Baklavanın kat kat tarihçesi: Gerçek baklava hakkında her şey!
SonTurkHaber.com, Sondakika kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
"Altı Üstü Lezzet" programının yeni bölümünde Türkiye'nin en özel tatlılarından baklava masaya yatırıldı. Sunucu Sümeyra Teymur ve konuk Şef Reşat Aydın, baklavanın tarihsel kökenlerinden saray mutfağındaki yerine, kullanılan malzemelerin öneminden kat sayısına kadar pek çok detayı izleyicilerle paylaştı. Mercimekten fıstığa uzanan ilk tarifler, ev baklavası ile saray baklavası arasındaki farklar ve kaliteli baklavayı ayırt etmenin incelikleri programda öne çıkan başlıklar oldu.

Sümeyra Teymur programın girişinde baklavanın kökenine dair tartışmalara dikkat çekiyor. Yunan, Arap ve Romalıların sahiplenme iddiaları olsa da, Şef Reşat Aydın'a göre baklavanın asıl gelişim alanı Anadolu'dur. Reşat Aydın, Osmanlı mutfağı kaynaklarını ve Evliya Çelebi'nin kayıtlarını örnek göstererek baklavanın Osmanlı sarayında en özel tatlılardan biri olduğunu vurgular. Bu yönüyle baklava, sadece bir tatlı değil, tarihsel ve kültürel bir miras olarak öne çıkar.
"GEÇMİŞTE YAPILAN BAKLAVALAR MERCİMEKLİYDİ!"Şef Reşat Aydın, günümüzde baklavanın cevizli ve fıstıklı bilinse de geçmişte mercimek ile yapıldığını belirtiyor. Mercimeğin yüksek protein değeri, cevizin ise omega-3 zenginliği sayesinde baklavanın besleyici özelliğinin öne çıktığını ifade ediyor. Bu nedenle baklavanın yalnızca tatlı bir lezzet değil, aynı zamanda besleyici bir yiyecek olarak da görülmesi gerektiğini söylüyor. Sümeyra Teymur ise bu detayların baklavanın tarihsel serüvenini daha da ilginç kıldığını ekliyor.

Sümeyra Teymur, ev baklavası ile saray baklavası arasındaki farkı soruyor. Reşat Aydın, ev baklavasında her katın içine ceviz konulduğunu, saray baklavasında ise daha modern tekniklerle tepsiye girerek incelik kazandığını açıklıyor. Saray mutfaklarında baklavanın Ramazan ve bayram sofralarının en değerli ikramı olduğunu, hazırlanışının zahmetli oluşunun bu özel statüyü pekiştirdiğini belirtiyor. Bu farklılık, baklavanın hem halk mutfağında hem de saray mutfağında kendine özel bir yere sahip olduğunu gösteriyor.
Sümeyra Teymur, "Gerçek baklava 40 kat mı?" sorusunu gündeme getiriyor. Reşat Aydın, baklavanın tarih boyunca 10, 15, 20 katlı olarak yapıldığını, ancak sarayda 40 katın tescillendiğini açıklıyor. Katların sayısı kadar kullanılan unun kalitesinin önemli olduğunu vurguluyor. Özellikle Amasya ununun yüksek glüten yapısıyla hamurun ince açılmasına olanak tanıdığını, bu yüzden baklavanın estetik ve lezzet açısından mükemmelleştiğini dile getiriyor.

Şef Reşat Aydın, baklavanın kalitesinin kullanılan malzemelerle doğrudan bağlantılı olduğunu belirtiyor. Gerçek sade yağ, doğru şeker türü ve kaliteli fıstık kullanılması gerektiğini; pancar şekeri veya bezelye gibi sahte malzemelerle yapılan baklavanın kalitesiz olduğunu söylüyor. Fazla şekerli, boğazı yakan şerbetin iyi baklavayı bozduğunu, farkın damakta kolayca anlaşılabileceğini vurguluyor. Sümeyra Teymur da baklavanın bir sanat eseri gibi ele alınması gerektiğini, sunumdan çok özüne dikkat edilmesinin önemli olduğunu ekliyor.

Sümeyra Teymur, baklavanın "ters çevrilip ısırılarak" yenmesi gerektiğine dair rivayetleri gündeme getiriyor. Reşat Aydın ise bu tür katı kurallar olmadığını, baklavanın istenildiği şekilde yenebileceğini savunuyor. Önemli olanın doğru malzeme ile yapılmış, kaliteli baklavayı tatmak olduğunu ifade ediyor. Ona göre baklavanın içinde tarih gizlidir ve her lokmada lezzetin katmanları hissedilir.

Baklava denince akla genellikle çay gelse de, Şef Reşat Aydın en iyi eşleşmenin kahve olduğunu söylüyor. Türk kahvesinin şekersiz içilmesi gerektiğini, kahve ile şekerin birleşiminin mükemmel bir uyum sağladığını vurguluyor. Sümeyra Teymur, bunun farklı bir bakış açısı olduğunu belirterek, kahvenin baklavayla denendiğinde gerçekten uyumlu bir ikili olabileceğini ifade ediyor. Böylece baklava, yalnızca tatlı olarak değil, içecek kültürüyle de anlam kazanıyor.


