YÜKSEL AYTUĞ Gazze için bizden başka çare yok

Gündem ne kadar hızlı değişirse değişsin bu köşenin necip okurlarının kalbi daima Gazze için atıyor. Benim de gönlüm, Gazze'deki dramın İsrail - İran savaşının gölgesinde kalmasına razı değil.
Değerli okurum ve dostum Ali Uygur da bölgeyi istikrara kavuşturacak yegâne hamle gücünün Türkiye'nin elinde olduğunu söylüyor:
"Yüksel Bey'ciğim, aşağılık terör örgütü soykırımcı İsrail, Gazze'de katliama ve soykırıma hiç ara vermeden devam ediyor. Azdıkça azıyor ve onu da kimse durduramıyor. Ama bardağı taşıran son damla sadece insanı yardım taşıyan Madleen gemisine el koyma ve 2'si Türk, 12 gönüllüyü alıkoymaktı. Bu adeta savaş ilanı sayılır.

ABD ve AB ülkeleri de (çok az kısmı hariç) kendi dertlerine düştü, 'Acaba Nato-Rusya Savaşı çıkar mi?' Onların gündemi Trump- Musk gerilimi, ha bir de Los Angeles olayları var. Avrupa, Rusya'ya karşı koyabilir mi? Öyle bir ihtimalde Türkiye meşhur 5. maddeye dayanarak Rusya'ya karşı koyar mı? Şuna eminiz ki, böyle bir durumda Türkiye tarafsız kalacaktır.
Gelelim İslam ülkelerine: (Hepsi değil, İsrail ile sınırı olan ülkeler) Bunların inanın sadece adları Müslüman, gerisi Siyonizm'in hizmetkârları. Artık onlardan ümidi kestim.
Türkiye elinden gelen siyasi ekonomik yaptırımları gerçekleştiriyor. Geriye bir askeri harekat kaldı onu da şu an için yapmak mümkün görünmüyor. Yalnız Suriye'yi neden korumuyor? Hani Suriye'nin anahtarı Türkiye'nin elindeydi? İsrail canı istediğinde Suriye'ye saldırılar düzenliyor, Türkiye bu tecavüzleri durdurabilir.
İslam Birliği'nden de vazgeçtim, buna kendilerini ABD ve Siyonizm'e satmış, onlara hizmete adamış ülkeler sıcak bakmayacaktır. Galiba tek çare, Türkiye'nin İsrail'e karşı harekete geçmesi ve elini kolunu bağlamasıdır.
Öte yandan Suriye, Irak, Lübnan, Ürdün hatta Filistin'deki Mahmut Abbas yönetimi; Türkiye'nin liderliğini kabul edip Türkiye'ye bağlanmalı ve kanatlarının altına sığınmalıdır. Aksi halde bu yumuşak siyaset, bu vurdumduymaz tavır kendi sonları olacaktır. Saygılarımla..."

Gazze'nin külleri savrulurken...
Köşemizin sıkı takipçilerinden Gül Saraçoğlu da Gazze'de yaşananların insani boyutuna değinip, vicdanları harekete geçmeye çağırıyor:
"İzleye izleye biz de sağlığımızı, umudumuzu kaybediyoruz ve elimizden bir şey gelmemesi çok daha derin yaralar açıyor kalbimizde. Liderler empati yapsınlar; çocukları, torunları bu ağır şartlarda olsaydı, açlıktan ölümün eşiğinde olsalardı, böyle koltuklarında umursamaz bir şekilde oturabilirler miydi? Yazık, bir avuç İsrail'den korkan liderlere... Yazıklar olsun iki senedir, dört bayramdır Gazze'nin külü savruluyor havalara... Bebek demiyorlar, çocuk demiyorlar, hem bombalıyorlar hem aç bırakıp ölüme terk ediyorlar. Yaptığımız yardımlar ulaşmıyorsa bu bağış paraları nereye gidiyor? Akıllara ziyan bir durum söz konusu. Aklımız da, vicdanımız da kalbimiz de yangın yeri gibi. Lütfen daha fazla yazın, daha fazla gündem olsun. Unutulmasın bu soykırım..."

Yalanınız batsın
Köşemize aralıksız katkı veren okurlarımızdan Muharrem Akduman medyanın bazı kesiminin yaptığı dezenformasyonu örneklemiş:
"Yüksel'ciğim, bazı kanallar tamamen yalan söylüyor. Halk TV ve SZC başta olmak üzere... Şöyle diyorlar: 'Vatandaşa muayene günü için en az 20 gün sonraya gün veriliyor...' Yahu, randevu bile almadan, sağlık ocağına gidiyoruz, 15 dakikada işimiz bitiyor ve ilacımızı alıp evimize dönüyoruz. Hastanelerde de aynı durum söz konusu. İnternetten de, ertesi güne randevu veriliyor. Nasıl oluyor da uyduruyorlar bu yalanları? Sevgiler..."

Zap'tiye
Teksaslı bilim adamları, çatlağını kendi kendine kapatabilen beton keşfetmişler. Kafadan çatlak olanlarda da etkili oluyor mu acaba? Oluyorsa, Netanyahu ve Trump'a tavsiye edeceğim.

Gaf kürsüsü
Muharrem Akduman dostumuzun notu yine Esra Erol'dan: Ayrılmak üzere olan Esma, kocası Uğur'a şöyle diyor: "81 kişinin önünde söz veriyorum..." Esra Erol düzeltiyor: "85 milyonun..."

Ne demiş?
"En çok yakan arabayı buldum: Market arabası. Ben sürersem 1000, hanım sürerse 4000 TL yakıyor." (Sosyal medyadan)