Yazılmamış romanı okumak Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Bugün emekli maaşlarının neden düşük olduğu meselesini irdeleyeceğim. Önce bazı sayıları hatırlayalım. TÜİK’e göre nüfusumuz 85.7 milyon. Bu nüfus 26.6 milyon hanede yaşamaktadır. Yabancı kaynaklara göre ise nüfusumuz 87.7 milyondur. Bu 2 milyonluk fark muhtemelen “nüfus” tanımlarının farklı olmasından kaynaklanıyor. TÜİK rakamı yurt içinde oturan “vatandaş” sayısını gösterirken, yabancı kaynaklar Türkiye’de ikamet eden herkesi kapsıyor sanıyorum. 85.7 milyon vatandaştan 32.5 milyonu çalışıyor. 21.7 milyonu ise devletten maaş alıyor. Her ay bütçeden maaş alan 21.7 milyon yurttaştan 16.5 milyonu çalışmadan, 5.2 milyonu çalışarak aylık alıyor. Çalışanların 3.5 milyonu memur; 1.7 milyonu işçidir. Çalışmadan maaş alanların (ki bunların bir kısmı çalışıp ilave para kazanıyor) 11.8 milyonu emekli; 4.3 milyonu ise ölmüş emeklinin eşi veya çocuklarıdır. 300 bin kadar da diğer hak sahipleri var. Özetle: Bir emekliye karşı iki kişi çalışıyor. Bebekler dahil her 4 kişiden biri devletten maaş alıyor. Bir başka hesapla her ay, hanelerin %80’ine bütçeden bir para geliyor.
DEVLET BİR EMME-BASMA TULUMBADIR
Devlet, insanların yarattığı bir “tüzel kişi” (legal entity) dir. Bir “korporasyon”dur. Hocam Fuat Çobanoğlu korporasyonu “yapay vücut” diye Türkçeye çevirmişti. Cumhuriyetlerde devletin kurucusu ve sahibi cumhur, yani halktır. Monarşilerde ise bir ailedir. Batıdaki kraliyet aileleri devletin ve petrol zengini Araplarda olduğu gibi ülkenin yeraltı zenginliklerinin sahibi değildir. Onlar ulusal birliği temsil eder. Hatta bu görevleri için devletten maaş alır. T.C. bir Cumhuriyettir. Hükümet devletin sahibi değil idarecisidir. Devlet 21.7 milyon kişiye maaş veriyorsa bu parayı dolaysız veya dolaylı yollarla halktan alıyordur. Çünkü devlet bir emme-basma tulumbadır. Emmeden basamaz. İktidar sahipleri devletin verdiğini kendi ceplerinden veriyormuş gibi anlatmaya meraklıdır. Halk da bunu, böyle görmek ister. Bütçeden daha fazla para almak isteyenler, neticede bu parayı diğer vatandaşların ödeyeceğini anlamak istemez. Kimseden değil, devletten istiyorum demek isteyeni rahatlatır. İktidar sahipleri de belli bir kesime bütçeden veya devlet bankalarından çıkma yaparken “halktan almıyoruz, devlet olarak bunu biz veriyoruz” diye yalan söyler.
EMEKLİ MAAŞLARI İPOTEK ALTINDADIR
Ülkemizde emekli maaşları hem genelde çok düşüktür hem de “eski emekli-yeni emekli” eşitlenmesi yapılmadığı için adaletsizdir. Emeklilik sistemi mali olarak içinden çıkılmaz haldedir dense yeridir. Bugünkü karmaşanın sebebi, bugün değil dün alınan “popülist” kararlardır. Önce şu bilinsin ki; geçmişte ödenen nispeten yeterli aylıklar ve verilen düşük faizli ev kredileri bugünkü sıkıntının temel kaynaklarından biridir. İlk yıllarda çalışan çok, emekli az olduğu için Sosyal Sigorta (SGK) nakit fazlası veriyordu. Aktüeryaya göre değil, nakit akışına göre bol keseden para dağıtıldı. Tabiri caizse emeklilik sisteminin bugünkü gelirleri o günlerde ipotek edilerek harcandı. Övülen devlet adamı Demirel, 1969 ve 1991’de aldığı kararlarla aktüerya hesaplarını berhava etti. Özal “süper emeklilik” ile Erdoğan da “emeklilikte yaşa takılanları” (çalışanlar CHP’ye oy vermesinler diye) ortadan kaldırarak hesapları iyice bozdu. Yapılmış tüm hatalara rağmen sistem yine de düzelebilir. Ama düzeltme zaman alır ve düzelteni kötü kişi yapar. Bakalım hangi babayiğit buna el atacak.
SON SÖZ: Hatayı sürdürmek de hatadır.


