Barolardan İstanbul İl Yönetimi ne kayyım atanmasına ortak tepki: Kararın, Anayasa ya ve demokratik hukuk devleti ilkelerine uygun hiçbir yönü yok
T24 sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Barolar, İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve İstanbul İl Yönetimi'nin görevden alınması ve yerine Gürsel Tekin'in kayyım olarak atanması hakkında açıklama yaptı. Kararın, "Anayasa'ya ve demokratik hukuk devleti ilkelerine uygun hiçbir yönü yok" diyen barolar, "Halkımız, ülkemiz bu baskılarla yaşamayı hak etmemektedir. Hukuka ve adalete olan güven duygusunu yerle bir edecek haksız kararlardan bir an önce dönülmelidir" ifadelerini kullandı.
Başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) olmak üzere CHP'li belediyelere yönelik soruşturma ve operasyonlar devam ederken, dün (2 Eylül) mahkeme kararıyla CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve il yönetimi görevden alındı. Çelik'in yerine İstanbul İl Başkanı olarak atanan Gürsel Tekin, CHP'den ihraç edildi. Dün Merkez Yönetim Kurulu'nu olağanüstü toplayan Özgür Özel, bugün de partisinin il başkanlarını İstanbul'a çağırarak değerlendirme toplantısı yaptı. İstanbul il binasında nöbet başlatan CHP'liler, "Kayyıma karşı direneceğiz, içeri sokmayacağız" derken, Gürsel Tekin, "Göreve başladık" mesajını paylaştı.
Barolardan yapılan ortak açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Hukukun, her nevi muhalif sese karşı aparat olarak kullanıldığı bir süreci yaşamaktayız. Bugün halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanları tutuklanmakta, birçok belediye kayyumlarla idare edilmekte, siyaseten ters düşülen her kurum ve kuruluş anti-demokratik ve hukuk dışı kararlarla susturulmak istenmektedir. Son olarak dün de CHP 38. Olağan İstanbul İl Kongresi’nde seçilen Başkan ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Disiplin Kurulu Asıl ve Yedek Üyeleri İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ihtiyati tedbir kararı ile görevden uzaklaştırılmış ve CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanmıştır. Kararın hukuka, usul kurallarına, Anayasa'ya ve demokratik hukuk devleti ilkelerine uygun hiçbir yönü bulunmamaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; Siyasi Partiler Kanunu'nun 21. maddesi, parti kongrelerinin nasıl yapılacağını düzenlemekte ise de, söz konusu kararın ilgili kanuna bu denli açık bir aykırılıkla alınabilmesi yargı kararlarının objektiflik ve tarafsızlığını sorgulatır mahiyettedir. Parti kongrelerinin, gözetiminde yapıldığı seçim kurulu hakiminin kararlarının yalnızca Yüksek Seçim Kurulu'nca kaldırılabileceği ve bu kararların da kesin nitelik taşıdığı yönündeki düzenlemenin varlığı, bir asliye hukuk mahkemesinin görevi alanına girmeyen bir konuda parti başkan ve yönetimini görevden alıp yerine kayyım atamasına nasıl cevaz verdiğinin hukuk bilimi açısından bir yanıtı bulunmamaktadır. Ülkemizin Anayasa'nın, hukukun, demokrasinin, en temel hak ve özgürlüklerin egemen olduğu bir ülkeye dönüşme mücadelesi tüm baskılara karşı sürecektir.
Sosyal adalet, iş, aş ve güzel bir gelecek, "lüks" değil, en temel ihtiyaç olarak muhakkak karşılanmak durumundadır. Halkımız, ülkemiz bu baskılarla yaşamayı hak etmemektedir. Hukuka ve adalete olan güven duygusunu yerle bir edecek haksız kararlardan bir an önce dönülmelidir. Ancak bu şekilde demokrasiyi özümsemiş, insan haklarına saygılı ve egemenlerin değil hukukun üstün olduğu bir ülke olma yolunda adım atmış oluruz."


