10 yılda suç oranı yüzde 108 arttı, yaralama ve hırsızlığa dikkat!
Haber Global sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, 2011’de toplam 128 bin 253 kişi cezaevine girerken bu sayı 2020’ye gelindiğinde 266 bin 831’e ulaştı. Bu da ortalama 10 yıl içinde suç oranlarında yüzde 108’lik bir artışın olduğuna işaret ediyor. Bu rakamlarda erkek hükümlüler mevcut toplamın yüzde 95’inden fazlasını oluştururken kadın hükümlü sayısında da iki katına yakın bir yükseliş olduğu ortaya çıktı. Adalet Bakanlığı Adli İstatistik 2024 Raporu yayımlandı. Raporda, dolandırıcılık suçlarındaki artış dikkat çekerken, dosyaların karara bağlanma süreleri de açıklandı. Adalet İstatistik 2024 Raporu'na göre, bir önceki yıla göre en fazla artış dolandırıcılık suçlarında yaşandı. Bir yılda dolandırıcılık suçlarındaki artış yüzde 41'i bulurken, dosyaların karara bağlanma süreleri de dikkat çekti. Rapora göre, boşanma davası 156 günde karara bağlanırken, hırsızlık suçlarında karara bağlanma süreleri 10 yıla kadar çıkabiliyor.

Türkiye'de en çok işlenen suçların kasten yaralama (40 bin 445 hükümlü) ve hırsızlık (39 bin 279 hükümlü) olarak öne çıktığını dile getiren Sosyolog Dr. Berat Dağ, “Sadece 15–17 yaş grubunda hırsızlık, yaralama ve uyuşturucu suçlarından dolayı yaklaşık 8 bin 500 genç cezaevine girdi. Bu minvalde, en çok işlenen suçların 40 bin 445 kişinin hüküm giydiği kasten yaralama ve 39 bin 279 kişinin hüküm giydiği hırsızlık olduğunu ortaya koydu. Bu suçları, uyuşturucu madde ticareti, uyuşturucu madde kullanımı ve dolandırıcılık suçları takip ediyor. Bu durum, gençlik döneminde suça yönelimin arttığını göstermektedir. Bu artışa karşı Türkiye’de acilen etkili hukuki tedbirler ile suçu önleyici sosyal politikaların birlikte hayata geçirilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Peki, toplumun suç verileri bu haldeyken ruh sağlığımız nasıl düzelebilir? Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, “Ülkemizde ruh sağlığı konusunda farkındalık artsa da asıl önemli adım, önleyici çalışmalara daha fazla yatırım yapılmasında. Ruh sağlığımızı korumak hem bedensel hem de duygusal açıdan daha güçlü bir toplum inşa etmemize yardımcı olacak önemli bir faktör” diye konuştu.

Son yıllarda Türkiye’de antidepresan kullanımında ciddi bir artış yaşandığını da dile getiren Şirvanlı Özen, bu artışın, toplumda ruh sağlığı sorunlarına karşı farkındalığın arttığının ve insanların daha fazla destek arayışında olmalarının bir göstergesi olarak görülebileceğini ifade etti. Cezasızlık duygusunun, toplumda adaletsizliğin yaygınlaştığı ve suçların karşılıksız kaldığı bir algı oluşturduğuna belirten uzmanlar, bu durumun, bireylerde çaresizlik, öfke, güvensizlik ve umutsuzluk gibi olumsuz duygulara neden olduğunu söylüyor.
GÜVEN DUYGUSU ZEDELENİYORİnsanların, şiddet olaylarına karşı duyarlılık geliştirmek yerine, zamanla bu tür olaylara duyarsızlaşarak şiddeti kabullenebilir şekilde algılayabileceklerine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Cezasızlık duygusu, aynı zamanda şiddet eğilimli bireylerde ‘nasıl olsa ceza almayacağım’ düşüncesi yaratarak suç oranlarının artmasına neden olabilir.” dedi. Bu durumun toplumsal olarak güven duygusunun zedelenmesine, insanların birbirlerine karşı güvensizlik duymalarına, sosyal bağların zayıflamasına ve toplumsal dayanışmanın azalmasına yol açabileceğine de vurgu yapan Taşkın, “Bu durum, bireylerde çaresizlik, öfke, güvensizlik ve umutsuzluk hislerinin artmasına yol açabilir. İnsanlar, şiddet olaylarına karşı duyarlılık geliştirmek yerine, zamanla bu tür olaylara duyarsızlaşabilir ve şiddeti kabullenebilir” dedi.
Kaynak: Web Özel


