“AIPAC”ı zor günler bekliyor! Abdullah Muradoğlu
Yenisafak sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Amerika’da “İsrail Lobisi”nden söz edildiğinde ilk akla gelen kuruluş
“Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi”
dir(AIPAC). “İsrail Lobisi”nin amacı ABD Kongresi’ndeki iki partinin “İsrail yanlısı” olarak kalmasıdır. Bu amacın siyasi sahadaki operatörlüğüyse büyük ölçüde “AIPAC” tarafından yürütülüyor. “
Beyrut
Kasabı
” olarak da anılan, eski İsrail başbakanlarından
Ariel Şaron
bir defasında Amerikalı bir dinleyici kitlesine yaptığı konuşmada, “İnsanlar İ
srail’e nasıl yardım edebileceklerini sorduklarında, onlara ‘AIPAC’a yardım edin’, diyorum”
demişti.
Jeffrey Goldberg
, Haziran 2005 ‘te “
New Yorker
” dergisinde, “
Gerçek İçeridekiler
” başlıklı yazısında bir akşam yemeğinde “AIPAC’”
tan Steven Rosen
ile arasında geçen bir sohbete yer veriyordu. Goldberg adı bazı skandallara karışan “AIPAC”ın “ABD Kongresi” üzerindeki siyasi nüfuzunu kaybedip kaybetmediğini sormuştu. Bu soruya Rosen, “
Bu peçeteyi görüyor musun, yirmi dört saat içinde bu peçeteye yetmiş senatörün imzasını alabiliriz
“diye cevap veriyordu. 2025’te AIPAC, Rosen tarafından 2005’te sergilenen öz güvene artık sahip değil.
ABD’de yabancı hükümetler adına ABD Kongresi nezdinde girişimlerde bulunan şirketler “
Yabancı Temsilci Kayıt Yasası
”na(FARA) tabii olmak zorunda. Lobi şirketleri hangi hükümet adına çalıştıklarını beyan etmekle mükellef olup, müşterilerinden elde ettikleri gelirlerin vergilerini ödemek zorundadırlar. Bunu yapmadıkları takdirde ağır cezalara maruz kalırlar.
Lobi yasalarına uymaksızın, para karşılığında yabancı hükümetler lehine girişimlerde bulunan Kongre üyeleriyse siyasi hayatlarına mal olacak şekilde ağır cezalara maruz kalıyorlar. 2024’te Demokrat senatör
Bob Menendez
yabancı bir hükümet adına kişisel lobi yapmaktan 11 yıl hapse mahkum edildi. Senato Dış İşleri Komitesi’nin Başkanı olan Menendez istifa etmişti.
ABD’de lobi yasalarından fiili olarak muaf tutulan tek kuruluş ise “AIPAC”tır. ABD’de “AIPAC” aleyhinde konuşmak, “AIPAC”ın diğer lobi kuruluşları gibi
“Yabancı Temsilci Kayıt Yasası”
na tabii olmasını istemek bile İsrail Lobisi tarafından “
Yahudi
karşıtı
” olarak suçlanmak için yeterliydi. “AIPAC”ı dokunulmaz kılan zırh, Amerikan kamuoyunda İsrail aleyhine değişen duygular sebebiyle delinmeye başladı. “AIPAC” kamuoyu önünde daha fazla eleştiriliyor.
ABD Kongresi’nin Cumhuriyetçi üyelerinden Thomas Massie 2024’te Tucker Carlson’a verdiği mülakatta “AIPAC”ın nüfuz kullanma modelini ifşa etmişti. Massie, “AIPAC”ın neredeyse her Kongre üyesi için bir denetmen ya da kılavuz görevlendirdiğini söylüyordu. Kongre üyelerine İsrail lehine nasıl bir tutum izleyeceklerine dair ev ödevi verildiğini söyleyen Massie, bu ev ödevini yapmadığı için “AIPAC”ın hedefi haline gelmişti. Massie “AIPAC”ın nüfuz ettiği Hıristiyan-Siyonist kuruluşlar tarafından linç kampanyasına maruz kaldığını da söylüyordu.
“AIPAC”ın siyasi kampanya grupları(PAC’ler ve Süper PAC’ler) ile paravan kampanya grupları aracılığıyla İsrail yanlısı adayların ön seçimlerde kazanmaları için çok büyük paralar akıtıyor. Thomas Massie, ön seçimlerde “AIPAC parası” almayan nadir Cumhuriyetçiler arasında yer alıyor. Massie, “İsrail karşıtı” ya da “Yahudi karşıtı” olmadığını, ancak vergi mükelleflerinin paralarının yabancı hükümetlere akıtılmasına karşı çıktığı için saldırıya uğradığını belirtiyor. İsrail’in savaşlarına ABD’nin dahil olmasına muhalefet eden Massie, son ön seçimde “AIPAC” tarafından finanse edilen Cumhuriyetçi rakibini yüzde 70’den fazla oy alarak yenmişti.
Massie, “AIPAC”ın tek bir Kongre üyesinin bile İsrail çadırının dışında olmasına tahammül etmediğini söylüyor. Massie’ye göre bunun sebebi, “AIPAC”ın İsrail’e yönelik eleştirilerin bulaşıcı olmasından son derece korkmasıydı. Kongre’deki birçok üyenin
“AIPAC korkusu”
yüzünden İsrail’i eleştiremediğini belirten Massie “AIPAC”ın “FARA”ya tabi olmasını istiyor.
Amerikan siyaseti üzerindeki nüfuzunu yakın zamanlara kadar daha çok perde arkasından sürdüren “AIPAC” artık yüzünü göstermek zorunda kaldığı sancılı bir süreç yaşıyor. Hem Demokrat kampta, hem de Cumhuriyetçi kampta “AIPAC”ın da diğer kuruluşlar gibi lobi yasalarına tabi olmasını isteyen sesler giderek yükseliyor. Demokrat kampta, bir taban hareketi olarak
“AIPAC’ı reddet”
kampanyası bile başlatıldı. Bugünlerde Demokrat Parti “AIPAC”ı da içeren “
karanlık para
” ve “
büyük para
”nın ön seçimlere müdahale etmesinin önüne geçilmesiyle ilgili olarak tabandan gelen talepler karşısında ciddi bir sınavla yüz yüze.


