Yenilik enerji ve ağlantı: Pakistan’ın modern ekonomiye giden yolu Asya Haberleri
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Pakistan, 2025’te 78. Bağımsızlık Günü’nü kutlarken artık tartışmalar sadece makroekonomik ayakta kalma konusuyla sınırlı değil. İstikrar hâlâ temel hedef olsa da bu yıl dijital finans, yenilenebilir enerji ve stratejik altyapı gibi alanlarda modernleşme yönünde belirgin adımlar atıldı. Henüz tüm ekonomik göstergelere tam olarak yansımamış olsa da bu gelişmelerin toplam etkisi, Pakistan’ın teknoloji odaklı ve birbirine bağlı küresel ortamda rekabete hazırlanan bir ekonomi yolunda ilerlediğini gösteriyor. Bu dönüşümün en belirgin işaretlerinden biri dijital finans sistemlerinin genişlemesi oldu. Yurt dışındaki Pakistanlılara yönelik Roshan Digital Account girişimi, toplam girişlerde 9 milyar ABD dolarını aştı. Bu platform, diasporanın devlet tahvilleri, gayrimenkul ve hisse senedi piyasalarına kolayca yatırım yapmasına imkân tanıyor. Sistemin sağladığı kolaylık ve şeffaflık, Kuzey Amerika, Avrupa ve Körfez ülkelerinden geniş bir katılım sağladı; böylece havaleler, yalnızca tüketim desteği olmaktan çıkarak yatırım sermayesinin bir kaynağı hâline geldi.
Mart 2025’te Pakistan Kripto Konseyi’nin kurulması ise daha iddialı bir adımı işaret etti. Konseyin gündeminde stratejik bir Bitcoin rezervi oluşturulması ve Bitcoin madenciliği ile yapay zekâ veri merkezleri için 2000 megavat enerji tahsisi yer alıyor. Bazı çevrelerde tartışmalı olsa da bu adımlar, Pakistan’ı yeni finans ve bilişim sektörlerinin pasif izleyicisi olmak yerine aktif bir oyuncu konumuna getiriyor. Politika yönelimi, yeni varlık sınıfları ve dijital altyapının benimsenmesine yönelik istekliliği ortaya koyarken, düzenleyici çerçevelerin de teknolojiyle paralel olarak gelişmesi bekleniyor.
Bahauddin Zakaria Üniversitesi Rektörü Dr. Zubair Iqbal Pakistan.
Doğrudan yabancı yatırımlar bu sinyallere olumlu yanıt verdi. 2025 mali yılının ilk yarısında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla girişlerde yüzde 20 artış kaydedildi. Bu sermayenin önemli bir bölümü, fintech platformlarından bulut hizmeti altyapısına kadar teknoloji odaklı girişimlere yöneldi. Tekstil, tarım ve düşük katma değerli üretime ağırlık veren geleneksel yapıyı çeşitlendirmek için bu adım kritik. Yeni sektörlerin temellerini atarak Pakistan, orta vadede daha yüksek verimlilik ve ihracat çeşitliliği kapasitesi oluşturuyor.
Enerji, modernleşme çabasının temel taşlarından birisi olmayı sürdürüyor. 2024’te eklenen yenilenebilir enerji kapasitesi üzerine inşa edilen sistem sayesinde Pakistan, bugün elektriğinin yarısından fazlasını hidro ve yenilenebilir kaynaklardan sağlıyor. Şebekeye entegre edilen 17 gigavatlık güneş enerjisi, fosil yakıt ithalatı baskısını hafifletirken; nükleer kapasite de istikrarlı temel yük sağlıyor. Bu değişimler, yalnızca çevresel açıdan değil, aynı zamanda yerli sanayi için üretim maliyetlerini düşürmek bakımından da büyük önem taşıyor. Güvenilir ve uygun maliyetli enerji, Pakistan’ın bölgesel rakipleriyle üretim yatırımlarında rekabet edebilmesi için hayati önem taşımaktadır.
Altyapı geliştirme, stratejik bir boyut kazandı. Ocak 2025’te açılan Yeni Gwadar Uluslararası Havalimanı, Pakistan’ın güneybatı kıyısına geniş gövdeli uçaklar için doğrudan bir kapı oluşturdu. Hem yolcu hem kargo operasyonlarına uygun tasarlanan tesis, Gwadar’ı Çin, Orta Doğu ve Afrika’ya bağlı bir lojistik ve ticaret merkezi hâline getirme hedefini destekliyor. Ticari kullanım henüz erken bir aşamada olsa da yol ve liman altyapısı tamamlandığında hızla genişleyebilecek kapasiteye sahip.
Bu ulaşım ve enerji yatırımları, ticaret politikası değişimleriyle de kesişiyor. 2025 ortasında Pakistan, ABD ile önemli bir petrol ve ticaret anlaşması imzaladı. Anlaşma, Pakistan’ın petrol rezervlerinin geliştirilmesinde iş birliği ve belirli ürünlerde karşılıklı gümrük vergilerinin düşürülmesini içeriyor. İhracat pazarlarını çeşitlendirmek ve enerji bağımsızlığını sağlamak isteyen bir ekonomi için bu anlaşma hem ticari hem de stratejik değer taşıyor. Ayrıca Pakistan’ın diğer ticaret görüşmelerindeki pazarlık gücünü de artırıyor.
Bütün bu gelişmeler, 2025’in yalnızca bir toparlanma yılı olmadığını, aynı zamanda modern ve çeşitlendirilmiş bir ekonominin temellerinin atıldığı bir yıl olduğunu gösteriyor. Dijital finans, yenilenebilir enerji ve altyapı artık soyut politika hedefleri değil, somut sonuçlar üreten aktif projeler. Bundan sonraki zorluk, bu ivmeyi korumak, kazanımları siyasi veya ekonomik şoklardan korumak ve faydaları toplumun geneline yaymak olacaktır.
2025’te dijital finansın genişlemesi teknik bir başarıdan öte anlam taşıyor. Bu gelişme, vatandaş, devlet ve finans sistemi arasındaki ilişkiyi dönüştürüyor. Ödeme kanallarının, vergi beyanlarının ve havale transferlerinin dijitalleşmesi, şeffaflığı artırıyor ve uzun süredir gelir toplama kapasitesini sınırlayan kayıt dışı nakit ekonomiyi daraltıyor. Bu değişim, küçük işletmelerin ve kırsal toplulukların da resmî pazarlara daha doğrudan katılmasına imkân tanıyarak finansal kapsayıcılığı güçlendiriyor. Etkilerinin tam olarak hissedilmesi yıllar alabilir, ancak bu yıl inşa edilen altyapı, daha hesap verebilir ve verimli bir ekonomi için sağlam bir temel oluşturuyor.
Teknoloji kullanımı sanayi politikasına da yansıyor. Güneş paneli, batarya depolama sistemleri ve dijital ekipmanların yerli montajına verilen teşvikler, yerli firmalar ile yabancı ortaklar arasında ortak girişimleri teşvik ediyor. Bu durum, yerli kapasiteyi artırırken ithal bileşenlere bağımlılığı azaltıyor; bu da dış ticaret dengesini iyileştirmek için kritik bir unsur. Üretim ve enerji teknolojilerinde uzmanlığa sahip Türkiye gibi ülkeler için bu alanlar hem ihracata dönük üretim hem de yerli altyapı projelerinde iş birliği fırsatları yaratıyor.
Yenilenebilir enerji hamlesi, kentsel planlama ve sanayi bölgelerini de etkilemeye başladı. Özel Ekonomik Bölgeler, güneş, rüzgâr ve şebeke elektriğini birleştiren hibrit enerji çözümleriyle donatılıyor. Bu durum hem ihracata yönelik üreticileri çekiyor hem de küresel alıcılara, Pakistan mallarının giderek daha düşük karbon ayak iziyle üretildiğini gösteriyor. Tedarik zincirinde sürdürülebilirliğin giderek daha önemli olduğu bir dünyada bu, özellikle Avrupa pazarında erişim avantajı sağlayabilir.
Gwadar’ın havaalanı ve liman tesisleri, ulusal ulaşım ağıyla tam entegre edildiğinde Pakistan’ın lojistik haritasını yeniden şekillendirebilir. Daha hızlı kargo dönüşü, daha yüksek ihracat hacmi ve yeni turizm akışları potansiyeli büyüktür. Bu tesislerin demir yolu ve kara taşımacılığıyla bağlantısı kritik olacak, burada da Türk mühendislik ve inşaat firmalarının uzmanlığından faydalanılabilir. Böyle bir iş birliği, yalnızca ikili ticareti geliştirmekle kalmaz, Pakistan’ın Güney Asya, Orta Asya ve Orta Doğu’yu birbirine bağlayan bölgesel bağlantı projelerindeki konumunu da güçlendirir.
ABD ile imzalanan petrol ve ticaret anlaşması, enerji sektörüne yeni bir boyut kazandırdı. Gelişmiş ayırım teknolojilerine erişim ve rafineri kapasitesine yapılacak yatırımlar, Pakistan’ın ithal edilmiş rafine yakıtlara olan bağımlılığını azaltabilir. Buna paralel olarak, belirli ürünlerdeki gümrük indirimleri, dünyanın en büyük tüketici pazarlarından birine Pakistanlı ihracatçılar için bir kapı aralıyor. Etkili şekilde uygulanırsa, bu anlaşma ticaret açığını daraltabilir ve geleneksel sektörler dışındaki ihracat gelirlerini çeşitlendirebilir.
2025’in bir diğer özelliği, finansal yeniliklerin enerji ve altyapı planlamasıyla bilinçli şekilde harmanlanması oldu. Bitcoin madenciliği ve yapay zekâ veri merkezleri için özel enerji tahsisi yapmak, özel bir pazara yönelik atılmış bir adım gibi görünse de yüksek hesaplama gücü gerektiren sektörlerde pay sahibi olma niyetini ortaya koyuyor. Bu tesisler; istikrarlı elektrik, güçlü bağlantı ve net düzenlemeler gerektiriyor. Bunlar da diğer sektörlere dolaylı faydalar sağlayacak. Zamanla aynı altyapı, bulut hizmetleri, ileri üretim ve dijital ticaret platformlarını da destekleyebilir.
Bu girişimlerin birleşik etkisi, Pakistan’ın küresel ekonomik sistemdeki konumunu yavaş yavaş yeniden şekillendiriyor. Ülke hâlâ yönetişim, yatırım ortamı ve insan sermayesi geliştirme alanlarında zorluklarla karşı karşıya olsa da 2025’teki politika yönelimi ölçeklenebilirlik ve
dayanıklılık sunan sektörlerle uyumludur. Bu, geçmişte büyümenin kısa vadeli tüketim patlamalarına veya tek bir emtiaya dayalı olduğu dönemlerden belirgin bir kopuş anlamına geliyor.
Dolayısıyla 2025’teki Bağımsızlık Günü, yalnızca ulusal egemenliğin kutlandığı bir gün değil, aynı zamanda yeni bir ekonomik zihniyetin de kabul edildiği bir döneme işaret ediyor. Büyümeyi dijital sistemlere, sürdürülebilir enerjiye ve stratejik bağlantılara dayandıran Pakistan, teknoloji, lojistik ve modern sanayide rekabet edebilecek bir ekonomi olma yolunda ilerliyor. Türkiye gibi ortaklar için bu değişimler, daha derin ticari iş birlikleri, teknoloji transferi ve bölgesel ticaret koridorlarına ortak katılım için yeni fırsatlar sunuyor. Bu yıl atılan adımlar, önümüzdeki on yılda bu hedeflerin kalıcı bir ulusal ilerlemeye dönüşüp dönüşmeyeceğini belirleyecektir.


