatı ile oynanan oyuna.. Şoför tutuklamalarına varan şiddete odaklanalım!
Erdoğan’ı bilmiyorum ama bizim yolumuz uzun.


