Yenikler, ezikler, gizli müttefikler… Nedret Ersanel
Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Görüntü şu değil mi?..
Bir, ABD ile Rusya arasında bir kare var.. Bir de, ABD ile Avrupa arasında bir kare var…
Evvelsi gün Batı’nın içindeki kareyi gayet net gördük; Beyaz Saray’da hepsi kuzu gibi sıraya girdiler ve sızlana sızlana patron ne dediyse alkışladılar…
Hatta biri ağzından kaçırdı; “Ukrayna barışı adına üç yılda yapılamayanlar iki haftada yapıldı”…
Talepleri o kadar zavallı gerilemeler yaşadı ki, son hali, “tamam barış olsun ama önce ateşkes olsun”…
Bu dramatik tablo, Trump’ın seçilmesiyle birlikte, İngiltere, Almanya, Fransa, AB ve diğer üyeleri yeniden “hizaya” geldiler. Daha önce hizadan çıktıkları için değil; o başka bir Amerikan cetveliydi, şimdi tıpkı Zelenski gibi Trump’ın beğendiği elbiseyi giydiler…
Kiev kaybedilmiş bir savaşın hem kendi hem dünya kamuoyuna pazarlanması ile Zelenski’nin koltuğunu nasıl koruyacağı üzerine hangi göz alıcı kurdeleyi takacağının derdine düştü…
Gerçekler bunlar ve savaşın üzerinden geçen yılların ve yüzbinlerce ölünün ardından
bu barışı “yutacaklar”…
Demokrasi, insanlar hakları, özgürlükler ve dünyada “iyilik” adına ne varsa hepsinin sözde sahibi Avrupa ülkeleri de artık yılda bir, barışın imza gününde, yeni “meçhul asker” anıtının önünde timsah gözyaşları dökerler…
Ellinci kere ders olsun için akılda tutulması gereken ise, Oval Ofis’te, Trump ve Zelenski’nin bir Ukrayna, pardon, yarım bir Ukrayna haritası önünde verdikleri siyah-beyaz karedir.
Gerisi, anlık gelişmeleri izlemeye meraklı iseniz ve bunların “dünyayı” izah ettiğine inanıyorsanız, televizyonlardaki tartışma programlarını seyredip, sabah gazeteleri okursunuz.
Ama oralar geçildi.
Geçilen bölümün perdesini de kapattık. (‘Alaska Zirvesi: Rusya’yı Çin’e karşı davet’, 16/08.)
Bundan gayrısı veya ‘çıkmış bölümün özeti’ şudur;
Ukrayna yenildi! Avrupa, NATO, AB, ‘eski ABD’ kaybetti.
Acı gelmesin. Böyle olacağı belliydi. Rusya kazandı mı? Toprak olarak evet…
***
İkinci kare de buradan başlıyor; ABD ile Rusya, Trump ile Putin arasındaki hiza. O sadece Ukrayna veya Avrupa ile alakalı değil…
Ukrayna-Rusya barışının imzalandığı gün, sınır taşları Rusya-Ermenistan-Pakistan-Körfez olan “Batı”yı aklınıza kazıyın…
Şimdi bu barışı getirip, Büyükelçi Barrack’ın isim isim açıkladığı haritanın üzerine koyun İhtimaldir, Rusya’yı da ilave edip, Doğu’ya doğru ‘son sınırından’ ileriye yeni paylaşım/ilerleme çatışmalarına bakın.
Hepsi bu…
Canlı canlı bir-iki örnek verelim…
Mesela,
İngiltere-Pakistan…
Trump, Oval Ofis’teki masasının karşısına Ukrayna’nın “müttefiklerini” dizerken -ki o da enfes ve tarihi bir resimdi- Pakistan Dışişleri Bakanı Ishag Dar ile İngiltere’nin Ortadoğu ve Afrika’dan sorumlu bakanı Hamish Falconer tokalaşıyordu. İngiltere Dışişleri Bakanlığı da o fotoğrafı sosyal medya hesabından dünyayla paylaştı…
En önemli eş zamanlı işlerden biri de,
Çin-Hindistan
yakınlaşması. Yine aynı zamanlamayla, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, başkent Yeni Delhi’deydi. Mevkidaşı Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar ile tokalaşarak, iki ülke arasındaki güvenliği derinleştirme ve işbirliğini geliştirme sözü verdi. Hindistan da, Çin’in BRICS ve ŞİÖ’daki ortaklığını övdü, Pekin’in bu kuruluşlarda öne çıkan pozisyonunu desteklediğini açıkladı, Tayvan’ın Çin’in ayrılmaz parçası olduğunun altını çizdi…
Hindistan-İsrail de öyle; Başbakanlar Netanyahu ve Modi, sosyal medya hesapları üzerinden cilveleşmeyi sürdürüyorlar. Netanyahu, Hindistan’ın bağımsızlık gününü kutladı ve Modi de, ‘Hindistan-İsrail ilişkileri güçleniyor’ diyerek teşekkür etti…
Bu alanların tamamı sadece Doğu-Batı rekabetinin değil, Batı-Batı yarışının da alanıdır!
***
Avrupa, küresel oyuncu
aday adaylığını
da yitirmek üzere. Ezik ve yenik bir portrenin içinde, fazla rahatsızlık da duymadan, Trump’ın karşısında yarım ay oturdukları pozisyonun küresel algıda nasıl anlaşılacağını umursamadan en büyük korkularıyla yüzleşiyorlar…
Ukrayna barışının bir anlamı da
Rusya ile baş başa
kalma ihtimalleri olduğundan, dahası, bunu dengeleyebilecek imkânsızlık ve kabiliyetsizliğin gölgesinde ancak, “güvenlik garantileri” türünden, Ukrayna kadar kendilerinin de sığınabileceği şemsiye arıyorlar. NATO çare değil ve ikame edecek askeri güç oluşturmak da çok zaman ve trilyon euro demek.
Türkiye, bu Avrupa’yı ne yapmalı? Nasıl kullanabilir?
İkincil bir soru-cevap arayışı olarak burada bırakalım çünkü şimdi herkes, “Alaska düzeni” diye bir yeni konjonktürün içinde, sanki yıllardır gelişen süreçten bağımsızmış gibi, Türkiye’nin rolünü yakalamaya çalışıyor.
Güzel ama o, “oraları geçtik” bölümünün içindeydi.
Buraya kadar anlamayıp, Batı ikiliğini hakkınca tarif etmek bir yana, Ankara’nın gelecek misyonunu betimleyebileceklerini sanmak büyük kibir. Buraya kadar çalışmadınız ki, sonrasını bilesiniz…
***
Şans verelim yine de; Rusya-ABD yakınlaşması, Orta Asya’dan Çin’e kadar bir Batı planına olanak açsa da,
Moskova, buna katılacak mı?
Çin’e “karşı” anlamına gelecek böylesi bir ivmelenme de rol alacak mı? Lavrov’un t-shirt’ündeki “CCCP”nin anlamı o mu?
Türkiye ile Rusya arasında Kafkaslar veya Türk Cumhuriyetleri coğrafyasında, Pakistan-Azerbaycan-Afganistan-Ermenistan’dan başlayarak bir gerilim yaşanabilir mi? Evet ama Türkiye’ye karşı mı?
Öyle hissedebiliriz/hissettirirler ama
Rusya, “Batı-Batı” çekişmesinin bir parçası olarak hareketlenecekse?
Mesela, Pakistan’da kim ana oyuncu; İngiltere mi ABD mi? Hindistan’da kim ana oyuncu? ABD mi,
İngiltere mi? İngiltere cevabını verdiğiniz her yerde Rusya sanki Türkiye’yi de karşıya alan pozisyon geliştirebilir!
Ama bu Moskova-Ankara cepheleşmesi mi olur? Yoksa zımni ittifakı mı? Ya da Azerbaycan’da olursa? Orada kim etkili?
Bunları çok konuşacağız ama en azından Avrupa’dan çıkarılan dersleri, büyük resmin renklerini tarif ederken kullanalım.

