Pakistan’ın kuruluşunun 78. yılında Türkiye ile stratejik iş birliği ve bölgesel dengeler Asya Haberleri
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Kuruluşunun 78. yıl dönümünü kutlayan Pakistan hem içeride hem dışarıda önemli bir dönemeçten geçiyor. Kuruluşundan bu yana birçok zorluğu aşan bu genç devlet, tarih boyunca pek çok zorluk ve başarıya tanıklık etmiş, bugün de siyasi istikrar, ekonomik kalkınma ve dış politikada bir denge arayışı içine girmiştir. Pakistan’ın Türkiye ile olan tarihi kardeşlik bağı, bölgesel ve küresel belirsizliklere karşı sağlam bir zemin sunuyor. Pakistan’ın Türkiye ile olan köklü dostluk bağları, bölgesel ve küresel arenada ortak çıkarların güçlendirilmesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Ancak Pakistan’ın dış politikasının başarısı, aynı zamanda ABD, Çin, Hindistan, Afganistan ve İran gibi büyük ve bölgesel aktörlerle olan ilişkilerinin dengeli ve stratejik yönetilmesine de bağlı olduğu unutulmamalıdır.
Bölge uzmanı Abdullah Zerrar.
Pakistan’ın iç siyasetinde milli birlik ve kalkınma ideali
Siyasi dalgalanmalar ve ekonomik zorluklarla mücadele eden Pakistan’ın iç siyasetinde son yıllarda “birlik ve toparlanma” arayışına duyulan ihtiyaca daha fazla dikkat çekiliyor. Farklı etnik ve siyasi görüşlerin, ülke çıkarları etrafında birleşmesi gerektiği daha fazla dile getiriliyor.
Ülke genelinde kapsayıcı bir siyasi ortamın oluşturulması ve genç nüfusun kalkınma sürecine entegrasyonunu ülke için öncelik olarak gören uzmanlar, genç nüfusun bu sürece katılımının, ekonomik büyüme ve sosyal barış açısından büyük fırsatlar sunabileceği konusunda birleşiyor. Pakistan’ın bu iç dönüşümü gerçekleştirmesinin dış politika tercihlerini de doğrudan etkileyeceğine inanılıyor.
Türkiye ile ilişkiler bu noktada daha da farklı bir anlam kazanıyor. Dost ve kardeş iki ülke arasındaki bu tarihi dostluğun, son yıllarda savunma sanayii, enerji, eğitim ve insani yardım gibi alanlarda somut iş birliğine dönüşmüş olması, Türkiye’nin milli ve yerli kalkınma hamleleri ile edindiği tecrübelerle ortaya koyduğu bölgesel vizyonu, Pakistan için hem iyi bir örnek hem de önemli bir destek niteliğinde görülebilir.
Zorlu komşular, küresel güçler ve dengede kalma mücadelesi
Pakistan’ın bulunduğu jeopolitik konum ve coğrafya, ülkeye çok sayıda fırsat tanıdığı kadar, bazı büyük riskleri de bünyesinde barındırıyor. Bu nedenle dış politikada çok dikkatli ve çok yönlü adımlar atılmasını gerektiriyor.
Pakistan’ın dış ilişkileri karmaşık bir tablo çizmektedir. ABD ile ilişkiler, terörle mücadele ve bölgesel güvenlik gibi kritik alanlarda iş birliği içerse de zaman zaman güvensizlik ve stratejik farklılıklar yaşanmaktadır. Pakistan, ABD ile dengeyi koruyarak, bağımsız dış politika yürütme çabasındadır.
Özellikle Donald Trump’ın, ilk ABD başkanlığı döneminde yaşanan bazı olaylar ve Afganistan yenilgisini Pakistan’a yüklemesi sonrası askeri vb. yardımları kesmesi hâlâ hafızalarda tazeliğini koruyor. Bölgedeki gerginlikler, yakın zamanda yaşanan Hindistan-Pakistan çatışması ve İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının yaşandığı bir dönemde Pakistan Genelkurmay Başkanı’nın Beyaz Saray’da, siyasi liderlikten ayrı şekilde ağırlanması, diplomatik teamüller açısından alışılmadık bir durumdu. Bu olay, ABD’nin Pakistan’a daha çok güvenlik eksenli baktığını bir kez daha ortaya koymuş oldu.
Çin ile olan stratejik ortaklık, Pakistan’ın ekonomik kalkınmasında önemli bir itici güç konumundadır. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında yürütülen Çin Pakistan Ekonomik Koridoru Projesi, (CPEC) iki ülke arasındaki entegrasyonu derinleştirmekte ve Pakistan’ın altyapı, enerji ve ticaret alanlarında büyümesine katkı sağlamaktadır. Çin Pakistan’ın en büyük ekonomik ortaklarından birisidir. Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) sayesinde altyapı ve enerji alanlarında büyük yatırımlar gerçekleşiyor. Ancak bu ortaklık zaman zaman yerel halkın tepkisiyle, zaman zaman da ülkenin borçlandırması endişeleriyle tartışma konusu oluyor.
Pakistan-Hindistan ilişkisi, Keşmir sorunu yüzünden yıllardır gergin. Son zamanlarda yaşanan sınır olayları, barış umutlarını yeniden zora soktu. Pakistan’ın diplomasiyi öne çıkaran tavrı uluslararası çevrelerde olumlu karşılanırken, Hindistan’daki milliyetçi söylemler bu süreci daha da zorlaştırıyor.
Afganistan’la olan inişli çıkışlı ilişkilerde ise istikrarsızlık hâlâ sürüyor. Taliban yönetimi sonrası sınır güvenliği, mülteci hareketleri ve radikal grupların faaliyetleri Pakistan için ciddi tehdit oluşturuyor. Buna rağmen Pakistan, Afganistan’a insani yardım ulaştırmaya ve diyalog yollarını açık tutmaya çalışıyor.
İran ile ilişkiler ise daha dengeli yürütülmeye çalışılıyor. Ticaret ve enerji alanında potansiyel var ama bölgesel rekabet ve dış baskılar zaman zaman bu ilişkiyi zorluyor.
Tüm bu dış aktörlerle olan ilişkilerde Pakistan’ın karşılaştığı ekonomik kırılganlıklar, bölgesel gerilimler ve jeopolitik karmaşıklıklar, iş birliği potansiyelini ve dış politika tercihlerinin esnekliğini belirleyen ana aktör oluyor.
Türkiye ile Pakistan arasındaki ilişkiler
Türkiye ile Pakistan arasındaki ilişkiler, karşılıklı saygı ve iş birliği temellerine dayanmaktadır. Ekonomik, savunma ve kültürel alanlardaki iş birliği, iki ülkenin bölgesel istikrar ve kalkınmadaki rolünü artırmaktadır. Türkiye’nin deneyimleri, Pakistan’ın kalkınma hedeflerine ulaşmasında yol gösterici olmaktadır.
Türkiye ile olan güçlü iş birliği, Pakistan’ın bu zorlukları aşmasında destekleyici bir unsurdur. Türkiye’nin bölgesel deneyimi, ekonomik kalkınma modeli ve savunma sanayi iş birlikleri, Pakistan için önemli fırsatlar sunmaktadır. Ayrıca Çin’in finansal gücü, ABD’nin stratejik desteği ve bölgesel aktörlerle diyalog kanallarının açık tutulması, Pakistan’ın çok boyutlu dış politikasının temel taşlarıdır.
Sonuç olarak, Pakistan’ın 78. kuruluş yıl dönümünde, iç siyasetin milli birlik ve kalkınma ideali etrafında toparlanması, dış politikada ise bölgesel ve küresel aktörlerle dengeli ve çok yönlü ilişkiler kurması hayati önem taşımaktadır. Türkiye ile olan stratejik iş birliği, bu süreçte hem ekonomik hem de güvenlik boyutunda kritik bir rol oynamaya devam edecektir. Pakistan, bu çok katmanlı vizyonla, bölgesel barış ve kalkınmanın öncüsü olma yolunda ilerleyebilir.


