SonTurkHaber.com
close
up
Menu

CHP li vekillere Free İmamoğlu fezlekesi Sözcü Gazetesi

Depremde zarar gören 3 asırlık Kilis Çalık Camisi yarın ibadete açılacak Ankara Haberleri

İzmir yanıyor: Gökan Zeybek ten acil yardım çağrısı

ABD Dışişleri Bakanı Rubio, Suriyeli mevkidaşı Şeybani ile telefonda görüştü Dünya haberleri Dış Haberler

Bir kene vakası daha: 77 yaşındaki kadın hayatını kaybetti

Diş hekimi 2 kuzenini tabancayla yaraladı

Arda Güler in haritası yayınlandı, inanılmaz değişim!

Her şey kül oldu

Bu yıl da milyonlarına milyon katmıştı... İki çocuğunu alıp tatile gitti: Bunu en çok ben hakkettim!

Marketler bu ürün için sıraya girdi: 7 kadın üretip Türkiye ye satıyor Sözcü Gazetesi

Türkiye, FAO konsey üyeliğine seçildi

OGM yüreklere su serpti: Yangın tedbirlerini her yıl artırıyoruz

Alevlerin arasından aracıyla geçti: Buca daki orman yangını yerleşim yerine ulaştı VİDEO İZLE

BESNİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNDEN İLAN OLUNUR

U20 Avrupa Güreş Şampiyonası’nda Beyzanur Akkuş’tan altın madalya!

Batman da sıcak gece! Apartman girişine sığınıp boğazına dayadığı bıçakla polise direndi

Son dakika Süper Lig fikstür çekiminde Hulusi Belgü Metin Öztürk gerilimi! Fanatik Gazetesi Galatasaray (GS) Haberleri Spor

Fluminense 2 1 Al Hilal (Kulüpler Dünya Kupası çeyrek final maçı)

Sinop ta uyuşturucu operasyonunda 4 kişi yakalandı Güncel haberler

6 yaşındaki Eyüp ten acı haber: Serinlemek için girdiği denizde boğuldu

‘Korku’ (2): “En Uzun Yürüyüş”ün yazılmamış hikâyesi Agos

‘Korku’ (2): “En Uzun Yürüyüş”ün yazılmamış hikâyesi Agos

Agos sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.

Arkadaşım Ali Özgentürk 1966-69 yılları arasında gerçekleşen, Deniz Gezmiş’in de katıldığı sayısız direniş yürüyüşlerinin 16 mm siyah-beyaz film çekimini yapmıştı. Annemi bir arkadaşına yatılıya gönderip Osmanbey’deki evimizde gece gündüz birkaç saat nöbetleşe uyuklayarak filmin kurgusunu yaptık. Odalarda duvardan duvara sicimler germiş, yürüyüşün her sahnesini ayırıp, numaralayıp kurgu için çamaşır mandallarıyla iplere asmıştık. Korkudan kimseye haber vermemiş, ekmeğimizi bile evde kendimiz yapmıştık.
 

1965-1970 yıllarıydı. 65 kuşağının sonu. Edebiyat Fakültesi’nde okuyor, Türk Haberler Ajansı’nda (THA) çalışıyordum. Türkiye’nin çalkantılı döneminde gençlik ve işçi hareketlerini izleyen birkaç fotoğrafçıdan biriydim. Vakit buldukça Anadolu gezilerine çıkıyor, köy köy dolaşıyordum. 1966 Ağustos ayında  Muş’ta olduğum sırada 2500 kişinin hayatını kaybettiği, bir o kadar kişinin de yaralandığı büyük Varto Depremi meydana geldi. Büyük bir afetin ilk görgü tanığı olmuştum.

İsveç Afet Yardım Teşkilatı (IM), Varto’ya ulaşan ilk yabancı ekip oldu. Gazeteler depreme geniş yer verdi. İsveç dergi ve gazetelerinin deprem muhabiri olmuştum. Fotoğraflarım ve röportajlarım yayınlandıkça, dönemin ünlü “Sanasaryan Han” misafirhanesi davetleri başladı. KORKU’yu ilk kez Sanasaryan Han’da tattım. Önce günü birlik süren ziyaretler, haftasonu yatılıya dönüştü. THA’nın Patronu Kadri Kayabal’ın Ankara telefonları misafirlik  süremin kısa kesilmesini sağlıyordu.  

Son dönemini yakaladığım 65 kuşağının korkusuz gençleri arasındaydım ama gençliğin korkusuzluğu kırılmaya başlamıştı. Arkadaşlarıma ‘korkuyorum’ diyordum. Hepimiz korkuyorduk. Sayısız ödül aldığım Anadolu foto-röportajlarım yabancı dergilerde isteğim üzerine isimsiz yayınlanmaya başladı.  “KORKU”, o anlatımı dehşet verici duygu, tüm bedenimi sarmış, Damokles’in kılıcı misali görünmez bir tehlikenin habercisi olmuştu. Telefonlarım dinleniyor, arkadaşlarım izleniyor, evimiz gözleniyordu. Polis, arkadaş kılığıyla evimizin içine kadar girip annemle ‘Altmışaltı İskambil Oyunu’ oynama ustalığına sahipti.

Bir arkadaşımla Kadıköy Kurbağalıdere’de sandalla çıktığımız haftasonu balık tutma sefası bile, bir başka sandal  tarafından izlenmişti. Casus filmlerinden esinlenip dürbünle bizi gözlüyor, fotoğraf çekiyorlardı.

Evimizi polis tarafından basılınca

Matbaacı Osmanbey Sokağı’ndaki evimiz, polis tarafından basılıp annem üç gün evde göz hapsinde kalıncaya kadar KORKU’nun o acı dehşetini tüm şiddetiyle tatmamıştım. Yılların çalışması olan on binlerce kare negatif arşivim, basılı fotoğraflarım, Nazım Hikmet ses bantları ve Aziz Nesin kitapları, Milli Eğitim Bakanlığı Kültür Yayınları’nın beyaz kapaklı ‘Rus Klasikleri’ torbalarla taşınmıştı evimizden. Türkiye’nin en kapsamlı ilk ansiklopedisi Meydan Larousse, ciltleri bile üzerinde LAROUSSE yazdığı için toplatılan kitaplarım arasındaydı. Karanlık odam altüst edilmiş, silah araması yapılmıştı.

Neye uğradığını şaşıran zavallı annem, korkudan sinir krizleri geçirmiş, sonunda birkaç merhametli polis memuru tarafından teskin edilmişti. Kendine gelince  “Madam, sen iyi bilirsin bize Ermeni dolması yap” demişlerdi. Annem her ne kadar “Ben bilmem yapmasını” dese de polisleri inandıramamış iyi bilmediği dolmayı yapmak zorunda kalmıştı. Ben ise, Sanasaryan Han misafirhanesinde uykusuz, ve acı dolu gecelerde  kaderimi bekliyordum.  KORKUM  büyüktü.

Deniz Gezmiş görüntülerini Adana’ya götürüyoruz

Arkadaşım Ali Özgentürk. 1966-69 arasında gerçekleşen, Deniz Gezmiş’in de katıldığı sayısız direniş yürüyüşlerinin 16 mm siyah-beyaz film çekimini yapmıştı. Annemi bir arkadaşına yatılıya gönderip Osmanbey’deki evimizde gece gündüz birkaç saat nöbetleşe uyuklayarak filmin kurgusunu yaptık. Odalarda duvardan duvara sicimler germiş, yürüyüşün her sahnesini ayırıp, numaralayıp kurgu için çamaşır mandallarıyla iplere asmıştık. Korkudan kimseye haber vermemiş, ekmeğimizi bile evde kendimiz yapmıştık. Sokağa ışık sızmaması için geceleri evin orta odasında çalışıyor, sokağa bakan odada iplere asılı filmleri el feneri yordamıyla seçiyorduk. KORKUMUZ büyük, enerjimiz ve azmimiz sonsuzdu. Sonunda film bitti.

Ali, “İstanbul tehlikeli olmaya başladı, hepimizin evi polis tarafından basılıyor, ben filmi Adana’ya, baba evine götürüyorum. Sen filmin ekstralarını topla bir  fırsat bul bize gel” dedi. İki hafta sonra Adana’da Ali’nin evindeydim. Bu arada polis baskıları artmış, eylemci öğrenciler memleketlerine kaçtıkça tutuklamalar yurda yayılmaya başlamıştı. Filmi kaybetme korkusu tüm bedenimizi sarmıştı. Ansızın, Ali’nin aklına harika bir buluş geldi. Ana filmi ve kurgu dışı ekstraları bir gece yarısı naylon poşetlere sararak 35 mm. teneke film kutularına koyduk. Kutuların içine birer avuç da pirinç serpiştirdik, rutubetten koruması için. Korkusuz günlerin birinde gün ışığına çıkarmak umuduyla bahçedeki bodur turunç ağacının dibine açtığımız derin bir çukura gömdük.  “Altı adım bahçe girişinden, beş adım evin merdivenlerinden. Yaz kafana” dedi Ali.

Ali Paris’te, ben Londra’da, ikimiz de sürgündeydik!

Yıllar sonra Osmanbey’deki  PTT binasının yan sokağında sayıları az kalan kahvelerden birinde topal ayaklı sandalyelere oturmuş Ali ile sohbet ediyoruz. “Hemen gel, önemli bir şey konuşacağım” demişti. Masanın ayaklarının altına, sallanmaması için gazete sayfalarından birini yuvarlayıp koydu. Bana da yarım sayfa verdi “Sandalyenin  ayağına koy” dedi. Her nedense kahvelerdeki sandalye ve masaların ayakları hep dengesizdir. Her sandalye ve masanın topallaması değişiktir. Bazısı sola, bazısı sağa kayar, kahveye bir karakter ve kimlik katar. Pişti ve tavlanın usta oyuncuları topallamayan masaya oturmaz. “Bu masada bir iş var” der, bir başkasını seçerler. Usta  oyuncu masa ve sandalyesini kendisi sabitler.
Ali, uzun uzun yüzüme baktı. Önemli bir şey söylemeden önce, karşısındakini inceler, en etkili anı seçerdi. "Hani bir filmim vardı hatırlarsın. Kurgusunu birlikte yapmıştık, ‘En Uzun Yürüyüş'”.
Başımla doğruladım. “O filmi yeniden yapacağım. Bazı sahnelerini, geçmişe dönüşlerde kullanmak istiyorum. Birlikte kurguladık, birlikte gömdük, birlikte çıkartalım. Azad edelim toprağın altından.”
İkimiz de unutmuştuk korkulu günleri. Ya da unutmak istemiştik.
Birkaç gün sonra Adana’da Ali’nin baba evindeydik.
“Altı adım bahçe girişinden, beş adım evin merdivenlerinden."
 O gece özenle kazdık turunç ağacının altını. Başka ağaçların altını da. Ama boşuna. Poşetlere sarıp sarmalayıp 35 mm film kutularına koyduğumuz filmden eser yoktu.  
“Doğru ağaç mı bu Ali? Yanılmış olmayalım?”
“Ulan evin bahçesinde tek turunç ağacı vardı. O da işte bu. Neredeyse bahçenin yarısını kazdık!”
“Tilkiler yemiş olmasın?”
Çok sert baktı yüzüme. “Ulan tilki korkunun anasını bilir. Hayatı korku içinde geçer hayvanın, hem kendi filmini neden yesin ki?” 

 
Gençliğimizin bodur turunç ağacı dev bir ağaç olmuş, üzeri turunçlarla dolmuştu. Cennet bahçesi gibiydi, baba evinin bahçesi. Arkeolojik kazı yapar gibi toprağı parmaklarımızla, tırnaklarımızla eşeledik. Umutla, gün ağarıncaya kadar aradık. Koca turuncun kökleri Toprak Ana ile bir olup yok etmiş, yutmuşlardı korkulu günlerin “En Uzun Yürüyüş” filmini. Film kutularının yerine paslı birkaç teneke parçası ve bölük pörçük selüloitler kalmıştı toprakta.
Ellerini, omuzlarımın iki yanına koydu. Gözlerimin içine baktı.
“Olsun, üzülme. Biz neler yaşadık. Neler başardık. O kara günler, korkulu anılarıyla birlikte toprakta, turunç ağacının dibinde kalsın. Toprak, tarihe en iyi belgedir, toprak konuşur, dinlemesini bilirsen. Belki de o bodur ağaç gençlik yıllarımızın gizemli gücüyle böyle dev bir ağaç oldu. Ben yine de yapacağım  o filmi. Birlikte yapacağız…” 
Ama ömrü yetmedi sevgili dostumun. Bir buçuk ay önce, 15 Mayıs’ta filmin senaryosunu tamamlayamadan, diğer dostlar gibi,  o da, Yahya Kemal’in Sessiz Gemi’siyle limandan ayrıldı.
KORKU dolu anılarımla beni yapayalnız bıraktı!

Ve son

Bir ilkbahar akşamı Eminönü/Sirkeci rıhtımında dubalardan birinin üzerine oturdum. 65 yıl önce gazeteciliğe ilk başladığım Türk Haberler Ajansı’nın unutulmaz patronu Kadri Kayabal’ın Sanasaryan Han ziyaretlerimin sıklaştığı, evimizin basıldığı günlerde, ajansın Genel Müdürü Mustafa Küçük ile birlikte söylediği sözü hatırladım.
“Seni daha fazla koruyamayız. Yaşamak istiyorsan, durma buralarda. Bugünden sonra Türk Haberler Ajansı’nın İngiltere Temsilcisisin.”   
Gözlerim ve gönlüm ufuklara daldı. Bir bayrak koşusundaymış gibi elden ele geçen, Nazım’ın kendi sesinden okuduğu ‘Davet’ şiirinin son mısraları kulaklarımda çınladı.
Derinden ve uzaklardan çok hafif geliyordu, o gür ve ölümsüz ses...

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim.

Durumu takip etmeye devam edin, SonTurkHaber.com her zaman en yeni haberleri sunuyor.
seeGörüntülenme:60
embedKaynak:https://www.agos.com.tr
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 05 Temmuz 2025 10:15 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

CHP li vekillere Free İmamoğlu fezlekesi Sözcü Gazetesi

04 Temmuz 2025 17:47see186

Depremde zarar gören 3 asırlık Kilis Çalık Camisi yarın ibadete açılacak Ankara Haberleri

03 Temmuz 2025 16:36see183

İzmir yanıyor: Gökan Zeybek ten acil yardım çağrısı

04 Temmuz 2025 00:06see181

ABD Dışişleri Bakanı Rubio, Suriyeli mevkidaşı Şeybani ile telefonda görüştü Dünya haberleri Dış Haberler

04 Temmuz 2025 03:12see180

Bir kene vakası daha: 77 yaşındaki kadın hayatını kaybetti

03 Temmuz 2025 13:46see176

Diş hekimi 2 kuzenini tabancayla yaraladı

04 Temmuz 2025 16:36see171

Arda Güler in haritası yayınlandı, inanılmaz değişim!

04 Temmuz 2025 15:23see168

Her şey kül oldu

04 Temmuz 2025 15:14see167

Bu yıl da milyonlarına milyon katmıştı... İki çocuğunu alıp tatile gitti: Bunu en çok ben hakkettim!

03 Temmuz 2025 13:43see165

Marketler bu ürün için sıraya girdi: 7 kadın üretip Türkiye ye satıyor Sözcü Gazetesi

03 Temmuz 2025 12:19see162

Türkiye, FAO konsey üyeliğine seçildi

04 Temmuz 2025 09:19see160

OGM yüreklere su serpti: Yangın tedbirlerini her yıl artırıyoruz

04 Temmuz 2025 02:50see153

Alevlerin arasından aracıyla geçti: Buca daki orman yangını yerleşim yerine ulaştı VİDEO İZLE

04 Temmuz 2025 03:04see145

BESNİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNDEN İLAN OLUNUR

04 Temmuz 2025 00:28see141

U20 Avrupa Güreş Şampiyonası’nda Beyzanur Akkuş’tan altın madalya!

05 Temmuz 2025 00:23see135

Batman da sıcak gece! Apartman girişine sığınıp boğazına dayadığı bıçakla polise direndi

05 Temmuz 2025 00:40see135

Son dakika Süper Lig fikstür çekiminde Hulusi Belgü Metin Öztürk gerilimi! Fanatik Gazetesi Galatasaray (GS) Haberleri Spor

04 Temmuz 2025 16:07see134

Fluminense 2 1 Al Hilal (Kulüpler Dünya Kupası çeyrek final maçı)

05 Temmuz 2025 00:24see134

Sinop ta uyuşturucu operasyonunda 4 kişi yakalandı Güncel haberler

04 Temmuz 2025 00:36see133

6 yaşındaki Eyüp ten acı haber: Serinlemek için girdiği denizde boğuldu

04 Temmuz 2025 00:59see131
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları