Yeni bir Sykes Picot düzenine izin yok
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen ve iki gün sürecek olan ‘İslam İşbirliği Teşkilatı 51. Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’na katıldı. Erdoğan “Son iki yılda yıkım ve katliam politikalarıyla giderek daha fazla yüzleşiyoruz” diyerek özetle şöyle devam etti: “Batılı güçlerin koşulsuz desteğini arkasına alan İsrail, bölgemizi istikrarsızlığa sürüklemeye devam ediyor. Gazze ve Batı Şeria’ya saldırdılar. Tüm dünyanın gözleri önünde Gazze’yi devasa bir enkaza çevirdiler.
GAZZE’DEKİ ENKAZ
Sağlık kuruluşlarını, okulları, camileri ve kiliseleri; sadece bir çuval un, bir tas çorba, bir kuru ekmek alabilmek için yardım sırasında bekleyen insanları hunharca katlettiler. Her gün, çoluk çocuk ve kadın yüzlerce masum sivil, İsrail güçleri tarafından bilerek şehit ediliyor. Gazze’de yaşayan iki milyon kardeşimiz, açlık ve yoklukla dolu, mülteci kamplarını bile geride bırakan kötü şartlar altında tam anlamıyla bir hayatta kalma mücadelesi veriyor.
SON KURBAN İRAN OLDU
Gazze’yle birlikte İsrail; Lübnan’ı, Yemen’i ve Suriye’yi de hedef aldı. Hava bombardımanının yanı sıra Suriye’deki çeşitli grupları yönetime karşı kışkırtarak orayı da karıştırmaya, orada da kargaşa çıkarmaya çalışıyor. Devlet terörünün son kurbanlarından biri, 13 Haziran’dan bu yana komşumuz İran oldu. Bütün bu saldırılarıyla İsrail, bölgesel barışın önündeki en büyük engel olduğunu bir kez daha ispat etmiştir.
TARİHİ BİR HAYDUTLUK
İsrail’in İran’a saldırılarını en güçlü şekilde telin ediyorum. İsrail’in terör saldırılarında, bombardıman ve suikastlarında vefat eden İranlı kardeşlerimiz için ülkem ve milletim adına taziyelerimi sunuyorum. Binlerce yıllık tarihiyle, sergilediği dayanışmayla ve güçlü devlet tecrübesiyle İran halkının bugünleri de atlatacağından şüphe duymuyorum. İsrail’in İran’a gerçekleştirdiği saldırılar, tarihi bir haydutluktur. İran’ın, İsrail’in devlet terörü karşısında nefsi müdafaa çerçevesinde halkını savunmak amacıyla aldığı tedbirler gayet doğal, meşru ve hukukidir.
Nükleer çalışmalarında hiçbir denetime tâbi olmayan, şeffaflık noktasında kimseyi umursamayan İsrail’in, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşmasına taraf olan ülkelere söz söylemesi, büyük bir riyakârlıktır. Geçen yıl, 13 Haziran’daki hükümet kararı da aslında müzakere sürecini baltalamayı hedeflemiştir. Yaşananlar, aynı zamanda Netanyahu ve cinayet şebekesinin herhangi bir meselenin diplomatik yollarla çözülmesini istemediğini de açıkça göstermektedir. ”
HİTLER’İN KIVILCIMI GİBİ
Bundan tam 90 yıl önce, Hitler’in çaktığı kıvılcım nasıl ki Pasifik’ten Atlas Okyanusu’na, kuzey denizlerinden güney tepelerine kadar tüm dünyayı ateşe attıysa, bugün Netanyahu’nun Siyonist emelleri de bölgemizi ve tüm dünyayı büyük bir felakete sürüklemekten başka bir gaye taşımamaktadır.
Netanyahu’nun ne yapmak istediğinin gayet bilincindeyiz. Bölgeyi ateşe, çatışmaya, gözyaşına boğarak güvenliklerini tesis edeceklerini zannedenler, tam anlamıyla bir hayalin peşinden gitmektedir. İsrail, komşularının güvenliğini tehdit ederek kendi güvenliğini sağlayamaz. Evdeki hesabın çarşıya uymadığını, onlar da yavaş yavaş göreceklerdir. İsrail’in kanlı elleriyle bölgede düzen kuracağını iddia etmesi, bu ülkeyi yönetenlerin nasıl bir körlük ve karanlık içinde olduklarını ortaya koymaktadır. Türkiye olarak bölgemizde sınırları kanla çizilecek yeni bir Sykes-Picot düzeninin (Ortadoğu’yu bölmeyi planlayan 1916 tarihli gizli anlaşma) kurulmasına izin vermeyeceğimizi önemle vurguluyorum.
BİRLİK OLMALIYIZ
Aramızdaki tutum farklılıklarının, özellikle de bu kritik dönemde bizlere ayak bağı olmasına asla izin veremeyiz. İsrail’in tüm bölgeyi yangın yerine çeviren politikalarına karşı duruşumuzu açıkça dünyaya duyurmamız gerekiyor. Bugün birbirimize daha sıkı sarılmaya, saflarımızı daha da sıkılaştırmaya birbirimize karşı hoşgörü sınırlarımızı genişletmeye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Kardeşlerimiz arasında bölünmüşlük bizleri geride bırakıyor.”
İSRAİL’DE ETKİ SAHİBİ ÜLKELER
ERDOĞAN “Gazze’nin açlıkla cezalandırılmasına, Batı Şeria’da devlet ve yerleşimci terörüne, Mescid-i Aksa ile tüm semavi dinlerin beşiği Kudüs’ün tarihini yok etme teşebbüslerine asla sessiz kalmıyoruz” dedi: “Uluslararası topluma, özellikle İsrail üzerinde etki sahibi ülkelere bir kez daha sesleniyorum; Netanyahu’nun çatışmaları daha da derinleştirmek amacıyla sarıp sarmaladığı övgü ambalajındaki zehirli sözlerine kimse itibar etmesin. Bölgemizin yeni bir savaşı ve istikrarsızlığı kaldırmaya tahammülü yoktur. İhtiyacımız olan aklıselimdir, sağduyudur. Bugün burada bir kez daha çözümün diplomasi ve diyalogdan geçtiğini vurguluyor, kolaylaştırıcılık dâhil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyorum.”
SURİYE’DE YENİ DÖNEM
ERDOĞAN “Suriyeli kardeşlerimizle beraber yeni bir dönemin kapılarını araladık” diyerek bu ülkeyle dayanışma çağrısı da yaptı: “Suriye’nin toprak ve millî birliğinin korunması, kalıcı istikrara kavuşması için hepimizin desteği büyük önem taşıyor. Bu konuda teşkilat üyesi ülkelerin Suriye’ye gereken takdiri vereceğine yürekten inanıyorum. Ayrıca, diğer ülkelerde yaşayan Müslüman azınlıkların ve toplulukların kurumlarıyla daima sarsılmaz bir dayanışma içinde olmalı, teşkilatımızın bu zamana kadar izlediği ilkeli tutumunu ve aldığı kararları kararlılıkla sürdürmeliyiz.”
FİDAN: ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPACAĞIZ
DIŞİŞLERİ Bakanı Hakan Fidan, açılışta yaptığı konuşmada “Türkiye olarak dönem başkanlığımız süresince İslam coğrafyasının sesini yükseltecek, küresel adaletin tesis edilmesini önceleyecek, zulmün karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz” mesajı verdi.
Bakan Fidan, başta BMGK olmak üzere, uluslararası mekanizmaların işlevsizliğini, Gazze’de süregelen vahşetin tam anlamıyla gözler önüne serdiğini vurgulayıp, “Teşkilatımız tam da bu konuda öncü rol oynamalıdır. Dünya nüfusunun 4’te birini temsil eden muazzam kaynaklara sahip bir bloğun parçası olan İslam ülkeleri adaleti savunan, hakkı önceleyen bir küresel sistemin inşasına öncülük etmek zorundadır” dedi.
DİPLOMASİ TRAFİĞİ
İsrail’in Gazze’ye saldırılarına değinen Fidan, “Türkiye olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız” dedi. Fidan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan liderliğinde atılacak her türlü diplomatik adımların desteklendiğini ve diplomasi trafiğinin sürdürüldüğünü belirtti. Fidan şöyle devam etti:
“İİT üyelerinin İsrail’in eylemlerine karşı birlik içinde hareket etmeleri ve İran ile gerçek bir dayanışma sergilemeleri gerektiğine inanıyoruz. İsrail, Filistin halkına yönelik soykırım politikalarına ve insanlık suçlamalarına devam ediyor. Sadece Gazze değil, Batı Şeria da bir savaş bölgesine dönüştürülüyor. İsrail’in amacı, Filistinlileri evlerinden sürmek ve iki devletli çözüm vizyonunu sona erdirmektir. Kalıcı ateşkes, rehinelerin ve tutukluların serbest bırakılması ve Gazze’ye kesintisiz insani erişim sağlanması önceliğimizdir. Bu amaçla devam eden müzakereleri güçlü bir şekilde destekliyoruz. Katar ve Mısır’a bu konudaki gayretleri için bir kez daha teşekkür ediyorum. İki devletli çözümün adil ve kalıcı barışın sağlanması için uygulanabilir tek yol olduğu açıktır.”
KKTC’YE DESTEK
Fidan KKTC için de “İslam dünyasının ayrılmaz parçası olan Kıbrıs Türk Devleti, İslam İşbirliği Teşkilatı’nda gözlemci olarak temsil edilmektedir. Ancak ne yazık ki, Kıbrıslı Türkler onlarca yıldır kendilerine dayatılan haksız ve insanlık dışı izolasyon altında yaşamaya devam etmektedirler. Tüm üye ülkeleri, Kıbrıslı Türklerin doğal haklarını desteklemeye ve onlarla doğrudan temas kurmaya çağırıyoruz” çağrısı yaptı.
DÜNYA BASINI İSTANBUL’DA
İSTANBUL’da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ev sahipliğinde toplanan İİT Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumu Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Merkezi’nde bugün de devam edecek. “Dönüşen Dünyada İslam İşbirliği Teşkilatı” temasıyla düzenlenen toplantıya 40’ı aşkın dışişleri bakanı katılırken, dünya basınından da büyük ilgi var. Çok sayıda yabancı basın mensubu toplantıyı izlemek için İstanbul’a geldi. Toplantı öncesi çevik kuvvet ve özel harekât polisleri ile kongre merkezi etrafında yoğun güvenlik önlemleri alınırken, içeriye giriş yapanların üzerleri arandı.
ARAKÇİ: ABD KATILIRSA ÇOK TEHLİKELİ OLUR
TOPLANTIYA katılan İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, gazetecilere yaptığı açıklamada “Diplomasiye geri dönebilmemiz için saldırganlığın durdurulması gerekiyor” dedi.
Ülkesinin ABD ile 15 Haziran’da 6. tur müzakereleri gerçekleştirmesinden iki gün önce “İsrail’in İran’a saldırmaya karar verdiğini” kaydeden Arakçi, “Diplomasiye karşı oldukları açık. Bu sorunun barışçıl bir şekilde çözülmesini istemiyorlar. 2015’teki gibi müzakereli bir çözüme kesinlikle hazırız” diye konuştu.
DİPLOMASİ İŞE YARAYABİLİR
Arakçi, İran’ın ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere ile Almanya’dan oluşan P5+1 ülkeleri ile 2015’teki anlaşmasını hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Bu, iki yıllık müzakerelerin sonucuydu ve sonra anlaşmayı imzaladığımızda tüm dünya bunu kutladı. Yani bu, diplomasinin işe yarayabileceği anlamına geliyor. Geçmişte işe yaradı ve gelecekte de işe yarayabilir fakat diplomasiye geri dönebilmemiz için saldırganlığın durdurulması gerekiyor.
ABD BAŞINDAN BERİ İÇİNDE
Halkımız bombardıman altındayken ABD ile müzakereye gidemeyeceğim açıktır. Ne yazık ki ABD’nin başından beri bu saldırganlığın içinde olduğu sonucuna vardık. Bunu inkâr ettiler. İşin içinde olmadıklarını söyleyip duruyorlar ama ilk günden beri işin içinde olduklarına dair elimizde pek çok gösterge var ve şimdi, ABD Başkanı’nın (Donald Trump) attığı tweetler ve verdiği röportajlar, ABD’nin bu konulardaki liderliğinden bahsettiğini açıkça ortaya koyuyor. Maalesef ABD’nin de bu saldırganlığa katılabileceğini duyduk. Bu, çok talihsiz bir durum olacaktır. Bunun herkes için çok ama çok tehlikeli olacağına inanıyorum.”


